Karişmazsınız Şeriat mahkemelerinin hüküm “ sördüğü çok eski bir zamanda, ramazan ayı gelince, velev gece leri olsun, rakı içmek şiddetle menedilmiş. Haneberduş bir tiryaki, ber nasılsa eline geçirdiği binliği meddah Rıza Tevfik bir Ramazan cigarasını içerek köprüden ge kadınların kendisine ( farmason ) lâkabını taktıkları filozof, hemen cigarasını yere atarak, polisin sırtını okşamış: — Allah senden razı olsun, polis efendi 1. Dalgınlık çok fena şey, az daha unutup orucumu bozacaktım. İkisinin da Bahçıvanlardan fena halde gözü yılmış bir çiftik sahibine sormuşlar: — Ramazanı m #eversiniz, bayramı mı?, Adamcağız yakasını silkip ce- vap vermiş: — değil mi? İkisinin de Allah müstehakkını versinl. Bir Hesap Meriram Borizen Tevfiğe: — Ramazan on bir ayda bir geliri Demişler, Merhum başını kaşı- yıp, besap etmiş: — Öyle ise on birayda da gitmesi sürer. — O balde iki sene sonra gelmesi lâzım! Mamazı Eozacaksın! Namazın zorla kıldırıldığı eski bir ramazanda, iki sarhoş kük hanbeyi, çaresiz bir camiye da- larlar. 7 Pekagüzel sesli olan imamı dinliyen birinci sarboş kendinden geçip sarayı basar: — Var ol, moruk ! İkinci sarhoş hemen başını döndürüp seslenir: — Ulan, geçmişi tenekeli! Naman bozacaksın!.. —Kızım, aşkımzin sonu çok tatlı: “Şeker, İFTARDAN SONRA — Bu gece K Kızaya — Hayır, gitmem... Piyes çok güzelmiş, — İyi ya, işte? — — amma Bize, yılda bir kere neş,e verir Ramazan Bir ay için silinir herkesin derdi, yasıl Gönül avutmak için bende giderim bazen: Güzeller meşheridir Süreyya sineması! » Ne?.. Bugün Çarşamba mı?.. Öyle Ise var öperek Sonra yerbuluma yız, biraz erken gidelim! Genç... yaşlı. kadm. erkek: Bu izdihama bayret, Geli. Bir yuna çekilip, etrafı seyredelim: » Buraya akın etmiş genç kızlar sürü, 480: Güzeller vatamsın, hey gidi Kadıköy; seyi, Sağa, sola koşuyor sinemanın müdürü: Kirk bir kere maşallah: Çalışkandır “Hikmet Bey! * “Li. Hanımı gördünmü İbtiyarlamş biraz, Mazisini bilirka, ne candı.. Ne şekerdil. Bak ga “N..T, Hanıma: Sporda eşi olmaz, Derede, Kalamışta iyi kürek çekerdil.. — Herkes oyun seyredecek, yeni elbiseme kimse bakmıyacak. İstanbulda Ramazan: | KADIK Ö i nümunesi meydanda Peyami Safa bir Ramazan akşamı (lokantalardan © birine daldı. Hemen liste; Bu kir kağıdı eline 2 gala t —Garson, bana bak, dedi, bu Garson, bu ne kirli liste... Üstüne her yemekten bir parça bulaşmışl.. m sırıtır; — Nümuneleri meydanda Be- yimi.. Heçsine ayrı ayrı bakıp, ona göre intihap ediniz! Olur Yal. Meşhur muktesitlerden Lâtfi Bey, oruç bozmak üzere bir İc kantaya daldı. Uzun uzadıya ucuz bir yemek aradıktan sosra, bir ispanak haş- laması ısmarladi. Yemek tabağınn pek küçük olduğunu görür görmez: — Garson, dedi, bu ne reza- let ? Günden güne tabaklar ki- gülüyor!. Müşterisinin (o buyunu bilen garson, onu güldürmekle teskin etmiye karar vererek: — Efendim; malüm ya müşte- rilerimiz pek çok... (o Takımlar fazla kullanılmaktan aşınıyorl... Cevabını verdi. « Süreyya — Sinemam « İşte şu matruş zata : * Müdür Fevzi Bey , derler, Posta idaresinde mühim mevkii vardır! Sohbetini kaçırma, çabuk sandalyeni ver: Bu gelenin ismi de: “ Sermet Muhtar , dır! * Pana bir şeyler oldu; kalbim vuruyor. Aman: Gözel gözlü * M..., geldi bak şır siyah saçlaral Marmara çırasına dönmüştüm ben bir zaman, Hâlâ kapanamadı yüreğimdeki yara! * * Safh Zeki . bakıyor gizlice güzellere ©“ O belli etmez, Kifir şürürde karda! Yaman deiikanlıdır, çekilelim bir yere: | / * Hânm #kmet , geliyor karşı taraftanı Vardaaal, İ * | Ey Wari!, den enimle müşterileri saydın, Gel içeri girelim, bu piyes çok güzeldir pek: Yine gönül serecek * Toto , ya * Ömer Aydın, | Salâh Cehdi ,, atacak bize sahnede göbekl, NECDET RÜŞTÜ ——- Kısa Hikâye: Diş Kirasında Adalet Kendi ismile müsemma ar zinin üzerinde elyevm at yarış ları icra edilen, merhum (Veli Ef.) gayet nüktedan bir zat imiş, Yaz günü, nazı geçen mi- safirlerine konyaklı çay ve sx mur kürkler ikram edip, gayet sıcak odalarda oturtan; kışm dondurucu günlerinde ise bah çede dondurma yediren bu zatın sofrası ramazanlarda halko açık BR lele li Üstelik bir de diş kiras verildk ğini duyan bilcümle (lüpçüler, bu sofraya abone olurlar, bay dakika kala, iki ki; a Arkalarında ( ilmiye kisvesi bulunan (Obu iki zattan birinin başında beyaz bir sarık, diğe rinin başında ise siyah bir kavuk UŞ. Nihayet bu gelenlerin bir Deyip, hep beraber sofra bar gına geçerler... Şimdi eseri kalmıyan o &ld âdet veçhile, önden bin türlü reçel ve çerez ile oruç bozulduk- tan sonra, sıra İle çorba, past mal yumurta, et, sebze vesaire. yekdiğerini takip eder. Yemekten sonra kahveler, çubuklar içilir. Misafirlerle bera ber bütün cemaat teravih nama una dururlar. Klâsik bir idman olan bu yirmi rekât namaz ile, şişkin wideler bir parça indirildikten sonra, Sira iş kirası tevziine gelir, Bu işi bizzat yapan Veli E£, herkesin bal ve şanma göre ilm sanda bulunurken, gözü bir kö- şede mutavazıane oturan Bektaşi Şeybine ilişir.. Yanına gidip: — Erenler!,, Siz tütün kuk lanır mısınız? Sualini sorar, Muha» tabı cevaben : — Hay, haaayl... Der, sualler temadi eder: — Şarap içer misiniz?,. — Hay, haaayl.. — Arada sırada afyon yutar mısınız? Şeyh efendi bermutat, ma kamı tasdikte, elini göğsünün Üzerine koyarak: — Hay, haaayl. Cevabım bastırır. Banan üze rine ( Veli EK. ) kendisine beş adet sim mecidiye toka eder. Bu sefer nöbet imama gelir. Deminki muhavereyi dinleyip, ve rilen parayı gözünden kaçırmıyan molla E£., bunların aksini söyle- mekle daha çok diş kirası ala zannederek, ayni suallere; tecvit Üzere, birer: — Estagfurullaaahl.. Cevabile mukabele eder, (Ve- hi EK) bir an düşünüp, imama iki mecidiye verir. Bu haksızlığa fena halde kızan yobas haz retleri: — Aman efendim; bir yam Iışlık var, Şeyh Ef verilen para Obendenize, benimki de kendilerine verilecekti! Der. ( Veli Efendi gülümsiye- rek cevap verir: — Bunda haks'zsınız. Bu zatm yeyip içtiği şeyleri siz reddedk yorsunuz. Binaenaleyh daha az diş kirasına tâbisiniz.. MEDDAH