k ü — HDAM 83 BEEEREE Yacan : v SUN NB OSTAK K AT TESER M PŞ YO DA AA MNN GO HARUNÜRREŞİT x » HM Tarihin Esrarengiz Sayfaları — Ehuye (kardeşim!i), gö- — rümcemle ben niyet tutacağız. — Zira kendi gönlılnden Abbaseye bir Siz de lütfen dört şarkı okuya- caksınız. İkisi onun, ikisi benim. bunları nasıl paylaştığımızı - size söylemiyeceğiz, Bakalım bahtımı- za ne çıkıyor? Siz sıra ile dört name terennüm edin. İkinci ve dördüncü şarkıyı Zübeyde, birinci ve üçüncüyü de Abbase kendilerine malettiler ve Abdüllahı dinlemiye koyuldular. Genç prens heyecan içinde idi. şeyler fısıldamak için bu fırsattan istifade etmek istiyordu. Lâkin onu kastederek okuyacağı şarkı- ların Zübeyde tarafından benim- senmesi, yani onun bahtına düş- — mesi ihtimali de vardı ve bu bir b Evet. facia olacaktı! . Maamafih, yengesinin emrini — yerine getirdi, mızrabını utun tellerinde bir müddet gezdirdik- — ten sonra ilkin şa beyti okudu: Gönlünü ben istiyordum avlamak: Aczo düştüm, ağladım Kalbimi sen * Yare açtı gözlerin ta canıma! ğ Bu, açıkça “ aşk ,, ilân etmek- —- ti. Nitekim Zübeyde gülümsemişti, —— Abbase de dudaklarını ısırmıştı. Bizzat Abdullah ise sararıyordu! Abbase, İbnilhadinin güzel çehresine bakarken kendi- — kendine düşünüyordu. Talisizdi, e iki kocadan dul kalmıştı, çok sıhhatli ve çok duygulu hayatı elim bir infirat içinde geçiyor- du. İki ölünün biribirile telif edi- lemiyen — hatıralarmna — bağlana- — rak gençliğini —niçin husrana mahküm — ediyardu? — Sevmek — ve sevilmek gibi en tabii — haklarını meş'um - tesadüflerin — yarattığı matemlere niçin feda — etmeliydi? İbnilhadi değil, lâkin » başka bir erkek, genç ve asil — bir erkek ona husranını unut- — luramaz mıydı? . İki genç, ayrı ayrı mülâhaza- | larla biribirini böyle süzerken — Abdullah dayanamadı. — — Abbase! dedi, içimde bir ihtiyaç, bağırmak ihtiyacı var. , Güzel kadın, ne bakışlarını — ne tavrını bozdu sakin sakin /— cevap verdi: — Cinnetin mukaddemesidir, — hekim Cebraili görmenizi tavsiye ederim. bi — Delilik başlangicı midiır, - başka şey midir, bilmiyorum. Fakat yüreğimden dilime doğru — bir feryattır, yükseliyor. Kendimi — güç zaptediyorum. ; — Bağırınca sükün bulacak- sanız kendinizi zorlamıyınız, fer- Oyadınızı halılara dökünüz. — Ya siz incinirseniz? — Siz beni düşünmeyin, ra- — hatlaşmıya bakın. ğ — Peki amma, dilimin ucum- — da sizin isminiz var, onu haykır- malı istiyorum. — Mezunsunuz. Elverir ki ben kendimi sağır yapmakta hür kalayım ! İbnilhadi, lâtifeye de 'cilve- kârlığa da, hakarete de hamlo- hmabilen bu söz!ler Üzerine ye- — Tinden firladı, Ahbasenin dizle- rine yapışıp bir şeyler söylemek istedi. Lâkin Zübeydenin tam o :rıd': salona girmesi üzerine — durakladı, ıııkıı ve nıı'lıın bkıledı. — Âziz yenge, oyun başlıyor değil mi? — Evet, başlıyor! Şimdi salona on iki süvari girmişti ve Abbase ile İbnilhadi- yi selâmladıktan sonra ellerinde- ki küreleri yere atarak çengelli değnekleri kullanmağa başlamış- lardı. İbnilhadi de, Abbase de kü- çüklüklerindenberi çeşit çeşit oyun | görmüş adamlardı. Fakat Zübey- denin Darülkarar sarayı salonla- rında