23 Temumz Kari Gözile Gördüklerimiz SON POSTA a 5 |Londra Konferansı Şayanı Dikkat Surette Açıldı Kadın Ve Kolpli leıîı | lFransızlar Almanlara Karşı Fikir- lerini Değiştirmişlerdir. Yapılan Teklif Almanların Aleyhindedir Arıcılık Ve Kümesçilik Cemiyeti Arı ve Kümes Hayvanları Yetiştirme Cemiyeti İstanbul Merkezinden: — Cemiyetimizin heyeti idare intihabı 22 Tem- muz 931 Çarşamba günü ak- Şamı saat altıda icra edilece- ginden cemiyetimize mukayyet azanın yevm ve saati mezkür- da Sirkecide İstasyon Lokan- tasına teşrifleri mercudur. Bir Kari Diyor ki.. Ahiren Almanyada zühur eden buhranın bura üzerine lera eylediği tesirden Türkiyede gübeleri bulunan Doyçe Bank ve Doyçe Oriyant Bankta mevduat olarak üç dört milyon Türk lirası mevcut olduğu anlaşılmıştır. Bahran üzerine bu paraları sahiplerine İnde etmek için Av- rupada bulunan İngilix liralarını satmıya mecbur olmuşlardır. Şu halde bu Bankalara tevdi edilmiş iki suretle memleketin aleyhinedir : Evvelâ, bu paralarla İngiliz lramı iştira edip Avrupaya gön- metini düşürmekte Saniyen, Türk serı lekete nafi olacak yerde Avrupa iktısadiyatının tarakkisine çalışı- yordu. Diğer taraftan — memlekette nakit paraların fıkdanından do- layı tiftik Anadoluda 55/60 ku- ruştan — zürraim elinde kalıyor, afyon (8) Hiraya alıcı bulmiyor, apağı (50) kurı lduğu halde Dd aa ai Lar TÜT 20-30,000 lira kredi bulamadığın- gdan imalâtı tatille mecbur kalıyor. İhracatçılar bankalardan avanı alamadığından ecnebi piyasalarına pek güçlükle sevke- debiliyorlar. Şimdiye kadar mez- kür mallar Üzerine ecnebi ban- kaları avans para verirlerdi. Bu sene onu da kestiler; şu halde ihracat mallarımızın kıymet bula- mamaktaki kabahat malda mı- dır, bizde midir? malımızı Haşerat Mücadelesi Efendim, Garbi Anadolunun Çine ve Boduyan kazalarında umumi su- rette, Mendzes ovasında ise bazı yerlerd: kasmen ve bazı yerlerde kâmilen hububata ve bunlardan bilhassa pamuk ve mısırlara arız olan haşeratın iras etmiş olduk- ları zarar mühimdir. Ziraat mü- dürlükleri haşerat mücadelesinde çok ağır gidiyorlar, Çiftçiyi kur- tarmak için fazla. gayret sarfedil- mesi lâzımdır. Aydin Necati Nur TAKVİM — Gün s1 23-Temmuz-930 Hizar 79 Arabi 7-Rabilleyvel-1359 Rumal 10. Haziran * 1M7 gakit-ezami-vasati | vakıt-ezani-vasat! Güneşits. li | 447 Öğle 444 fiz2o Bündi; 802 1617 Akşamli2.— 1936 Yatan | 1852131 İmzak P af 2. 37 Alman vaziyetini ilk tetkik eden heyet: Alman buhranından doğan ihtilâflı vaziyete dair Londra Paris ve Berlinden dün gelen telgrafların hulâsası şudur: Avrupa, Almanya, ve bunun neticesi olarak dünya buhranı hakkında bir çare bulmak üze- re çağrılan Londra konferan- sı nihayet pazartesi toplandı. Bu konferansta, Amerika Ha- yiciyo: Nazırı; Stimronara:slağığıt sefirinden başka Avrupada bü- tün sözü geçen devletlerin ha- | | hut Almanyanın dahili vaziye- riciye nazırları -bulunmuştur. Konferansı — İngiliz Başvekili Mösyö Makdonalt — açmıştır. Başvekil nutkuna “Hoş geldi- niz,, misafirperverlik cümlesile başlamış, dakikanın bütün dün- ya için ehemmiyetini kaydet- miş, iktısadi vaziyetin dü;ur— düğü Hiatlar ve Almanya vazi- yeti ile bu vaziyetin bütün devletler bütçelerinde hasıl et- tiği tesir üzerinde durup göz: den geçirmiştir. Bu münase- betle geçen ay daha fazla borç veremiyecek vaziyete dü- şen Almanyanın Yommg - pilâm mucibince moraloryom hakkını istimal ettiğini söylemiştir. İşte bu teşebbüstür ki ecnebileri te- lâşa düşürmüş ve kısa vadeli kredilerin çekilmesi başlamıştır. Fakat vaziyet Ümitsiz bir hal- de bulunduğu bir sırada harp borçları ve tamirat bedellerinin bir sene müddetle verilmemesi hakkında Heover teklifi yapıl- mıştır. Mösyö Makdonalt, bu mü- nasebetle bu teklifi