4 T 6 re | EE I Bile ikate yumanlar Meb'usu: MAHMUT | | l EMMUZ 1931 ı sene, No. 1937 KUSHASI 5 KURUŞTUR İostanın tetkiklerinde, ren- | ie dikkat yoktur, hakiykat samimiyet yoktur. Bu gaze- riyatında sinsi bir ruh, da- alüst ediyor, va kariyer, resinde halkı ümitsiz dü- iteleri! «m maneviyatını çalışıyor, Yapıcı, yarancı bu mudur? huriyeç Halk Fırkasının esas ensibi vardır. Bu prensip, ana programına girmiştir: e hall ayrı ayrı sınıflardan p değildir. Türkiye halkı, içtimai hayat için, iş bölü- İbariyle muhtelif mesai erba- rılmış bir camiadır. Meselâ: €x. İ çiftçiler, küçük sanayi erba- inf, amele, itçi, tüccar Türk 1 teşkil eden nreleridir. İşre bütün bu züm- menafii arasında tam bir â iş ediyoruz... Bütün işleri- yeni teşebbüslerimizde bu nsipten ayrıldığımız yoktur. ağmen Son Posta, Halk Fır- kendi prensibi aleyhinde yü ü söylüyor. Memlekette sa- imaye edecek “diye, köylüyü izi, zarara soktuğumuzu id- or. Halbuki bazı sanayi köy izin aleyhine olarak himaye fileri fırkanın ve hükümetin m geçmiş değildir. Böyle iken nin hayal evinde bu fikir na- bulur? İnsanlar, layubti de- er. Milli idareye bazı hatalar acak yegâne kusur; köylüle- ii aleyhine bir politika #a- imesidir. Posta diyor ki; anayii himaye edeceğiz, hariçten gelen şeylefe ve eşyaya ağır ız. Bu ağır vergiden İki şe- Sçifabrikamız ve bazı sanayi» e istifade ediyor. Halbuki ünün en Büyük ve en mü- ci sarfiyatı şeker, petrol ve t bezidir. Fabrikalarımı- limaye için köylüyü zarara yoruz, hayatını pahalılaş- goruz.,, defa, Türkiyede sanayiin hi- si İzm madır, değil midir, me | bi liberal ve himayeci sistemle. taraftar olanların mücadelesi nuna dahil olacak bir şeydir, € İki sistemin İehine de, aleyhine k söz söylenebilir. Bütün ma- vaziyeti muhitin ihtiyaçlarına, iğliyetlerine uydurmaktır. Her biz, mutedil bir himaye usu- $ kabul etmekle © hem medeni bleketlerin takip et iği, hem de ol yacına €n ziyade uy- istemi tercih ettiği kaniiz. Mesele burada değildir. Postanın muharriri, sanayii, lerin aleyhine olarak himaye mize misal olarak şeker sanayi. almakla kendi tezi aleyhinde £ kendisi canlı bir delil hazır. oldu: Bu zat, unutuyor ki, sanayiinden istifade edenler, yedarlardan ziyade köylüler. 5 Çünkü seker sanayii, daha zi İe bir ziraat meselesidir. Pancar İla şeker kamışı ziranri meselesi. i Her memlekette dünya piyasa. dh tabi olan şeker fiarinin herhan. tesir ile, yahut tabii ve Ârızi sebeplerle düşmesi, sermayedar İL bir çok zararlara sokması daima başlıca çalış» | vergi koyu- | Dünkü deniz yarışlarında kızlara ve erkeklere bayrak verildi Mevsimin ilk denizcilik müsaba- kaları dün Beykozda yapıldı İ Deniz sporcuları oldukça iyi bir' İ gün daha geçirdiler. Senenin ilk ya- rışları olan bu müsabakalara Fener, Beylerbeyi, Beykoz Haliç olarak | dört kalüp iştirak etti. Galatasaray mesafeleri geç öğren diğinden ve antrenermanlarını baş- k. mesafeler