Üç Serseri.. Uç Mılyoner Tilman silâhların saklı olduğu dolaba tevcih etti. Daha hazırlık devresinde Sıkrit ile konuştuğu zaman kendisinin, Hagtonun ve Makarın birer silâha ihtiyaçları olduğunu söylemiş ve bu mak- satla üç tane Vinçester tüfeği ve üç tane otomatik tabanca satın almıştı. Silâbları getirerek — masanın üzerine koydu. Kurşunlar başka bir dolapta bulunuyordu, onları da getirerek — silâhların yanına yerleştirdi. Hul mevcudu dikkatle gözden geçirdikten sonra: — Beherimiz için birer tü- fekle birer tabanca var, dedi. Makar muharip değildir, onun vazifesi defineyi bulup çikarmak, bizim vazifemiz de — silâh elde olarak onun başında beklemektir. Siz hiç takdirde görmüşsünüzdür, köpek- der koku ile şikârın nerede bu- funduğunu — kestirirler. Üzerine atılırlar. Avcılar da arkadan silâhla koşarlar. İşte Makar bizim köpeğimiz- dir, değil mi Mak? Makar derbal düşündü, sonra gülerek: — Haydi öyle olsun, dedi. Kaptan revolverlerden birisi- ni doldurarak bir paket kurşunla | lur: P el olabilir. Sonra genç tayfayı ihti- Sonra diğerlerini de doldura- | Yâr bir adam siması altında ta- beraber cebine yerleştirdi. rak keza birer paket kurşun ile birisini ( Tilman ) a, ikincisini de ( Hagton ) a verdi: — Hemen hemen iş başında bulunduğumuz için hazırlanmak doğrudur. Tüfeklere gelince on- | ları — şimdilik dolaba anahtarını ben saklarım. koyalım, Hem söylüyor, hem de dedi- ği gibi yapıyordu. Bu iş bittik- ten sonra güverteye çıkarlarken Hagton bu sahnenin hakikatte (Makar )« silâhdan tecrit et- mekten başka birşey olmadığını düşünüyordu. ( Tilman)a — bir kenara çekerek : — Kaptanın ( Makar ) a söy- lediğini işittiniz ya, diye sordu. — Evet, — Âla, diğer taraftan bu de- | fine hikâyesi hakkında (Makar) ın (Kurlvis) e anlattıklarını da elbet- te hatırlarsmız. Güya Con Land adını taşıyan bir adam, Terçelling ismindeki gemiyi dereye sokmuş, içindeki altını boşaltmış, bir yere | saklamış, sonra geminin mürette- batını anbara doldurarak — yel- | ve bu iş- | kenliye ateş vermiş, lerde Smith isminde genç bir tayfadan yardım görmüş.. — Evet,- evet pek iyi hatır- hyorum, — Sonra Con Land — orada Şaya adını taşıyan yerli bir ka- dınla — evlenmiş, — fakat günün birinde — genç tayfa — Smith tarafından — öldürülmüş, yal- mnız — Smith defineden istifade edememiş, adadan kaçmıya mec- bur kalmış. Çünki Şaya kocasının Smith tarafından öldürüldüğünden şüpheye düşmüş.. — Evet, evet, hatırlıyorum. — Bence bu Smith hakikat avcılık ettiniz mi? Bu | | (Con Land) n karısı & Şayadan cevap yermedi, bir saniye durdu, | | Bahçekapı | inci SON POSTA Muharriri: Stakpool -0 — Kaptan Hul Gayet Basıt Bir Şekilde Düşmanını Silâhtan Tecrit Etti halde değildir. — Bana da öyle görünüyor. — Fakat Tilman ben bunu evvelden bilseydim bu işe kati- yen girişmezdim. Makar'dan başka birisi — Evet amma, artık üzülmi- ye mahal yoktur. Mademki işe başladık, bir katil ile de olsa yine sonuna kadar gitmiye mec- buruz. Hagton bir saniye durduktan sonra: — — Öyle dedi, sonra Maka- rin bu defineyi aramak için ara- dan on beş senenin geçmesini bekleyişinin sebebini biliyor mu- | sunuz, ben henüz anladım. — Hayır, bilmiyorum. Şaya tara- fından tanınmaktan korkmuştur. Fakat bize seferi tertip edecek ciddi bir sermaye sahibi bula- madığı için bu kadar geciktiğini söylemişti. Muhakkak yalandır. korkuyordu. — Aradan zamanın geçmesini bekliyordu. Kimbilir. belki elân da kor- | kuyordu. Fakat aradan geçen on uzun zamandır. Bu zarfında kadın ölmüş beş sene müddet nımaması ihtimali de vardır. — Doğru... Tilman düşünüyordu : — Fakat şayet kadın hayatta ise ve (Makar )ı tanırsa asl.'