Kadınlar Yüzlerini Nasıl Değiştirirler? Saçlarımı kestirmek için Mar- selin kapısından girer girmer ilık bir hava içime dolarak ta iliklerime kadar işledi. Hıncahinç dolu salonlardan birinde boş bir iskemle bularak oturmuştum, tam bu sırada yanıma arkadaşlarım- dan biri geldi. Tesadüfün hazır- ladığı bu buluşmanın benim ka- dar onu da memnun — ettiğine şüphe yoktu. Çünkü Kuvafför salonlarında saatlerce makas ve maşa şakırtılarını dinlemek - acele işi olan kimseler için - ömrü tü- ketecek kadar sıkıcıdır. Ne ise ki arkadaşım benim, daha doğru- su ikimiz de biribirimizin imdadı- na yetişmiştik. Biz de sağda, solda oturanlar gibi çene çal- mıya... sözün aslını öğrenmek isterseniz kiminin kaşından, kimi- Bin saçından dem vurmıya - gü- mah sayılmazsa - dedikodu et- miye başlamıştık. Salonda otu- ranların hemen her biri hak- kında —mütelealar — yürülüyor.. nihayet dönüp dolaşarak sözü yine önümüzdeki iskemlede yü- zünü boyatan kızcağıza intikal ettiriyorduk. Ninelerimiz beğendikleri bi- rinden bahsederken şöyle derler: “— Aman kızım Allahın bir- liğine emanet bu, taze ne güzeldi? I:ı?nhak ak Tanrı Üşenmeden kendi elile üzene be- halketmiş.,, te bizim de dönedolaşa Sözü inlikal ettirdiğimiz kızcağız da - bunun aksine olarak - şeytanın e klarile çek l,ı: | ç =dını getirdiği mahlüklardan iri idi. Zavallının yüzünde güzel denecek ufak bir hat bile yok. Bari şeytan keyifli zamanlarından birinde bu kızcağıza elini sürmüş olsaydı. Hiç olmazsa biçarenin ceği için geniş bir nefes almış- fam... saçlarımı kestirmek belki yirmi dakika kadar bir zaman alacaktı. Bu hesaba nazaran ya- yum saat içinde burayı terketmiş bulunacaktım. l(ıııiı kadar gidip döndüğüm zaman biraz evvelki kızın yerinde iri kıvrık kirpikli, ince dudaklı, gül renkli bir kadın görünce kan çıktı. Mantomu yakalıya- rak dışarıya çıkıyordum... Berber yetişti : — Nereye hanımefendi ? — Sıramı neden başkasına verdiniz ? Daha sözümü bitirmemiştim, zeki adamcağız hatamı anlamış olacak ki yalnız benim işitebile- ğim bir sesle ilâve etti: — Yerinizi kimseye veremedim.. bu gördüğünüz güzel Hanım bir- az evvel bııümı oturan - çirkin kadının ta kendisidir. Ne zanne- diyorsunuz — hanmefendi... — biz güıellik Allahıyız... naşa makiyaj, oya.. — cilâ... pıril - piril göz kamaştırır. Çirkinleri güzel, ihti- yarları genç yaparız. Berber de- Ep te geçmeyiniz!.. tuvalet sa- mlarının cilt doktoruyuz. İskemleye otururken aynada şapkasını — giyen kıza bakıyor- dum. Biraz evvel yüzünde güzel bir hat bulunmıyan bu mahlük b'r ân içinde dünya güzeli olu- vermişti. Eskiden erkekler evle- necekleri zaman alacakları kızı göremezlerdi. Fakat hiç olmazsa annele oğul- larına kızıa renği, kaşı, gözü hak- =ıı=ıd ibir l:i'kir veıebilirld.i;a Şıoı;ı:i- ivaç! Mşhe, ani u- gu halde kızların hakikt çebrele- rinin basıl olduğunu görebilmek | | | jçin ciddi tedbir aramak ve al- ördüğüm | [ MEMLEKET HABERLERİ Adanada Çiftçilik Güçleşti Fetosez — Eski Bir Çiftçi Diyor Ki: “Müşkülden kurtulmak İçin Tutumlu Olmalıyız,, Adana, ( Hu- susi ) Her | memlekette az | veya çok tesirini | gösteren iktısadi buhran Adana- | mızda — bilhassa çiftçilerimizin çok müşkül bir vaziyette kelma- öğrendim ki çift- çiler çok kana- * atkâr olmıya, he- saplarını iyi bil- miye mecburdur- lar. Ancak Adana ğ çiftçisine rahat ğ nefes aldırmak <8 için borçların tecil edilmesi — zaruri larına sebep ol- bir halı lmiş- muştur. — Bugün ü:" Be:bîîıdır bu havalide borç- senelik tecrübem ]l:urcîıı'rı'::”öı:leyt ile bundan daha bilecek — kabili- UUĞ yette — bulunan d EAERUTMÜYR tek bir çiftçi Yaza, Artık çiftçe göstnrilâ:eıı;uh- nin gözü açılmalı- Bun z z dır. Mümkün ol- GaE S EbEZ Adanada bir pamuk tarlasında mahsule haciz konuyor p KTĞE UNT kısmen çiftçilerin kendi hataları- | nın da tesiri olduğu inkâr edile- mez. - Ancak bu müşkül vaziyetin biran evvel önüne geçebilmek mak İâzımdır. Esasen çiftçiler, bozçlarının bir müddet için te- cili maksadile hükümete müra- caatte etmişlerdir. Böyle bir tedbir, vaziyetin salaha çevril- mesi ve toprağın eskisi gibi işletilmesi hususunda çok faydalı ve müessir olacaktır. Bununla beraber yeni kredi usul ve vası- talarının da — lüzumuna — burada herkes kanaat gelirmiştir. Bu arada Ziraat Bankasının, Adana çiftçisini müşkülden kur- | Sıvasta _Il.l—ı'Üî İzı_nirde | ! Yunan Enîki;in Müza- yede İle Satışına Başlandı İzmir ( Hususi ) Maliye Vekâletinden gelen bir emir Üze- rine şehrimizdeki Yunan emlâ- kinden on parça gayrimenkul Ziraat Bankası tarafından müza- yedeve çıkarıldı. İbale tarihi 30 teşrinisani olarak tesbit edilmiş- tir. Ayrıca hususi bir heyet bu emlâkin — tahmini — kıymetlerini tayin edecektir. Müzayedelere gayrimübadiller bonolarile iştirak edeceklerdir. Müzayedeye — çıkarılacak bütün emlâkin altı milyon lira kıyme- tinde olduğu zannedilmektedir. Burada müzayedeye çıkarı- lacak olan emlâk arasında bir takım ev, fabrika, apartıman, çif- fükler, banka binaları, Edremitte yarım milyon lira kıymetinde Tri- kopis çiftliği vardır. Bu emlâkin birinci olarak tevzi edilen altı ralık bonoları — tamamen itfa edeceği ümit — ve — müzayede ile beraber gayrimübadil bono- larının yüzde yüz kıymet kazana- cağı tahmin olunmaktadır. tertip milyon ne mümkün. Çünkü görücü gidör- siniz karşınıza buyalı kız çıkar ... sokakta tesadüf eder, yahut çay- da tamışırsınız yine öyle. En doğ- ;uıu u:;—keklu cvnllenirk_en deniz amamlarına er nyemîm amma şi dilıi'xhr orada da bo- yalı. Makyaj... dözgün... podra... allık sayesinde çirkin kadın kal- madı gibi bir şey. Bundan böyle hakikaten güzel bir kızla izdivaç etmek erkekler için talih işinden başka birşey değildir. tarmak bususunda hiç vakit ge- çirmeden Öönayak olması Ümitle beklenilmektedir. Yukarda - çift- çinin kendi hatasından bahset- miştim. Birkaç gün evvel (15) bin Bralık borcunu ödeyemiyen bir j.ihçiıı'ın pamuk mahsulüne tarlada ve mabsul henüz çeval- lara doldurulurken haciz kon- muştur. Bu çiftçi ile konuştum. Bana anlattığı şeyleri şuraya k- » saca yazıyorum : “ — Bugün barçlu bir halde- yiz ve görüyorsmuz ki tarladaki malhıma bile haciz koydular. Fa- kat bu işte buhranın tesiri oldu- ğu gibi bizim de bir eseri hata- miz vardır.. Uzun tecrübelerle Bayramı Şairlerin alz a KB Sıvas ( Hususi ) — Ayın be- şinden sekizine kadar Üç gün devam eden ( Halk şairleri bay- ramı ) çok güzel oldu. Birçok milli saz şairleri bayrama iştirak ettiler. Bu münasebetle Ankara ve diğer yerlerden de bazı ede- biyatçı ve musikicilerimiz buraya gelerek yapılan merasim ve mü- samerelerde hazır bulundular. Bu üç gün zarfında müteaddit vesilelerle milli oyunlar yapıldı ve âşıklara belediye tarafından bir ziyafet verildi. Gönderdiğim resim milli saz şairlerimizden birisidir. i î | azaltmalı, lüzumsuz işlerle uğra- bi yere para sarfetmeme- idir. salâtın bizim için denildiği ve Wıddııdm' kadar zararlı değildir. Çünki malımız nekadar çok olursa olsun bizim memlekette her zaman için para vo müşteri bulur. Yal- nız fiatler düşer ki bunun da ça- resi yukarda; dediğim gibi kana- atkâr, hesaplı ve tutumlu olmak- tır. Yalnız en mühim çare ola- rak şunu söyliyeyim ki çiftçiler en ziyade tacirlerin himayesine müuhtaçtır. ve © himayeden çok faela görecektir. ,, Işte bu çiftçinin sözlerini ağ- zından çıktığı gibi yazıyorum. DU Havzada Köylüyü ğn_ntîya Düşüren Bir İhtikâr Var Havza (Hususi) — Burada birçok un ikaları ve değir- menler vardır. Bu sebeple Hav- Fakat hususi menfaatlerin tatmini için hüküm süren bir ihtikâr oyunu, çiftçinin ve küçük serma- yenin ezilmesine sebep olmak- tadır. Öl ı ı : ıı $ ıı : bu fabrikalarda öğüttükleri buğ- bidün serdaklir' K il dahil — ve harice gönderirlerdi. Bu serbest ticaret sayesinde de hiç kimsenin ihtikâra çarp- masına ve zarar görmesine imkân kalmazdı. Şimdi ise sermayedar bir grupun eline geçen un fabri- kaların ıııllştereî hareket eden bir zümrenin buğdayları öğütül- düğü için piyasa bunların hâki- miyeti altındadır. Bunlar piyasa- mızı istedikleri gibi indirip çıkar- maktadırlar. Bu suretle köylüden (30-40) kuruşa aldıkları bir ölçek yani (12) okka buğdayı (70 - 80 ) kuruşa satmanın ko- layını bulmaktadırlar. Maliyet ve satış bedelleri arasındaki bu bü- ük fark, dişinden, tırnağından ıuıp vergisini vermiye, ekmek parasını temin etmiye çalışan köylü ve çiftçinin sırtından çı- kıyor. Tam manasile bir zümrenin inbisarcılığı demek olan bu ha- rektin önüne geçilmesi için alâ- kadarların nazarı dikkatlerini cel- betmek zaruret haline gelmiştir. M. Kâzım Soğukta, .nahif bir zat olduğu da malüm. Kulağımıza Çalınanlar Celâl Sahir Beyin nekadar zayıf, “Beyaz gölgeler,, şairini bir kış günü Ankarada paltosuz yürürken [ödneuıı elbette hayret eder- giniz. “ Besim Atalay ,, Bey de bu bu hayrete düşmüş ve üstada sormuş: — Sahir Bey... Maşallah, bu havada, paltosuz, üşümüyür mu- sunuz? — Hayır. — Öyleya... Vücudunuzda et yok ki, nereniz üşüyecek? * Çallının Şöhreti Ressam Namık İsmail ve Çallı İbrabim Beylerin yaşayışları biri- birine benzemez. Narık İsmail Bey hesaph ve intizamlıdır. Re fahı sever. Onu yazın bir yatta, kışın bir otomobilde görürsünür. Yaşayışı ihtiyatkâranedir. Çallı İbrahim Bey hesapsız yaşar. Çalışma saatleri haricinde güzel ve sevimli bir derbederliği vardır. Yaşayışı san'atkâranedir. Bir yaz gecesi, Çallı İbrahim ve Peyami Safa, Tophaneye doğru gidiyorlardı. Çallı o gece göm- leksizdi. Boynunda ipek bir şal vardı. (Havalar boğucu sıcak!) Tophaneye geldiler. Çalh bir taksi otomobilinin önünde durdu ve şoförün önünde nezaketle eğilerek: — Efendi — hazretleri, dedi, müsaade buyurulursa bi- nelim. Şoför derhal kapıyı açtı ve büyük bir hürmet göstererek dedi ki: — Taksimetrede (boş) levhası oldukça müsaade istemenize lü- zum yoktur, Çallı bu keskin man- tığa karşı bir sebep icat etmek mecburiyetinde kaldı: — Fakat, dedi, arkada... ş, biz veresiye bineceğiz. Şoför daha büyük bir hür metle: — Buyurunuz, dedi, Çallı İb- rahim Bey istediği vakit otome- bilimize binebilir. Parasını gider, evinden alırız! Otomile bindiler, Çallı, şoför- ler arasmdaki şöhretinden mem- nundu. Biraz durdu. Sonra şoföre doğru eğildi: — Arkadaş, dedi, sen Namık İsmail Beyi tanır mısın? — Hahır. Çallı İbrahim, Peyami Safaya döndü: —- — Gördün mü? Dedi, Namık İsmailin yatı var, otomobili var j amma onu kimse tanımıyor, Ça — lının gömleği yok amma herkes — tanıyor! Üzüm va İncir Satışı İzmir 10 &.A) — Bu gün 33 — kuruştan 57 kuruşa kadar 1048 çuval üzüm ve 11 kuruştan 30 kuruşa kadar 686 çuval İncir sa* tılmıştır. Köylüye Toprak Veriliyor Ki Tepakay pitlşin . çökşilere İ iftliğinin çil tevzi ıdilğeıi:e_ _wıır vuimlîd" Maarif Vekili Hımndav Manisa (Husust) — Maarif Ve kili Esat Bey İzmirden ç&dm’ İ gelerek mektepleri vediğer Mat” — rif müesseselerini teftişe bı!il_& Vekil Bey buradan Balıkesif? — gidecektir. hi