30 Eylül 1931 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

30 Eylül 1931 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kari Gözile Gördüklerimiz İktısat Vekâletine Açık Mektup Vekâletinizle Sigorta şirket- keri arasında münakit nizamname âlkı ezici ve yakıcı mahiyette- dir. Bunu aşağıdaki maddelerle İzah ediyorum: ç 1 — Oturduğum — küçük bir #vim için ll[orı:ıı bedeli - olarak Senede 77,5 lira vermekteyim. 2 — Bu ücret sigorta tarife- tinde 15 metre muhitindeki ev- İerin kürbiyeti nazarı — itibara Alınarak tahsil edilmektedir. Hak şehrimizin nekadar sık ve Mütekâsif olduğu düşünülünce ekseriyet bu madde yüzünden fahiş bir para vermektedir. v 3 — Sigorta poliçeleri arka- tndaki — maddeler “iaanttecasüi famamen sigortacının lehine ve halkın xararmadır. 4 — Sigorta — kumpanyaları hanlatının mısfını milli reasüransa Vermektedir. Acaba bu ücret İka terkedilemez mi7? 5 — Kezra milli — reasürans [:ulkn sigorta — şirketlerinden imin alacağı kalmıştır.? 6 — Bu şekil ihtiyar edilipte Ücretler ;."ı' yırıyı’ imdirilirse Ozaman herkes makul bulacağı bu tarifeden dolayı mülklerini elgortaya koyduracak, hem sigor- t"noiı'hyt.lırl ’ıd' bulacak hbem de serveti milliye mahvolmak tehli- kesinden kurtulacaktır. 7 — Ücretlerin bu yüksekilği yüzünden ve bugünkü buhrandan dolayı bir çare bulunmazsa ben ve benim kanaatimdekiler «igor- talarımızı terketmek — mecburiye- tinde kalacağız. Hayati bir mahi- yet arzeden bu muhik maruza- tmın kemali dikkatle nazarı İtibara alınmasını çok rica ede- rim efendim. Mualltın Necdet Oğuz ö Yine Ekmek Meselesi 27 eylül 1931 tarihli nüshanı- zın * kari gözile gördüklerimiz , sütununde karilerinizden Nami Sabrl İmzasile çıkan mektupta, ekmeklerden alınan yirmi para fazlalık için diğer pek çok fırın- cıların akları kadar tam ki- Toluk pmı'l.r ve narh .Iıe:ıdıu satabilirler, deniyor. Diğer pek çok dediği fırınla- kserisl narh Üzerinde değil, sarhtan aşağı fit ile — ekmek "ulâklfı'ı.eklorlıı hiç birisinin tam kilo gelmesi ihtimali yoktur ve onun içindir ki belediye nizam- mamesinde ekmeklerin ( 1001 ) gramdan ( 1100 ) grama kadar yapılıp satilacağı yazılıdır. Tı'ııı.hlımı alıcılara — karşı hiddet ve İnfial — göstermeleri Müşterilerini azaltmalarını İcap ettireceğinden mnnadır. kendi — zararla- Gün 30 - 30 Eylül - 931 Hirr aB Arabi Rumt 17 Cemasiyelev.3s0 | 17 » Eylil - 3S gektt-ersal-vasat! Güneş/11.59 | 5.58 A ! Dünya el ” 7 Silâhlanmıya N rekesi-Çin Nazırını t K ç Olup Biten Hâdiseler ihayet Verme Müta- Nasıl Dövdüler? Yakalarında çiçekle servetlerinin erimesini seyreden _iıold" zenginleri Silâhlanma Mütarekesine Doğru Cenevre — Tahdidi teslihat projesi hakkında yeni birta- kım müşkülât çıktığından bir tesviye şekli — bulması için proje tali komiteye havale edilmiştir. Bunun sebebi şu- dur: Bütün murahhaslar bir silâhlanma fasılasına taraftar iseler de şimdiyekadar kimse bunun için esaslı bir formül bulamamıştır. İngiliz, murah- hası, bir silâhlanmıya nihayet verildiğini ilân ve buna riayeti devletlerin şerefine bırakmayı teklif etmiştir. Japon murahhsı, eski gemi- lerin yenilerile tebdiledilme- mesine hükümeti razı olamı- yıî-.