23 Mayıs 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

23 Mayıs 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

10 SON Pos Cenup Denızlerı"’e Bir Seyahat Macerası Altın Peşınde.. Uç Serseri.. Üç Milyoner — Evet, fakat daha evvel gemiyi öbür sahile çekmek lâzım! — Neden ? — Çünki hildedir. — Vay, gemiyi yedekte çek- mek lâzım gelecek! — Orası öyle! — Peki neden doğruca öbür sahile yanaşmadınız ? — Çünki yanan ve batan geminin enkazı o taraftadır. Ar- kadaşlarımın bu enkazı görme- lerini istemedim. Bununla bera- ber içlerinden iki tanesi sandal ile bir gezinti yaparlarken enkazı gördüler. Bunu öğrendiğim zaman bir dakika için bütün plânlarımın altüst olduğunu zennettim. Fakat telâşım beyhüde imiş! Herifler aptal, şüphelenmediler. Sadece bir gemi enkazı gördüklerini söyliyerek geçtiler! — Hakikaten larmış ! Viyar bir define —öbür sa- aplal — insan- saniye durduktan sonra sordu: — geminin yandığını miştiniz değil mi? — Evet! — Doğrusu şu Con fevkalâde bir adammış ! — Fakat bakınız hatırıma ne geldi: Şaya denilen genç kız bu Con Landım kızıdır. Anası yerli de olsa babası İngilizdir. Yani damarlarında beyaz adam kanı vardır, bilse ki araştırdığımız de- | fine babasınındır, bilâ tered-üt peşimize düşer, bundan mutlak surette eminim!| Bu son mütalea Makarın ca- nını sıkti. söyle- Land | Şaya ile annesi marzide kalan iki hatıra idive buiki hatıra onu mübhem surette korkutuyordu. Bereket versin ki genç kız ona tanımazdı, annesi ile karşılaş- mamıştı. Makar vakiâ eski hayatına sahne olan bu yerlere gelecek kadar cesareti göstermişti, fakat bu —cesaret Diyakın — köyünü ziyaret edecek derecede ileri götürmemişti. Bilâkis bu ziyaret. | ten, bilakis genç kızın annesine | tesadüf etmekten son derece çekinmişti: — Olabilir, diye cevap verdi. Fakat genç kız hâdiseden haber- dar değildir. Alelhusus definenin hakiki yerini benden başka bilen SON POSTA Yevmi, Siyasi, Havadi& ve Hulk kazetesi İdare : iştn Telefon ! Posta kutusu: İstanbul - 741 'Telgraf: İstanbul SON POSTA ABÖNE FİATİ TÜRKİYE Eecneobi 1400 Kr. 750 » 00 » 8 . 150 » » 2700 Kr. 400 » 800 » 800 » Sene gori verilmez. Hânlardan 'üliyot alınmaz vevap İçin mektuplara 6 kuruşluk Put Hüvesi Tazımdır. Adres değiştirilmesi (20) kuruştur. Gelen evrak | gölün Muharriri Stakpool ö 5 ]“Makar Bir Dakika İçin Şayanın Annesini Düşündü, Mazisini Burada Ondan Başka Bilen Yoktu...,, yoktur. Her ne ise yemeği bitir- dinizse işe başlıyabiliriz. Güverteye çıktılar ve zenci Cekiyi orada tıpkı ( Makar ) ın tahmin ettiği gibi mutfakta kem disi için hazırladığı yemeği ye- mekle meşgul buldular ve siyahi- nin yemeğini bitirmesini bekle- dikten sonra geminin palamar- larını çözdüler. Bunu müteakıp yelkenlinin baş tarafında gemiyi çekmiye mahsus bir ip hazırla- dıktan sonra san- dala — atladılar, ipi yedeğe ala- rak gölün öbür sahiline geçtiler ve orada müna- sip bir yanaşma- yeri aramıya ko- yuldular. Ortalık epey- ce ağarmıştı. ve dibinde Tercelling gemi- sinin enkazı kâfi derecede vüzuhla görünüyordu. Vi- yar bu enkazı gözden geçirdik- ten sonra: — Büyük bir gemi imiş! Hük- münü verdi. Makar: — Evet, ok dukça büyüktü, cümlesi ile bu hükmünü tasdik etti. Bakınız kıç tarafı fazla bozulmamiş, adam akıllı görünü- yor. Her neise biz gemimizi enka- zın bittiği noktada, şu ağacın önüne bağlasak olabilecek zan- nederim! — Evet yer iyidir: Tekrar — sandala — atlıyarak gemiye döndüler ve yelkenlinin baş tarafında hazırladıkları - ipi indirerek sandala bağladılar ve küreklere — yapıştilar. Yelkenli suhuletle yerinden ayrıldı, fakat asıl mesele gemiyi beğendikleri noktaya yanaştırmakta idi, Bu, okadar kolay olmadı, az kalsın batmış geminin enkazı üzerine bin- direceklerdi. Fakat uğraşa uğraşa istediklerine — muvaffak oldular. Güneşin ilk aşıkları ağaçların tepelerini kavurmıya başlarken gemi baştan ve kıçtan bağlan- mıştı. Makar: Makar bir aralık Şayanın annesini düşündü... — Mesele şimdi toprağı kaz- mıya geldi, dedi. Perişan sakalla- rının altında yüzü kızarmıştı. Gözleri heyecanla parlıyordu. Gemiye girerek bir kazma, iki kürek ve üç tane sepet ve bir de pusula aldılar. Makar elde pusulası — ile doğruca — cenuba teveccüh ederek ormanın - içine girdi ve yöz metre kadar yürü- dükten sonre durdu, arkadan bir gürültü gelip gelmediğini anlamak Üüzere etrafı dinlemiye başladı. (Arkası var) MENSUCAT SARTRAL ve söke “Tek 21128 YEDİKULE YÜN boyar büker Grizet Pamuk İbpek BOYAR KASARLAR PAMUK Boyar Büker Kasarlar Parıat"' (Merserize eder) ve İSTANBUL Tel 21128 FL O Şiplikle büker boyar Yapar. Bezleri ÜTÜLER GENİŞLETİR Yün Mensucat ve Trikotaj Fabrikalarına lüzumu olan noksanları SANTRAL TAMAMLAR. Himayeyi S A NTRAL dan arayınız. M SAA HİKÂYE Bu Sü tunda Hergün Yazan: — İsmet Hulüsi NEŞTER Ne düşünüyorsun Ayşe.. Ayşenin kumral kirpikleri arasında bir aydınlık belirdi. Korkak bir tebessüm güzel yü- zünü bir kat daha güzelleştirdi. — Ne düşüneceğim, babamı ! Ali dudaklarını büktü; — Manasız bir cevap... Otomobil bütün süratile iler- liyordu.. Ali yanıbaşında oturan bu kadını çok seviyordu, fakat kim olduğunu, nasıl bir hisle bir haftadanberidir, — kendisile beraber yaşadığını bir türlü an- lamıyordu... Bir gün sokakta karşılaşmış- lar, biribirlerile gezmişler, bera- ber yürümüşlerdi. Ayşe birdenbire sordu.. — Sen babamı tanır mısın, eğer tanımış olsaydın, — şimdi böyle sakin oturman değil, kor- kudan titremen icap ederdi. Ne dereceye kadar mütaassıp olduğu- nü bilsen. Fakat ne olsa bir doktordur, hem operatör, mahir bir operatör. Bir gün eline geçsen. Zoruna bir kahkaha Ayşenin sözünü kesti. Şimdi bu operatör babadan bahsetmenin sırası mı idi ya l Otomobil hafif hafif sarsıntı- lar geçiriyor, telgraf direkleri biribiri arkası sıra geriye doğru koşuyorlardı.. Ali düşünceliydi, yanındaki güzel kadını mı düşünüyordu? Hayır, idare ettiği otomobilin benzini mi bitmek Üüzere idi? Hayır! Ne düşündüğünü kendi de pek bilmiyordu. Telgraf direklerinin arkasın- dan evler koşmıya başladılar. Ali, Ayşeye: — İlerde bir lokanta vardır, orada inelim yemek yeriz.. dedi. — Sen bilirsin, amma benim babam çok — yakında — oturur, istersen inelim, ah benim babam; belki hiç Fena değil, fakat iyi bir operatör, olabilir de biraz taassup göstermesi muhtemeldir. — Eğer