SON POSTA âSıcakta Efganlılar Başlarina Şapka Geçirir- l ken Almanlar Da Başlarına Sarık Sarıyorlardı! YAZAN: —— — Evet amma köylü efendi, asnl keramet taşa değil, taşı — karpuza tahvil etmektir! Deseydim bilmem ne €evap alacaktım. Fakat köylü anlatmakta devam ediyor. — Size“Hocal Çeştinin,, nasıl vefat ettiğini de anlatayım: Bir gün bu muhterem zat bu civarda geziniyormuş, karşısına müthiş bir yılan çıkmış, hoca korkmuş, işaret etmiş: İld dağ yerinden koparak yekdiğerile karşılaşmış ve yılamı ezmiş, fakat bu arada hocanım ken- disi de ezilmiş! Artık siz geliniz de bu köy- lülere hakikati anlatmıya ça- Tışınız! * Çeşti köyünden sonra sıra (Harza) , (Tenki Yazat) köyle- rini geçerek (Şehrek) mevkiine vardık. Yolda su ve yiyecek sıkıntısı | çekmiyordum; fakat mütema- | diyen garpten şırlu doğru yürüdüğümüz —için —güneşten muztarip oluyordum. Buna mu- kabil Efganlı mihmandarımız ile yanındaki ııkerl'enr başlarına irdikleri iliz şaj l:ıçmın ıllıııâ:u?uk gılııt b'î; yolculuk — yapıyorlardı. Buna bakarken İstanbuldan hareket ettiğim sırada kabalağımı ya> mıma almadıgğıma çok pişman oluyordum. Bu dakikada hatırıma bir hikâye geldi. Size de naklet- mek isterim : Balkan muharebesinde m hir) Redif taburu ile (Kırk- ) ve (Vize) muharebeleri- ne iştirak ettikten sonra Ça- talca hattına rüc'at ediyordum. Çok sıcak bir gündü. Bir aralık yolumuz meşe ağaçlarile dolu bir ormanlıktan geçti. Askerler gözlerini güneşten muhafaza için yapraktan birer şemsisiper yi başlarına geçirdiler. Hiç görmemezlikten geldim. Yalnız bölüğün imamı mutaas- sıp bir adamdı. Vaziyete ev- velâ uymadı, fakat birkaç saat sonra kızgın güneşin altında bunalınca bir yaprak da © ko- pararak başına geçirdi. Bir müddet sonra bir te- vakkuftan istifade ederek ef- rada sordum: — Sabahleyin — menzilden çıktığımız dakika ile bu dakika arasında kılık ve kıyafetinizde bir değişiklük oldu mu? Efrat yekdiğerini muayene M. KÂZIM Kâbil sokaklarında bir alış, veriş sahnesi ettikten sonra hep bir ağızdan: — Hayır, cevabını verdi, O zaman Hoca Ef. yi bölü- ğün ilerisine çıkartarak sor- Dünyada dum: — Şu başındaki yaprak nedir? Hoca Ef. utanarak gözlerini Neler Oluqor? yere dikti, sonra: — Efendim, dedi, eğer göz- lerimizi muhafaza etmezsek sonra düşmana kurşun atamayız. — Mükemmel, dedim, şim- di köyüne kittiğin zaman göz- lerini güneşten muhbalara et- meyi elbette dilşüıı:ulıu'ndiı. Bu kızgın gnneım altında Efganlılar şapka ile rahat bir seyahat yaparlarken bizim Eİ- ganlıları kızdırır. düşüncesi ile Almanların — başlarına — sarık geçirmelerine ne demeli? Yolun bu kııımııdı_ şurada burada madeni arazi göze çarpı- yordu. Kervancılara sordum; — Altın ve gümüş maden- leri vardır, dediler. Bilâhara öğrendim ki bu madenler hiç- bir zaman tetkik edilmemiş, varidatının sarfiyatını koruyup korumıyacağına bakılmamıştır. (Mabadı yarın) Fransa İle Amerika Arasındaki Müzakere İtilâfla Netıcelendı Paris, 3 (A. A.) — Hoover teklifi hakkında Fransa ile Amerika — arasında — cereyan etmekte olan müzakerat itilâfla neticelenmiştir. Nevyork (A. A.) — Gece geç vakte kadar M. Hoover ile M. Castle arasında cereyan eden uzun müzakereleri müte- akıp M. Mellon'a mütemmim talimat — gönderilmiştir. — M. Castle Pariste hâsil olan Fran- sız - Amerikan itilâfı hakkında sorulan bir suale cevaben hiç bir veçhile kati olmadığı mü- taleasında bulunmuştur. Belçika Meclisinde Brüksel, 3 (A. A.) — Mec- liste Hariciye Nazırına cevap veren M. Sinzet demiştir ki: “Almanya Versailles'da Belçi- kanın tamirat hakkındaki hu- susl haklarını tanımıştı. Bu haklar değiştirilemez. Binae- naleyh Hoaver'in teklifine ha- yır demek lâzımdı.., Almanyada - Sabırsızlık Berlin, 3 (A. A.) — Alman A Frsir » - Amerikar | müzakeratının neticesini sabırs sızlıkla — beklemektedir. 100 milyon marklık kredi tamamen tükenmiştir. — Zannolunduğuna nazaran — Reichsbank — markı tutmak için henüz elinde bulu- nan 50 milyon marklık Rees- kont kredisini de kullanacak- tır. Romanya Kabul Etti Bükreş, 3 (A. A) — Hüktk met Hoover projesini kabul etmiştir. Müthiş Orman Yangını Madrit, 2 (A.A) — “Sierra Espuna,, ormanlarında 40 mil- yon çam ağacından 300 bini alev içindedir. Bulgaristanda Grev Sofya, 3 (A.A) — Mensu- cat sanayiinde üç gündunberi grev hareketi görülmektedir. Jamboluda zabıta ile 4 bin grevci — arasında — vukubulan müsademede birçok polis me- muru ve grevci yaralanmışlar- .—-ı a Papa Çok Kızmış Roma, 4 (A.A) — Osşerva- tore Romano gazetesi, faşist- ler ile katolik aksiyonu arasın- daki ihtilâf hakkında Papanın bir beyannamesini neşretmek- tedir. Bu beyannamede faşistlerin takip ettiği usul takbih edil- mekte - ve İtalyada framason- luğun ihya edileceği hakkında İtalya — telsizleri — tarafından meşrolunan nimresmi mahiyet- teki haberler reddolunmak- tadır. Fransız Meclisinde Faris, 3 ( A.A ) — Meb'usan meclisi — şaraplar hakkındaki Fransız - Yunan itilâfaamesini 60 muhalif reye karşı 525 rey ile tasvip etmiştir. Sıcak Salgını Palermo, 3 (A. A.) — Sı- caklar Sicilyada birçok vefiyatı mucip olmaktadır. Temmuz 6 ) | Karıler Muhamrlerı Nasil Görüyorlar ? Anketimize Gelen Cevapları Muntazaman Neşrediyoruz Anketlmiz Matbuatta — imzaları kendilerini — tanıtı; Vâlâ — Nürettin, sevdiren çok görülen, birçok muharrirler vardırı Nâzım Hikmet, 'eyami Safa, Mahmut Yesari, Ahmet Haşim gibl. eserlerile — «ize di size #sorı — Bu ııuhmlr!ıri hayalinizde nasıl tasavvar ediyorsunuz ? (Genç mi, Başlı n falan, ) ihtiyar mı, güzel mi, çirkin mi, <züpbe mi, ağır- 2 — Ne kazandıklarım tahmin edersiniz? 3 — Nazıl yaşadıklarını zannedersiniz? Bu Üüç sunlin cevabini. yazıp bize gönderiniz. Arza edersenlz bir de resminizi ilâve ediniz. Gelen cevaplar sıra dilecek ve anketin sonunda bu muharrirlerin ber biri hakkında e neşre- bu Üüç #sualin, gazetemiz, tarafından, hakiki — cevapları — verilecektir. Hakikate en ziyade yaklaşan karilere © muharririn imzalı bir fotoğrafisi ile, imzalı eserleri hediye edilecektir. * Mahmut Yesari 1 — Kısa boylu, şişmanca, tıraşlı bir sima, bağ gözlük- lerinin Aaltında uykusuzluktan kızarmış gözlerile durgun bir bakışı var. 2 — Sefahat içinde yüzü- yar. 3 — Mhaattcessüif edebiyat işçiliği yaptığı için epey para karandığını zannediyorum. Bir- kaç eserini müstesna addeder- sek, diğeflerinin kâffesi para kaazanmak için yazılmış. * Nâzım Hikmet 1— Yirmi sekiz otuz yaşların- da orta boylu, müdevver simalı. Ciddi ve keskin bir bakışı var. Tuttuğunu koparabilecek ka- dar kuvvetli. 2 — Gayesi uğrunda didi- Şiyor. 3 — Mefküre peşinde koş- tuğu için çok para kazanmı- yor. * Valâ Naurettin 1 — Zayıf, uzun boylu, da- ima mütebessim bir sima.. Gözlüklerinin altından müsteh- ziyane bakan gözlerile etrafı süzüyor gibi.. 2 — Bütün günü gazetelere yazı yetiştü geçiyor. 3 — para kazanıyor. Çünkü kazanmak için yazıyor ve tercüme ediyor. * Peyami Safa — Ağır ve ciddi tavırlı. Her an bir şeyi düşünüyormuş gibi fikren meşgul. Bunlara rağmen birdenbire avareciliği tutar. Hiç ümit haya boğan bir tip. 2 — Pek mes'ut değilse de bedbaht ta değil. 3 — VAlâ Nurettin gibi çok para kazanıyor. * 1 — Efendi baba kılığında ihtiyarca. Orta boylu. Daimi sükütu sever.. 2 — Sakin ve — mütevazi yaşıyor. 3 — Ar karzanıyor. j Ortaköy: Mahmut Resminizi Bize Gönderiniz, * * Size Tabiatinizi Söyliyelim... Mümlaz — Hayaltı — bey: Hayalperesttir. His ve beye- can —mevzula- rını daha cazip bulmaktadır. temayildir,. Maddt ve yo- rucu işler Üze- * Salim — bey: Ehlidil, hoş ohbet ve kıs- ? men hazır ce- vaplır. Tuhaf lâkayıt ve eğ- Tencede geride kalmaz. Hiddeti geldiği gibi gi- rinde israr elez. Sevgiden | der- İğbirar — ve kin izleri b maceradan hazeder. OAT AD A L ETR LA İNGİLİZLERİN YAKIN ŞARKTA CASUS TEŞKİLÂTI -Yazan: Makenzie - No. 78 * İşin hakikatini bilmiş olsaydım derhal Selâniğe gider ve onla- rı Atina ile teşrikl mesai et- memiye sevkeden avamili biz- zat anlardım. Bilâhare V teş- kilâtının Selânikteki şubesi ile ordu karargühının entellicensi arasındaki münasebat o kadar gerginleşti ki Atinanın bu va- ziyeti teskin 'H bütün tı;eblılhlıı ııdnııd- 'v::'ı:ı.&t- lenmiye başladılar. Makamatı askeriye salâhiyetlerine teca- vüz edilmek istenildiğini te- vehhüm etti. Vin Selânik şubesi ise, Atinanın yavaş yavaş kendile- rini yııtınık iıhdiğ'lndın şüp- helendi. =:l Pirie - Gouhı teşkilâtinda — çalışmıya W işlaa aa y aradaki aai maada, bunların her lkH de |ıııııııılık izale edilemedi. Bun- AdııdıHl.çldlliıı dan herhangi bir şahsı mes'ul etmek doğru değildir. Bunun asıl sebebini İngilizlerin diğer- lerinden çok sonra ciddi bir surette harbe başlamasındaki an'anevi usulünde aramak Vâ- zımdır. Atinadaki işler V yi ciddi surette hırpalatmıştı. Şimdide Çanakkalenin tahliyesi başla- yınca, bu işleri başka bir yerde tedvir etmenin daha muvafık olacağına karar verdi. V n Academy sokağında- ki idarehaneyi tahliye edip Kahire ve ya İskenderiyede yerleşeceği sözde son derece mahrem tutuluyordu. Halbuki aramızda bunu duymıyan bir kimse kalmamıştı. Fakat kıs- men tahliye işlerile alâkadar bazı sakeriyeden ve li ÖL e e ? kısmen de V nin mahrem olmakta ısrar etmesinden do- layı, nereye gideceği açıkca mevzuu bahis nlıııynf.dıı. Yal- niz gi l yer hatta hınls:“eîc ğ t:n.'tl!lı mah- rem tutuluyordu. ve bütün bu mabremiyetlerin mesuliyeti V nin omUZUNA yüklenmiş oldu- gundan onunla Atinadaki teş- kilatın Akıbeti hakkında mü- zakere etmek kabil olamıyor ve binnetic her şeyi müphem bir halde kalıyordu. Son derece müktedir. ve fakat aynı zamandada çok Bfkeli olan Matthawe (*) teş- kilatımın A kısınmı — idareye memur edilmişti. Kendisi vis konsolo payesinde idi ve bir aralık aristanda husust bir vazifeye memur edilmişti. i1 İngilterenla Trabaom koaaolosu çalışmak için kendisine sefa- rette bir yer tahsis edilmesi çok yanlış bir hareketti. Sefa- rette okadar ar yer vardı ki nihayet Matthems'e — binanın mahzeninde bir oda tahsis edildi. Bütün lararlarıma rağ- men zavallı Hasluck'u da Mat- heus ile beraber — mahzene tıktılar. Hasluck'a ya İngiliz mektebinde ve yahut ta Visa- rionos sokağındaki evimizde muhafaza edebileceğimizi Vye bir türlü —anlatamadık. V, Yunan polisinin bir gün pek MA karton fişlerimiz! ele ge- çirebileceğini ve binaenaleyh Hasluck'u bu suretle hapset- meği kafasına koymuştu. Bu- nun aksini ası İçin ne söyledikse para etmedi. rakmaz. Güzeli ve güzelliği sever. İş bu kadarla kalmadı. Bü- tün telgraflarımı, şifre edilmek Üzere Mattheus'e tevdi etmemi emrettiler. Bunları kestim şif- re etmek belâsından kurtul- duğum için bir cihetten buns memnun oldüm. Fakat — diğer taraftan bu yüzden Mattheus'e aramızda mütemadiyen — ihti- lf hüsl — olacağını da tab” min — ederek son — derece muazzep oldum. Nitekim Matheus benim tek | graflarımı şifre ettiği müddet- çe muntazaman haftada Üç defa kavga ederdik. Tab'an biribirlmize sempatik değildik. | Bundan mnada o mahzende © şerait altında çalışması Matl” j hbausnlin asabı üzerinde fenâ ( Arkası var)