ığını söylemiştir. İran murahhası ise esasen silâbları kifayetsiz. olan dev- letlere böyle bir külfet yük- letilemiyeceğini — söylemiştir. Bunun Üzerine İskandinavlar ortaya bir proje atmışlar ve bu projede silâhlar için her türlü yeni tahsisat kabul edil- memesini söylemişlerdir. Bu teklif, Fransa ile İtalya ara- sında büyük bir noktai nazar ayrılığı bulunduğunu göstermiş, meclisin faaliyeti adeta fglce uğramıştır. Böyle bir vaziyet Cemiyeti Akvamın teesslislün- denberi hiç görülmemişti. Maamafih talt! komite bir formül bulmuştur. Bu formüle göre komite bir beyanname neşredecek ve 1931 senesinin bir teşrinisanisinden itibaren bir sene devam edecek olan silâhlanmıya — nihayet verme mütarekesini devletlerin ka- 'Çin Hariciye — |Almanya Ve Nazırını Dövenler Nankin — Hariciye Nazı- rına yapılan suikast hakkın- da şu mütemmim — malümat verilmektedir : Hariciye Nazırı yazıhane- sinde çalışmakla meşgul iken birtakım nümayişçi talebe ne- zaret binasını işgal ederek önlerine gelen eşya ve cam- ları kırmıya — başlamışlardır. Bu arada içlerinden bir grup, nazırın odasına gir- miş ve kendisine: “İstifa edip etmiyeceğini,, sormuştur. Nazır, bu talebi şiddetle reddetmiş, başladığı işe devam edeceğini, icap ederse bu uğur- da öleceğini bile söylemiştir. Bunun Üüzerine talebe na- zıra hücum etmiş ve dövmiye başlamıştır. Nazırın başı yarılmış, vücudü kismen - kan içinde kalmıştır. Eğer bazı memurlar, pen- cerelerden odaya girip çetin bir mücadeleden sonra nazırı talebenin elinden kurtarma- mış olsa idiler, Mdige bir facia ile neticelenecekti. Na- zır otomobil ile bir semti meç> hule, Aağlebi ihtimal Reisi- cümhur ğın » Kay - Şekin ika- metgahına nakledilmiştir. İngilterenin Atlas Filosu Kumandanı Londre — 6 Teşrinievelden itibaren Amiral Kelly__Amırıl Hodges'in yerine Jnagiliz At las denizi filo kumanı na tayin ıdilml;tğ._ SK “edecektir. Bu beyannamde, mütarekenin uıulleriy de tesbit Fransa Paris — Almanya ile Fransa arasındaki iktısadi meseleleri tetkika — memur h?de AL- manya - tarafından Fon Rav- merin aza intihap edileceğine dair bazı şayialar çıkması Üüze- rine bir Fransız gazetesi şu ali soruyor: luBıı ııl_yeıki iktısat nazırı- dir. Ruslara karşı teveccühü maruftur. Almanlar, Rus- 3ta uzun vadeli krediler yap- mışlar, Ruslar bu kredilere veremiyecek bir vaziyet gös- termişlerdir. Bu zatin intiha- bile Rus piyasasının düzel- mesi mi arzu ediliyor? Fransız Nazırları Berlinde Berlin—Fransız Başvekili M. Küval, M. Brüning ile, Hariciye Nazırı M. Brian da r. Knmıyıu ile ayrı ayrı yemek yemişler, bazı yı:llıâ:rlygeımiılerdir. Hamburgta İntihabat Berlin - Hamburg serbest şehri parlamentosunun intaha- bi yapılmış, — komünistlerle milliyetperverler büyük bir kuvvet kazanmışlardır. Eski mecliste (27 ) komüniste mu- kabil bu defa (35) komünist, (3) milliyetpervere — mukabil bu defa (43) milliyetperver intahap edilmiştir. Sosyalist- ler (60) azalıktan (46) ya düş- müşlerdir. Halkçılarda (20) azalıktan yediye inmişlerdir. İskandinavya Ve Altın Esası Stokholm—İsveç ve Norveç te altın esasından ayrılmıya ka- rar vermişlerdir. Para düşmüş Evin Bar ——— ometrosü Kadının Yüzüdür Evde Saadeti De O Yapar, Bedbahtlığı Da İki komşum var. Bunların ikisi de hemende biribirlerine benzerler. İkiside otuz yaşla- | rındadırlar. İkisinin de dörder çocuğu var. İkisininde koca- * ları sabahtan akşama kadar I didinen, hal ve vakti orta derecede — kimselerdir. Her ikisi de iyi ev kadınıdırlar. Kocalar da biribirine çok benzerler. İkisi de çalışkan, namuslu adamlardır. Bütün endişeleri, evlerinin nafakasını karmaktır. — İçki — içmezler, imar oynamazlar. Hayatları- nn bütün saadetlerini evle- rinde ararlar. Fakat karı kocaların müşa- beheti burada biter. Birinin evi neşe ve saadet içinde ge- çer. Ötekinde gürültü, patırtı eksik olmaz. Tetkik etltim ve şunu gör- düm : Hatice Hanım, iyi bir ka- dindir. Fakat sinirli, gürültü Kıtırucl. dedikoducudur. Sa- ahtan akşama kadar bağırır, ğirir, çocuklarına — çıkışır. omşularına — çatar. Herşey sükün bulup ta sofralarına oturdukları zaman bile evde huzur. yoktur. Ya birisine küsüp surat asar. Ya az para etirdiği için kocasına çatar. f'lıılln evi bir cehenneme çevirmek - için bir fırsat arar ve bulur, Hatice hanımın çocukları da, kocası da bu halden bık- mışlardır. Onlar da yorgun ve bitap — görünürler. Eve istemiyerek girerler. Oynar- ken ayaklarının ucuna basa- rak ses çıkarmamağa çalışır- lar. Bu yüzden çocuklar si- ııı.'ı:li, rahatsız ve kavgacıdır- Halbuki Fatma H., sanki evinde — değildir.. Çocuklar bütün meşe içinde sıçrayıp oynarlar. O, çamaşır asarken şarkı söyler, çocuklar oynar- İngiliz Lirasının Vaziyeti Londra — Meb'usların su- allerine cevap veren Maliye Nazırı Mister Snovden, İngil- terenin son defa borç aldığı (80) milyon İngiliz liralık istikrazın ( 1047 ) lira masrafı olduğunu söylemiştir. Muma- Nleyh, hükümetin kat'iyyen fazla banknot çıkarmıyacağını ve İngiliz lirasının muvakkat te- mevvüçlerine ehemmiyet ve- rilmemesini bildirmiştir. ken bir köşeye oturup onları mes'ut ve beşüş bir çehre ile seyreder. Evi sakız gibir dir. Her işini kendisi görür. Fakat bir gün şikâyet et- mek aklından geçmez. Allah ne vermişse onunla geçinirler. Çocuklar sıhhatli, neşeli ve zekidirler. Evin içinde daiml surette bir saadet ve neşe havası vardır. İşte size iki aile ki, bütün saadet ve Felâketini kadınlara borçludurlar. Bu iki mişal bana şu haki- kati öğretti ki, kadın, evin barometresidir. Kadın sinirli, suratlı, neşesiz olursa, onun bu siniri ve neşesizliği bütün havaya sirayet ediyor. Hasta- hkh bir hava yaratıyor ve herkesi bedbaht ediyor. Hepimiz sinirli ve titiz ol mak için bin bir sebep” bu- labiliriz. Fakat hayat, bu kadar ciddiye alınmıya de- ğecek kadar kıymetsiz midir? Gülünüz, evinize saadet ve neşe saçınız. Başkalarını bil- hassa çocuklarınızı bedbaht etmiye salâhiyettar değilsiniz. Ankarada N:.-in Hanıma: hayatınızda rasgeldiği- niz erkekle evlenmekte tered- düt etmenizin mânası ola- maz. Bilâkis iş hayatında ras- geldiğiniz. erkeği — yakından | tanımak fırsatına maliksiniz , Bu fırsat her vakit ele geç- mez. Eğer bu tamımanız sizde müsbet bir — kanaat hâsıl etmişse, tereddüde ma- hal yoktur . Ankarada Güzin Hanıma: Sevdiğinizin başka bir kızla konuşmasından ©o kadar mü- teessir olmayınız. Evvelâ ev- lenmedikçe erkeği inhisar al- tına almak - iddiasında bulu- namazsınız. Saniyen konuştu- ğu kızın kim olduğunu öğ- renmeden hüküm vermeyiniz. Hanımteyze Eİ:ngilterede Intihabat Londra — Başvekil Makdo- nald, Avam Kamarasının fesih tarihini bugün bildireceğini söylemiştir.!Liberal Fırkasının müşavere komitesi, umumi in- tihabata şiddetle — muhalefet edeceklerini bildirmişlerdir. Bir Bankanın İflâsı Filâdelfiya — Burada beş gubesi olan Northem central Frust Co. Bankası gişelerini | kapamıştır. e 04 | Yalı 131 1928 | bul edip edemiyeceklerini, bu d hıoîıa.l ::: ı:î.:: hıl:ı— 20.19| 415 u“rihlenp evvel bildirmiye davet | edilmiş olacaktır. ise de esasen bu bekleniyordu. y z hitap eden ak ağayı, cılız ” Gül Hatun, yesinden dü- daklarinı isirirken — gözünün önüne gideceği yer geldi Ve tebzadenin nasıl bir satın azırlamak istediğini tahayyül tti Çağrılan yer havuz başi di ve şüpho yok ki orada €r zeman su oyunları yapılır- 4 Acaba kendisi o oyunlar- n istifade edemez miydi |.. dj:lekâr kadın, bu noktayı l'*nm fazla — derinleştirmeğe ai Börmedi, büyük bir İt Bn ile başını salladi ve di S nnn eiradn ea TEFRİKA NUMARASI 36 FF BiR ELMASIN HiK ÂYESİ YAZAN: * * — Su, hançerden de iyidir, l ağudan dal elverir ki becerebi- leyim . I Biraz sonra Bozpazarcığı kaplıcasını, ipekten bir kubbe gibi örten büyük çadırın ö- nünde idi. Oraya kadar ken- İ disine refakat eden akağası, | l ini ken çadırın perdesini — açar fısılrli[(;'ii(kn( edin, Efendimiz Ha çanmı sıkmayın. Admet gibi ıöhyeşi kudretli _bır bu şekilde bastadır, Gedik dillgde gezen boynundan — tutup — oracı boğmamak için Gül hatun, haylı zahmet çekti. Tehevvü- rünü yenmek, yenebilmk için fırnaklarmı kan çıkaracak de- recede avuçlarına batırmıştı ve dudaklarına kadar gelen ağır kelimeleri iri ve yırtıcı birer lokma ıstırabile tekrar boğazına iade etmişti. | — Orada, kaplıca çadırının yanında kimse yoktu. Bi- raz — ilerideki çadırlardan da küçük bir işık bile sız- mıyordu. Ölü sukün ve derin bir zulmet içinde hareket, teneffüs, ve aydınlık ortadan kaldırılmıştı. Gül Hatun, küstah akağa- ya bir kelime söylemeden ağır ağır çadıra girdi. Dışarı- da memnu olan ziya, orada bol mevcelerle kaynaşıyordu. Kırmızı, — yeşil, sarı, penbe fanusler, — sayısız — kandiller, boy boy mumlar, orada mü- levven bir donanma manza- rası vücuda getiriyordu. Bu renk yenk ve pek mebzul zıyanın havuza İnikâsı da cid- den dilrüba idi. Her renkten bin bir çeşit çiçek, intizamsız şekillerde — koparılarak suya atılmış gibi uzun, kısa, İğri, dürüst bir yığın gölğe, su içinde yüzüyor, dolaşıyor, ba- zan muttehit, bazan mütefer- rik bir devri daim yapıyordu. Çadırda hafif bir sıcaklık vardı. İpek kubbe, belli be-, lirsiz terliyor gibiydi. Ilık sulu kaplıcada yüksek ince, bir sis denilecek kadar ince sesi, bu oynak zıya dalgalarına * seyyal bir tül sarıyordu ve bu hissolunup ta görünmiyen örtü, manzaraya bir şiir ser- piyordu. Şehzade, arkasını sırmalı yastıklara vererek güzel bir seccadeye — uzanmıştı. Dört taraftan yağan zıya yağmuru altında satı bir gölgeyi an- dırıyordu. - Bu gglge' Zinlgun bir mezar taşı rüküdeti ta- şıyordu. Gül hatun içeri gi- rer girmez onun bitkin bir halde bulunduğunu — anladı ve heyecanım — hazmetiniye arak ilerledi: Si Efendimi. işte Şehzade, hasta bir tebes- dedi, geldim. sümle gülümsedi, yer gös- terdi: — Olur Gül, otur! Ve sonra gamlı bir sesla ilâve etti: — Terl terli su mu içmişim, ayazda açık mı kalmışım, bil- miyorum, sabahtanberi nöbet içindeyim. Kemiklerim sızlıyor, sisirlerim çekiliyor. Hekim başıya danıştım, gukla- mişsin, çermikte bir iyi çim! , dedi: Bunun için buraya geldim. Gülhatun, gösterilen — yere oturdu. — Vah, vah; dedi; üzüldüm. | Dün gece bir şeyniz yoktu. — Pek te yok değildi. Faka* aldırmıyordum. Bugün düşkünleştim. Hani, gayret göstermesem uzanıp yataca- ğım, o kaar halsizim. ( Arkam var ) Y

Bu sayıdan diğer sayfalar: