—a 10 Sıylı v SON POSTA C enup Demzlermde Bır Seyahat Macerrıst Altın Peşınae Üç Serserı.. Uç Mılyoner Muharriri: Stakpool -— dj — Tilman bu mütaleayı sükü- netle dinliyordu, fakat sözün tam bu noktasında birdenbire: — Vay canmnal! diye bağırdı. — Ne var? — Dün gece Makar ile Ceki sandalda yattılar. Biz ise çadırda. Hagton: — Evet, dedi. Benim düşün- cemi size anlattığım yola sevke- den de bu oldu ya! Bu iki ser- serinin istedikleri zaman parmak- larımızın arasından nekadar si- | huletle kayarak kaçabileceklerini düşündüm, Hatırlamaz mısınız ? Çadırın çok küçük olduğunu bahane ederek Ceki ile sanda- da yatmasını teklif eden bizzat Makar olmuştur. Tilman bir saniye sustu. Va- | ziyetin bu şeklini kafasında tah- Hi ile meşguldur, sonra; — Derhal kaptan Hul ile mü- şaverede bulunmalıyız, dedi. — Allah aşkına sakın böyle bir şeye teşebbüs etmeyiniz. Eğer hakikate vâkıf olursa kaptan Hulün herşeyi altüst ee ceğinden eminim! — Ne suretle? — Ne suretle olacak? Muhak- bir porselen mağazasına azgın bir öküz gibi hareket edecektir. Makar on- ün . Bela ediyorsa e da Makardan o dereca iğrem mektedir. Ben samimi surette kaniim ki Makar bizi bu işte ak datmaktadır. Fakat yalnız başına defineyi — saklatmaktan — ziyade Hulün hesabını temizlemek - için aldatmaktadır. Her halde 'eğer Hul — bizim bildiklerimizi se o tarrd reket eder ki, Makarın şi nır ve netice adamın daha 7 e kurnazca hareket et sucip olur. Bi- hakikt plân- aptal. gibi hareket kak girmiş dar — nefret için ©o tarzda definenin -bulunduğu hakiki yeri bi gâne adamdır. Fakat bi bize söylemiye- cektir. bu, Hulün zengin olmasını p olacaktır. Bun- dan — başka hakiki karakterinc de muhaliftir. Makar bukadar bizlerle razı olmi h adamın muazzam bir serveli taksime hiçbir. zaman fakat sadece öyle görünmüştü Makar hakikatte bir tilkiye benzer. Eğer definenin hissemize düşen kısmından mah- rum kalmamak istiyorsak biz de öyle harket etmeliyiz.,, Bu gibi sergüzeştlerin bariz vasıflarından bir tanesi de şer- güzeşte iştirak eden 'adamların karakterlerini sivriltmesi, meydana çıkarmasıdır. Meselâ Tilman evvelece( Sidney) de her çiçek Üüzerine konan sebatsız bir kelebek gibi görü- nürken burada eski — arkadaş- larımı — hayrete düşürecek — bir müvazene ve eneyji eserleri gös- teriyordu. Hagton da kendisinden hiç beklenmiyen bir geniş ve derin — düşünme hasleti — ibtar ediyordu. Hatta görünen, aşikâr hadise- ler üzerinde bile sağlam ve doğ- ru bir. muhakeme yürütebilmek kabiliyeti herkese vergi değildir. Tabiat bu hazleti ancak mahdut bilir- ; Ki Şımdı Mesele “Makar., a FPlânını Anladıgımızı Sezdirmeden Bütün reketlerini Kontrol Altına Almaktadır.,, kimselere — bahşetmiştir. Vo bu haslet te hayatta muvalffakıyetin bir dümenidir. Tilman : — Vallahi belki de hakkınız vardır, dedi, Kaptan Hul yarı çılgın bir adamdır ve Makardan ruhünun bütün şiddetile nefret etmektedir. Binaenaleyh için ona bir şey söylememek ve bizim Makarı göz hapsi altında bulun- durmak müreccahtır. Ben bu akşam sandalı gözetlerim. Sahilde sazlık ve or- man yok değildir. Tüfeğimi ala- rak bir kenara saklanmak işten bile değildir. Yarın akşam da nöbeti siz Herifi biran bile serbest bırakmamalıyiz. Ben şimdidcn iş başına dönüyorum.., alırsınız. Kı öger |Rezaleti İstokholm, 23 — Dagligt ga- zetesi, birçok kimselerin zabıta tarafından isticvap ct eai oblakden b düklim mekt edilen dördü — hakkında üşahede edil- M gazete, davet vabim © zete, Kr | evvel foyasının meydana çıkarıl- nu —işaa şrediyor. kere esnasında rüfe- inden bir birisi. muma- ılnhlı-ı naz mesele hak- kında bir istizahta