bu bir şakaysa, tat- sız bir şaka; hem ne münase- betle yine bu yolu intihap ettin.. Mademki baban burada.. Hem bu operatör baba da (bagün ne- reden çıktı. Kendisini görmek değil ya, kendisinden bahsedildi- gini işitmek bile hoşuma gitmiyor. — Belki hakkın var.. Fakat ben senin cesaretini denemek is- temiştim, demek aşkın çok zaif, insan sevdiği zaman kendisini herkesle çarpışacak kudreti görür. Ali artık — düşünemiyordu.. Direksiyonu idare eden elleri tit- riyor, — yüzünde asabi buru- şukluklar peyda oluyordu.. Asabi idi. Kafasında operatör, müte- assıp baba, duvar — mefbumları biribirini takip ediyordu, bu es- nada otomobil duvara çarptı ve parçalandı. * Ali kımıldanmak istedi.. Ken- disinde kımıldanmıya mecal bula- madı.. Gözlerini güçlükle açabildi.. Bir oda.. Yanında beyazlı bir | Ellerinde kıdın. beyıı bir masa Üzerinde cins, cins büyüklü küçüklü neş- terler., Bir ameliyat masasına yatmiş- tı. Sol kolunda müthiş bir ıstirap vardı. Bacakları da ağrıyordu. Beyazlı kadına sordu.. — Ne oldum, yaralarım çok mu, tehlikeli mi, yanımdaki ka- dın ne oldu?.. — Merak edilecek bir şey yok! Yanınızdaki hanım içeriki odada babasile beraber oturuyor. Hafif yaralanmış, sizinkiler de ağır değil, yalnız küçük bir ameliyat lâzım; o da şimdi yapılacak. İyi tesadüf, sizi doğrudan doğruya buraya getirdiler; burası yanınız- daki hanımın babasının muayene- banesi. Sizi kendisi ameliyat ede- cek... Evet, çok mahir bir opera- tördür; talüniz — varmış.. — Taliim varmış.. Taliim,ben ameliyat olacağım, mahir opera- tör, eline düşersem.. — Korkmayın Beyefendi, çok mahirdir, çok iyi neşter kullanır.. — İyi neşter — kullanır, hayır istemiyorum, ben ameliyat olm- yacağım... Hiçbir şeyim yok, ben yaralı değilim... Bütün bu sözler beyhude idi. eldivenleri, — yüzünde maskesi, opetatör içeri girdi. Ali- nin yüzüne hastabakıcı — kafes gibi birşey kapattı.. Bir şey duy- mıyordu. Birşey görmüyordu. * Saatler geçti.. Aliayıldı. Baş- ucunda sevimli yüzlü bir adam vardı, bu adam da kim? — Geçmiş olsun Ali Bey, mekadar korkuyordunuz, bakın korkulacak ne varmış, ameliyat muvaffakıyetle neticelendi. Kızim bir hafta evvel teyze- sine gitmişti, çok — göreceğim gelmişti; tesadüf orada sizi gör- müş, siz kendisini otomobilinizle buraya getiriyorken bu kaza ba- şınıza gelmiş, benim — kızıma otomobilinde yer verip bana ge- tiren dosta karşı elden gelen herşeyi yapmak vazifem değil mi? Sakarya Klübü Galip Cuma günü bir Sakarya ve Halıcıoğlu takımların- dan Sakaryanın ( 1-2) mağlüp olduğu şeklinde yazılmıştır. Hal- buki maç (1-2) Beyazıt Sa- maç yapan karya Klübünün ticelenmiştir. galibiyetile ne- Askerlik Davetleri Kadıköy ve Adalar şubosinden: 828 Wlerin ve bunlarla muameloyo tabi olanların yoklamaları mayısz ni- hayetinde hitam bulacaklır. Yerli e$ radın hemen şubeye müracaatları — vo gelmiyenlerin cezalı ölacakları ilân olunur. * 989 senesi İhtiyat zabitan yokla- ması Haziran iptidasında başlıyacak ve nihayetinda hitam bulacaktır. Kadıköy şubesine mukayyet umum zabitanın müracaatla kayıtlarını yap tırınaları ilân olunurz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: