21 Ağustos SPOR KİS Alman Kadınları Fran- sız Hanımları Yendiler Mevsim, atletizme — müsalt olduğu kadar su sporlarının da cazibesini arttırıyor. Deni- lebilir ki geçen aya kadar atletizm müsabakaları mevsim faaliyetlerint hâkim İken sı- cakların şiddetini arttırması İle su sporları atletizm hare- ketlerini — ikinci — dereceye bırakmıştır. Geçen mevsimin &n bariz atletizm faaliyeti Fransız ve Alman kadın at- letlerinin karşılaşması — oldu ve Almanlar (8) puvan farkile galip geldiler. Resimler, (100) metre koşusunun nihal dev- resini ve Bremen klübünden Matmazel Grime'nin atlayışmı gösteriyor. Bu kadın, bzyncl— Rusyada Nasıl Oynadık a milel sahada yükselen bir yıldıı addediliyor. Rus Gazeteleri Futbolcülerimizin Tekniğini Çok Beğeniyorlar... Moskova, 19 (A. A.) — Tuık Rus futbol maçından (Komsomolskaya) gazete! futbolcülerinden — yüksek tekniği öğrenin, serle dığı makalede diyo *Birincl devrede Türk takımı- nn çok küvvetli olduğu görül müş ve Moskova takı e zanacağından Ümit ke İkânci devre Mosl Türklerin oyununu a: bir oyun gösterdi. Mos çı kazandı. Fakat futbolcülerimiz Türklerden oyun tekniği öğren- melidirler. (Veçernaya) gazetesi de (65) bin seyirel Türk futbolcülerini alkış- ladı. Binlerce halk maçın netice- sinl dışarda bekliyordu. Türkler Oyunun başlangıcından itibaren hâkimiysti ellerine aldılar. Mos- kova defansı sinirlendi. Türklerin her attıkları topta bir maksat yardı. Hatta oyun bir bire bera- bere olduğu zaman Türklerin hücum hattı yıldırım - sür'atile bir buçuk dakika içinde (2 - 1) zalip vaziyete takımını geçirdi. kinci devre başlayınca yine Türklerin kazanacağı sannedili- yordu. Fakat her zamanki gibi Moskove — takırm. İkinci devre daha Iyi oynadı. Bir. defasında kalesi böş kaldı. Açık n topu kapiten (Selin) bir kafe vuruşu ile ku Moskovalılar maçı a! balkı ;nknııbııı be kadar enteresan bir maç seyret- memişti. Bu maçı seyredebilmek için birçok kimseler tatil gyünle- rini değiştirmişlerdir. İki maç için (130) bin bilet satıldı. Dünkü maç (1924) tenberi her ikl mem- lekette de futbolün terakki etti- r_nl gösterdi. Mozkor iyeti enerjileri ea Gün Y1 -21Ağustos-931 — Hızır 108 Arabi 6 -Rebülahar- 350 sakit-ZzanT vasatf Güneşjlü. 13| 4415 Öğle| s16 1217 - a -— Tı]ılkaınıı ı HUCAKTAN No. 118 KUCAĞA SERVER BEDİ Nadire kaşlarını €men cevap verdi: — Anlıyorum. Ben bunu #vvelce de düşündüm. O se- hin yalnız güzelliğine, zekâna değil temiz bir kız olmıuı meftun, çattı ve ] şey çalınırsa diye korkuyor- sun, Herşeyl açıkca söyliye- medin mi? Nermin — dehşete — düşmüş gibi kollarını yukarı kaldırdı: — Amanl. — diye bağırdı. kabil mi? Hayır... Çıldırır belki ... egt SD SDAN C POSTA Bir Harıka Beylerbeylı Salim Nasıl Yüzücü Olduğunu Anlntıyor () temmıııdı başlıyan de- viz idmanları bugüne kadar her cuma muntazaman yapıldı. Bugün de yine Büyükderedeki (Lido ) da programın tatbikı- na devam edilecektir. Bugün deniz bayramı, ( Avtbort ) ve Plenbort müsabakaları yapı- lacaktır. Fakat mevsim deniz spor- larının en heyecanlısına gele- cek cumaya şahit olacağız, çünkü