12 Ocak 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

12 Ocak 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Umumi Harp Nasıl Patladı ? Nakleden: H. R. — Kızım Doktor: Semli Ekreme — Gerek Rusyada, Gerek Almanyada | yetle geri itti. Sicaktan uyuyamı- | yordu. Cibinliği yavaşca aralıya- 'ÜRMK SON POSTA Yazan: Emil Ludvig Artık Söz Erkânı Harbiyelerde İdi? Arlık Harp ordularının motör- lerinin homurdayışını işidebilirsiniz. Gizlice üç müthiş garaj içinde, şoförler — canavarlardan — beter olan makinelerinin Ostüne çık- mışlar, lâzımgelen düğmeye bas- mışlardır ve ber üç payitahtta da ayni zamanda harp gürültüsü işitilmiştir. Birkaç saat fark ile en evvel başlıyan hangisidir? Bu, millt noktainazarlardan kendi devleti- nin ricalini vikaye etmek istiye- cek birkaç müverrihten başka kimseyi alâkadar etmez. Meşhur İngiliz edibi Şekspirin Hamlete söylettiği şu cümleyi hatırlayınız: * Haddi zatinde iyi, fena yoktur; berşey fikirden ibarettir. ., * Alman sefirine karşı Sazanof bugün daha mülâyimdi. Gerçi dün söylendiler, çarpıştılar, fakat | sonra barıştılar, kucaklaştılar: — “Hâdise kapandı,, dediler. Fakat bugün Alman sefiri: — ŞAayet Russeferberliği yapıl- makta devam ederse bizde seferber- liğe başlamıya mecbur olacağız, ve © halde bir Avrupa harbini berta- raf etmek şüphesiz ki kabil ola- mıyacaktır. — Haşmetmaaba arzederim! cevabını aldı. Alman sefirinden sonra İngi- liz sefiri geldi. Sazanof kendisine Greyin teklifine atfen süratle hare- ket edilmesini söyledi. Mütaleasınt ortaya attı. Rusdan: * —Hertarafta iki nüfuz çarpı- şıyordu. Avrupanın bütün ceneral- ları daha çabuk davranmak, muha- sım taraflan evvel yetişmek için nazırları mabmuzlarile dürtüyor- lar; nazırlar ceneralları yularla- rından tutmuş, şaha kaldırmamak için uğraşıyorlar. Bu iki sımf adamlar ayni zamanda bem at hem süvari mevkiindedir. Erkânı harbiyeyi — tutmak emrinde — gördüğü — müşkülâta dair Sazancfun yaptığı nizamları Rusya Çarı, Kaysere telgrafladı. Kayser kendinin ayni sıkıntılarını odan kladı. Dört — memle- ketin baş vekilleri ayni zaman- — ga ayni sürette içlerini çekmiş olmaları pek muhtemeldir. Bir at, koşumun ne olduğunu unutacak surette bu kadar uzun zaman bir ahırda beside kaldık- tan sonra eyeri vurulup yuları takılınca kapıyı tekmelemiye baş- hyarak zorla yol bulmak - ister. Fakat dişarda olan ve neticede devrilmek tehlikesine maruz bü- Tanmıyan kimseleri alâkadar et- wex. Bugün — Petresburgta tür. Avusturyara — karşı resmen seferberliğe gü'silmiştir. Gizliden gizliye umumi seferberlik te baş- lamıştır, çünki kısmi bir sefer- berlik “ fennen gayri mümkün ,, | dür, denilmiştir. harp | meclisi muam-leyi tasdik etmiş- | Umamt Harpte 200 düşman tayyaresi düşüren Mülâzım Volf Bu andan itibaren esbabı o zamana kadar tetkik ve müna- kaşa edilebilecek olan — ihtilâf Psikopati muatıkasına girer : | Artık tahrik edenle edileni yalnız fırka fikri temyiz edebilir. “ Fena ,, kelimesinden — nazırlar ürktüler, nitekim müverrihler de bugün ayni derece de hayrette- dirler. Askert üniforma sevkülceyşe mütedair batıni bir kuvvet veri- yordu: Diğer sınıflar bunu anla- mıya değil, kabule mecbur idiler. | * i Kayser gibi, şiddetli kararla- İ Hayırlı Teşebbüs Topkapı Fıkaraperver Ce- | miyeti Fakir Çocukları Giydiriyor Topkapı Türk Fıkaraperver hayır müessesesinden: Civarımızdaki mekteplere de- yam eden babası ölmüş fakir çocuklarla diğer bir takım ufak ve çıplak çocukları ve fakir ai- leleri giyindirmek Üzere bazırlık- lar yapmaktayız. — Muhitimizin fevkalâde — zarureti — karşısında belediyeden — mazhar — olduğu- muz — muaveneli hayırkâriye rağmen bu mübrem ihtiyacı ta- mamen tatınine muvaffak olaca- ğımızdan çe ümitvar — değiliz; bundan dolayı muhterem halkı- mızdan yardın istemek mecburi- yetinde kaliık. Bu şayani mer- hamet ve —imvenet — çocukları yaşlarına göre üç liradan sekiz liraya — kadar ilbas — eylemek mümkün — olacağından — hayırı seven ve — ebnayı cinsine yardım — eylemek — zevkini - bi- len, duyan ve 3-8 liralık yardım kudretini haiz olan bütün halkı- mızdan böyle bir muavenete iş- tiraklerini temenni eyleriz. Mua- venette bulunacak zevatın ver- dikleri mebaliğ mukabilinde iksa edebileceğimiz — çocuklar kendi namlarına giydirilerek bir kıt'a fotoğrafları — takdim — edileceği gibi isimleri de müessesemiz lev- | hai tebeiline geçirilecektir.,, rının tesirlerini — hemen izaleye çalışmak itiyadında — bulunan Çar, Alman — sefirine — sefer- berlik — iradesinin hiç bir su- retle Almanya hakkında bir nümayiş olmadığını söyletti. Bun- da jeneralların entrikası yoktu; Çar hissettiği endişeye mebni bu cümleyi kendi şahsı için bir te- minat olarak ortaya atmıştı. Za- ten Sazanof bundan memnun değildir; netekim selfiri bertaraf ederek Alman ataşemilterine ge- lip kendisini görmesini rica et- mişti. Daima saniye ile hareket eden ve her vakit resmi üniforma ile gezen Alman ateşemiliteri bu defa sivil olarak ve bir saat teahbürle geldi, kendisi Rusça biliyordu. Fakat bu dakikada Fransızca görüşmiye başladı; — Kati surette biliyoruz ki seferberliğiniz başlamıştır, dedi. — Sizi namusumla temin ede- yim ki aldanıyorsunuz, — Size inanmak isterim, fa- kat reddi imkân haricinde olan deliller vardır. — Namus üzerine verdiğim Bözü yazı ile tesbit edeyim mi? — Hayır, teşekkür ederim. — Tekrar ediyorum. Şu da- kika ne bir insan, ne bir beygir toplanmamıştır. ( Arkası var ) (Bakiba “Gibi Patlıyan Bir Sual Kahire ( Hususi ) — ( Med- resci Hidiviye ) ninç son sınıf talebesine İngilizce kitabet der- sinde verilen bir mevzu, Mısır matbuatında kıyametler - kupar- mıştır. Bütün gazeteler Maarif Vezaretine şiddetli hücumlar yap- mışlardır. (Elcihat) — gazetesi ( Maarif Vezareti cehli tamim ediyor. Mısır maarifinde İngiliz istimar parmağı) ünvanlı bir başmakale yazarak Maarif Ve- zirini istifaya — davet — etmiştir. Talebeye verilen sual şudur: " Eğer Maarif bütün Misır- hlara tamim edilirse bundan bir çok mahzurlar ve tehlikeler do- gacaktır. Bu tehlikeler ne dir? , Mısırda Tayyare Yapılıyor Kabhire (Husust) — Hükümet Mısır Bankasına memleket dahi- linde tayyare yapabilmek için bir şirket teşkiline müsaade etmiştir. Bu şirket bütün iptidai maddole- ri. Mısırda hazırlanmak - şartile tayyareler yapacaktır. Şirketin iptidal sermayesi (120) bin Mısır lirası olacak, sermayenin yüzde altmışına Mısırlılar iştirak ede- cek, yüzde kırkı da bir İngılu şirketine ait olacaktır. | baktı : HİKÂYE Bu Sütunda Hergün M. Feridun Çocuğun Sesei Cevat yatağının içinde doğrula- rak alnına düşen saçları asabi- | rak karyoladan indi. Yıldızlı, bir. gece havasız | içinde sayfiye ağır bir uykuya dalmış gibi idi. Bir kibrit çaka- rak karanlıkta sesi duyulan saate İkiye geliyordu. Fakat kibritin — çıkardığı alev — ona bir şey daha gösterdi ve hayretle karısının yatağına yak- laşarak bir kibrit daha çaktı: Yatak boştul! — Acaba karım rahatsız mı? Diye düşündü. Ve bir cigara yakarak pencerenin önünde onu beklemiye — başladı. — Aşağıda, bahçedeki — kameriyenin içinde beyaz bir hayal vardı. Bu bayal kımıldıyor ve ara sıra yanındaki siyah gölgeye karışıyordu. Ceva- dın vücudü dehşetle sarsıldı. Bu beyaz hayal gecelikle ya- tagından çıkan karısı