üzerinde yaptığından, ve heyetin icraatının bir kaç nokta- | sına daha iriraz ederek bu müsaba- kalara girmemiştir. İ Yarışlar. iyi tertip edilmiş ve dü- şünülerek yapılmıştı. Ancak saha- da inzibat pek temin edilemiyordu. Zaten yarış mahallinde pek az gemi | vardı. Denizcilik heyeti bu müsaba. ka ile epeyce uğraşmıştı. Müsabakalar ilân edildiği saatten yarım saat sonra başladı, Filvaki bu | | büyük bir hatâ değildi. Ancak gi tam zamanında ve #aafi santine haş- Manuş olsun isterdi. İlk yarış olarak tek çifte müptedi- ler yarışma başlandı. Bu yarışın me salesi 1200 mx di ve dört kulüp te iştirak etmişti. Yalmız Fener iki fila ile yarışa girmişti. Beylerbeyi kulübü lisansı hakeme verilmediği ! için müsabaka harici bıralerldı. Fene- rin ikinci fıtası ile Beykoz çekişiyor- lar neticede Fener fıtası ileri fırladı ve rakibini bir az açtı, Arkada üçün <ülük için çırpman. Fenerin birinci fıtası ile Beylerbeyi ayni sür'atle gi- derken, Beylerbeyi geçti ve yarış bi- rinci Fener, İkinci Beykoz olarak bitei, İkinci yarış iki çifte e müptediler i. Finalı iki yüz metre kahn | imal dahilindedir. Halbuki şeker | irikalarına pancar ve şeker kamı. yetiştiren zürra, paralarını hattâ | i sulü idrakinden evvel bile avans | k almış bulunurlar. Alpullu ve | (ek fabrikalarının muhitlerindeki | İblere temin ettiği refah ve serve- | ii erinde görmek lâzımdır. Bilhassa çinde çiftçi halk, bu fab- laların vücunünü bir nimet say- ketadır. alnız Trakyada pancar ekilen a Yüz bin dönümü tecavüz edi. | hr. Alpulta fabrikası faaliyet halin- Müsabakaya girenlerden <aya kadar birinci gelen Beykoz fı. tası birdenbire abandone etti ve ra- kibi Haliç birinci oldu. ikinci Bey. koz. Üçüncü yarış iki çifte dirsekli müptedi yarışı idi. Buna iki kulüp iş birak etti; Fener « Beykoz! Başlangıçta iki fıta beraber çıkr ve yarıdan sonra Beykozlular rakip- lerini geçerek birinci oldular Dördücü yarış, üç çifte müptedi yarışına, Fener, Beykoz, Haliç işti- | ŞMUIyes Eaşmakarriri: Siiri Molu Bu yarışlara, mesafelere ve diger bazı noktalara itiraz ederek Galatasaray girmedi Müsabakaya giren hanımlardan iki çifle-ile girmeyen Galatasaraylıların bulundukları motör Ne Galatasaray, ne Fener sahada yok Futbol hey'eti İstanbulspor kulü- bünü şilt birincisi ilân etti Dün Stadyumda futbol by. etinin kararına nazaran, Fener | le Galatasaray'ın karşılaşacağı nı zanneden spor meraklıları büyük bir inkisarı hayale uğra- dılar. Mamafi Stadyuma girme den evel de takımların her iki- sinin de sabneye çıkmıyacakla- rı kuvetli bir şayia halinde ku- laktan kulağa dolaşıyordu. Ne- tekim muayen zaman gelip geç tiği halde takımlardan hiç bi- risi sahaya çıkmadı. Bu hadise üzerine İsanbul Kandilli tepelerinde bir aşk faciası I Bir genç, gece yarısı, evvelâ sev- İ | gilisini, sonra kendisini öldürdü Dün sabah sekiz buçukta Kandilli karakoluna 18 yaşlarında bir kiz göl mişi — Ben Kandillide çilekçi Salih iken bin iki yüz smeleyi çalıştı. | rak etti, Beylerbeyinin çok kıymetli | Efendinin yeğeni Haticeyim. Fıstıklı |jordu. Köylü ve işçinin faidesine ın bütün bu mokralar, çok yazık ciddi ve samimi ol.nası lözim ge- bir terkiyk ve tenkitte hiç yer mayor, . (Devamı 5 inci sahifede) | üç çifteşi muntazam ve mükemmel bir çıkışla birinciliği ele aldı ve yarı- şın sonuna kadar kadar çok muvaffa kıyetle idare erti, Bu ekipteki kürek siler hakikaten gok iyi çalışmışlardı. (Devamı $ inci sahitöde) ile Vaniköy arasndaki patikadan geçiyordum. Orada bir selvi ağacı. nın altında bir kızla bir zabitin ölü olarak yattıklarını gördüm. Geldim, size haber veriyorum, demiştir. Karakoldaki polisler bu dehşetli | | futbol heyetinden dün şu tezke | reyi aldık: | “3-7 -.931 tarihinde icra | edileceği gazetelerle ilânedilen | Fenerbahçe — Galatasaray şilt | finâl maçina her iki Kulüp te | | icabet etmediklerinden evvelce | İ ilân edil vecihle' bu hi İ taki haklarını kaybetmemiş). dir. Hey'etimiz 930 - 931 senesin | de ( İstanbul spor ) kulübünü şilt birincisi addetmiştir. İlânı keyfiyet olnur.” haber karşısında derhal harekete geçmişler, tarif edilen mahalle gide rek filvaki bir zabit ile bir kızın ölü olarak yattıklarını, zabitin koltuğu altında tabanca bulunduğunu görmüşlerdir. Feci bir cinayci hüdisesi ile kar» şılaştığını Tahmin eden zabıta me- | murları derhal ölülerin hüviyetini | | #ahkika başlamışlar. ve bunlardan e EA ET & mu sanucuc; 1— istanbulun lik günleri. 2 --Harlei ve von haberler. 3 üncü sahifede: 1 Bir Katil üç sene sora yakalandı. nasi Pek Ro: ı | öğleniyer. 4 üncü sahifede: ek ye, Galatasarayla Fenerbahçe dün sahaya gelmediler | Aşka dair ne düşünüyorsunuz? Reisicümhur Hazretlerine kadar dil uzatmak küstahlığında bulunan terbiyesiz ve cahil bir mektep kaçkı- nının “Yılmaz, namındaki paçavra- 4 şuurlu bir efkârı umumiyenin nef- reti karşısmda mukadder olan âkı- bete yuvarlandı girti. Hiç bir gaze- tenin tabutu, mezarma giderken arkada bu derece inşirah hissi berak- mış değildir. Şimdi bu habis düş- mandan arkada beki kalan, küfür ve iftira gibi nahoş sadadan manda aldattığı bir takım kimselerdir. Hu rufatçı, kâğıtçı, mürekkepçi alacak larını tahsil için müracaat ettiklerin- de idarehanelerinde kimteyi bula- mamaktadırlar. Sehiplerinden biri hastalığını bahane ederek idareha- neye gelmiyor. Ahmet Kadri Bey de öldürdüğü köpeği başkalarma sürüt mek için şunun bunun aleyhine da- ön açmıştır. Muhalif geçinen diğer gazetelere | gelince; bunlarin biri, evvelki gün yazdığı bir başmakalede utanmadan İsmet Paşaya ve Halk Fırkasının “munsıf meb'uslarına,, dehalet edi- yor. Meclis matbuat kanununu mü kere ederken, kalem hürriyetini dafan ersin imiş, muvafık gazetelerin de muhalif gazetelere çatmalarna mahal verilmesin imiş, Bunu İsmet Paşadan ve Halk Frrkasının meb'us- larından bekliyorlar. O İsmet Paşa- dan ki, daha düne kadar hakkında söylemedik söz bırakmamışlardı. O Halk Fırkasmdan ki memleketi id. mihlâle sürüklediğini hâlâ ie 'in edip duruyorlar. Kalem hürriyeti, matbu. at hürriyeti, teşkilâtı esasiye kanu- nunun bilemeyiz hangi maddesi bun- ları ağızlarına alanlar İsim? Muhalefetin hakkı, muvafakatin hakir kadar mukaddestir. Bü; iyi amma, senelerden beri - muhalefet aamına yazilan yazılar, tezvirden, mugalatadan başka nedir Bu gün ak dediklerinde yarın kara demek- ten çekinmeyen, bir gün devletçi, ertesi gün liberal maskesi altında maskaralık eden ve hedefleri rejimi yıkmağa matuf olan yazılara muha- lefet mi diyeceğiz? Sermayenin nereye yatırıldığını göstermek gibi bir maksadın arka sma gizlenerek şunun bunun yaptır dığı binaların resimlerini gazete sa- hifelerine geçirerek her kesin haysi- yetile oynamağa muhalefet mi diye. ceğiz Bu yün bu şahıs, yarın bu müessese, muhalefet maskesi altında #wi kastçilerin takip ettiği sinsi prog ram âşikârder. Faka; gafiller bilmi. yorlar ki adalerin kahir pençesi o- muzlarındadır. Matbua: hürriyeti gibi mukaddes bir mefhumun arkasına gizlenerek kazanç temin etmek veyahur inci ka çevirmek isteyeni hiyeti anlaşılacaktır. — Hüseyin Rahmi Bey, az evvel iskeleye indi, İstanbula göçecekte... — Aman demeyin! — Biraz koşarsanız yetişir- iniz beli Çamlığın uğultulu rüzgür- ları arasmda tek başına bir târi iü dünya zaviyesine benziyen stadın köşkü, sanki döndü döndü de başıma yıkıldı. T»:s yüzüne, koşar adım iskeleye öyle bir dönüşüm var ki... gi, fıstık makam, ucu kıvrık si yah bastonuna dayanarak ö- nüm sıra gidiyordu. Hemen yaklaştım. Üstat benim köşke kadar gidip oradan geri döndü- ğümü anlamıştı: — Vah vah.. üzüldüm doğ- rusu.. Hem bilirmisiniz, benim misefirlere kendimi evde yok 'dedirtirmişim. — Yat. Bakınız bunu bilmi- yordum üstat! —Evet! Hattâ bir defasında ibi türlü türlü riva” yetler çıkarmıştı. Hulusi Bey, sen hatırlarsın, hani ne idi o, bir gün bi beni aramış ta başıma güya namaz bezi alıp pencereden seslenmişim: —A... ayol, namahremim ben.. Ne diye kapıyı çalıp duru yorsun? demişim, Siz bu dünyada muziplik mi ararsınız... Heybeliden vapurla dönüyo- ruz. Hüseyi Rahıni Beyi kap- tan köprüsünde tenha bir köşe ye çektim. Üstat anketin mevzuunu renince ilkiri tevehhuş eti — Geçin bizi canım... Hele başkaları söylesin de.. İsterse- niz size yazar gönderirim. Böy lesi daha iyi olur.! diyordu. Fa kat sonunda razı oldu: —Aşka dair düşüncelerim tu öğ bakiki ma- | baftır... Bana sorersanız derim ki aşk, tabiatin insanlara en bü- fena bir şöhretim vardır. Gelen | | Hüseyin Rahmi Bey neler anlatıyor? “Şimdi anlıyorum ki ihtiyarlıkta aşk, sade gözlerle de tatmin edilebiliyormuş ! "” Tenasüli vazifenin içine derin bir haz koymuş, tabiat bizi istediği gibi çalıştırıyor Hüseyin Rahmi Bey bir adam, müspet me: yü maz. Şopenhaver'in dediği gibi aşkın ıztıraplarından uzun se- neler geçmedikçe kurtulama- yız. Niçe gibi filozoflar, bizim şikâyet ettiğimiz ıztırabın bir zevk olduğunu söylerler. Hiç tecrübe etmedim amma zannet mem ki ıztırabın zevki olsun. — Sevmek mi iyi, sevilmek mi? — Sevilmeden sevmek müva zeneli bir iş değil.. Aşk, müte- kabil olmalı... Mamafih, sevil- meden sevmekte lezzet bulan- lar da var. Sevdiğinden yüz gö remiyen, yahut onun hıyaneti. ne şahit olan bir adam hayalı- nın en büyük işkencesini çe. ker, Sevilmeden sevenlerin iddinla rma göre aşk, tatmin edildiği zaman bütün kudretini kaybet miş oluyor. İntiharlarim çoğu. hep tatmin edilmemiş aşkların neticesi değil midir? Hüseyin Rahmi Bey, burada İ önüne bakarak dövam etti: — Ben kendi hesabıma selâ meti ihtiyarlıkta buldum. — Ohalde bir sual üstat? Ih tiyarlıkta aşk nasıl oluyor?. “Mürebbiye,, yi yazdığı genç- lik senelerine avdet etmiş gibi derin bir iç çekintisi arasında cevap verdi: — İbtiyarlıkta aşk... Niçin) vw | yök zulmüdür. Aşka yakalanan Bugün Ankaraya avdet ediyor Dahiliye vekili Şükrü Kaya Bey bugün iki trenile Anka- raya gidecektir. Vekil Bey dün Tokat'lıyan otelinde bir çok ziyaretleri kabni elmiş ve öğleden sonra otelden çıkarak bazı ziyaretlerde hu- lunmuştur. Vefa Yüzücüleri Ortaköyden tam 25 dakikada Üsküdara geçtiler Vefa yüzücülerindn beş genç Bedri, Muhittin, Selim, Dün- dar, Nesip beyler, dün Ortaköy kulübünün önünden denize gi rerek Üsküdara geçmişlerdir. İlk geçen Bedri B, 25, Muhit Politika SÜKÜN Sükün kime lâzımdır? Korkan adama. İnkılâbın zahmetlerini anla- mayıp onu herhangi bir iktidar oyunu vasıtası zannetmiş o- lana, Sessiz sedasız kazanmak is- tiyene, devletin ve cemiyetin hayatını kendi hayat müddeti nin dar ve kısa çerçevesi ara- sında görmüş olana, Kazanççıya, Hutbine, Ve oportüniste lâzımdır! Kazanççı, hutbin ve oportü- yabilir; inkilâp fırkasında asla HAREKET İnkılâp fırkasının nabzı, ha- rekettir. Biz hücum edeceğiz, onlar tin B. 27, Selim, Dündar beyler 30 dakikada geçmişlerdir. Bu cumaya Süleymaniye yü. zücüleri de bu musabakaya işi | yes? unsurların yaptığı tasli. | “Devamı $ inci sahitede) tirak edeceklerdir. | sövecekler, Tedhişe güleceğiz. Bizde şu, iyman olmalıdır ki cümhuriyet iktidar hiç bir za iam'düşmiyecek, her zsman nist Galata bürosunda iş ara- | (Devamı $ inci sahifede) falih RIFKI | yelerle kemale erecek, tehlike I yalnız rejim düşmanları içir olacaktır. TEHLİKE Bu memlekette inkilâpgı, cümhuriyetçi, hareket ve kav- ga adamı olmayandır. Bunlar iki tehlike karşısındadırlar: Mukavemete kalkışarak ölmek tehlikesi bir, unutularak ve atı larak ölmek tehlikesi iki! İnkılâp firkasının ölçüsü, ha zeket, hizmet ve muvaffakiyci tir. (Lüten sahifeyi çeviriniz) Ermeniler İN Suryede © müslümanlara yapılmış olan mezalime dair A. H. Beyin vesika- lara müstenit yeni bir eseri Ermeniler » Serlevhasile (o yakı d “Milliyet, sütunlarında | | “millinet, sütenlarınde |