önümüzdeki cuma pro- gramında Boğaziçini yüzerek geçme müsabakası vardır. Bu müsabakanın bugünden belli olan namzetleri arasında meşhur mukavemet yüzücüsü Galatasaraylı Talât ve Eyüp klübünden — Mevlüt — Beyler vardır. Bu müsabaka için Beyler- beyinin meşhur süratçisi Sali- me de müracaat edilmiş, fa- kat muvafakat cevabı alına- mamıştır. Salimin verdiği ce- vap şudur: — Ben bir alkış için ken- dimi — hırpalıyamam. — Eğer maksat geçmekse istiyenler Büyükdereye gelsinler. Hep- | sini geride bırakayım. Görülüyor ki Salim nefsine fazla itimadı olan bir #por- cudur. Bir tesadüf bize Sali- min ilk muvaffakıyet günle- rine ait safhaları öğretti. Sa- lim Bulgaristanlıdır. Yüzmeyi orada öğrenmiş ve ilk mu- vaffakıyetli müsabakasını da orada yapmıştır. Bugün bir- çok — deniz rekorları — tesis eden bu namağlüp yüzücü- müz Bulgaristandaki ilk gali- biyetini “şöyle Anlatıyor : — Hep — beraber denize atladık. Aramızda Bulgaris- tanın yüzme şampiyonu da vardı. Biraz kulaçladıktan sonra arkama döndüm. Şam- —— Alman boksörü şmoııns'u şansı, ağır sıklet cihan l"'î':' yonluğunu kazandıktan sonra, çok açıldı. erikada- ki maçından kazandığı dolar- ları memlekete mark olarak getiren Şimeling Almanyadaki son buhrandan mutazarrır 0- du. Fakat yeni dolarlar kaza- nacak rakıplerin zubürü. A” manın (lk zararını unutturacak bale geldi. Ekseri ağır eklet ciban şampiyonlarının talisizliği bü- tün rakipler İecıube edildik- bundan başka bir şey düşün- medi. Hayatın en zarüri işleri için bile zihnini yormuyor. bu evlenme meselesinden baf- ka aklına biçbir. şey girmi- yordu. Nihayet, bir çarşamba günü Feridi Adaya çağırmıya ka- rar verdi. Telefona - gitti, yazıhaneyi buldu ve Feridi istedi. Fakat yabancı bir ses ona şu cevabı verdi: — Ferit Bey iki gündem- hasi aalmivor. G piyon Ef. tam elli metre ge- tide idi. Ötekileri hiç sorma- yın. Görünmüyorlardı bile. Salim bu şerefli galibiyet- ten sonra Bulgar kıralı Bon- risin huzuruna ,,ve kıral kendisini tebrik et- miştir. Ayrıca kendisine bir de paso verilmiştir. Salim bu paso ile Bulgaristanda sene- lerce bütün nakil vasıtalarin- gan bedava İstifade * etmiştir. Salim B. diyor ki: — Ben mukavemet yarışı- mna da girerim amma, İş bittik- ten sonra hiç olmazsa bir hafta kendime bakabilecek dünyalığım bulunmalı. tep sonra şampiyonluğu ka-; zanmalarıdır. Geçen gün Nevyorkta ya- pılan (Şarkey-Walker) maçın- da (76) kiloluk (Walker) (88) kiloluk mütbiş basmını mağ- lüp ederek cihban şampiyonu namzetleri arasına karıştı. Şimelinge bu ağır sıklet için çok küçük çüsseli adde- dilebilecek boksörle dövlş- mesi için teklifler yağmıya başlamıştır. Şimelingin ken- dinden 14 kilo kadar xzayıf olan bu hasmı kolayca kabul edeceği söyleniyor. Evlenmede Sayfa 5 Zenginliğe | Fakirliğe Bakılır Mı? * İzdivaçta küfüv iyi bir şey- l dir. Fakat bunda çok ileri gitmek te küfvün manasını yanlış anlamaktır. Zengin bir ailenin kızı fakir bir gençle, fakir bir ailenin kızı zengin bir gençle evle- nemez mi? Bunların araların- da küfüv var mıdır? Bu küfvün manasını bu şe- kilde anlamıyorum. Şüphesizki, herkes muhtelif içtimal sı- nıflara mesuptur ve her içti- mal sınıf kendi arasında ve fAyarında insanlara kıymet ve- rir. Zengin bir aile mümkün olduğu kadar çocuklarına bir zengin çocuğu veya bir xen- gin kızı bulmıya çalışır. Fakat nihayet bu bir şartı asli değildir. Aristokrasi olan memleketlerde lortların kızla- rını burjuva veya amele sını- fina mensup kimselere ver- memeleri doğru görülürdü. Fakat hayat, aristokrat sı- nıfını ortadan kaldırmıştır. Bu günkü zenginler dünkü fakir- lerdir. Bizde, zengin ve aris- tokrat geçinen sınıf, nihayet müstear ve muvakkat bir va- ziyete sahiptir. Yarın onların da ellerinden servetleri gitmi- yeceğini kim temin edebilir. Abdülhamit devrinde halka tepeden bakan paşa aileleri, bugün en fakir insanlar de- recesine düşmüşlerdir. Onun için bugün zengin bir aile oğluna bir gelin, kızına bir koca ararken zengin aileler- den ziyade, müstait ve kabi- liyetli insanlara kıymet ver- mek mecburiyetindedir. Bu satırları Nişantaşından M. Ekrem imzasile bana sual soran karie cevap olmak üze- re yazıyorum. Bu genç, bir zengin kızı sevmiştir. Kendisi zengin de- ğildir. Fakat bir aileyi mes'ut edecek bir kazanca her za- man malik olabileceğine ka- nldır Fakat kızın ailesi bu Günün Modası “ Yazın son aylarında giye- bileceğiniz çiçekli ve yapılmış zarif bir elbise. Etek düşüktür. —Yaka — devriktir. Genç kızlara pek yakışır. izdivaca razı deöil]ir ne yapacağını şaşırmıştır. Genç M l ı Kadın Ve Kalp İşleri t Oğlum, madem ki kendine — bu kadar güveniyorsun. halde kızla görüşüp anlaş- man — lâzımdır. evlenmiye razı ise, ve aileyi O ç Kız seninle kandırmıya muvaffak olamaz- — sanız, nikâh dairesine gider nikâh olur ve emri vaki yap sınız. Kız reşit ise ailesi onu — nikâhlanmaktan menedemez, Hanımteyze 'RUS DiİKİŞ MAKAHALAHI Umum Deposu Aşir r EF — Knlnplnne sokağı 65 numara İISTANBUL Markalara dikkat elmeniz Şubesi L L. Abravanel Marpuççular Yarım Şişeci Han No. 2 İSTANBUL rica edılir. — Bilmiyoruz. Hıbıt de göndermedi. — Sir evine haber gönder- medinir mi? — Hayır. Nermin bir. müddet daldı. — Ka- pamayı neden sonra — akıl etti, ağır ağır dükkândan çık- tı ve dalgın dalgın yüzüdü; *“Hastadır.,, dedi. Ertesi gün, sabahleyin, Atıf B. pansiyona gelmişti. Ner- min yatakta İdi ve bitişik odadan onun sesini duyuyor- elinde — telefon lardı Atıf B. diyordu ki: — Nermin içeride mi? — Evet. — Uyuyormu? Nermin bağırdı: — Ge'in, uyumıyorum. Atıf B. ve Nadire İçeri gir- diler. Atıf B. yatağın kena- moa geldi, Nerminin uzanan elini tuttu ve bileğini öptü: — Eh.... dedi, Feritle mü- sakereyi ilerlettiniz. mi? — Evet, konuşuyoruz, yarın için onu yine çağıracaklım, fakat yazıhaneye İki gündür —j — Evet, söylediler, dün sen tetefon etmişsin. Ben de — çocuğu evinden sorduracaktım, — Fakat garip birşey oldu. Fe- dün akşam ve onu ridin hizmetçisi yazıhaneye — geldi sordu. Nermin hayretle bağırdı: — Ayl. imiş ? — Değilmiş. Evinde degil ml Nermin yatağın içinde bir- | den bire doğruldu. Yuzarıle || larile oğduğu gözlerini açtı: —| — Nerede olabilir? - diye