olacaktı. Siyah gölğe de... Cevadın şakak- larından soguk bir ter akıyordu. Gürültü etmeden yerinden kalktı. Titreyen ellerle kapıyı açarak sofaya —çıktı. Karşısına gelen odada biraderile karısı yatıyordu. O adada konsolun gözünde bir tabanca vardı. Fakat henüz odanın önüne gelmeden kapı açılarak karan- hkta beyaz bir hayal, kameriye- deki hayalin eşi Cevadın önün- den geçerek merdivenlerde kay- boldu. Cevat bir an olduğu yerde kaldı. Bu geçen kimdi? Kendi karısı mı, yoksa biraderinin ka- rısı mı? Fakat kaybedilecek zaman yoktu. Hemen biraderinin odasına | koştu. Elektriği yaktı: — Bedri, Bedri kalk! Diye bağırdı. Küçük karyola- sında yatan çocuk, Bedrinin oğ- lu uyanmış ağlıyordu. Cevat bir yandan tabancayı bulmak için konsolun gözünü altüst ediyor bir yandan da ne- fesnefese: — Ne duruyorsun? Güzide ile Nermin aşağıda — âşıklarile kucak kucağa oturuyorlar ! Diye söyleniyordu. Nihayet tabancayı buldu. Ağır bir uyku- dan uyanan Bedri de yatağından fırlıyarak o aralık gözüne ilişen büllür çiçek vazosunu yakaladı. İki kardeş süratle aşağı indiler. Şimdi kameriyede kimseler yoktu. Bahçeyi araştırırken yirmi adım ileride duvardan atlıyan bir adam görerek arkasından altı el silâh attılar. Sağda ağaçların arasın- dan çıkan iki beyaz hayal eve doğru koşuyorlardı. Cevat ile Bedri bunların peşine düşerek evin üst katına kadar - çıktılar, Beyaz geceliklerile biribirine benziyen — iki kadın, Nerminle Güzide, sofada yanyana bir ka- napeye oturmuş ağlıyorlardı. Bedri, gözleri ateş saçarak karısının üstüne eğildi: Nakıli : — O adamla gece yarısı ne yapıyordunuz ? Diye bağırıyor ve elindeki vazo ile de karısını tehdit edi- yordu. Nermin göz yaşları içinde: — Ben masumum, benim ka- bahatim yok.. Diye inledi. Bedrinin eli — kalktı. Karısma vuracak ve belki de onu öldürecekti. O aralık Cevadın karısı Güzide ayağa kalktı : — Mücrim benim. Nerminin kabahati yoktur, dedi. O sadece beni ikaz etmek için aşağıya in- mişti. Ve hıçkırarak odasına koş- tu, Cevat onu takip etti. Oda- larında, kapıyı kapadıktan sonra karısının önüne geçerekı — Demek bu hıyanet.. diye başlamak istedi. Fakat ka- rısı onu yavaşca susdurdu: — Sus, sana hiyanet etme- dim, dedi. Beni şimdiye kadar öğrenemedinse hiç bir zaman öğ- renmezsin, Yüzüme bak, dikkatle bak.. Bende bir namussuz kadın yüzü var mı?.. Şimdi dinle beni.. Bu gece sıcaktan uyuyamadım, bunalıyordum. Seni uyandırma- mak için gürültü etmeden kak kıp pencerenin önüne oturdum. Birden baktınt Nermin kameriyede birile konuşuyor. Hayretten dona kaldım. Demek Nermin birizini seviyor ve sevdiği adamı da ge- ce herkes yattıktan sonra kame riyenin altında kabul ediyordu. Bu hale çok mütessir oldum. O aralık içeriki odadan uyanan ço- cuğun sesi kulağıma geldi. An- nesini çağırıyordu. Bu ses Bed- riyi uyandıracak ve tamiri kabil olmıyan bir felâkete sebep ola- caktı. Hemen çocuğun yanına gide- rek onu uyutmıya çalıştım. Fakat © annesini istiyordu. Onu sus- turamıyacağımı anlayınce gidip Nermini çağırmıya karar verdim. Ozaman sofada seninle karşılaş- tık. Sen beni tanıyamadın. Ben Nerminin yanına koşarak vaziyeti anlattım. Üst tarafını biliyorsun.. Bu kadın doğru söylüyordu. Fakat Cevadın anlamadığı bir şey vardı. — Peki, o halde niçin kendini itham ettin? Diye sordu. O zaman Güzide parmağını Bedriyle karısının yat- tığı odaya doğru uzattı : — Dinle! Dedi. Odadan uykusu haça- rak ağlıyan çocuğun sesi gel yordu. . Güzide ilâve etti: — Onun istikbalini mahvet- memek için kendimi itham ettim ! -— Ekmeğinizi tartırınız. Narh tarlı üzerinedir. Aldanmayınız !.. ı

Bu sayıdan diğer sayfalar: