Harp ' Borçları Ve Devletler — M. Mak Donald Avam” Kamarasında harp ve tar mirat borçlarından dolayı ıle'îı-n muahazelerde bulunması, İngilte- renin bu hususta yeni te;ebbl)ı_l'ır yapmak kararında olduğunu gös- teriyor. M. Mak Donaldın müta- leası, Amerikanın fikrine uygun BK Attupa : devlekleri silâhlanma masraflarını azaltma- dıkları! müddetçe Amerika kon- gresi herhangi bir tavsiyede bu- lunmıyacaktır. Kongrenin ekseri- yeti, bu borçların kat'i surette indirilmesine — muarızdırlar, Bu hususta en fazla şiddet göst ler- garbi ve cenubi A mümessilleridir. Bunlar bu keti, Nevyork . bankerlerinin Al- manyaya yaptıkları istikrazlar kurtarmak için Amerikan m leflerinin zararına bir kasit telâki etmektedirler. Zeplinin Seferleri Fredrikshafen 12 — Zeplin balonu şimdiye kadar 232 seya- hat yapmıştı. Bu — seyahatler (3588) saat, yani (149) gün 12 saat tutmaktadır. Kilometre he- sabile (349827) kilometredir. (15472) kişi nakletmiştir. Bu- nun (8778) i yolcudur. İspan yada Tevkifler Madrit,12— Primo dö Rivera- nın oğlu tevkif edilmiş, Emniyeti Umumiye — sevkolunmuştur. Bu tevkif meydana çıkan bir fesat tertibile alâkadardır. Diğer baş- ka- tevkifler de - yapılmıştır. La Masyon gazetesi, bu hareketi muhayyel olarak atavsif ediyor. İranda Kambiyo Tahran, 12 — Kambiyo mu- rakabe heyeti İngiliz lirasını 70,45 kuron olarak'tesbit etmiştir. (100) frank ta (73) kuron Üzerinden muamele görecektir. _S'ırbıstan 'ntihabatı Belgrat, 12 — Yeni intihabat neticesi 306 meb'usun meslek iti- barile tasnifi şudur: 13 sabık na- | zir, 61 avukat, 30 belediye mec- lisi reisi, 26 tüccar, 23 zürra, 13 emlâk sahibi, 8 gazeteci, 6 sanayi erbabı, 5 irat sahibi, 19 ortodkos papaz, 3 katolik papaz, 15 dok- tor, 14 müderris, 5 muallim, 4 diplomat, 4 bankacı, 4 otelci, 2 sabık hâkim, 2 müteahhit, 2 eczacı. Kt ARŞ » A —sAaR V SEZ y | /Çinle Japonyayı Barıştıracaklar! Ho- 'verin Bir Nu Çin |Jfapon y ey a Ihtilâfı Vaşin; D Nezare | lafının neticesi hakkında nikbin görünüyorlar. Vaziyetin, herhangi siyasi ve iktısadi bir tazyik icra- sına lüzum kalmadan sulh daire- s'nde halledileceğini ümit edi- on, 11 — Tokyodan bil- Nd ine göre Nonni ırmağı sozağıda — (2000) Japon askeri | yardır. Halbuki bu askerlere her an taarrur. tehdidinde bulunan, toplanmış ( 20.000 ) Çin askeri dra, bulunuyor. Japonlar, bu kuvvetin | yosade yer bulamtyarak bir lokomotife atlayıp cepheye giden Çin askerleri ly&omotî/ı'fı “'"_'",'_'ğî",_'l içiyorlar önünde ezilmemek için sür'atle hareket edip Tsitsikara doğru ilerilemek mecburiyetinde bulun- duklarını — saklamıyorlar. Eğer Çinliler ilk harekete geçerlerse Japonlar mahvolacaklardır. Japonyanın Bir Protestosu Londra, 12 — Japonya, Yok- serler itilâfı mucibince Çinlilerin imtiyazlı ecnebi mıntakalarına 32 kilometre dahilinde yaklaşamıya- caklarını, halbuki son Tien - Tsin hâdiselerinde (50) metre yaklaş- tıklarını beyan ederek Çin hükü- metini protesto etmişlerdir. Londra, 12 — Pariste topla- nacak Cemiyeti Akvam Meclisine M. Davs in Amerika namına mü- şahit tayin edilmesi Japonyayı memnun etmiştir. Tokyo 12 — Japonyanın Lon- dra ve Paris sefirleri M. Matsu- dara ile M. Yoskia Pariste, Cemi- yeti Akvam içtimaında Japon nok- tai nazarını müdafaaya memur ob muşlardır. Bunlar, icabında Ce- nevre mümessili M, Yoskizava ya vekâlet edeceklerdir. Çin Firarileri Tokyo 12 — Birçok Çin as- kerlerinin firar ettikleri kaydo- lunuyor, Çinğ—TlDdl bir de tabur kumandanı da firar etmiştir. Bun- lar ekseriyetle haydutluk yapı- yorlar. Japonya Aleyhinde Mümayişler Londra, 12 — Hankeo'da Ja ponlar aleyhine şiddetli nümayiş- ler yapılmıştır. Şehirde örfi idare ilân edilmiştir. Hariciye | mı Çin - Japon ihti- | | İ l | tku -İspanyada Tevkifler | | | Hoverin Nutku Vaşigton, 11 — Mütarekenin yıldönümü münasebetile — Reisi- cümhur M. Hover bir nutuk söy- lemiş ve demiştir ki: Sulh, müda- faaya hazırlanmanın husule ge- tirdiği bir haldir. Sulhün tama- mile tesisi, mevcut ihtilAfların bir sabır ve sebat göstermek suretile tesviyesine ve bu husustaki gay- retlerin: artmasına mütevakıftır.,, M. Stimson İki Tarafı Barıştıracak Vaşington 12 — Uzak Şarkta sulhün yeniden tesisi için Ame- rika Hariciye Nazırı M. Stimson şahsen çalışacağını ve iki — tarafı barıştıracağını söylemiştir. Japonyaya Hücumlar Paris 12 — M.Herriot şiddetli bir makale yazarak — Japonyanın Mançuride yerleşmek için Avru- panın bugünkü — müşkülâtından istifade ettiğini söylemiş ve Nonni ırmağını Marne nehrine benzet- mektedir. Atinada Manalı Bir Merasim Atina, 12 — Parnas mabe- dinin salonunda, Amiral Kodur- yotise Kıbrıs lisanile yazılmış kıy- mettar bir incil verilmiştir. Talebe ile polis arasında bazı arbedeler olmuştur. * : İsparıyada Vaziyet Bilbao 11 — Ticaret erbabı, valinin — beyannamesine rağmen dükkân — ve mağazalarını açma» mışlardır. Öldürülen bir papaz için yapılan ayinden çıkan kato« Ekler , papazlara aleyhtar bir gazeteyi satan bir müvezzii döve müşlerdir. Diğer — bir katolik grupu da dükkânları taşa tutmuş- tur. Sokaklarda polis devriyeleri dolaşıyor. Bir Gemi Karaya Oturdu Hong- Kong, 12 — Tsesfeld ismindeki İngiliz harp gemisi Fu- çen civarında karaya oturmuştur. Gemi, Amiral Ovn Kellinin bay- rağını taşıyordu. Cemiyeti Akvam Meclisi Londra, 12 — Deyli Telgraf gazetesi, Çin - Japon işlerile meş- gul olacak olan Paris içtimaımdan bahsederken diyor ki: Bakalım, bu cemiyetteki devlet adamları Japonya hakkında zecri! bir hareket icrası imkânını derpiş ve teklif edecekler mi ? Almanyada Nüfus Azalıyor Berlin, 12 — İktısadi buhran neticesi, Almanyanın senede (100) bin kişi kaybettiği anlaşılmakta- dır. Bu eksilik doğum azlığından ileri gelmektedir. Sıy[ı ö Kendiniz De Yapabilirsiniz Patronumuzu - Alınız Ve Terzi Parasından Kurtulun | 3 ! İ Uazetemirzde her gün bir pat- ron kuponu vardır. Karilerimiz bu kuponlardan 15 tansini toplayıp İdaremize getirdikleri veya gön- derdikleri zaman kendilerine son moda bir elbise patronu - verilir. Karilerimiz bu patronlar sayesin- de, terzi parası vermeksizin, kendi elbiselerini kendileri dikebilirler. On dördüncü kuponlara mukabil karilerimize vereceğimiz patronun modeli bu resimde görülmektedir. Bu elbise son moda bir sokak elbisesidir. Etekleri kloştur. Bil- hassa genç kızlar için tavsiye ederiz. Kumaşin rengi — tercihan kırmızı olmalıdır. Hantmteyze "SbN POSTA,, nın Milli Tefrikası : 19 AH, MİNEL AŞK! MUHARRİRİ : Narin ayağa kalktı: — Müsaade ediniz de bir telefon edip geleyim. b Doktora telefon — edeceğini anlamıştım. Birdenbire, kııkınçhk: Yamruk — gibi bir kan külçesi salinde başıma çıktı: — Durunuz, dedim. — Ne var? - — Doktora telefan edecek- *niz, değil mi? — Evet. — Etmiyeceksiniz ! Güldü ve omuzlarını silkti: Si î'nredcrıiniz. dedi. ter,, Hayır, Şunu söylemek isti- Srum ki,, Bı—î ıaıiıî:ıyir_ şu da- SERVER BEDİ kikada altıya çıkmıştır. haf oldum. Alay eder gibi dur- mak mümkün degildi. Ciddt gö- rünmek te hoşuma gitmiyordu. Bütün hareketlerinin ciddiyetin- den şüphe ettiğim bir kıza ev- lenmek böylemi teklif edilir ? Hem de ben bu meseleyi hiçbir vakit ciddi surette düşünmemiş- tim, Fakat, birdenbire, üç beş tane rakip çıkınca, şaşır- dım. İçime ani bir arzu doğdu. Narinin acelesi de beni bir anda karar vermiye sevketmişti. Kuşu kafesin — açık urmamak - için Vi tüne bütün h- duran kapısı Üsi Teklifi yaparyapmaz bir tu- | zımla kapanmış gibiydim. Narinle bir daha — gözgöze geldik. Artık ruhlarımız. konu- şuyordu. O saniyeleri hiç unul- mam. Anladın mı romancı efendi? Bak sana epey tafsilât veriyorum değil mi? Çünki ben bunları bir tarafa not etmişimdir. Narin yutkundu ve birdenbire silkindi : — Hele durunuz, dedi, ben | bir telefon edeyim, sonra konu- şurur. Koşarak| gitti. İçim titriyerek | arkasından baktım. Bu kıza ümit karşıma | ettiğimden fazla bağlı olduğumu © anda bir daha anlamıştım. Geldi. Oturdu. Sustu. Söz bana düşüyordu. — Narit Hanım, dedim, ben evlenmeyi çokluk hatırından ge- çiren bir adam değilim. Bu fikri daba ziyade bana ilham eden sizsiniz. Eh, şöyle böyle, sizinle | tanışalı epey oluyor. Ailenize yalnız sizin için bağlı olduğumu belki hissediyorsunuz. Tanışmamız da garip oldu. Ben düşünmiye vaktim var zan- nediyordum. —Yalnız düşünmiye değil, cesaretimi de toplamıya... Çünkü size böyle bir şey teklif etmek cesarettir, değil mi? — İnsanın düşündüğünü söy- lemesi tabii bir şeydir. — Öyledir. Fakat ben kendi- mi pratik bir adam sanırdım. İş- leri hep en kısa ve sade tarafın- dan görmek isterdim. Sizin kar- şınızda çok tereddütlere düştüm. Tabiatiniz hakkında hemen kes- tirip atamıyordum. Bana hem dün-! yanın en hoppa, hemde en ciddi kızı hissini veriyorsunuz. Deliden daha deli, akıllıdan daha akıllı görünüyorsunuz.Hem bir şey söy- liyeyim mi? Siz beni kadın ruhu üzerinde düşünmiye, hatta oku- mıya sevkettiniz. — Fikirlerinizi güzel — hulâsa ediyorsunuz, dedi. Güzel söylüyor- sunuz. Böyle samimt olalım., Be- nim kararsız tabiatimden korku- yorsunuz, değil mi? — Doğrusu, öyle. — Hakkınız var. Fakat bea size söyledim. Ben (fevkalâde şeyleri seven bir kızım. — Söylemediniz, defterinizde yazıyordu. — Öyle ise şimdi — söylüyo- rum. Ben “ Daha iyi ,, bir vaziyet bulamazsam, “ Daha başka ,, bir vaziyet ararım. Anlıyor: musnuz? Biribirine — benziyen günler ve saatler yaşamak beni öldürür. — Fakat izdivaç hayatında da fevkalâdelikler aramıya kalkar- Sanız... — Ben hiç kimseye zarar vermiyen fevkalâdelikleri severim, (Arkasıvar)