9 ( Her hakkı mahfuzdur ) Söylerken sesi titriyordu. Cebinden altın tabakasını çıkardı. Uzattığı cigarayı aldım ve hemen kibritimi çakarak onDun cigarasını yakmak için uzattım. O, tabakasını sağ cebine yerleştirirken sol elinde tuttuğu altın çakmağı göste- rerek : — Siz, buyurun.. Benim ateşim var. Dedi ve çakmağın yayına bastı. Çakmağın ucunda, küçük ve mavi bir alev parladı. Bu alevden evvelâ zıvana tarafını geçirdikten — sonra — cigara- sım ağzına aldı. ve çak- mağı yukarı kaldırdı. Solgun yöüzü, bu alevle bir an parladı. Dikkat ettim. — Simasının Asabı okadar gerilmişti ki, ne büyük bir heyecan geçirdiğini derhal anladım, ve.. Bu kadar bheyecane rağmen, ittihaz usülleri ve itiyatları feda etmi- yecek kadar metanet göster- mesine hayretle baktım. He- nüz esbabını bilmemekle be- raber onun şu dakikada çok acı bir teessür ve tefekkür içinde olduğunu pek Alâ görü- yor ve böyle bir zamanında cigaranın zıvanasını alevle te- mizlemeyi unutmamasını çok şayani hayret buluyordum. Abdülhamit, cigarasından bir aç “acfes çekinmciye “ kadar sustu. Anladım ki, söylemek İstediği şeyleri düşünüyordu. — Biliyorum ki, burada bir vazifeniz var. Diye başladı, vazife, —mukaddestir... — Yinc biliyorum ki; çok muhterem bir de vicdanmız var... Rica ederim, şu ande, sözlerimi riyaya atfetmeyiniz. Ben, sizi lk gördüğüm ande, vazifenizi vicdanınza.. Vicdanınızı da va- zifenize feda etmiyerek ikisini | birden yürütecek kadar temiz | bir yaradılışa malik olduğu- | nuzu anlamıştım. Buna binaen, | kaç gündür, size bir ricada | İ | Yakın.. Ğ AUK bulunmak istiyordum. Bu rica- mi kabul etmek, etmemek size aittir. (Hasbelvazife), —bunu | dinlemek ister misiniz., İstemez | wisinie? | — Emredersiniz. Efendim, — elimden gelen birşeyse... İ “:i'l'-ı-lıı::ı ederim.. Elden iyecek birşey değil... Ne i. devlete, ne millte dokunmıya- cak birşey... Zaten Örüyor- j sunuz ki, artık beni y im — devlet A” millet işlerile hiçbir alâkam adı. çekiyordu. Araya başka lakır- dilar karıştırması, belki de geliyordu. Halbuki, İımîml.ı de sabursuzluğum artıyordu. — Benim” sizden ricam, çok '"lll.l gülecek iniz.. Sade- bir şüphı in bunu halletmek basit.. Belki de ve hayret cîhlıınaık, olunuz, yalnız İstiyorum. M. Alfredo Xx  Doktor Atıf B. Emir buyurunuz.. Başını pencereden tarafa çevirip, elile göstererek: — Şu, biraz evvel musiki sesi gelen evi gördünüz değil mi?.. — Evet efendim.. — Sizden yalnız şunu rica ediyorum.. O evde kim otu- ruyor. Ve © (Serenadı) kim söylüyor?.. Bunu imkânı var mı?.. Şaşırdım, hayrette kaldım. Birdenbire cevap vermiyerek öğrenmek MA Hamit, Şunu Rica Ederim| Dedi. Bu Şarkıyı Kim Söyliyor, Öğrenmek Mümkün Müdür ? NAKİLİ: ZİYA ŞAKİR başımı cama yaklaştırdım. U- zaktaki eve bir daha baktım.. Pencereler kapanmış ve ay- dınlık kalmamıştı. Her hareketinde, hatta her nefes alışında bile bır mana ve maksat takipeden Abdül- hamidin, bu sua!linde de mü- him bir sebep gördüm: — Müsterih olunuz efen- dim.. Yarın Ööğrenir, efendi- mize arzederim.. Dedim. Hiç birşey söylemedi. — Teşekkür ederim. Bile demedi. Fakat, öyle bir vaziyet 'aldı ki, onda bin teşekkür mündemiçti. 4 Kinunusanl 328 Abdülhamit; gözlerini göz- lerimin içine dikmiş, büyük bir merakla beni dinliyordu. — İşi, baştan arzedeyim. Dün, leye doğru bir iş ba- hane ederek köşkten çıktım. Her ihtimale binaen şurada burada dolaştıktan sonra, © eve gittim. Kapıyı açan hiz- — Müösyö Piyer.. Evde mi?.. Eğer kendisi yoksa madamım da görebilirim. Benim vasıtamla kendilerine bir paket geldi. Onun bakkında görüşeceğim; dedim, Hizmetçi bir Musevi kızı idi. Güldü ve başını sal- ladı: h Mi _ovîyh.ıı."'= ko ınis- yonıı.Zu M. Gabriyellanın evidir, dedi. Ve sonra hizmetçi ile aramızda şu muhavere geçti: — Canım nasıl olur?. Bana burayı - tarif ettiler. Madam gayet güzel piyano çalarmış.. Sesi de çok güzelmiş.. Hatta, bu gelen paket de, Madam için sipariş edilmiş notalarmış. — Çok Yanlış.. Bizim evde piyano vardır amma Madam çalmaz.. Küçük kızı vardır. O ders alır. Daha çocuktur.. ( Arkası var) Bilmecemizi Ddgru Halledenler | Dünkü nüshamızdan mabat| Birer Kitap Kazananlar Fatih Haraççı Muhlddin mahallesi mek- tep sokak 11 Nerime, İzmir yenl müza- yede #alonu cıvarında kaveci Hüseyin Avnl, Örtaköy Müncü İk mektep Ha- Hce Süreyya Hanımlar ve Beyler Birer Kart Kazananlar 42 imcl (flk mektep 236 Hadiye, Kon- ya Kürkçü oğlu mahallesi 43? Hamza, Firuzağa Matara sokak 13 Yıldız. Ce- mal, Aksaray Nalımcı sokak 273 Servet Azmi, Konya Gazipaşa mektebi karşır gada bakkal Halll, Vefa orta mektep 76 Galip, Ankara İmalltı harbiyo Tüfek fabrikası 44 Nihat, Mantsa — Urunçarşı- da Tahmla Rebi Ef. Mubtumu Hikmet, Balıkesir Merkez K. inzibat zabiti Ke- $ Ziya, Söke Tapu kütibi Cafer Efendi eğlu İbrahim Cafer, Fikret (Klüp aza- gından), Cağaloğlu Mahmudiye caddesi | talebesinden SII, Yozgat Maarif, Müdü- tünün kım Ayhan, Kuzguncuk Bağcı sokak 44 Sebahattin Nuri, Adana Ga- zete bayli Refet Beyden Bozkurt, Ada- ma Ticaret mektebi talebesinden - Hik- met, Sivas Erkek lizesl Neş'et Nafix, lanndan Fevzi B. kıtı Muazzez / Eevri, » Kokaryalı Tramvay caddesi 1062 Vedat, Kouya İsmetpaşa mektebi Tür- hân, İstanbul Lisesi 764 Tarık, Ankara Kayan topane, mermi ambar memuru F ğf!f![* 5! İ [.ğ ee SON POSTA | Resminizi Bize Te BUlE Gönderiniz * * Size Tabiatinizi Söyliyelim Resminizi — bire gönderirseniz elze tablatinizi söyliyebiliriz. Fakat bunun için gönderilecek resimler iyi ve tabil porda çıkmış olması Mzumdır. Taki mütehasmısımız — mütalsasında —hataya düşmerin. * Tablatlerini anlamak Üzere — bize yesim gönderen karilerimiz hakkında mütehasasımızın — mütalcasını — aşağıkl satırlarda — ekuyabilirsiniz : * Pertev be; : Kendini gös- termek ve ken- disine ehemmi- yet verilmesini ister. İzzeti nef- ; sini okşıyacak , hareket ve me- * dihlerden fazla ©| haz duyar, tak- dirden — hoşla- nır. Tenkit ve tahakküme ta- Maminll edemez. İyilik ve mu- avenetten çekinmez. * İbrahim Cemal bey: Ha- tırşinastır. İk- — .. fazla yormak, hürriyetini takyit ecmek iste- möz. Menfaatlerinden başkala- rihi 'da iİstifade ettirir. ea e Ulvi bey: Sakindir. Mihnet ve meşakkate tahammül gös- termek ister. Karadlarında, Hil ve etlerinde Sessizliği w tercih fd'. L Hicran Hanım: Zeki ve cv idaresinde be-” ceriklidir. Müş- külâtla müca- dele eder. Söz altında — kal- (Fotografının dercini arra etmiyor) A. Bedri bey: Sakin, sıkıl- gan ve fazla saygılıdır. Karar- larında mütereddit, dahajziyade vehme kapılır. Kendi başına bir iş takip etmez. Yaratıcı kudreti zayıftır. sabırsızlanıyor. ve mektup çe Gi D faeğraliler talişer vedeedü Coza Tatbikatı Geçen sene Adliye Vekâleti tarafından ağırceza — müddei- umumilerine Ankara Hukuk mektebinde verilen kurslardan Vasfı Raşit Beyin Ceza Mu- hakemeleri Usulü Kanununun tatbikat ve sakkine ait 8 ders bu kerre Ankara Hukuk Mek- tebi tarafından bastırılmıştır. Fiati 1 liradır. Tevzi maballi mahallesi 4 İlhan Hanımlar ve Beyler. | Cihan Kütüpanesi. Bu Sütunda Hergün Yazan: Andre Birabo Tercüme eden: Server Bedi HAYVAN Klod evine geldi. Karım - bir kadınla konu- Şuyordu. Klod, çekingen ve nazik bir tavırla irkildi: —Ah, dedi, meşgul musun? — Evet, hizmetçi idareha- nesinin gönderdiği şu matma- zelle konuşuyorum, mutfakta Klemansa yardım edecek, bi- liyorsun. Klod nezaketen “Evet, evet,, dedi, fakat doğrusu, Klemansa yardım için, bir hizmetçiye daha ihtiyaç olduğunu bilmi- yordu. Bu musikişinas, evin teferrüatına ait işlerle meşgul olmazdı. Hizmetçiye tatlı tatlı gülüm- — Afhınızı rica ederim, bir dakika müsaade ediniz, dedi ve karısına döndü: — Konserdeki loca mesele- si, dedi, bizim loca dört kişi- lik... Senin akrabanı mı yanı- mıza alalım, benimkileri mi? Vakıa orkestra koltukları da- ha rahattır. amma, — anneni vanımızdan ayırmak istemem. ğ i dalma nazik Klod Kendisi de bestelerine, eserle- rine nekadar benziyor, o şef- faf, havai mai, gürültüsüz bes- teler. Karısı bu sevgili adama şefkatle baktı. Klod, karısile bu loca me- selesini hallettikten sonra çaliş- ma odasına gitti ve kadın hizmetçiye döndü: — Şimdi işimize Dört yüz frank mı istiyorum dediniz? Fakat, hizmetçi bir gelelim. cevap vermeden dedi ki: — Bey Ef. harpte bulan- du mu? Evet, doğrusu, Klod harpte bulunmuştu. Duvarlara — asılı yirmi kadar resmi arasında asker Klodun da fotografisi vardı. Henüz kır düşmemiş saçlar üzerinde kırık bir “Kepi,, ile, büyük bir top arabasının yanında duruyordu. Bu resimde Öyle müşfik bir tebessüm ve le — hül, özler vardı ki g’üviye, y(.:ı(l:flııı karısına ) : “Benim kocam bu olacak. ,, d =:“'lıhıı niçin ona bunu soruyor? Klodun asker oli nereden — biliyor ? Hizmetçi müphem cevap ve- Harpte, Klod, e;m ırkı: sında, İî: liğinde imiş, onu görünce hiz- metçi tanır gibi olmuş. Silvi, hizmetçiye dikkatle bakıyor. Hayal değil. Yüzü birden bire sararmış, elleri titriyordu. Bu ıışııı ve adeta ilsiz, ü ve yük elli bir kız.. Bilinmez neden, kırları ve inekleri, “öküzleri hatırlatan bir kız. Birçok ısrardan sonra, Klo- dun karısı, şunları öğrendi : Klod bir gün bu kızın kö- yüne Evet, güpegün- düz.. patates topluyormuş.. Klod onun üstüne yürümüş ve yalan söylemiş.. Yalan.. Tatlı bir adammış amma.. Canı is- temiş.. Fakat onun ( hizmet- çinin ) camı — İstemiyormuş... BLÜZ KUPONU AA aei önüz Kü Vdi Haa AliZ bakasına iştirak etmek isti- ee bu kuponları toplamaz aarleri Hrgki e Kü Te ve blr ;_1::.:.“.“ vebu —at levam edecek- tir. $ kupon - toplı; saklardır. KŞi ÂYE Çünkü, — öyle ya, — insanın günü gününe uymaz. Ve Kloda anlatmak istemiş ki ona el dokunulmaz... Fakat, ne der- siniz, Klod buna kulak asma- mış ve bir yumruk vurmuş l " ona.. yarı baygın bir hale iy 4 getirmiş onu.. Ve — ırzına Ç geçmiş. r Klod! | Hizmetçi bunu kesik ve İlen kısa kelimelerle, büyük bir zahmet içinde anlatmış, çünkü | mecbur .ğh.qh. Te - Silvi hiç söylemedi, kımıldamadı, del düşmüş- ? - tü. Ağır bir süküt. © Hizmetçi müphem bir eda ile. — Harpte... Erkekler... Bi- ya... Diye mırıldandı. Silvi cevap vermedi. Düşü- nüyordu! “Klod...,, Fazla sıkılan hizmetci: —O halde ben gideyim, dedi. — Peki, — Allahaısmarladık, Madam. Hizmetçi Silvi he ayni yudı:ı İ&hulNîhıye(. lıirIr denbire v ataktan ıçrımdm'mılâıdı ve birdenbire kocasının odasına girdi. S Klod masasının — başında. Elinde nota kâğıllarile, düşünü- yor. Silvi onu bam başka Eo- receğini — zannetmişti, — fakat o hep o: Sevimli. Ka- karısına doğru döndü ve gü- lümsedi; ” — Çalışıyorum. Fakat sen beni nhıh’ı'x etmezsin. Otur vakit —oturduğu yere — ilişti. Klod alıştığı bir tavrı yapı- ordu: Karısile kendisi arasına ir duman bile girmesin diye cigara dumanını elile savu- yordu. Silvi düşündü: Hayır, bu adam bir mürai değil. Tatlılık rolü oynamıyor. Sevdiği, be- yendiği bu erkek cidden iyi kalpli. Yalnız, onun ta içinde, herşeyin ta içinde olduğu gibi “Hayvan,, var. Hizmetçi diyor- du ki: M“'Hırp(ı...EErlııl:uu.. Bilir- ya..., Evet, mi adamda * d Hayvan , ın zubur edebilmesi için bütün bunlar lâzımdı: Sert bir asker hayatı, kadınsızlık... O sırada, içeriye, beş ya- şındaki çocukları girmişti. Annesi : — Girme iceri, ga1 benimle gel, dedi. Ve çocuğunu dışarı çıkardı, onu müdafaa etimek ister gibi, kenadisini müdafaa etmek ister gibi, göğsünde sıktı, çünkü azap çnkâvordn, çünkü nefret edi- yordu, çünkü, biliyordu ki tatlı bir adamın, karısına ve kızına şefkatle gülümsediği bu zarif odada, göze görünmi, bir. * lfıyvııız., dımvy:ı'dıd.*: ecektir, fakat göze hiç NW:'IIİL hep oradadır orada ©. ALTINCI PATRON KUPONU ) |