tetkik de-| |* baldeki beynelmilel banka erkânı 3 — Fransanın endişelerini giderecek siyasi teminat, Bu hususta mukabil - teklif yapılmamıştır. Fakat konferan- | sın uzun sürmesi muhtemeldir. Fransanın - teklifi -Almanlar ğgil, ayni zamanda Nmınyanın* Tçin nahoştur. Brüning Alman- fevkalâde vaziyetinin de gö- rüşülmesi lâzım geldiğini söy- lemiştir. Bunun için İngiliz başvetâli iki yol göstermiş, ya Alman- yaya yeni krediler açmak, ya- tini kuvvetlendirerek harici va- ziyetini tahkim mümkün olup n - araştırmak — olma- Makdonalt, —ayrıca Paris müzakereleri hakkındaki memnuniyetini de söylemiştir. Bundan sonra Alman Baş- vekili Mösyö Brüning söz ala: rak Almanyanın vaziyetini an- Tatmış, ve (500) milyon dolar- hk bir kredi istemiştir. Arka- sından Fransız Başvekili Mös- yö Lâval Fransanın vaziyetini anlatmış, sonrada Almanyaya şu şerait altın da yardıma hazır olduğunu söylemiştir: | — Alman istikrazı - için beynelmilel bir çekle hükümet- lerin teminatı. 2 — Taksitler için mali te- minat. yaya dönecek ve Alman heye- tne Curtus riyaset edecektir. Gece Makdonalt tarafından Alama heyetin2 verilen ziyafe- İe Fransız Başvekili itizar ede- vek işlirak etmemiştir. « Bir Banka Kapandı a| Berlin, 20 (A.A.) — Şimali Almanya yün sanayi tröstünün ifllâsı üzerine Sehroeder banka- sı tediyatını tatil ve bir. kon- kurdato talep etmiştir. M. Sehroeder altmıştan faz- PT idare meclisinde aza ve yirmi dokuzunda reistir. Birçok DAlman enstütüleri ve İngiliz Amerikan firmalarının bu te- şebbüste iştirakleri vardır. İflâ- sın Önüne geçılccegı ümit edi- liyor. Macaristanda Budapeşte, 70 (AA.) — Es- ham borsası 23 temmuzda dahil olduğu halde o tarihe kadar ka- palı kalacaktır. İspanyada Karşaşalıklar Madrit, 20 ( ALA ) — M. Ma Aşkta Arkadaşlara Emniyet Edilir Mi? Ailenin Büyük Düşmanı Ailenin en büyük düşmanı, hiç şüphe yok, aile dostlarıdır. Bunlar samimi dostluklarına istinat ederek ailenin harimine giderler. Kendilerine azami em- niyet ve itimat gösterilir. On- lar bu emniyet ve itimadı sui- istimal ederler ve kadınsa er- keği, erkekse kadımı baştan çıkarır. Aileyi bozar ve yerine geçerler. Uzaktan tanıdığım bir genç vardır. Harpte esir olmuştu. Esaretten dönünce uzun müd- det işsiz, aç ve kimsesiz dolaştı. Nihayet evli arkadaş- larından biri bu gence acıdı, onu evine aldı. Besledi, kur- tardı. Genç, günden güne ailenin bir uzvu oldu. Bu mü- nasebet okadar ilerledi ki, iki arkadaş biribirlerinden — ayrıl- maz oldular. Eve beraber ge- liz, beraber giderlerdi. Nibayet evde sığıntı vaziyette bulunan genç hayatını kazan- mıya başladı. Kazancından bir kısmını eve getiriyor, en ziyade kadına hediyeler getirerek ona minnetini ödemiye çalıştığını gösteriyordu. Fakat çok geçmedi gencin, evin hanımını baştan çıkardığı anlaşıldı. İki arkadaş kavgalaş- tılar. Kadın, beş yaşında ço- cuğu ile genci tercih etti. Aile — yıkıldi. — Adamcağızın eşyasına da vaziyet ettiler ve onu sığıntı bir misafirmiş gibi kapı dışarı ettiler. Şimdi, tanı- dığım genç;” onü — kurtaran arkadaşının evinde onun karısı ile mes'ut bir hayat yaşamak- tadır. Öteki betbaht ve sefil olmuştur. * Genç kızlar, hayatın bu ga- rip cilvesinden bihaberdirler. Sevgililerini arkadaşlarına tak- dim etmekten bir zevk ve iftihar duyarlar. Fakat bu ta- nıştırma ekseriya genç kızın felâketi ile neticelenir. Çünkü wra, sabahleyin Seville'de vukua gelen kargaşalıklar hakkinda şöyle demiştir: Seville valisine telefon ettim, bu muhavere tah- minlerimin doğruluğunu gösterdi. Grevcilerle bu sabah şiddetli bir tüfek ateşi teati olunmuş. Bunun üzerine grevcilerden iki, muhafızlardan da — bir — kişinin öldüğü haber veriliyor. Birtakım yarablar da va: Tayyareci İranko Madrit, 20 ( AA ) — Meelisi Her Ev Kadını Neler Bilmeli ? Kolalı Yaka Kolalı yaka yıkamak basit değildir. Alelâde suda alelâ- de çamaşır gibi yıkanan kolalı yakalara ilk düzgün- lüğünü vermek mümkün ola- maz. Yakaları evvelâ sirkeye batırılmış — bir bezle silip üzerinden kolasını çıkarmalı, sonra sıcak suda sabunla yıkamalıdır. * Alominyom Kaplar Alominyom — ve - kalaylı kaplarda — lekeler — olursa, bu lekeleri tuzla oğuştu- runuz birşey kalmaz. * Çocuğun Banyosu Çocuğunuzun sıcaktan çok müteessir olmamasını, rahat uyumasını — istiyorsanız, ak- şam yatarken soğuk su ile friksiyon yapınız, sonra hav- lu ile vücudünü iyice kuru- tunuz, Eğer tahammülü varsa duş yapmanız daha muvafık olur. Duştan veya friksiyon- dan sonra çocuk, o kadar rahat uyur ki, siz de, o da sevinir, * Havuç Pişirirken Havuç ve pancarın koku- sunu çıkarmak için pişirir- ken içine bir miktar toz şeker atmayı unutmayınız. arkadaşları sevgilisini — onun elinden almakta gecikmezler, * Kurulmuş veya kurulacak ailelerin bu tehlikeli düşman- lanııı karşı herkesin mütayak- kiz olmasını tavsiye ederim, Aile döstlarınıza ve arkadaş- larınıza emniyet etmeyiniz. En ziyade korkacağınız, en ziyade çekineceğiniz ve ailenizi en ziyade koruyacağınız kimseler dostlarınızdır. Hanımteyze meb'usanın öğleden sonraki cel- sesinde Seville intihabatile iştigal edilmiştir. Bu dairei intihabiye- den meb'us çıkarılmış ve — rüfe- kayi siyasiyenin Endülüs şehrinde daha fazla nüfus sahibi oldukları ve dahiliye nazırının onlar 1 Tab- lada isyanı teşebbüsünden mes'ul tutarak ademi muvaffakıyetlerini izhar - etmiş olduğunu — beyan etmiştir. eee Tefrikamız : No. IIlIl:MIHHI KUCAĞA SERVE Atıf B., parmaklarım masa- mh mermeri Üzerine tempo tutarak vurdu: — Mesele. Derdi, sustu. Yüzünde, iyi ve kötü huyların çizgileri bir- birine — karışarak ve kımıldanıyordu. Birdenbire kuvvetli bir can - sıkıntısile nefes aldı, bir elini dizine vu- rarak bağırdı: — Hayır, bu kadarı fazla. Nadire sordu: canlanıyor Bi BEİE | — Dolandırıcılık olur, değil İ mi? Atıf Bey Nadireye doğrudan doğruya cevap vermedi.- Ner- mine baktı. Biraz düşündü : — Sen Feridi görmeden bu gence söz vermemelidin, dedi. Sonra bir itiraza uğrıyacağı- nı düşünerek fikrini hararetle müdafaaya devam etti — Evlendikten sonra senin hayatına ait bir yol göstermek istemem. Bildiğin gibi hareket edersin. Fakat, hakkında bir sürü dedi kodulara meydan vermiye sebep olma, Bunlar iyi şey değil. İnsan ya evlenir, ya evlenmer. —Evleneceksen, bir müddet olsun, bu hayattan elini eteğini çekmelisin. Dur.. Hemen rengin değişmesin. Ben despot bir herif değilim. An- lamış olmalısın ki seninle iki erkek arkadaş gibi konuşu- yorum, Nadire atıldı: — Fakat bu Fahir öyle dedikodu yapacak bir adam değildir. — İki gözüm, şu ada bir avuç yerdir. Sen bana “Nizam,, caddesinde kimse görmeden bir öpücük versen, bir saat sonra “ Hiristos ,, * tepesinde duran iki kişi bunu baber alır. Sen pişkin bir kadınsın amma Nadire Atıf Beyin sözünü kesti: — Hayır, dedi, ediyorsun aslanım. — Mubalağa mı ediyorum? Fahirle Nerminin münasebetini ben bakışlarından ve yürüyüş- lerinden sezdim. Bu piyasada benim gibi hin oğlu hinler çoktur, emin olun buna... — Hakkın var, fakat, çocu- ğun — kulağına her — lakırdı gider mi? — Gideni de yeni de... Bahis burada kesildi. mubalağa olur, gitmi- Sözü lâtifeye döktüler. İçmiye baş- lamışlardı. Nermin Atıf Beye sordu: — Sen benim yerimde olsan ne yapardın? Nasıl yaşardın? Atıf Bey uııklnrı doğ.ul baktı. Üstüne yaşından fazla bir ağırlık geldi. Sualin ehem- miyeti ona kâmil bir adam tavrı vermişti. Başını — salladı. Bir yudum çekti: (Arkam var) RUS DiİKİŞ MAKARALARI Saglam MARKALARA ve ucuzdur. ö e Arayınız. DİKKAT