SUN FOSTA Pat HARUNÜRREŞİT —— > MA Yozar: * X M Tarihin Esrarengiz Sayfaları İsmi anılır anılmaz gökte uçan kuşların bile kanat çırparak ken- disini selâmladıkları zannolunan şu büyük şahsiyet nekadar küçük- lükler yapıyordu? Bu, eğlence değildi, zevk değildi. Düpe düz rezaletti! Eğer Fenhasın birşeyler sezinsediğini sezmese, İsmail, bel- ki bu manzaradan bu kadar sıkıl- mıyacaktı. Fakat hüviyetlerinin, zeki tacir tarafından nasılsa keşfo- . Tunduğuna kuvvetle ihtimal verdiği için dayak yemiş gibi mustaripti, yegeninin — münasebetsizliklerine artık nihayet vermek istiyordu. İşte bu mülâhazalarla sarhoş taklidi yaptı, sendeleye sendeleye kızların yanına — gitti, peltek bir sesle yalvardı: Elâ innen nisâe hibali gayyin Bihinne yez'üşşerefüttelidül (1) İsmail, o bakışlarile ve bu okuyuşile yegenine şerefini, hay- siyetini düşünmesini ihtar etmek istiyorudu. Zatülhal, Harundan evvel maksadı sezdi ve onu yan- larından uzaklaştırmak için agır bir mukabelede bulundu, ( Arkası var ) fi) Bu beytz * İyi bil ki kadınlar şer ve fenalık turağıdır. En yüksek gerefler, hays'yetler kadın yüzünden Rayi olur , şeklinde tercüme oluna- bilir. v — RADYO — 5 Nisan 932 Salı — Bir kadeh te bana sunun, ISTANBUL -— ( 1200 metre ) 18 anlıyorum ki kevser dağıtıyorsu- | gramofon plâkları 19,5 Hafız Burhan bötel :ı., hcy;â, hıı!ı:ın n:ı.ııuı.. Zatülhalin gümüş kollarından | o 2i Hafız Burhan Bey he, kendine bir çift beyaz ve yumu- ::l: 22 orkestra. DA şak kanat yapmıya çalışan Ha- BÜKREŞ — (39âmetre) 20,5 Bük- run atıldı : — Sena Fenhas sunsun, sen de şu İbnilkelbe ( uşağa ) sun, o da Fenhası sulasın. Bunlar, bu gü- neşler yalnız benim için hareket operası, BELGRAD — ( 429 metre ) 20,95 Viyana musikl salonundan nakil, PRAG — ( 488 metre) 20,05 Bul- gar musikisi, 22 R. f orkestcası ta- edeceklerdir. a fından könser. İsmail, yine sarhoş gibi dav- VIYANA — (517 metre ) 20,05 randı : Hayden gecesi, Die Sehop'uny, 23,10 — Tek içelim de Fenhasın elinden içelim. Kevser, yerini değiştirmekle tadıaı kaybetmez. Ve sonra gözlerini, yeğeninin bulanık bakışlı gözlerine dikerek bir beyt okudu: MAJİK sinemasında 7 Nisan Perşembe akşamından itibaren HAŞMETPENAH EĞLENİYOR Fevkallde neşeli büyük ÖPERET GEORG ALEXANDER. LİZN DEYERS, TRUDE BERLİNER ve Paris'in ( Rua de la Paix ) Caamps Elyaces ) nin Lucien Lelong, Marla Guy, Lücle Paray, Maggy Rouff ilh gibi en büyük moda müceseselerinin #0a mevaim Te Di aaülleri lu)uı olunacaktır. —— ve P. D. C. dünya — havadisleri. > Yarın Akşam MELEK sinemasında SAADET GÜLGESİ ( Papa Longı eı - Jambes Tamamen Fransızca sözlü filminin nefis ROMANINİ her genç kiz YA Ş A MAK y isteyecektir. Mümessilleri: JANET GAYNOR ve WARNER BAXTER. LETAFET... AŞK.... GENÇLİK... Bu meşhur romanı Türkçeye “ ÖRÜMCEK DEDE ,, namı ile B tercüme edilmiştir. d YARIN AKŞAM ELHAMRA sineması WİLLY FRİTSCH - LİLİAN HARVEY ve CONRAD VEİDT'i KONGRE DANSEDİYOR (Le Congres s'amuse - Der Kongress Tanzt ) Muazzam filmin ALMANCA KOPYASINDA takdim dans hava arı. PEŞTE — (550 metre) 20,40 Mo- zar gecesi, 23 Zirka. VARŞOVA — (1411 metre) 21,15 Halk gecesi, 23,10 piyano konseri. BERLİN — ( 1635 metra) 20,05 Viyanadan nakil edecektir. OPERET KRALI KALMANN... P Operetlerin Kraliçesi RONNY'yi ibda etmiştir. Mümessilesi NE SEVIİMLİ HENRY GARAT NE SEVİMLİ HENRY GARAT reş —operasından naklen — Thais | KATE DE NAGY GUĞUKLU SAAT —MANZUM KOMEDİ — EŞHAS Hürmüz Hanim,....... Yuvan İşgüzar Bey Birinci Sahne Hürmüz — Bakkal Yuvan HÜRMÜZ (Koltuğunda (Guguklu saat) bakkal dükkânına girer:) Ne