ŞEN GÖNÜL — 839 — Üçüncü Murat, kadınla alâ- kadar olmadı. Fakat çıfıt keli- mesi ona, babası Sarı Selimi ha- tırlatmıştı. Bir zamanlar o sarhoş | padişah, alelâde bir yahudinin meclübu ve mashuru idi. ( Yasef Nasi ) denilen ©o çıfıttan gece, gündüz ayrılmazdı. Hatta onu bir küçük kıral menzelesine çıkar- mak için Kıbrıs adasını zaptet- tirmişti. Nasi kaıral olamamış- sa —kabahat — Sipahilerin — idi, Sarı Selimin değildi. O, Nasiye verdiği sözü yerine getiremedi- ginden —dolayı günlerce elem çekmişti, Üüzülmüştü, —için için ağlamıştı. Üçünçü Murat, ba hatıranın sevkile Usta Bobora adeta mu- habbet hâsıl etti. Babasının Na- siye olan söz borcunu, başka bir yekilde olsa da, bu çıfıta ödiye- rek oğulluk — vazifesini yerine getirmeyi kurdu. Fakat ne yapacaktı? Kıbrıs Dükalığını değil, Issız ada Bey- liğini de bu herife veremezdi. Böyle bir bahşiş, sipahileri yine harekete getirirdi. Binaenaleyh sakalım karıştıra karıştıra dü- yündü, ve Usta Bohora iyilip yapmayı ileriye bırakarak Sipabi | Abmede teveeccüh etti: — Hele oturun, size sora- taklarım var, Yoldaşlar, yere #serili nefts halıların Üstüne oturdular. Hepsi diz çökmüştü, ellerini dirlerine koymuşlardı, bir Sipahi ve bir Yeniçeri için hürmet vaziyeti bundan daha fFazla — olamazdı. Yüzlerine, tabiatten dışarı hatlar gizmek, gözlerine riyalı bir taab- büt manası doldurmak — onların elinden gelemezdi. Yan gelip oturmak, bağdaş | kurmamak, bu temiz yürekli insanlar için edebin son baddi ve son merhalesi demektir. Ayni gamanda tavana, ocağa, şirvan- lara hayran hayran bakıyorlardı. Pek alışkın oldukları bir yerde oturuyorlarmış gibi tabil görü- aliyorlardı. Fakat Usta Bohor, bir hünkâr meclisinin — ne demek! olduğunu ve meclislerden — pek kolaylıkla mezara geçilebileceğini - kulak dolgunluğu — sayesinde - takdir etmekle beraber salondaki ihti- şama kayitsiz kalamıyordu. Çini, yaldız ve ziya, Zavallı Bohorun gözlerini değil ruhunu kamaştır- mıştı. Gerçi hünkârın —yüzüne bakamiyordu. Lâkin onun belin- deki hançere, üstündeki entariye dizili elmaslar çıfıtcağızın kirpik- lerine intikal etmiş gibi göz be- beklerinde kuwvetli bir. pırıltı yardı. < Usta Bohor, meyhaneciliğe başlamazdan —evvel dindar bir yahudi olmak istemiş ve Tevrat okumuştu. Mukaddes kitabın ulü- biyete — uübuvvete ve abhirete dair olan bahislerini o sırada tahattür etmemekle — beraber Peygamber Süleymanın — yaptır- dığı mabetle saray hikâyelerini SON POSTA BÜYÜK TARİHİ TEFRİKA MIZİF Gülsüm dikketle bakıyorda pek iyi batırlıyabiliyordu. Çünki | önüne altın zincirler geçirmişti. © hikâyeler kendi bayatında bir- çok altın rüyalar doğurmuştu. Şimdi de Üçüncü Murat daire- sinin büyük salonunda ve bizzat Hünkârın huzurunda o rüyaları ya- şıyor gibiydi. Bazan, Süleyan tara- fından yapıldığı rivayet olunan ma- betteki “Kudsülâkdas,, gözünün önüne geliyordu, Süleyman, bu daireyi som altınla kaplamıştı, atıralarını N;şrettiğimiz Yine mabetteki heykel ve mez- bah altındı. Fakat © daireler ve mezbahlar, nihayet bir hikâye idi, Tevratta okunuyordu. Halbuki Osmanlı İmparatorunun — sarayı bir hbakikatti ve bu sarayda top- lanan altın, inci ve elmas, İşte elle tutacak bir vaziyette bulu- nuyordu. ( Arkası var ) — aa ae aa ——— —a Meşhur Agbekofu Romanyada Niçin Öldürmek İstediler (Baş tarah 3 üncü Bunların arasında Jan Lökok i-- minde — bir Fransız mühendisile bej mantolu çok güzel bir de sayfada ) | kadın vardır. Bu kadın bütün taz- yiklere rağınen ismini söylemek- ten imtina etmiştir. * Lökok Kimdir? Bu malümat Üzerine Pariste tahkikata başlanmış ve birçok heyecan verici hâdisat öğrenik miştir: Evvelemirde Lökok Pariste Richelya oteli müdürünün kayın- biraderidir. Bu otelde oturmak- tadır. Fakat mühendis olduğu için sıksık seyahatler yapmakta- dır. Maamafih kendisinin komü- nist ajanı olmasına imkâa görül- memektedir. Hatıra gelen ihtimal şudur: Lökok elyevin Pariste yaşıyan Çar taraftarı yüksek rütbeli bir Rus zabiti ile tanışmıştır. Bu zabitin zevcesi ile kız! komünist — hükümeti tarafından Fidyel necat olarak Odesada al- konulmuşlardır. Zabit zevcesi ile kızmı — kaçırmak - için Lökoka büyük mükâfat vadetmiştir. Bina- enaleyh Lökok Sovyet idaresi ile münasebete girişmiş ve bu kadınların kendisine tevdiine mt- kabil Agabekofu —cebren Rus- yaya götürmiye yardım etmeyi teklif etmiş olması hatıra gel- mektedir. Fakat bu, bir rivayet- ten ibarettir. Hakikat henüiz an- laşılmamıştır. Agabekof Kimdir? Cebren Rusyaya götürülmesi mevzuu bahsolan Agabekofa ge- lince; hakikt adı ( Aroutnof) dur. Sovyet hükümeti tarafından Şark- ta Sovyet teşkilâtını idare etmek vazifesile 929 da İstanbula gön- derilmiştir. Fakat İstanbulda İn- giliz sefareti memurlarından Mis | İsabel Streater isminde bir İnçk liz kızını sevmiş, bu kızın teşvi- kile Sovyetlerden ayrılmış, Sov- yetler aleyhinde ifşaatta bulun- muş ve idams mahküm edilmiştir. Tutulmak — istenilmesinin — sebebi budur, Sabık Halifenin Plânları Meydana Nasıl Çıktı (Baştarahı 1 inci sayfada ) Bu hafta İngilterenin büyük resimli mecmualarından birinde Willian. J. Makin imzası ile bir makale çıkmıştır. Bu makale: — “Peygamberin mantosunu kim giyecek? Serlevhasını taşı- maktadır. İçinde hilâfetin ilgasın- dan sonra bu mesele etrafında kabaran iştihalardan bahsedil- mekte, hepsinin kısa bir tarih- çesi yapılmakta, ve TMmuhtelif se- beplerle bu iştıhaların yarım kaldığı anlatıldıktan sonra — Fakal şimdi “250,, milyon Müslüman için yeni bir halife bulundu, denilmektedir. Muharri- rin söylediğine bakarsanız: —" Bulunan zat bir delikanlı- dır. Günün birinde dünyanın en zengin adamı olacaktır. Bu gen- cin adı ( Sahipzade Navvap Azan Coch) dur; Hint prenslerinin en böyüğü ve en zengini 'olan Hay- darâbat Nizammın oğludur. Ba- bası öldüğü zaman kendisi- ne senede on milyon ingilix Birası — varidat kalacaktır. ve Hindistan için mühim nokta, (31) parça topla selâmlanacaktır. Fakat... Fakat bu delikanlı el'an tereddüt etmektedir., Karilerimiz tabil dikkat et- mişlerdir. Bu, mevzubahsolan zat, sakıt halifenin damadı, Dürrü- şehvarın — kocasıdır. — ve anla- şılan — Abdülmecide Haydar- battan gelen Aaltınlar ile hafif tertip bir — propaganda — baş- Besl b Bu Perşembe Akşamı MA JİK sinemasında Yıldızlar Yıldızı E zengin sahnelerle dolu fevkalâde neşeli bir operet olan BOYALI MELEK'te Küânunusani 26 D OrÜ£ konuşacak, şarkı söyliyecek ve dansedecektir. Yarınki Çarşamba akşamı MELEK'te TRİSTAN BERNARD'ın en eğlenceli komedisi