Kari Gözile Gördüklerimiz Bağrı Yanık Bir Babanın Feryadı Muhterem Efendim; tanbul — Verem Mücadelesi c-mıyeıımn bidayeti — tessüsün- denberi azam olmakla müftehir ve iki evlâdım veremden kaybet- Miş bağrı yanık bir babayım. Veremin, Türkiyeye her sene ::,_ BAA ğ muharebesinden verdiren korkunç bir sare ç uu artık inkâr edilemi- ek bir hakikattir. Muhterem cemiyetin dört se nedenberi — meşkür takdir. hirmellerine ilâye Seeek egt ua ı'h::ıulı;ı" olarak a vaziyeti coğrafiyesi, tabil güzelliği ve bibaha kıymetile herhangi bir Avrukadaki emsaline kat kat faik bulunan merhum Muhiddin Paşanın Erenköyündeki köşkünü, müşfik Hilâliahmerin muavenetile yirmi bin liraya satın alarak burasını bilhassa 2-3 lira yevmi- ye ücretli mutavasaıt tabakaya mahsus bir sanatoryom - haline ifrağ edeceğini de nihayetsiz bir sevinçle —geçenlerde muhterem gazetenizde okumuştum. Bende- hiz de Erenköyünde oturmaklığım hasebile dün akşam vapurda ta- hidiğim bir zattan köşk civarın- daki bazı zevatın yakınlarında bir verem sanatoryomu yapılmak teşebbüsünden korkarak bir maz- bata ile bu işin mazarratı hak- kında cemiyete müracaat etmiye karar verdiklerini duydum. Evvelâ köşkün muhiti 60 kü- Sür dönüm arazile çevrilidir. Saniyen memlekete değil böyle bir, belki yüzlerce sanatoryom lâzımdır. Bu hastalık yüzünden her sene binlerce kurban veril- diği bir sırada, bin müşkülât ve bir çok himmet ve rica ile bir sanatoryum yapılmak Üzere iken ona da şahsi ve hususi bir takım mantıksız mülâhazalarile — mâni olmak istiyen bu efendilere göğ- #ümÜ yırtarak, ve avazım çıktığı kadar (Efendiler biraz insaf edi- niz) diye bağırıyorum. Çünki artık bu memleketin, bu toprakların, saltanat devirle- rinden kalmış hotpesentliklere tahammülü yoktur. Kapınızı kapamak lâzimsa ve bahçenize çıkmamak İcap edi- yorsa, bu memleketin öz evlât- Tarının kurtulması ve hiç olmazsa lli tanesinin kurtarılabilmesi için ne lâzımsa yapınız. Yapmak mecburiyetini hissediniz. Ve lütfen bizi de oturduğu- muz yerde yaralarımız, istirapla- rimiz. ve - elemlerimizle rahat bırakınız. Bunu bilhassa evinde verem- den yatan bir hastası bulunan weya benim gibi iki evlâdını bir- den veremden kaybeden memle- ketteki bütün felâketzedeler na- mına talep ediyorum, rica ediyo- rum ve istirham ediyorum. Erenköy mütekalt binbaşı Kadıköylü Hüseyin Abdi TEFRİKA NUMARASI 15 Danyada 'Olup Biten SUN rudım YA - Hâdiseler Amerika Mü ilâkatı Dünya Buhra- Fransa Bı'velıih' M. Lâ- valın —Amerikaya — yapacağı seyahat hakkında dün etraflı malümat vermiştik. hdîl. l:'::: ola çıkmıştır. Şim ymnnî&ı yolundadır. Orada Cümhur Reisi Mister Hoverle görüşecek — ve bakalım bu görüşme ne netice verecek. Dün de söylediğimiz gibi bu mülâkatın esası büyük harpten mütevellit borçların tecili veya hafifletilmesi meselesidir. Ma- lümdur ki Fransa mühim bir alacaklıdır. Ç Seyahate dair Fransanın Hıvı'yphıındcn gelen bir teb graf, Fransa milletinin — bu alacak meselesindeki noktai nazarını anlatmak itibarile çok mühimdir. Havr, 16 (A.A.) — M. Lâ- yval, buraya muvasalat ettiği zaman halk tarafından fevka- lâde hararetle alkışlanmıştır. Meb'uslardan Belediye Reisi M. Leon Meyer ile birçok hatipler, M. Lâvale iyi seyahat temennisinde bulunmuşlardır. Başvekil kısa bir hitabe irat ederek şöyle demiştir : “Dostum M. Leon Meyer in davetine icabet etmek benim için büyük bir — mahzuziyet oldu, fakat bukadar hararetle bir istikbale intizar etmiyor- dum. Bu hararetli istikbalden son derece — mütehassis — oldum. Şehrin ve eyalâtın dost ve rakip bütün mümessilleri bir araya gelmek suretile bana Vaşingtona hareketim anında bütün memleketin temenniya- tını, metalibini beraberimde götürmekte olduğum hissini vermek istediler, Sizleri inkl- sarı hayale uğratmamıya çalı- şacağım. Vaşingtona, Londra, Paris ve Berlinde — rehberim olmuş olan niyetle, yani Ame- rika ile Fransa arasında daha sıkı bir teşriki mesai vücuda getirmiye çalışmak niyetile gidiyorum. Sulhün tarsin ve takviyesine — çalışmak istiyo- rum. Bu sözlerle hitabeme nihayet vermek isterim. ( Şid- detli alkışlar) Halk, Başvekile karşı da- ha birçok tezahüratta bulun- muş ve M. Lâval Transat- lantik ile Nevyorka hareket etmiştir. YARIŞ — Siz, dedi, gönüllüleri ağır- Tayın, karınlarını doyurun. ralar kalktıktan sonra sürrele- rini verelim, çuhalarını dağıta- hm, Şimdi takip müfrezesi, şehrin eşrafı, uleması ve fukarası, geniş salaya dizilmiş olan sofraların başına geçerek kuzu ve belva Yiyorlardı. Hacı Sinan da, kendi gibi zengin birkaç tacirle bir tofra işgal etmişti. İşte tam bu sırada, umulmaz bir hâdise oldu. Saraybosnanın Şarkındaki Treboyik dağı fından bir kara bulut kümesi gö- Tündü, lemhatülbasarda her taraf YAZAN: * * karanlıklaştı ve müteakiben müt- hiş bir fırtına başladı. Fırtına alelâde bir kasırga değildi, tam münasile bir âfetti, dağları yerinden oynatacak bir giddette idi. Ayni zamanda © kara ve korkunç bulutlardan dehşetli bir yağmur dökülüyordu. Tahripkârlıkta rüzgüra refakat eden bu yağmur, büyük bir de- nizin gökten yere düştüğüne ze- hap büsule getirecek kadar şid- detli idi ve Üç. beş dıııkblkl: lîln:. ılavuzoğlu bahçesinde < 'Sı. ıııçıhlmıgtı— Rüz- gâr ve sel, hepilni, hepsini sü- pürmüştü. Takip müfrezesi, sehir- Resimde gördüğünüz Çin xabitleri Avrapada tahsll görmüştür. Bunlar Japonya ile harp — yapılarak Çin Çinliler Muharebeye Hazırlanıyorlar Akvam Meclisi Çin - Japon ihtiâfım — halledemedi. Son celsede Japon murahhası eski beyanatını tekrarladı ve dedi ki: “İşgal ettiğimiz yerlerden ayrılmıyacağız.,, Şimdi Akvam Cemiyeti fena ve buhranlı bir vaziyettedir. Bundan başka Mançuri kıtasında kanlı mü- cadele hâlâ devam etmektedir. Bu bususta son gelen telgraf şudür : Tokio, 16 (ALA)— Maçuri- deki umem! vaziyet dolayısi- le, Japon Kinçeu'nun ve diğer - bazı; mahallerin Japon ordusu ta- rafından bombardıman edil- mesini zaruri ve muvafık gör- müştür. Hali hazırda Mançuri ve, havalisinde asıl haydutlardan | başka, Çin ordusuna mensup olup çete halinde veya dağı- nık bir halde 200,000 den fazla şaki — vardır. Bunlar yavaş yavaş Japonyaya karşı hasmane bir vaziyet almakta- dırlar. Bu kuvvetlere karşı Japon — ordusunun — anca 14,000 neferi vardır. K Tokyo, 16 ( A.A) —Çindel Japon aleyhtarlığı hareketi gittikçe daha sinsi ve müthiş bir şekil ılııııktıdır Changhai'daki, ğıpon ıley - tarları cemiyeti bu mınta! kada $ bulunan — Japonlara ,ıyıeı ve içecek — satılmaması için bu ayın 14 ünde bir karar etmiştir. ımg:ğlu. ’kırırlınm ıtrljyl koyulmuş olduklarından Jâ> pnğlır ':ı'ındı açlıktan muzla- rip olmıya başlamışlardır. liler, Valinin ..kb.ıııın'.. dalğalar içinde yüzüyo! l-lfı, ıı:—ı.ı. helva kazanları ve ber şey, ovaya doğrü #üri leniyordu. Herkes, can kayğusuna düşmüştü, tufandan kurtulmak için kaçıyorlardı. Mllyoıı’ıı Hacı Sinan, Allahın lânetine uğradığına ederek ağlıyordu, şaçını sakalını yolu- yordıı. Lâkin o meyus halinde yine oğlunu düşünerek dalgalar arasında batan Vali — çadırına doğru koşuyordu. Oraya gelince Hatta Hasan Pasanın ıı:ııııdıîı: ve Mustafa biyi de kolun larak üriyej. aldığını. gördü, mecnun gibi haykırdı: O Aman Paşam, zahmet et meyin, oğlumu bana bırakın ! 'akat Vali, bu niyazı işitmemiş öründü, atını mahmuzladı, seller içinde bucalıyan yüzlerce ha a k di SReDa Bele aa Kelın erkânı askeriyesi ; İetikiğlinle kazanılmasını istiyorlar. | M. Brunnıng Ekseriyet Kazandı Alman Başvekili M. Brünning yeni teşkil ettiği kabineyi Meb'usan — Meclisine takdim etti. Fakat sağdan ve soldan şiddetli hücumlara, tenkitlere ağradı. Vaziyeti başka bir nıksıllı görenler Başvekilin itimat kazanamıyacağını iddia ettiler. Fakat Berlinden gelen telgraf haberleri bu iddianın bugünlük, çürüklüğünü ispat edilyor: Berlin, 16 (A:A)— İktidar fırkası, kabineye karşı ittihaz edeceği hattıhareketi bu sa- bah tetkik etmiştir. 16 aza ademi itimat takrirleri aley- hinde rey vermişler. 4 ara da müstenkif kalmıştır. Bu karar — dolayısile — Reichstag meclisi koridorlarında hükü- metinin muvaffakıyeti temin ıdıl.mı. olduğu Berlın. 16 (A.A) — Ademi itimat takrirleri 270 — muhalif ve 3 müstenkif reye karşı 294 rey ile reddedilmiştir. Müthiş Bir Borç Berlin, 16 (A. A.)— Alman- yanın 31 ağustosta 1680 mil- yon marktan ibaret olan dalgalı borçları 28 eylülde 1867 milyon markı bulmuştur. söylenmek- — TAKVİM — Gün 81 - lBTç.evel DİL Humr 166 Arabi Rumi $ Cemaziyelah.3sb | $ -Teşrinevel-isar çaktteCzzak yasatt | vakıt-ezanir vasati <——0 | ——— Günezi12.47 | G4 Öğle| 683 1200 İkümdi) 9.36 (1502 1736 18,59 435 Akşam(12.— Yataı l—ııı-lıııı milyoner Hacı, alık alık etrafına bakınıyordu ve kendisile alâkadar olmıyarak — canlarını kurtarmıya savaşan şehirliden kime rasge- liyorsa soruyordu: — Bu işla asli ne, bu İşin aslı ne? Cevap veren, hatta başını çevirip bakan yoktu. Yalnız bir ihtiyar, seksenlik bir — ihtiyar, el içinde bir nebze durdu: — Ek, dedi, yağmurdan ka- çan doluya tutulur. Oğlunu dün dağa, bugün de konağa kaldır- dılar. İşin yokaan dövün dur! * Hacı Sinan, kıyametten nışan veren © korkunç fırtına arasında döşe, kalka vali konağına kadar ıhd. Kimse, tek bir kimse ken- yırdııı etmiyordu. Yarım EA! evvel ıl:ün kahramanıydı. Ikının dilinde onun ="'.'.'.'ıü"ı=.f.'.'.'.'"“ ı gel sayıa 3 Kadın Ve Kalp Işlerı Hizmetçiler Bazan nının Nihayetini Getirebilecek Mi? Evleri Nasıl Yıkarlar? | Kırkından Sonra Azan Erkek Bazı huysuz erkekler vardır ki, hizmetçilere musallattırlar. Evin içinde karısının, çoluk çocuğunun — bulunduüğu — çatı altında, mânasız, zevksiz ve münasebetsiz bir kadın uğru- na saadetlerini bozarlar. Bu işte hizmetçilerden zi- yade erkekler mes'uldürler. Daha ziyade kırkından sonra saz çalmıya kalkan bazı er- kekler — vardır. ki, — ellerinin altında bulunduğu, kolayca elde edildiği için evde hiz- metçi bırakmazlar. Kail'erimden biri böyle bir hizmetçi faciası anlatıyor: — Biz, diyor, taşralıyız. Evimizin efendisi babamızdır. Birkaç — kardeşiz. — Hepimiz evliyiz, fakat babamızın evin- de yaşarız. Hepimiz babamiızın mağazasında çalışırız. Fakat bir müddet evvel babamın hal ve tavrında bir değişiklik başladı, Biraz sonra anladık ki babamız hizmetçiyi seviyor. Evvelâ sabrettik, bil- memezlikten geldik, hizmetçiyi evden kovdurduk. Bu defa da babam yecmerı eve geç ge- miyej başa'ı. Nihayet öğ- rendik ki bamız, hizmetçiye bir ev tumuş, tahsisat bağ- lamış ve onunla yaşamıya başlamıştır. Onun bu hareketi lııpımiıı, fakat bilhassa an- nemizi çok dilgir etti. Fakat babamızdır, ne yapabilirdik. Kendisini #sevenler vasıtasile yaptığı hareketin çirkinliğini anlatmıya çalıştık, muvaffak olamadık. O, günden güno kadına sarıldı. Mağazamızın kazancı kadına gitmiye baş- ladı. Şimdi görüyoruz ki, bu gidiş fena bir gidiştir. Baba- mız etrafını görmüyor, elinde ve avucyada ne varsa sarfe- diyor. Bunlardan maada ma- ğazayı da — günden — güne iflâsa — sürüklüyor. — Bütün aileyi mahvetmesi muhtemel görünüyor. Biz evlâtlar şaşır- dık. Babamızın evinden ay- rıldık. Fakat işimiz beraber, Sermaye onun. Ayrılsak işsiz kalacağız. Ayrılmazsak - iflâs edeceğiz.Bize bir yol göstere- bllir misiniz?,, Babanızın hareketini — izah mümld!n. fakat müdafaa müm- vaneye Çevıııvı—l kendi etrafında topluyordu.Ansızın kopan fırtına, sanki bu ikbal ışığını söndür. müştü, Artık ne ziya, ne per- yane vardı. Zavallı — milyoner, karık bir. kandil gibi ortalıkta #sürünüyordu. Gerçi halkın dağılması - fir- fınanın uyandırdığı dehşettendi. Lâkin Vali Paşanın Milyonerza- deyi - tıpkı dağ başlarındaki haydutlar gibi - çekip götürmesi de ahaliyi ayrıca tethiş etmi Harkea/ — ba — yaklann " (birtak faclalar doğuracağını sezimsiyor- du ve bitaraf kalmal ahnoden bir an evvel uzaklaşmı yordu. Paşa, Hacı Si um sayılıyordu. Kılavuzoğlu bah- gesini çamurlu bir tarlaya çevi- ren, Hünkâr camiinin minarelerini deviren, birçok evleri çöktüren, bir hayli de can zyama sebep olan bu fırtınalı ikl-uı. Allahtan bir ceza gibi telâkki olunuyordu. Bütün Bosnasaraylılar, yol kesen Açık Hava Ve Güzel Renk ı 1 ! | eşkiyayı Sinema yıldııı ]ınell Mac- donald, kadınlara güzellikle- | rini muhafaza — etmek İç! ) havayı, göstermek - için ıeıı[l ş tavsiye ediyor. Bu güzel artiste göre, Ho- ( livudun kadınlara ıüıellqml M için verebileceği en iyi tavsiye, | açık havadır. Kendinizi - evi- | nize kapamayınız. Bol açık î hava, sıhhattir ve güzelliktir. | Gözelliğinizi, göstermek i ıçıııw elbiselerinizin rengine itina ediniz. Ben daima mavi rengi | tercih ederim. Bunun içindir | ki gözlerimin rengi deniz yeşil | olduğu halde, herkes onlln mavi görür, Cildinize, vücudunuza, ııç— larınıza uyan renk, en güul d renktlir. kün değildir. Çoluğu çocuğ baba olmuş bir adamın, bu yaştan sonra evini ve çocuk- | larını ihmal ederek hovarda- — hğa kalkması ayıp — şeydir. Fakat bu işte yalnız annenizin | talâk ve tazminat hakkı vardır. — Bundan da siz ve anneniz ne kazanabilir bilemem. Belki bir rezaletten korkarak ba- banızı ikaza yardımı quı.Yıı.lg sa bugünkü kanunlar muci- bince, babanıza bundan fazla birşey yapamazsınız. Bence yine en salim yol, dostlar — vasıtasile —onu etmek, bu işin rezalete doğl! | yürümekte olduğunu anlatmak kadını nazarında küçük şerecek — tedbirler — almaklı Ne yapalım, bu erki böyledir işte evlâdım. » Kadıköyünde Nimet Han Bir kadınım ne vakit e neceği bilimemez. Bu, bir met meselesidir. Otuza sonra evlenmiş, hattâ seviln kadınlar az mıdır? Bahu güzel ve neşeli olduğ , söyleyiniz. Bu iki meziyetinizi de muhafazaya çalışınız. E bet bir gün biri çıkıp yalnızlıktan kurtarır. Hanımtey: ve vali haydut — mesab —'._ görmeğe — temayül ediyordu. c Murabahacı mükhtekir ğ Sinaneddinin halk sırtından bol para kazanmak maksadile - vali lere mütemadiyen rüşvet di gini, oğlunu kurtarmak için yine © yola döktüğünü hatırlıya! hedef oldukları — ilâhi uk onun da tesiri — bulunduğu hükmediyorlardı. İşte Haci Sinanin su ve mur — içinde yalnız ki hailenin uyandırdığı umumi yet kadar bu düşünceler ve hükümler de emil olmuştu. Za' adam, belâ ve nikbet diya dolaşan bir avare gibi, başında — bir. çukura — dü konak kapısına kadar gele mişti. Fakat ondı kendi karşiliyan — yine b K günül üşüten bir baqluk olin— ( Arkası var ' mücahit avenesini