d VA , OA LA A Gömülcüneli İsmail Kemal, Fransız ABPULHAMİDİN Sefaretine Nasıl İltica Etmiş? Bu Garip Macerayı Abdülhamidin Lisanından Dinleyiniz NAKLİ: ZİYA ŞAKİR Her hakkı mahfurzdur — 138 — Sizi, Trablusgarbe - vali yapmak istiyorum. Bu kâğıdı okuyunuz. Eğer bunu muvafık buluyorsanız gider, — yaparsınız. Oraya gittikten senra, bunlara ilâve edilecek daha nafi şeyler varsa, onları da bana yazarsınız. Ben, Sadrazama söylerim. Sizi usülen inha etsinler. Birkaç gün sonra gidersiniz. Fakat, evvel- emirde projem hakkında müta- leanızı - istiyorum. M.:.,.y Projeyi aldı, gitti. Birkaç gün sonra tekrar geldi. —Projeyi kâmilen okudum e- fendim.. Keramet ve hikmet bu- |© yurulmuş... Fikirlerin hepsi de muvafık. Ben Trablus'a gider ve bunları kâmilen mevkii ka vazederim, dedi ve, bütün kuvvetile çalışacağını vadetli. Ben de, eğer orada muvaffak olursa daha mühim memuriyet- lerle taltif edeceğimi vadettim. Memnunen çıktı, gitti. Çıkarken sordum. — Ne zaman gideceksiniz? Dedim. — Birkaç güne kadar giderim. Cevabını verdi. Birkaç gün sonra sordurdum. ( Harcirahını aldı, vapur bekliyor. ) dediler. Oramanlar, oraya İtalya posta- sından başka vapur işlemiyordu. Tabil, o da İtalya vapurile gide- cekti. Lâkin, tesadüfen © gün ( Babiseraskeri ) den bir kâğıt geldi. Trablusugarbe — bir takım esliha ve cephane ve sair İeva- | zımatı askeriye gönderilmek üzere ( İdareimahsusa ) dan bir - va- Ppurun tahsisi arzu olunuyordu. — Muvafık olur... Vali İsmail | Kemal Bey de o vapurla gitsin. Diye düşündüm. Kendisini ça- — Beyefendi! — Bugünlerde Trablusugarbe bir vapurumuz gi- decek. Eğer Osmanlı sancağı altında giderseniz oraca hüsnü tesiri olur. Ben böyle münasip | görüyorum. Dedim. — Haybay efendim.. Çok isa- bet buyurulmuş.. O vıpurkıl gi- derim.. dedi ve hazırlanmak üzere çıktı, gitti. DeD Bir de, ertesi günü işittim ki iki oğlunu — yanma ılmı.ş ve — Fransa — sefareti — maiyeti- e memur olan Ilslaıyoneı.r) , iltica etmiş, Evvelâ buna hiç bir Mana veremedim. Hemen Fransa tefaretine ve İstasyonere adam- | <A göndererek bu hareketin nctg:n ÜSti geldiğini istizah ettim. Meğer y im vapurla gitmesini teklif edi- ; Oraya sürgün gittiği zehabıni TMiİş, K“Idisı'nc tekrar haber gön- *T Sitmek istemiyorsa, gelsin EViııd. BB tatbi- | | | | yoktur). şidim., (Mak sat şundan ibaretti; | Otursan.. böyle çirkin dedi | | lhışıyormuş.. KÇD K eu Abdülkamidin kendisinden bahect- meyi sevmediği Merhum Mitat paşa kodulara sebep olmasın. Ortada, sürğüne gitmeyi mucip olan birşey Dedim. — Fakat, Fransa'ya gitti. Doğrusu merak ettim ve sor- n ; — Pekalâ amma efendimiz; aldığı harcirahı iade etti mi?.. — Ne münasebet?.. — Sonra hakkında tahkikat yaptım.. İtal- yanlardan ve Yunanlılardan para alıyor., Ve onların hesabına ça- Nitekim bugün de onların amâline dinlemedi. açıktan açığa hizmet ediyor * Dur bakalım.. Daha kimlerin foyası meydana çıkacak ? 30 Kânunu evvel 919 Abdülhamit, dün akşam; - 80- FPğanlı yumurta ' yedi... Gece mi- desi fena hâlde bozuldu. Birkaç Gülha defa bulantı. geldi. Fakat, kay edemedi İ_ | ! 6 Tali ve tesadüfe inan babacı- ğgım.. Çünkü, onun yaptığını hiç- bir şey yapamıyor... Birçok defa insanların işlerini bozan, plânla- rını altüst eden tali, bazan da benim gibi sıkılmış ve bunalmış- larıa imdadına yetişiyor.. Ben bu- | ma nasıl kani oldum? Bak, anla- Yine mutadı veçhile | nane kaynattı içti. Sabaha karjı | ıstırabı hafifledi. Bügünkü gezetelerde, iki şey Abdülhamidin — nazarı | teplen eve - gelmiştim. dikkatini | sezei | celbetimiş, Biri, tophane müşürü | Zeki Paşanın kızı ile ( Ali Ke- mal ) in izdivacı., Abdülhamit, Ali Kemal için; rupada olduğu zaman, bana da- ima mektup yazardı. Diyor. Abdülhamit, devam etti; — Brerilya hükümeti namına lngîltrredı inşa — olunan ( Riyo Döjaniro) dritmavtunu, — hükümet tayım da, sen de inan babacığım. O, meyus ve muztarip gün- lerimden - birinde, akşam — mek- Annemi epeyce te'âşlı buldum. Evimizde bir hazırlık vardı. Yemek odası temizlenniş, süslenmişti. Masanın muşambası kalkmış, onunu yeri- ne sakız gibi beyaz keten örtü | yayılmıştı. Malüm ya, böyle şey- mübayaa etmiş. Buna pek sevin- | dim. Gazetelerin verdiği malü- mat doğru ise, her şeyi mükem- mel bir zırhlı... Fakat, fiatı biraz tuzlu... Doğrusu, (üç buçuk mil- | yon İira) yı biraz fazlaca buldum. İhtimalki, geminin alıcısı çoktur da, ondan Hele gemiye, ecdadı- mız (Osman Gazi ) vin ismini koyduklarına pek memnun oldum. 26 kanunuevrel 329 Beni görür görmez sordu: — Enver Beye; (paşalık) ve- | rilerek (Harbiye Nezareti) ne ta- yin olunmuş.. Gazetede gördü- nüz mü?... Cevabımı beklemeden devam ettir — Eh... İşte insan oğlu böy- ledir. Bir kere ikbal tevecctih etti mi, eder. Genç yaşmda hem paşa, hem harbiye nazırı oldu. Bir (Sultan) la da izdivaç ediyor. İşte, tali, buna derler. Zevcesi olacak sultan. gayet halük ve haşsastır. Hem de güzeldir. İqı- allah mes'ut olurlar... Geçenlerde Enver Beyin.. Yok, artık püşa diyeceğiz ya-- Enver Paşanın pe- deri buraya gelmişti. Saraylar müfettişi imiş. Tamirat için lâzım- | ler — Zekidir. muktedirdir.. Av- | | sordum. Annem, bizim evimizde ender vaki olurdu... Bu hazırlığın sebebini kısaca cevap verdi : — Babanın eski arkadaşların- | dan biri misafir gelecekmiş. Dedi. Eh.. Gelecek misafir- | den bana ne 7.. Ben yine dertle- rim ve istırabımla başbaşa kal- mak için bermulat odama çe- kildim. Akşam olmuş.. Sular karar- mış.. Her yerde lâmbalar yan- mıştı. Ben yine başımı cama dayamış, düşünüyordum. Usulla- cık kapı açıldı. Başımı çevirdim. Gelen, sendin babacığım. Doğruca yanıma geldin, saç- larımı sevdin ve sonra bana: — Haydi aşa gel... Dedin... Ve benim bütün is- teksizliğime rağmen yalvara yaka- ra beni yemek odasına indirdin. Masada oturan kıranta Bey der- hal ayağa kalktı. Sen bizi ta- n * — Doktor Hicri Bey... — Kızım Selma... Doktor Bey. hayretle bana bakıyordu — Maşallab. nekadar büyü- müşler. Dedi. Demek ki, benim kü- çüklüğümü de tanıyordu. Maama- fih, Aarasıra ben de onu hatır- lar gibi oldum: Arasıra, gençlik arkadaşların arasında onun İsmi- ni de saydığın aklıma geldi. İkiniz de rakı içiyordunuz. ve gelen yerleri görmiye - gelmiş..| içtikçe de neşeleniyordunuz. Fa- Ona da Sultamı methettim. (Arkası var! L GS kat sizin neşenizin bende ne büyük bir azap ve ıstırap yarat- ane Hastanesinde Meccani Muayene Gülhane hastanesinde meccani muayeneler için bir tiste hazırlanmıştır. Listeyi aynen yazıyoruz: Günler Cumartesi Pazar Pazartesi Salı Cit Hastalıkları Kulak, boğaz, burün Bastalıkları ldrar yolu — hastalıklar! Göz hastalıkları Kulak boğar Masaj ve tedavil mihaniki Kadın ve doğum bastalıkları Dahili hastalıkları ldrar yolu hastalıklâr Hastalıklar klar r hastalıkları Akıl ve sinir bastalıklar Çarşamba Perşembe Rontken muayenesi Göz bastalıkları Cilt hastalıkları Masaj ve tedavil mihaniki Hariciye hastalıklari Kadın ve doğum hastalıkları Muallimlerin Muailim Muallim Muallim Muallim Muallim Abdülkadir. Bey Muallim Muallim Murat B. Muallim Sani Yayer B. Muallim Şemsettin B. Muallim Refik Münir Bey Muallim Süreyya Hidayet Bey Muallim Fuat Kâmil Bey - Mualilm Niyazi İsmet B. Muallim Talât B. Muallim Şemsettin B. İsimleri Talât Bey Sani Yaver Bey Fuat Kümil Bey Niyazi İsmet Bey Nazım Şakir Bey Nazım Şakir B. Şükrü Emin B. M. Kemal Bey Refik Münir Bey ŞARK YILDIZI || Holivuta Nasıl K_ıçlım.. Yıldızlar Arasına Nasıl Karıştım? YAZAN: Selma Z. tığını bilmiyordunuz. Hatta, birkaç defa kalkmak. odama kaçmak istedim. —Bu da, terbiyesizlik olacaktı. Nihayet söz, döndü dolaştı, bana intikal etti. Arasira benim- le meşgul olan Doktor Bey kalk- tı, yanıma geldi. Beni lâmbadan tarafa —çevirerek — tırnaklarımın Ucuna, alt göz kapaklarımın içine baktı. Boynumdaki bezeleri yok- ladı. Sonra sana dönerek: — Maşallah — birşeyleri yok.. Şadece biraz zayıf ve kansız... Mamaafih, esaslı bir muayene İâ- | zım. Cuma gönü bize gelirseniz, hem gezmiş olursunuz, hem de Selma Hanımı adamakıllı bir mu- ayene ederim, dedi. Ben, bütün bunları çok alel- âde şeyler gibi telâkki ettiğim için, hiç ehemmiyet vermedim. Hatta, bu gecenin, benim haya- tımda çok mübim ve çok büyük bir tarih teşkil edeceğini aklım- dan bile geçirmedim. — * Bu geceden sonra, aradan dört buçuk ay? geçti. Bu müddet zarfında cereyan eden hâdisati birer birer anlatırsam, çok uzun sürer. O geceden itibaren dok- torun benim hayatımda oynadığı rolü ve bunun neticesini anlamak için, doktora yazdığım son mek- tubu okumak — kâfi.. Bu mektup, belki senin asabın üzerinde büyük bir heyecan ve tesir yapacak. Fakat, ne yapalım? Bu, olmuş bir şeydir. Hakikat haline gelen hâdisati, olduğu gibi kabul etmek lâzimgeldiğini — herzaman — sen söylemez mi idin babacığım?. — Mektup vureli — (Bu mektubun o zaman yazılan müsved- desini daha hâl saklıyorum — babacığım. İasamsrsan diye aysen göndertyorum.) 1928 - Nisan Parta Benim aziz doktorum. Bana bir gün babam demişti ki — Hayat, büyük bir sahne- dir. Ve insanlar da bu sahnenin en tabil aktörleridir. Sahnede, bügün bir kıral volü oynuyan bir aklör, yarın nasıl bir dilenci rolü oynamıya mecbur oluyorsa, in- sanlar da aynen böyledir. Yaşa- mak ve hayatta muvaffak olmak için, sık sık rol değiştirmek za- ruridir. Doktor Bey!.. Bana bunu söy- liyen babamın herhalde iyi bir aktör olmadığım bugünkü âciz ve kuüdretsiz. mevkiinden anlıyo- rüm. Fakat ben babamın bu der- sini JAyıkile bazmettiğim için her balde ondan daha mahir bir san'- atkâr olmayı düşünüyorum, Hayat sahnesine ilk adımımı atar atmaz, büyük bir muvaffakıyetle karşı- laştım. Demek ki, benim istida- | dim, babamınkinden kat kat fazla imiş. Sakın buna inanmamazlık | etmeyiniz. İşte size yazdığım şu | mektup, bu muvaffakıyetimin ilk | “sertifikası,, dır. (Arkası var) Patoog, Bakteriyolog D M. Lutfi GÜLHANE SERİRİYATI MUALLİMLERİNDEN Dahili, ve intani hastalar Patolojik ve Bakteriyolojik muayeneler, İcra olunur. Adres: Babıali caddesi vilâyet karşısı 15 No. BMuayenchane Telefon İstanbal z İkametgöhar » .. *A