ı, Belki | başımız - omuzlarımızın — üzerinde olarak geri dünemeyiz. —Vaziyeti siz de benim gibi göriyorsunuz.Fakat benim korkum bundan değildir. Hayata fazla ehemmiyet verdiğimi zannetme- yiniz, Fakat itiraf ederim ki Ma- kar beni endişeye sevkediyor. — Nedemek istiyorsunuz? — Bana öyle geliyor ki adam | bu dakikada ( Arkası var ) Bir Casusluk Meselesi sini İstilâ Edeceklermiş M— mel arazisi bir. Almanın haber veriliyor. Berlin, 3 — dahilinde şüpheli tevkif edildiği dır. Mevkufun adı da ddiaya nazaran bu adam Alman milliyetperverleri lebinde casus- luk yapmakta olup bagajlarının arasında bir hayli askeri vesika, Memel İcra Müoclisinin plânları bulunmuştur. Yine ele geçen vesikalara göre bu adam, Memeldeki AL manlarla temas etmiş ve ban Alman teşkilâtının. Memel arazi- sini — istilâ etmeleri etrafında müzakerelerde bulunmuştur. Baş- kı levkiflere intizar olunuyor. Hlstanlbın! Beledi yesi Karaağaç Müessesatı Müdürlüğünden: Sütlücede İstanbul Belediyesi Karaağaç müessesatının et satış salonunun deniz cihelinde yapılacak betonarme rampa kapalı zarf usulile ve yirmi gün müddetle mevkii münakasaya konulmuştur. Bedeli keşfi beş bin kırk üç lira doksan beş kuruştur. İhale kararı 21 Nisan 932 perşembe günü saat on buçukta Meclisi idarece ve- rilecektir. Münakasaya iştirak resim ve keşif evrakını görmeleri edeceklerin müesseseye müracaatla ve teklif zarflarını yevmi mez- kürda saat ona kadar Müdüriyete teslim eylemeleri llıımdır İstanbul Evkaf Müdür- w 08 lüğünden: Mahalle, ve mevkti Sokağı Bahçekabı 4üncü Vakıf hanının zemin katında. Bahçekapı 4 üncü Vakıf hanının | inci katında Vakıf Na, 12-4 8-1 35 | hanının 1 inci katında, 4 ç Bahçekapı 4 üncü Vakıf 81 hanının 2 inci katta. Bahçekapı 4 üncü Vakıf hanının 4 üucü katta 12 4 16 18 21 22 ” Ballda yazılı olan Vakıf kiraya verilmek üzere müzayedeye konmuştur. Ecrimlali Lira 75 Ctast Mağaza Müddeti icar 933 - Mayıs gaye- sine kadar. Penceresiz x 0 oda, Oda 23 Ponceresiz 10 oda. Oda. 23 23 23 30 " " 17 emlâk hbizalarındaki — müddetlerle İhaleleri — Nisanın 20 inci çarşamba günü syat 14 te yapılacaktır. Taliplerin yevm ve saati mezküra kadar Çemberlitaş'ta Evkaf Müdüriyetinde Akarat kalemine müracaatleri. insan — kıyafetine | Almanlar, Memel Afrazi- | | sesi, katmerli ensesi, dalkavuklu- | gu, hırsızlığı, rüşvetciliği ve kara Tevkifi yapan Litvanya zabıtası- | Bekeis'tir. | | öpen bu adam, | içinde bakkala, kasaba, terziye, ÂYE Bu Sütunda Hergün Muharriri : — İKİ KURU KAF A Kendisi — istibdat dcwındekl diplomasız paşaların en zorbala- rındandı. Bir dediği iki olmazdı. Sözü ve emri kırmızı altın gibi yüz sekize geçerdi. Ol dediği olur, kal dediği kalırdı. Konağı- nın Öönünden geçenler salâvat getirir, boş arabasını görenler bile selâma dururdu. Bir gün zamane Şeyhislâ- mının oğlu Babıâliden aşağı ini- yordu. Zorba Paşa da faytonuna kurulmuş, arkasında bir manga jandarma yukarı çıkıyordu. Şey- hislânın — oğlu dalgınlıkla far- kına varmadığı için yerden selâm vermemişti. Vay efendim, sen- misin o. Fıstık gibi delikanlıyı | sokak ortasında medet dedirtin- ceye kadar kırbaçlamıştı. Zorbanın hiç bir şeyi eksik değildi. Afisi, cakası, kırbaçı, iri cahilliği... Fakat ençok nesi var- dı, biliyor musunuz? para ve ha- sisliği, unutuyordum. Zorbanın Beşiktaşta yanyana iki büyük konağı ve iki de karısı vardı. Bu koca konaklarda iki karıdan başka dokuz odalık, on yedi hizmetçi, uşak, abır uşağı, arabacı, seyis, aşçi, ayvaz ve ve ve... Fakat şaşacaksınız ve diye- ceksiniz ki: bu hasis herif, iki ko- nağı dolduran bu bir yığın tufeyliyi nasıl beslerdi? Konakların sabah, öğle, ikindi akşam ve ramazanda sahur ye- mekleri hep saraydan geldiği için sırmalı paşa metelik sarfet- mezdi, Biraz da malından ve para- sından bahsedeyim. Ev, han, hamam, dükkân, bostan, çiftlik vesaire olmak —Üüzere sırmalı dalkavuğun tamam 167 parça iradı, bilmem kaç tane Mısır tahvili, sayısız, sarı altını vardı. Göğsünde de yirmi beş tane | nişan ve madalya... Fakat inanır mısınız? Abdül- hamidin yanında tamam yedi sene dalkavukluk — yapıp bu yedi sene kunduracıya ve daha sair bilmem kime beş para vermemiştir. Yani | öyle bir adam ki yedi sene için- de cebine milyonlar girmiş, fa- kat tek bir metelik çıkmamıştır. Yemeği, odunu, ekmeği, suyu hep saraydan gelirdi. Elbisesini, ayakkabısını ve bütün iç çama- şırlarını Abdülhamit bizzat yap- tırırdı. Yedi senede beş para harcamamak, herhalde bu devir- | de irişilemiyecek bir rekordur. * Bir yaz gecesi herif saraydan evine — dönüyordu. — Konağının 23 Nisan aA O gün çocuk haftasının başlangıcıdır. Çocukları unulmayınız 23 NİSAN etek | önünde arabadan indi. Tamam — kapıdan içeriye adımını atarken hemen oracığa devrildi. Fücceten vefat etmişti, tabii mahzun olan- lar veya sevinenler tümen tümen. Her ne ise orası bize lâzım değil, Fakat bundan sonrasını dinleyi- niz: Herif sağlığında her fırsat bul- dukça konakların ötesine, berisi- ne, mindere, yastığa, şilteye vek hasıl her deliğe altın tıkıştırmış. Çok garip bir tesadüfün sevkile meydana çıkarılan bu sarı altın- ların miktarı 20382 lira tutmuştu. Bu hâdiseye ©o zaman kâinatın ağzı açık kalmıştı. Ya şuna ne, diyeceksiniz ? Herif küçük karısile yattığı odada, karyoların altına bir san- dık yerleştirmiş, —anahtarını da | cebinde taşırmış. Fakat koca ko- nakta herifin o sandığı açtığım hiç kimse görmemiş, Öldükten sonra sandıktan çıkanları ibretle temaşa ediniz: İki ölü kafasil Bir kırık ma- kas, bir paslı destere, bir yıgın yumurta kabuğu, üç okka kuru- müş ve küflenmiş ekmek ve... sekiz yüz elli tane sarı altınl.. İIspanyada Müthiş Bir Cinayet Oldu Kurtebe 5 — Birkaç gün ev- vel Kücenka vilâyetinde müthiş bir cinayet olmuştur. Kasabanın her tarafla alâkası kesilmiş olan bir evinde oturan ihtiyarlardan mürekkep bir aile halkı, caniler tarafından öldürülmüştür. Katiller bundan sonra evden çıkmışlar, | akşam üzeri tekrar — gelmişler ölülerin elbiselerini soyup gitmiş- lerdir. Ertesi gün 3 üncü defa yine gelmişler, bu sefer evin eşyasını yağma — etmişler 1700 peçeta almışlardır. İçinde 1000 peçeta bulunan bir cüzdanla 500 peçetalık bir çeki görmemişlerdir. İstanbul Müddellinvmiliğindeni Keskin Hukuk Hakimliğine tayin kılınan Ayancık hâkimi sabıkı Şevket Beyin âcilen memuriyetimize mü- racaatı. Yeni Neşriyat Havacılık Ve Spor - Hayacilik ve Spor mecmualarımıa 68 inci — sa; çıkmıştır. — Kabında, hayret yeren bir enstantane, vardır. İçinde Cenevre konferansındaki tek- lifler, havada tayyare ile reklâm, spor hâdiseleri, hikâye, şen fıkralar, faydalı bilgiler. Foto Süreyya l inci numarasi birçok resimler ve fotoğrafçılığa ait malümat ile intişar etmiştir. San'atkârlar Nahit Sırrı Beyin bu isimde bir hikâye kitabı intişar etmiştir. | İçinde San'atkârlar, Bir heykek tıraş, En güzel eseri serlâvhalı | üç büyük hikâye vardır. Fiati | 30 kuruştur.