“Son Posta,, haftada iki defa sinema sayıfası — yapar. sinema haberleri, âlemindeki en yeni hayatı ve sinema eereyanlarından bahsedilir. Bu sayfalarda dünyanın artistlerin san at Bütün 'Dzürnrya'y; Kahka- Holivudun halara Boğan YediAdam ü Buster Ketonun gazetemize hediye ettiği imzalı fotoğrafı Sinemalarda bizi katılta katıl- ta güldüren, bize hoöş saatler geçiren komiklerin tiplerini biç merak ettiniz mi ? — Amerikalı bir mubarrir, komiklerin hepsini ayrı ayrı tetkik etmiş ve onların yaradılışları — hakkında — şayam dikkat hükümler vermiştir. muharririn en çok beğendiği ve birinci sınıftan addettiği komik- ler yedi tanedir: Molek, Şarlo, Arman Bernar, Lui, El Brendel, Milton, Mişel Simondur. Muharrir diğer komik- leri pek o kadar beğenmiyor. Malek: Sinemaya ( Malek ) is- mile atılan ( Buster Keton ) buz gibi soğuk bir adamdır. Dünyada bu kadar soğukkanlı insan pek az vardır. Bu kadar filim çevirmesine ve bu derece pişmesine rağmen Buster Ketonun bugün bile yari belinden yukarsı ay buzdan bir eduna benzer, Okadar soğuk kanlı- dir. ki biribirlerile boğazlaşan Çin - Japon ordularınin arasina bile düşse bu soğukluğundan zerre kadar feda etmez. Malek ayni zamanda dünya işlerine karşı çok lâkayttir. Açıkçası dünya yıkılsa ona vız gelir. Şarlo : Şarlo kâinatı kahka- halara boğmak hususunda her- kesten çok muvaffak olmuştur. Fakat muharrirler Şarloyu tarif etmek hususunda henüz muvaf- fak — olamamışlardır. Amerikalı muharrir diyor ki: Dünyada kah- kaha ile ciddiyet denilen iki mefhumu bu derece mahirane bir surette birleştiren bir tek adam wardır. O da ancak Şarlodur. Fakat Şarlo çok muztarip adam- dır. Dünyada ıstırap ve gönül acısını onun kadar terennüm eden adam pek azdır. Arman Bernar: Amerikan muharriri bu Fransız komiğini şedit tarif ediyor: Arman o ka- dar kurnazdır ki şeytanı bile öl- dürüp mezara kötürebilir. Hatta şeytanın cenaze merasiminde bile halkı katılta katılta güldürür. Sanki hiç kırılmıyan bir. oyun- cak gibidir. Dünyanın en güldü- rücü adamıdır. El Brendel Luk: Bu Amerikan soytarısı- nın en büyük hususiyeti yüvarlak gözlüğüdür. Lowi bir - fırtınalı günde dünyaya geldiği için ha- yatı sergüşeztlerle doludur. Se- yircilerini dişlerile güldüren bu adam, çok sıcak kanlıdır. E) Brendel: İsmini pek fazla işitmediğimiz bu komik, Ameri- kalı muharrire göre bir sihir- bazdır. Bu sayede seyircilerini en basit hareketlerle bile güldü- rür. Esasen dünyanın en az söz söyliyenlerinden biri olan Bren- del, karşısındakileri güldürmek hususunda hiç zahmet çekmez, Milton : Hayalın bin bir me- İç Yüzünü |Bilir Misiniz? Bugünlerde eser yazan sinema artistleri çoğaldı. Fakat bunlar hikâye, roman veya ilim kitabı yazmıyorlar. Sadece Holivudun bitip tükenmiyen dedikoduların- dan bahsediyorlar. Nitekim son günlerde ( Lili Damita ) da (Holivutun iç yüzü) isminde bir kitap yazmıya başla- mıştır. Güzel Lili sinema dünya- sının en meşhur dedikodularını bu kitapta Mmevzubahs edecek, hepsini birer hikâye gibi anlata- caktır. Lili Damita kitabını iki kısma ayırmış ve ilk kısınını bi- tirmiştir. Bu kısımda heklrnâl— dızların — binbir. maceralarından bahsetmektedir, Bu dedikodü kitabının ikinci kısmı çok mühim olacaktır. Çün- ki Lili bu kısımda evli artistlerin entrikalarını, — içyüzülerini — ifşa edecektir. Fakat durup dururken Liliyi böyle bir karara sevkeden sebep nedir acaba? İşte orasını henüz kimse bile- miyor Jim Jeral Fransız Artisinden Yüz Bin Frank İstiyorlar Meşhur Fransız artislerinden Jim Jeralin başına bir Felâket ir. Jim Jeral geçenlerde (g:;ı;:r nâcı!ı;] .ııııf ıî:ııılnde bir film çevirmişti. Fakat Paris- teki Seyyar satıcıların reisi, ken- di ismini aşırdığı iddiasile mahke- meye vermiş ve dava rüyet edil- miye başlanılmıştır. Dava eden adam Jim Jeralttan tamam yüz bin frank — tazminat — istiyor. Bu dava Pariste büyük bir alâka uyandırmıştır. Bütün kibar kadın- lar mahkemeyi hıncahinç . dol- durmaktadır. İlk celsede Mahkeme Reisi, seyyar satıcılar reisinden iddiasını ispat etmek bususunda şahidi olap olmadığını sormuştur. Da- vacı gelecek celsede - şabitlerini getirecek, iddiasını ispat edebi- lirse yüz bin frank tazminatı cayır cayir alacaktır, Vera Şerban Yaralandı Meşhur Fransız yıldızı Vera- Şerban geçenlerde - otomobiline binmiş, gezmeğe çıkmıştır. Fakat Parisin ağaçlık bir yerinden otomobilini bızla götü- rürken tekerlekler kızak yapmış, otomobil derhal yuvarlanmış ve güzel kız da ağır surette yara- lanmıştır. Derhal yetişilerek kur- tarılan güzel Voera şimdi hasta- nede ihtimamla tedavi edilmek- tedir. İyi olur olmaz (Dedikadu ) isminde bir filim çevirecektir. ——— - - - şekkati arasında yuvarlanan bu zeki adem şimdi yusyuvarlak- tır.. — Kendisini bir. — masanın üstüne — çıkarınız. Fakat göz- lerinizle — süzmeyiniz. Çünki derhal kızar ve sizi boğazlamak için üzerinize atılır. Okadar si- nirli ve hiddetlidir. Con Simon: Amerikalı mu- harrir diyor ki: Con Simon bir kedi kadar- çevik, fakat bir fil kadar ağır başlıdır. l *Son bulunan — egâne Holivutta busust muhbiri Türk — gazetesidir. Ho ysta,, livut muhabirimiz, her hafta bize mektup gönderir içyüzünü ve sinema âleminin anlatır. Kaliforniyanın Sarışın Güzeli: Joan Marş Güzel sesli Joan Marşın bizzat Son Posta için imza ettiği en son resmi Holivut ( Hususf ) — Eğer bi- risi size Amerikanın en mesut köşesini soracak olursa hiç dü- şünmeden cevap veriniz: Kalifor- niya. Kaliforniya, yalnız her zaman tatlı ve ılık olan havasile, Joan Marş binbir. meyvalarile değil, güzel kızlarile de meşhur ve mesuttur. Bu sebepledir ki sinemacılar çalış- mak, gezmek, eğlenmek ve ha- yattan hisse almak için bu saz- det köşesini tercih ıı!ni.lerdlr. Bugün M. G. M. Studyoların- da bir melek gibi sevilen sarışın dilber (Foan Marş) ta Kaliforni- yanın binbir ihtimamla yetiştirdi- ği kızlardan biridir. (San Posta) karileri görmüşler ve belkide görmemişlerdir. Son Postaya imzalı resmini hediye eden bu sarışın ve güzel yıldızın hayatını elbette merak ediyorsu- nuz. Foan Marş, Kaliforniyanın Portervil şehrinde doğmuş ve tahsilini Holivut şehrinde yap- mıştır. Güzel Marş daha küçük yaş- , ta tiyatro hevesi göstermiş ve bazı eserlerde amatör olarak rol almıştır. Marşın bu arzu ve hevesi se- bepsiz değildir. Çünki babası bir sinemacı olan dilber Marş, daha dokuz aylık bir bebek iken beşiği studyolardan içeriye gir- miştir. Hatta o zaman yetişmiş bir kız olan Mari Pikfordun iki filminde Joan Marş filme de gir- miş ve bebek rolü oynamıştır. Bugünkü genç ve güzel Joan Marş tahsilini bitirdikten sonra kendisini tamamen sinemaya vakfetmiş ve illi defa olarak ( Caz Kıralı) fik minde mühim bir rol almıştır. Güzel Marş diğer yıldızlar gibi spor meraklısıdır. Bugün yüzme ve ata binme hususunda diğer yıldızlardan üs- tündür. Ayni zamanda tenis ve golf oyunlarına da meraklıdır. Fakat marşın en çok sevdiği şey evinin intizam ve zarafeti ile uğraşmak ve bir de şarkı söyle- mektir. Sesi çok güzel olduğu için, şarkı söylediği zaman evinin etrafı pereıti;klılın tarafından çeviri- lir. Hülâsa gök renğindeki mavi gözleri ve açık sarışın - saçlarile Joan Marş buradaki diğer yıldız. lar arasında müstesna bir. mew- kie maliktir. Güzel Marşın boyu 1 metre, (55) santimdir, sikleti ise (53) kilodur. Mis Joan Marş her sene Temmuzun otuzuncu günü Evinde güzel bir eğlence tertip eder. Çünkü o gün Marşın doğ- duğu günün yıl dönümüdür. TURAN