olur bir çare bul benim derdime bakkal, Biraz borca erzak ver, şu saati reh'n all Kör olsun... Pek uzaktan geldi misafirlerim, Evede zerre yemek yok... Ben onlara ne deriml YUVAN Hanım borca veremem... Bende öyle usul yok, ( Kendi kendine: ) Kendi elinle mal ver.. Başını belâya sokl.. HÜRMÜZ Bizlere yardım eder senin gibi bir esnaf ! YUVAN Hayır.. Hayır veremem !.. HÜRMÜZ Kalbinde yok mu insaf ?., YUVAN Ülerlemete. güliriğ On para alamadık, borç verdik her tarafa, Bu da cabası olsun.. Koy, haydi, şunu rafal (Hürmüz (Guguklu saati) rehin bırakıp birçok erzak alır.| İkinci Sahne İşgüzar B. — Bakkal — Yuvan İŞGÜZAR (Dükkândan içeri girer: ) Bakkal, yumuşak olsun, bir paket cigara ver, | Yanımda ufaklık yok, şu onluğu bozuver! (Gözleri rafta duran saata ilişir. ) Bu antika bhir saat.. göster bakayım bana!., YUVAN (Saati endirerek ) Beyiml.. satılık değil, emanettir Yuvanal İŞGÜZAR Satıyorsan veririm bu saata çok par-, Emanetmiş.. Ne çıkar? Razımısın: Yüz liral YUVAN Olmaz .. Bana bıraktı onu bir koca karı, Satarsam sonra açar dükkânda bayrakları! | Şeytanca düşünür | Hem zaten sahibinin bea ağzını sradım, Onu satın almaktı kendim için maksadım İ Fakat pek kıymetliymiş: Beş yüz lira İstedi, *“ Bu fiattan on para aşağı satmam ! ,, dedi! İŞGÜZAR Tuhaf şey... Bu derece kıymetliymiş madem ki, Senden beşyüz liraya satın alırım.. Peki | Sen yine sahibile et son defa pazarlık, Yarın ben dükkânına uğrarım bir aralık |.. Üçüncü Sahne Hürmüz Hanım — Bakkal Yuvan HÜRMÜZ Al, getirdim bocumu.. Rehini geriye ver 1.. ........ ... .....O©( Hanım!.. Bir teklifim var kabul edesen eğeri Bizim madam istiyor böyle guguklu saat, Sana üste beş lira vereyim de, bana satl Babamdan miras kaldı; satman onu dünyada, Maziyi getiririm onunla bugün yadal Daha iyi: gördükçe geçmişleri anmazsın, Kalbin kedere düşmez: “ Babam., ,, diye yanmazsın! Ver benim saatimi.. Hatırayı satamam! İnat etme: Sayayım sana on İira tamaml! Aklını mı kaçırdın? On liraya satılmaz! Haydi yirmi vereyim.. Etme bana böyle naz! HÜRMÜZ Tam iki yüz liradan aşağı vermem onu ! Beni iflâs ettirdin, aman deyim, en sonuL. Bu saat belâsıdır beni divane eden, Üç gündür bekliyorum.. Ne gelen var, ne giden| Kâr edeyim, diyerek, peşin verdim rarayı, Kocakarıya saydım tam iki yüz lirayı, Deryalar söndüremez bağrımın ateşini| Çok kişiye yaptılar onar bunun eşini, Ahmakl. Para eder mi böyle battal saat hiç? Sen iki yüz liranın üzerine bir su içi, Aman deyim, Hristos!. Oluyorum ben deli, Sözlerin hakikat mı, kurban olam Pandelil! Elbette sözüm doğrul.. Yalan mı sanıyorsun | Böyle dalevereye nasıl aldanıyor sun? Bir zaman Kayseride merkepleri boyardın, Elli yallık sıpayı başka şekle koyardın, Âlâ küheylan! diye, götürürdün pazaral Evlâdım, Yuvanl.. Gelmiş senin aklın nazaral.. Kurnazdın, akıllıydın, vermezdin veresiye, Eşek eti satardın “hâlis kuş gömü..,, diye| Sabah, dükkânı açıp, yapmadan siftahını, Veliye giydirirdin Alinin külâhı 1! ©O kurnaz Yuvan nerde, bu sersem herif nerde; Güzünü açmalısın İstanbul gibi yerde! Saat nene gerekti... Satsana peynir, sucuk, İşte böyle kandır eloğlu ... (Yuvan saçlarını- yolarken, saatin kapağı açılır. kuş çıkıp bağırır: ) Yaşlı Bir Kadın Mahalle Bakkalı İsminin Müsemması Bir Zat YUVAN HÜRMÜZ YUVAN HÜRMÜZ YUVAN HÜRMÜZ YUVAN ( Saati alıp, yürüyerek: ) YUVAN ( Cebinden paraları çıkararakı ) ( Kadın iki yüz lirayı alıp gider. ) Dördüncü Sahne Vuvan « Pandeli - Guguklu saatin scsl YUVAN (Hemşerisine derdini döker ) PANDELİ YUVAN PANDELİ Guguklu saatin sesi Guğuk!. Guğüuukl.