AŞÇI GÜZELİ Artistleri: MARGUERIİTE MÜRENO JEANNE HELBLİNG - PIERRE BERTİN Şu buhranlı zamanda aranılan KAHKAHA ile geçecek bir suvare. Gördüğü fevkalâde rağbet ve talep üzerine MAURIİCE CHEVALIER'nin Her zamandan daha güzel DON JOSE MOJIKA Hindistanda Şiddet Devam Edecek Yeni Delhi 25 — Hint valli | umuümlsi, teşrit meclisi açarken bir nutuk söylemiş ve silâhsz itaatsizliği ortadan — kaldırmıya azmettiğini beyan etmiştir. Bu hareket devam ettikçe şiddet tedbirlerinin bafifletilmesine imr kân yoktur. Kongre - İiderlerini kanunsuz hareketlerinden vazgeçirmek için elden gelen herşeyin yapıldığını fakat fayda vermediğini de izah etmiştir. Nihayet demiştir ki: Kongre doğru yola girmezse bu memleketi tatlılıkla — idâre etmek mümkün olmıyacaktır. Yine — iktısadi — vaziyetten bahseden umuml vali vaziyetin mükemmel olduğunu ve bütün yretlerin İngiliz irasile sıkı :lhıııM olan rubyeyi muha- faza olduğunu kaydetmiştir. » Luknav 25 — Müslüman li- derleri — konferansı, — Yuvarlak masa konferansının — maksadını temin etmediğini ve hükümet Müslümanların arzularimı tatmin ettiğini |bildiren bir beyanname neşretmedikçe yakin bir boykot yapılmasını Ş e Bu karardan sonra iki aza pro- testo ederek salondan çıkmışlar- dır. Beynelmilel Borsa Murahhas- larının — İçtimaıj Brüksel 25 — Belçika borsa ne bir surette — burada toplam- mıştır. Bunlar, muhtelif memle- ketlerin vaziyetlerini görüşmek- tedirler. lamıştır. Vakıâ Türkiye için bir halife meselesi yoktur ve olme- yacaktır. Fakat kinini bir türlü umutmıyanlar karşısında her va- kit gözlerimizi açık bulundurmak vazifemizdir. En Yüksek Eseri ŞEN MÜLÂZİM Daha birkaç gün yalnız ELHAMRA 'da gösterilecektir « AŞK HULYALARIM ,, Namandaki büyük |4 el CONCHTTA MONTENEĞRO İle N fllminde ve zelmektedir. Paris Beynelmilel Merkez Oldu Paris 256 — Bu dakikada Pa- ris muhtelif ecnebi devlet adam- larının telâki merkezi addoluna- bilir. Bulgar Başvekili Muşanof, Yunan Başvekili Venizelos, Hari- ciye nazırlarından Zaleski, Zaluta, Branko ve Prens Kiga burada- dırlar. Bu münasebetle Paris, Beynelmilel para meselelerinin bir merkezi haline gelmiştir. Bunların çoğu buradan, Tah- didi Teslihat Konferansına gide- eeklerdir. M. Venizelosla diğer bir. kısmınm bir istikraz için geldikleri söyleniyor. Cemiyeti Akvamın Vaziyeti Paris, 25 — Garzeteler, Çin - Japon ihtilâfi ve Cemiyeti Akvam Kâtibi Umumisinin istifası döla- yısila, Cemiyetin 66 ıncı içtima devresinde birtakım sürprizlerle karşılanacağını — yazmaktadırlar. Pöti Pariziyen gazetesi, istifası musirren mevzuu - bahsolan Kâ- tibi Umuml! Erik Durummandan Tahdidi Teslihat Konferansının nihayetine kadar varifesi başine da kalmasının lâzım olduğumu, mumaileyhin Aksayı şark mese- lelerinin müzakeresi — esnasında M: Hendersonun yanında muhak- kak bulunması icap ettiğini kay- detmektedir. Jurnal — gazetesi, Çin - Japon iltilâfının — içinden kolaylıkla çıkılamamasına teesssüf murahhasları ile birçok ecnebi etmektedir. Ki borsa murahhasları gayet ketama- |- Tunusta Sekiz İtalyanın Tevkifi Tunus 25 — İtalyadan gelen bir gemiden gizlice karaya çık- mak istiyen sekiz İtalyan Tunus- ta tevkif edilmişlerdir. Kaçak et almayınız. Parça et almayınız Çünki hastalıklıdır.