bulunmuştur. | Kröger kapıyı şiddetle kapıyarak çıkmış, fakat — bilâhare yi bu suale cevap vereceğini tir. Fakat mumaileyh er- tesi günü intihar etmiştir. İtalya - Hicaz Dostluğu Roma 23 — İtalya Hariciye Nezareti Müsteşarı ile Hicaz Kı- ralının oğlu Emir Feysal, 10 şu- batta Ciddede imza edilen İtal- yan - Hicaz dostluk ve ticaret muahedelerinin musaddak metin- lerini teali etmişlerdir. avdetle 'Garip İnsanlar Viyana, 23 — Zabıta 29 iş- sizden ibaret olan ve Tuna nehri üzerindeki Lobau adasında bir mesai kolonisi tesis etmek istiyen eşhası tevkif etmiştir. Birçok ağaç kesen bu insanlar zabıtaya karşı şiddetli bir mukavemet göstermişlerdir. Lindbergin Çocuğu Meselesi Hopeweli, 23 — Meşhur ka- çakcı Alcaponanın Lindberg ken- disini hapisten tahliye ettirecek olursa kaybolan çocuğunu bulaca- ğına dair ikinci bir teklif papmış olduğu New Jersey resmen iş'ar etmektedir. edilmek Üüzre | eden | Ve Hagtonu ağacın kütüğün- de oturmakta bırakarak uzaklaş- tı. Hagton düşünüyordu, ve © kadar derin bir surette düşünü- yordu ki arkasından gelen bir ayaksesini işitmedi. Bu, bir gün evvel gördükleri genç kızdı. Diyak — köyünden inen dere kenarına ince izi takip ediyordu. Fakat ağacın kütüğünde otur- makta adama yaklaşınca durdu. Birdenbire gözlerini açtı ve adama doğru koşmıya başla- dı. Hagton bir dakika sonra kolundan tutularak çekilmek su- retile ayağa kalkmış bulunuyor- du, genç kızla karşı karşıya idi, mütehayyirdi. olan ( Arkası var) |Hasret Çektiğimiz Kahve Memleketi | Bugün mahrumiyetini çektiği- miz kahve, Cenubi Amerikada mükemmel ve muntazam bir sa- nayi haline gelmeden bütün dün- yanın kahve ihtiyacı Arabistan« dan temin edilirdi. Maamafih Arabistan kahvesi, yine diğerle- rine faiktır. Hiç olmazsa bu kah- venin, sevkedilmeden evvel suyu alınmaz, Arap memleketlerinde kahve istihsalile meşgul olanlar, daha ziyade zencilerdir. Ve şu gördüğünüz dilber, bir kucak kahveyi önüne yığmış, kabukları- ni ayırmış, sevkedilmek üzere zembile konacak ve ağzı dikile- cek bir hale getirmekle meş- guldür. Okkası, o da birkaç defa Ha-| kaynatılmış ve sayu — almmış olmak şartile şimdi 200 ve 220 kuruşa satılan kahve, Arabistan- da gümüş para ile beş kuruştur. Yeni neşriyat: Anormal Çocuk Yüksek Muallim Mektebi Mü- dür Muavini Naci Beyin eseridir. Muallimler ve mürebbiler için çok — kıymetli bir tetkik mevzuu- dur, Ehemmiyetle tavsiye ederiz, Satiş yeri Muallim Ahmet Halit kütüpanesidir. Bu Sütunda Hergun Kocasını Cemal Beyle karısı Süheylâ Hanım, Maçkada bir dostlarına akşam yemeğine davetli idiler. Gece geç vakte kadar oturdular. İçtiler dansettiler poker oynadı lar. Sabaha karşı yorgun ve bit- kin adımlarla apartımanın mer- divenlerinden iniyorlardı. Acaba otomobil bulabilecek miyiz ? diye düşünüyorlardı. Ken- dilerinde — şuradan şuraya bir adım atacak takkat bulamıyor- lardı. Apartımanın geniş ve hantal demir kapısını açtıkları zaman sert bir rüzgâr yüzlerini yalayıp geçti. Soğuk ta debhşetli idi. Cemil Bey, kapının önünde bekliyen otomobili görünce derin bir: — Ohhh. Çekti bütün yorgün- luğunu unutmuştu. Gecenin bu vaktinde otomobil bulmak, tayya- re piyangosu kazanmak kadar mühimdi. Bindiler. Şoföre; — Taksim. Dediler. Otomobil hırıltılarla sarsıldı. ve son süratle bozuk kaldırımlarda yuvarlanmıya başladı. Otomobilin — sarsıntısı Cemil Beyi kendinden geçirmek, uyut- mak üzere idi. Süheylâ Haniım etrafına bakındığı zaman otomo- bilin vahşi ve çıplak yollarda ilerlediğini gördü. Kocasını sarstı | ve haykırdı: — Nereye gidiyoruz.. Bir de baktılar ki, otomobil Büyükdere yollarında ilerliyordu. Cemil Bey haydut bir şoförün kendilerini meçhul bir diyara doğru — götürdüğünü —anlamıştı. Kadın çıklığlar içinde kıyameti koparıyor baygınlıklar geçiriyor. Cemil Bey şoförü tehdit etmek için — mütemadiyen bağrıyordu. Issız ve kimsesiz gecede bütün çığlıklar ve tehditler boğulup gidiyordu. Hiçbir şey faide ver- miyordu. Şoför başını bile çevirip bakmıyordu, — otomobil - gittikçe hızlanıyor, karı ve kocayı belki de bir ölüme götürüyordu. Tek ve tenha yolda otomo- bil birdenbire durdu. Şoför, Co- mal Beyin oturduğu kapıyı açtı: — Buyurun burada ikiniz de inebilirsiniz! Dedi. Cemil Bey indi, Süheylâ da inmiye hazırlanıyordu. Fakat şo- förün demirdenn kolu Süheylâyı yakalamış ve otomobilin kapısını birdebire kapıyı vermişti. Ve otomobil bütü hızile ilerleyip Cemalin gözünden kaybolmuştu. Cemil B, başına gelen felâketi şimdi anlamıştı. Hain şoför ka- rısmı alıp kaçırmıştı. Kadın çığlıklar ve baygınlık- lar geçiriyordu. Bir parça sonra şoför yavaşladı. Başını çevirdi. Kadın bakıyor ve sırıtıyordu. Başındaki kasketini ve gözlüğü- çıkardı. — Süheylâ, yavrum tanıma- din mi benil dedi. Süheylâ birdenbire bir uyku- dan uyanıyormuş — gibi - silkindi. Bu ses ve bu sima kendisine hiç yabancı gelmemişti. Şu anda şoför kıyafetinde ve şoför mev- j Muharriri: Sabah Kurtaran 2A | künde oturan genç, Süheylânın en çok sevdiği bir vücuttu. Bu, Süheylânın — âşıkı — idi. Genç kadın, demindenberi içinde kıvrandığı azap ve işkenceden kurtulmuş, heyecanlı bir macera- nin başlangıcında olduğunu anla- mıştı. Sinirleri tutmuştu. Hiçbir şey sömlemiyordu. Mütemadiyen gülüyordu. Şoför — mevkiindeki genç, şunlari söylüyordu : — Hani bu akşam buluşa- caktık. Bana telefon ettin. Ko- canın — seyahatten — vazgeçtiğini söyledin.. Kocanın — seyahatten vazgeçmesi, beni berbat, perişan etmişti. Biliyor musun bu akşam sana nekadar muhtaçtım. Gün- lerdenberi seni bekledikten sonra bu cevabı alınca çıldırdım. Sizi takip ettim. Ve nihayet plânımı kurdum. Kiraladığım tak- si ile sabaha kadar burada ayar- ladım. Ve nihayet seninle başbaşa kaldım. Süheyla hâlâ gülüyordu. Şoför mevkiündeki genç, oto- mobilin kapısını açtı ve genç kadını yanına oturttu. Otomobil yavaş yavaş ilerliyordu. Fakat muvazenesiz. bir surette sağa, sola yalpa vura — vura... Direksiyonun kendinden geç- miş, raşeler geçiren bir kol tara- fından idare edildiği belliydi ıf Karısını, elinden kaçıran ko- ca, şaşkın şaşkın Büyükdere yo- lunda yürüyordu. İki saat sonra Süheylâ, genç âşıkından ayrılmış, otomobili ken- disine terketmesini rica etmişti. Süheylâ tekbaşına idare ettiği otomobille Büyükdere yolunda kocasını - arıyordu. Bir parça sonra kocasını bir ağaç dibine oturmuş, ayakları şişmiş bir balde buldu, onu he- men otomobile aldı. Ves: — Başıma felâket geleceğini anlayınca şoförü bayıltıncıya ka- dar dövdüm ve kurtuldum. Dedi. Cemal Bey: — Aferin karıcığım, geber- teydin herifi.. Diyordu Yeni Hat Belikesir, Kutahya, Eski- şehir Arasında Seferler Devlet Demiryolları - idaresi Kütahya Balıkesir hattına ait ta- rifeyi tesbit etmiştir. Eskişehirden Balıkesire cumartesi, pazartesi, perşembe ve Balıkesirden Eski- şehire de cuma, pazar, çarşamba günleri bir muhtalit katar işliye- cektir. Tarife şudur: Eskişehirden Balıkesire Eskişehirden hareket ”. 4,20 Kütahyaya muvasalat 7,32 » dan hareket 8,50 Balıkesire muvasalât 18,41 Balıkesirden Eskişehire Balıkesirden hareket Kütahyaya muvasalat » — dan hareket 19,50 Eskişehire muvasalat 23,04 Gülhane Müsamereleri Gülhanenin dokuzuncu müsa- meresi bugün saat (17) de baş- lıyacağından muhterem — meslek- daşların teşrifleri rica olunur. işte 8,12 19,14