Umumi Harp Nasıl patladı ? Nakleden: H. R. — Kmum Doktor: Semi Ekreme — Sarayda,Nezarette, -Tİ3- - Yazan Emil Ludviş Ve Keder Çok Buy iktü Bu maksatla bir muahede im- zalanmamış, — nazırlar — arasında müzakeratta bulunulmamıştı. Ta- tulan xaptın vesikasında yalnız şu cümle tekerrür etmişti. İngilterenin Belçikaya yardımı “Araziye an- cak Almanlar tarafından teca- vüz vukuunda, düşünülebilir. De- niliyordu. Bu kayıt ararinin Fransızlar tarafından işgaline bir müsaade bir imtiyaz demek olmayıp Bel- çika hükümetinin o cihetten emin bulunduğuna işaretti. Halbuki iki nesil imtidadınca kaziyenin maküsu zuhure gelmişti. Prusya hükümeti Fransız * kralı Conis-Prelippenin Belçikayı feth- etmesini men için, diğer dört düveli muazzamaya — Belçikanın İsviçre şeklinde ebedi bitaraflı- ğının tesisini teklif etmiş ve ni- tekim bu bitaraflık esası daire- sinde) Belçika — Krallığı vücut bulmuştu. Bu beş sağdıç içinde Belçikanın beşiğine en yakından temas edeni Prusya olmuştu. Bu bapta ki muahede son xza- manlarda aktedilen itilâflara bir model olabilecek şekildeydi: Evvelâ, herkesin kendine mal etmek istediği bir bakirenin mar sun tutulması umumen ve bilâih- tiyar yeminle taahhüt ediliyordu. Saniyen, Avrupa — devletleri arasında bir ittihat esası ortaya atılıyordu. Salisen, milliyetçi Avrupanın ortasında, hemen hemen ayni kuvvette ikl ırkın, menfaatlerini müştereken İdare etmek Üzere itaat etmeleri mümkün görülüyor. ve nihayet bu devrin ea Demok- rat bir kanunu esasisi filen tat- bik ediliyordu. Halbuki en resmi, en mükellef bir muahedename bile içinde mev- zuubahis — edilen menafiin tebed- dülile yırtılması iktiza eden bir kâğıt parçasından başka birşey değild.. Bu, —yine Belçikayı fetih ve ilhak etmek istiyen Üçüncü — Napolyonun fikri olup Bişmarka : — Ben size Şimalt Almanya ittihadınızı tasdik edeyim, siz de benim Belçikayı fethetmeme za- hir olunuz demiştir. Bismark teklifi reddetti. Fa- kat Fransa — için tehlikeli olan bu — vessikl — sakladı ve mu- harebeye girmeden evvel lngiltereye yolladı; çünkü Bismark İngilterenin — bitaraf — kalmasına muhtaç bulunduğunu takdir ede- miyecek bir kafa değildi. O eski Alman- Fransız muha- rebesinde Sedan da ihata edilmiş olan bir kısım Fransız ordusu Belçikada selâmet — bulabilirdi , fakat hudut kapalı idi ve Napolyon tablına sırf ordusunu - Belçikadan geçiremediği — için — kaybetmişti; Çocuk — hastalıkları Dr. SEMIMMİSE*RE" Beyoğlu Mektep sokak Telelen B O, 2406 l : Harbin ilk kurbanlar: için âyin yapılıyor © Belçikanın ki Napolyon onun | riayet edebileceğini bildirdi. Fa- bayraklarile de kendi tahtına bir | ziynet yapmak istiyordu. Hal bu | merkezde iken 1870 harbinin bidayetinde Belçika sefiri memle- ketinin bitaraflığının yeniden tas- dikini talep ettiği zaman Alman Başvekili Bismark ne ufak mil- letlerin himayesinden, ne de muballef muahedelerden bahse mahal görmiyerek sadece şu cevabı vermekle iktifa etmişti : — * Sizin kıymetinizde — bir adamın beni, Belçikayı Fransanın kollarına teslim edecek derecede aptal zannedişine mütehayyirim.,, İşte bu defa Almanı ııııı Belçika sefarethanesinde mi olarak bulunan ve ancak ıııı vukuunda açılması arzu olunan zarflarda bu vesikalar vardı. * Londra hükümeti ayni za- manda Paristen ve Berlinden Belçika — hakkındaki fikirlerini sordu. Paris muıl'ııdı hükmüne İrakta Bir Mecelle Yapılıyor Bağdat, (Hususi) — Irak Ad- liye vezareti sünni ve şil mez- heplerile diğer mezheplere ait muhtelif filah küaplarındaki ah- kâm şer'iyeyi bir esasta birleş- tirerek Türklerin eski mecellesi ayarında bir eser hazırlamıya karar vermiştir. Bunun için hu- kuk âlimlerinden mürekkep bir heyet teşkil edilmiştir. Mesçiti Aksada ı ! kat Almanyanın — cevabı. kaça- maklı idi. Vazıh bir cevap AL- manyanın sevkülceyş plânlarımı tes- lim etmek demek olacaktı. Müm- taz bir zat olan Belçika Hariciye Nazıri Davignur bu cevap kar- şısında başını salladı. Şüpheleri- nin kuvvet bulduğunu görüyordu Almanya sefarethanesine - birini yolladı. Sefire; — İngilterenin sualini, Fransanın cevabını, ve Fransanın vereceği cevabı bugün Brüksel — gazetelerinde — neşre amade bulunduğunu bildirdi. Fon Biov oturduğıı koltuk- ta toplandı, - vesika muhteviya- tına göre - gözlerini yarı kapadı, tavana tevcih etti, ve bir fonograf sadakatile duydukları- ni birer birer aynen tekrarladı, nazıra tebligatından — dolayı te- şekküratını takdim etti, ve resmi mükâlemeyi kapamak - vaz'ıle nazıra bir cıgara uzattı, ve bam- başka bir ile şunu söyledi: (Arkamı var) Bır Şehırde İkı Çeşit Beledıye! Kudüste Muıevı ve - Arap ihtilâfı muhtelif manzaralar ar- zetmektedir. Şimdi de yeni bir belediye ihtilâfı çıkmıştır. Kudüs Musevileri hükümete müracaat ederek şehirde iki çeşit belediye teşkilini ileri sürmüşlerdir. Bu belediyelerden birinin reis, aza ve memurları tamamen Musevi- lerden terekküp edecek, diğeri de Araplardan teşkil olunacak- tır. Hükümet bu teklife henüz cevabını vermemiştir. Filistinde 200 Bin Lira Kıymehnde | Patrik İntihabı Meselesi Bir Kuran Çalındı Mısır. gazetelerinin yazdığına | göre, Mesçiti aksadan ( Rak ) is - mindeki eski bir kâğıt Üüzerine (800) sene evvel yazılmış çok kıymetli bir Kuranikerim aşırıl- mıştır. Bu Kuran için ( 200 ) bin lira kıymet tahmin edilmekte idi, Hırsızlık Remazan münasebetile camide yapılan bir teftiş netice- sinde meydana çıkmıştır. Bu Kuranın müsteşrikler tarafından tahmin edilmektedir. Asabiyet Uyandırdı Yafa ( Hususi ) — Filistinde yakında yapılarak Ortodoksluk patrikliği intihabatı için hükü- metin namzet göstermesi büyük bir asabiyet uyandırmıştır. Orto- doksların cismani ve ruhani mec- lisleri hükümetin — müdabalesini kanunsuz bulduklarından hükü- met aleyhine bir dava açarak namzet — gösterilmesi — kararının fesbedilmesini istemişlerdir. Â YE Bu Sütunda Hergün | Nakıli: M. Feridun Şehirden Uzakta Faik otur. yaşına — gelinciye P ayıtahtta Helecan kadar yoksuzluk ve zaruret için- de yaşamıştı. Otuz yaşına geldi- ği zaman —amıcasının mirasına kondu. —Amıcası ölürken ona mühim — bir servet — ve birçok emilâk bırakmıştı. Faik okadar mahrumiyet için- de yaşamış burnu okadar yere sürtülmüştü ki bu büyük servete sahip olunca kendisinde bu pa> rayı zevku safa içinde yiyecek cesaret ve arzuyu bulamadı. ve amcasının Bostancıdaki köşküne çekildi. Otuz yaşına gelen bir adam kadın meselelerinde henüz bütün hassasiyetini kaybetmemiştir. Fa- ik ozamana kadar bir kadın tarafından sevildiğini hatırlıyamı- yordu. kadın hasretile titriyordu. Bostancıdaki köşkte lylırcl' münzeyiyane yaşadı. Bütün bir kış pencerenin önünde hayalâta dalarak vakit geçirdi. İlk bahar, sonra yaz geldi. Faik belki son- baharda şehre inecekti. Fakat bir tesadüf onu Bostancıda alıkoydu. Bir sabah kırda mutat gezin- tisini yaparken kulağına ağla- yan —bir çocuk — sesi geldi. Faik etrafına bakındıktan son- ra bir çite doğru yürüdü. Çitin —önünde beş altı aylık kundaklı bir çocuk yatıyordu. Eğilip —kucağına alınca çocuk sustu ve yaşlı gözlerile bir müd- det Faika baktıktan sonra gül- miye başladı. Güzel ve gürbüz | bir çocuktu. Faik onu eveine götürdü. Ve ancak ozaman kun- dağın bir kenarına iliştirilmiş | dörde bükülü bir kâığt görerek açıp okudu: " Aç ve sefil bir haldeyim. Çocuğumu besliyemiyorum. Mer- hametinize güvenerek onu yolu- nuzun Üstüne bıraktım. Çocuğu bir gün gelip alacağım. Süreyyadır.., Bu satirları okuduktan sonra Faik teessürüne rağmen gülmek- ten kendini alamadı: — Bu çocuğun anası beni nereden tanıyor? Sonra benim © çitin yanından geçeceğimi ne- reden biliyordu? Ya çocuğu ken- di haline terketseydim? Faik çocuğa — bir sütnene buldu. Şimdi ona bir eğlence çıkmıştı. Şehre inmekten vaz- geçerek bu çocukla —meşgül olmuya başladı. Çocuk aydan aya büyüyor ve hamisini göre dükçe gülümsiyordu. Böyle aylar geçti. Faik çocuğa okadar alışmış idi ki bir gün ansızın annesi çı- kıp gelecek diye korkuyordu. Korktuğu nihayet başına geldi. Bir gün yine pencerenin önünde Ekmeğinizi tartırınız. Narh tartı üzerinedir. Aldanmayınız |.. Onun için kalbi henüz cigâra içerken içeri zaif simah iri mavi gözlü bir kadın girdi. Ve Faikın orada olduğundan haberi yokmuş — gibi eğilerek halının üstünde oynıyan çocuğa sarılıp yanaklarından şapurşupur öpmiye başladı. Gözlerinden sel gibi yaş akıyordu. Nihayet doğ- rularak Faika döndü. — Size nasıl teşekklir ede- ceğimi bilemiyorum, dedi. Bu iyiliğinizin mükâfatını Alllah size verecektir. Bu sözler Faikin hoşuna git- mekle beraber içini bir endişe kapladı. — Görüyorsunuz. ya çocuğa iyi baktım, dedi. Çocuk ta şimdi buraya alıştı.. Sonra çekinerek sordu: — Onu almıya gelmediniz ya? Kadın hayretle gözlerini açtı: — Her zaman sizin yanınızda nasıl bırakabilirim? Faik — çocuktan pek mütcessirdi. — Bu mahakkak lâzım mı? Dedi. Hiç olmazsa birkaç ay burada çocuğunuzun yanına ka- lamaz mısınız? Şimdi ben ona alışlım. Kendi çocuğum gibi se- viyorum. Siz de bana bir iyilik ediniz ve imkân varsa bir müd- det daha onu benden ayırmayı- nız, siz de burada onun yanında kalınız.. ayrılacağına — Rahatsız olmar mısınız? Faik kadını temin etti: — Boş vakitlerinizde biraz ev işlerine — bakarsınız. Böyle bir yardıma okadar ihtiyacım var ki. Dedi ve sonra okadar ısrar etti ki kadın nihayet razı oldu. Köğşkte bir ay, üç ay, altı ay misa- fir kaldı. Faik çocuğu sevdiği gibi anasını da seymiye başlamıştı. Bir akşam kadın Faikin içini çektiğini görerek sordu : — Hayatınızdan memnun de- gilsiniz değil mi ? Sizin bir ke- deriniz var.. — Bunu nereden antadınız ? — Yüzünüzden.. Ab sizi biraz teselli edebilsem.. Faik sapsarı kesildi. Yüreği çarparak başını eğdi : — Hakikaten — hayatta pek yalnızım, dedi, Evet, beni biraz teselli etmek isteseydiniz.. — Buna nasıl cesaret edebi- lirim? — Ben mi cesaretinizi kırı- yorum.. — Bon mi? Görmüyor musunuz ki haya- mı vakfetmek için bir işaretinizi bekliyorum? Tali Faika gülümsemiye baş- lamıştı. Himayesine aldığı ço- cukla annesinin arasında mesut günler geçirdi. Yalnız yaşıyan, kimsesi — olmuıyan insanlar — için çitlerin önünde ağlıyan çocukları himaye etmek okadar fena bir şey olmasa görek..