tertip ettiği bu oyun kadar cazibelisini ne yapmışlar, ne de yapıldığına şahit olmuşlardı. Cid- di bir hayret ve derin bir mah- zuziyet içinde atların yaptıkları çarkları ve süvarilerin gösterdik- leri mehareti temaşa ediyorlardı. Atlar, hakiki at büyüklüğün- de ve tıpkı o hayvan — şeklinde idiler. Başlıkları, kuskunları, kolam» ları ve her şeyleri vardı. Fakat at değillerdi, iri yarı kölelerdi.Bunlara o şekli verebilmek için çok emek sarfolunmuş ve cidden san'atkâr- hk gösterilmişti. Maamafih asıl hüner atlaşan kölelerde idi. Çünkü üzerlerindeki genç ve güzel süvarilerin emirlerine, işa- | retlerine ve mahmuz vuruşlarına göre dönüyorlar ve duruyorlardı. | Asil misafirler, kölelere at şekli ve at hassasiyeli veren yengelerinin bu muvaffakıyetini alkışlamakla beraber süvarileri de beğenmekten, zevk ile tema- şadan geri kalamıyorlardı. Süva- riler, erkek kıyafetine bürünen kızlardı. Türk delikanlıları gibi | giyinmişlerdi. Başlarında külâh, sırtlarında kaplan postu, bellerinde yatağan vardı. O devrin canlı ve heyecan- h destanı olan Türk gençlerine | benzemek için tek bir eksikleri vardı: Bakışl.. Türk gençlerinin bakışlarında genç aslanların aza- meti yaşıyordu, bunlarınki ahu gözlerindeki — baygınlıkla süzüli- yordu. Atlar ve süvariler deruhte et- tikleri — vazifeleri mükemmelen | yaptılar, ipek haldarla örtülü muh- | teşem salonda hakiki bir meydan hayatı yaşadılar, beyenildiler ve alkışlandılar. Atlaşan — erkekler, kalplerine yaslanan nahmuzlar- | dan yaralanıyorlar mıydı? ( Arkası var) Tashih Va İtizar Dünkü 8 numaralı tefrikadaki beyt- | lerden birindeki (Cançüdaz) ke- | limesi “Cangüzar,, şeklinde dizil- miştir. Arabi kelimelerde sık sık | vukua gelen yanlışlıkların bu da bir yenisidir. Ayrıca özür dileriz. Müthiş Bir Yangın Şikutmini (Kanado)4— Cuma günündenberi yanan — muazzam odün yığınının yarısı yanmıştır. Odun yığını 3 milyon dolar kıy- metindedir. Alevler yüzlerce met- re irlifaa kadar yükselmektedir. Sıcaklık okadar - şiddetlidir ki, yangını söndürmiye gelen gemi- ler ancak 200 metreye kadar sokulabilmektedirler bütün yığına. —mahvolmuş nazarile hıkıhnıku- n 4 ; Tahdidi Teslihat Konferansında Cenevre 4 — Tahdidi teslihat konferansı bahriye encümeninde müzakerelere devam edilmekte- dir. Rus murahhası, Japon hattı- harp gemilerinin hacmi istiabile- rinin 10 bin tondan 31 bin tona, top menzillerinin 10 milden 18 mile çıktığını, İngiliz harp gemilerinin 44 bin tonu geçtiğini, süratin 23,5 mile baliğ olduğunu söyle- miştir. Leh murahhası her milletin hususi vaziyetinin nazarı dikkate alınmasını tavsiye etmiş, deniz aşırı memleketlere sahip olan devletlerin hattı harp gemileri bulundurmalarının tedafül mahi- yetiy olduğunu söylemiştir, Hattı harp gemilerinin konfe- ransın istihdaf ettiği sımıfa dahil olduğunu iddia eden Türk murah- hasının müdafaasından sonra balon ve tayyareler meselesinin müza- keresine başlanmıştır. Fransız murahhası bombardı- man tayyarelerinin kaldırılması lehinde, Felemenk — murahhası tayyare — gemilerinin — aleybinde bulunmuşlardır. Amerika murah- hası, Londra konferansında Ame- rika, Fransa, İngiltere ve Japon- ya için tayyare gemilerinin mik- tarının daha evvelce tahdit edi- diğini söylemektedir. 5Mayıs Perşembe İstanbul — (1200 mutre) 18 gramo- fon, 19,5: alaturka saz vo Hayriye Ha- nün, 20,5 kottfurans, 21 Belkis Hanım ve sat, 29 örkostra , ietre) Kkonser, 2 gr Vertel ta- rafından mu ıhı elit ;ıerlır, 2220 som- foni, 28 konfera 28,15 konser. Belırıt (420 metre) 20: Fransız muhavere, 20,90 konser, 23 cazbant. Roma CH1 metre) 21,46 Akşam konseri, Rossini ile Verdiden mühtelif parçal Prağ (488 metre) 90 Saksilon, 20,90 oöperada bir. balo İsmindeki na (Ö17 metre) 20,35 Toska operası, 22,50 bant. Peşte — (580 metre) 20,80 Rigolat- to operası, Berlin -- (1635 metre) 20 Kolanya- dla Üntken koönser. 6 Mayıs Cuma Imnhuı Vümetre) 18: Gramo» 22 örkestra. ramofon, 4D muhtelit adan şarkılar, 2 vaları. Belgrad — ( 429 metre ) — 20,30 Triyo 22410 Y ya operasiıdan naklon Arlon operası. Roma —( 4di metre ) 21,50 grmno- Dton plakları, 21 memleket ve Spor haberler 45 akşımı könseri. Prağ — (388 motre ) 20,053 Halk könseri, 22 Prağın Kora heyeti, 23.20 gramofon . Viyana — ( 517 motre ),20,25: £ ski danslar ve eski şarkılar, 22;10 senfoni Peşte — ( 550 metre ) 20 Ope reı, parçaları, 22 hafif konser, 23 Çigan orkestrüs. Varşova — (1410 metre) 20,35 gra- mofon plakları, 21 musikili Mmusahabe, 21,14 senfoni, 23,50 dans havaları, Berlin —(1635 metre) -— 20 Günün siyaset âlemi, 20,15 doktorun Sözleri, 21 Lâypçigtan naklen eski operetler, eai emen aaT ae eee eee Çocuğunuzun sıhhi, fenni bir terbiye almasını istiyorsanız Kadıköy Kinder Garten'e Göndermenizi Tavsiye Ederiz Yazanı Da Monzi g 6 nisan şimaltf Amerika AL manyaya harp ilân eder. Milu- kof Fransız elçisi Paleolog'u teb- rik eder, fakat halkın imanı sarsılmıştır... Lenin Çıkagelir Fransa Petersburga hususi me- müriyetle mmühimmat nazırı To- mayı gönderir. Harbin gayeleri hakkında muvakkat hükümetle Sovyet, Miliukof ile Kerenski arasında çıkan ihtilâflardan ürkü- lür. Ayni endişe ile Fransız sos- yalist fırkası da meb'uslarından üçünü, Kaşen, Mute ve Lafon'u yollar. Petersburga bunlarla be- raber İngiliz amele fırkası tara- fından O'grady, Torne ve İsveçin en maruf sosyalisti -Brating de gelir. Ayni zamanda, fakat başka yollardan ve büsbütün başka maksatlarla — Lenin'in de çıka geldiği görülür. Lenin, 914 de Rusyadan ç- karen Rusyada Bolşevik fırkası âdeta lamamen — mahvolmuştu. Fırkanın merkez komitasi Leninin kalemile bir beyanname neşret- miş, imperatorluk harbinin doğ- rudan doğruya dahili harbe tah- vilini istemiş, bu münasebetle | Duma âzasından beş kişi ve mer- kez komitesinin hemen bütün âzaları tevkif olunmuştu. Hariçte olmak sayesinde Lenin ile Zino- vief kurtulmuşlardı. Lenin Rus hududu çivarında Krakavide bulunuyor, bare- ketlerini oradan idare ediyordu. Bir aralık Avusturyalılar kendisi- ni tutmuşlar, müteakıben bırak- mışlar, o da İsviçreye geçmiş, oradan ikinci enternasyonalin if- lâsını ve üçüncü enternasyonalin toplanması lüzumunu ilân etmiştir, Markslığı Rusyaya sokan ihti- yar Plehanof *kendini milli müda- faa taraftarı ilân ederken Lenin ile Zinovief müthiş bir bozguncu- luk propagandası yapıyor. ve vakit kaybedilmeksizin beyne- milel bir sosyalist ihtilâli yapma- nın lüzüumunu ileri sürüyorlardı. 1915 senesi 5 ilâ 8 eylülüne kadar — İtalyanların — teşebbüsile Zımmervald'de, Bernde, Oberland. da harp aleyhine bir Sosyalist konferansı toplanmıştır. Bunların arasında Lenin, Zinoviyef, Troçki, Martof ve Rakovski bulundu. Lenin kendi projesinin ved- dolunduğunu gördü ve ekseriye- tin reyine iştirak etti. 1916 nisa- nında toplanan Kriental konfe- ransı, Zımmervalddekinden daha vazıh bir beyanname çıkarmıştır. Sosyalist mefküresinin tahakkuku uğrunda — derakap — mücadeleye geçilmesi lüzumu bunda açıktan açığa ileri sürülmüştür. Lenin şubat ihtilâlini, haber aldığı zaman Zürihte bulunyor- du. Bu münasebetle Rusyadaki arkadaşlarına hitaben “ Uzaktan mektuplar,, silsilesine başlardı. Bu mektuplar Rus amelesini iktidar mevkiüni cele almak için taazziye davet eder. Fakat Lenin için her şeyden mühimmi kendisinin Rusyaya girebilmesi idi. İsviçre Sosyalistlerinden Grim ile Friç Plâten'in delâletlerile Alman hü- kümeti, bu Bolşeviklerin kurşunlu vagonlar içinde olarak Alman topraklarından geçmelerine mü- saade elti. Lenin'in karısı Krupskaya bu BOLŞEVİKLİK Nasıl Geldi? Nedir? Ne Oluyor? Nakleden: Haydar Rifat yolculuğu şöyle anlatır: -Bütün seyahat esnasında tek bir kelime söylemedik. Berlin civarında Alman Sosyal- Demok- ratları yanımızdaki bölmeye bin- diler; fakat içimizden hiçblrimız onlara bir kelime dahi di, Finlandiyada geçtiği: IÖL larım rıhtımları askerlerle ku:a- tılmıştı. Üsieviç pencereden - iğildi, yaşasın dünya ihtilâli!... Diye bağırdı. Birden şaşıran askerler yolcuları tetkike ınyuldu Sapsarı kesilen bir mülâzim birçok defa yanımızdan geçti. İliç (1) ile ben bitişik ve hemen boş bir vagona yerleştirilmiş — bulunduğumuzdan geçip İliç'in yanına oturdu. İliç fikrini müdafaa ediyordu. O da sapsarı idi. Vagon yavaş yavaş askerlerle doldu. Bunlar harp aleyhine bu kadar açık söz söy- liyen adamı daha yakımndan te- maşa etmek için vagonun oturu- lacak — yerlerine — sıralanmışlardı. Dikkatleri mütemadiyen artıyor, yüzleri gittikçe — ciddileşiyordu. Az zamanda Petrograda geldik. Amele kitleleri, askerler, bahri- yeliler rcislerinin istikbaline gel- mişlerdi. Onu nasıl tanımışlardı, bilmem... Her tarafta insan dal- gaları kaynaşıyordu. Kızıl san- caklılardan, Kronştat bahriyeli- lerinden mürekkep istikbal alay- ları, Pierepol istihkâmının Fin- lândiya garından Kiseçinskaya sarayına kadar yolları aydınla- tan pr , zırhlı. otomobil- ler, yolları muhafıu eden ka- dın ve erkek ameleden mürek- kep bir zincir vardı. İliç zırhlı. bir otomobile bin- dirildi. Mütemadiyen söylüyordu. Dünyada en ııy:de l:ı?“xıdo sevdikleri, yani, halk kütlesi etrafını almıştı. Petrograt amele ve askerlerine ik sözleri şunlar olmuştur: Sermayeciler hükümetine des- tek olmak yok! Hükümdarlar harbi yere batsın! Yaşasın içti- mal ihtilâli.. (Arkası var ) T İliç Leninin küçük ismidir. HR. Borsa Fiatleri Fransız Fr İngiliz lirası Dolar BENSSASESSNESESEKEER Banknot —