4 Temmuz 1931 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

4 Temmuz 1931 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

wwdesi “Milliyet” tir. 4 TEMMUZ 1931 | IDAREHANE — Ankara cadde- «No: 100 Telgraf adresi: Milliyet, Annbul. Telefon numaraları: (|) 2431724312 — 24313 sai ABONE ÜCRETLERİ Türkiye için Hariç için aylığı 400 kuruş 800 kuruş 70 , 1400 1400, 2700 7 L öğe Gelen evrak geri verilmez Müddeti geçen nushalar 10 kuruş - Gazete ve matbaaya ait işler n müdiriyete müracaat edilir. "Haftanın yazısı * Fasulya yasagı "Serseri bir çocuktu. Ben ta- tanıyalı esaslı bir iş tut- işsiz fakat afili gençler İyi geniş pantalon burnundan ayrılmış dikişli kundura “yaz kış kalın örgülü bir spor tilâsı giyer, ceketi de daima NE nişanlılar biribirini taşır i kolunda taşırdı. Parası ol $ ıdığını bildiğim için her altı a memleket değiştirir- Na ettiğine bir türlü akıl erdire zim. Hareketinden üç gün “el tesadüf edersem haber Wördi: kz Yarın Triyesteye gidiyo 0 söyler, ne de ben kurcala m. Yalnız arkadaşlarının an | Lıklarına inanmak lâzum ge- ie A üç defa ateşçi o- "Sek geçmiş, İstanbuldan Ber- "7: bir trenin bütün ayak yol- nöbetle saklanarak git- ie Marsilyadan Mısıra giden | ira girdikten sonra ya- i pda bakkal dükkân - açmış, ak içki sattığındandola; edilmiş, hapisten kaçmış rar Mısıra gelmiş, nasıl gel tay orasını bilen yok.. Kendi mi yormuş. Dostları bu talir aşk macerasına, düşman 3uyda mevkuf olarak geldiğine yorlar.. iü ırda arsbacılık, seyyah Sul ğı ve su yolculuğu ; sonra bir kadınla se , artist olan bu kadınla ddet bariarda dans etmiş ire Mısırdan çıkmış» (0). Güya karının kocası var- St #a o gelmiş... “Saha uzundur. Vaktim ol. EM ve erkal amindan nda buraları karış karış u arasındaki bu ci aşiretlerin ceve- m Celâl gittikçe silâh seslerini ve bu- İl ücretini nereden teda | Si bir zengin e Kriz lee e ve — Artık Ana Ee 3 geçmiverdubana kadar bir iyeikta tayfalık ederek gitmiş, — BIKINCI KisiM — nunla beraber bana daima te- miz bir çocuk tesiri yapmıştır. Lâkin serseridir. Bir dalda dur maz... Bugünlerde İstanbulda oldu- ğunu işitmiştim. İki seneden beri burada olmadığı için pek özlemiştim.. Ne zaman İstanbu olduğu haberi İmca ziyareti ini bekledim... İntizârım boşa çık madı geçen çarsamba günü gel di. Yine pantalonu geniş, kunduralar yayvan spor biçimi yaka açık, fanilâ kalın ve caket kolunda idi. Hiç değişiemiş, yalnız saçlarını dibinden kestir için ucuz gezen Alman sey yahlarma benzemişti. İki sene dolaşmış bir adamın anlatacağı — Bir gün öğleden evvel bu- Ben, yazımı hazırlamak için gazetelere göz gezdiriyordum birdenbire elimdeki gezeteyi al dı ve kısa bir dikkatten sonra: — Sizde sesli film mi çevrili yor?. Diye sordu.. — Evet, dedim.. İstanbul s0 kakları isminde bir film.. — Aman bu sesli filme dair başımdan bir şey geçti. Sana an latayım,. Ben geçen sene Paris te idim.. Dışarı bulvarlardan bi rinde bir amele lokantasında çalışıyordum, Mal sahibi fena adam değildi. Lâkin işçilerin içinde lânet ve kabaları vardı. Bir gün sarhoş bir herif bana kötü bir söz söyledi. Bir temiz dövdüm. Arkadaşları müdahale ettiler. Benim gözüm kızmış ö- wüme geleni patakladım.. Polis geldi, bizi ayırdı. Karakola git tik. Halk toplandı, Fransızlar bir vak'a olsun da seyredelim diye can atar bir millettir. Ne ise patron lehimize müdahale elti. Ameleler de şikâyet etme diler. Karakoldan kuktulduk amma, artık o lokantada çalış- mağa imkân kalmadığını gör- gelmemeğe başladılar. Tabii sebep ben olduğumu anladım ve oradan çıktım. İkiüç gün serseri serseri dolaştım. Bir gün oturduğum odaya geldi- ğim zamn bir mektup buldum. Mektup (Joinville) de bir film stüdyösundan geliyor ve film işlerinde çalışmak istersem stüdyoya müracaat etmemi tav siye ediyordu. Hemen, gttesir gin ea ii haricinde Bir yörde olan stüdyo müdürü- nü bin müşkülâtla bulduk, mek tubu gösterdik.. Nihayet anla- dık ki; ben lokantada kavga €- derken oradan geçen stüdyo | müdürlerinden birisi benim kav ga edişimi beğenmiş ve figüran olarak beni almağa karar ver- miş. Benim arayıp ta bulamadı öm şey!, Angaje olduk. Bana bir müddet film çevrilirken na- sıl çalışıldığını seyrettirdiler, staj gördüm. Nihayet bir gün kavgalı bir film çevrilmek ikti- za etti. Ben diğer bir arkada- sımla bir yere habersiz olarak gireceğim, Baskına uğrayaca- iz ben dövüşeceğim.. Basit şeyl, Her şey hazırlandı.. Kon trol edildi. Ben gece yarısı pen Bürhan Cahit Jmının yürüyüşüne tabi ola- rak hareket eden kıt'a yirmi da kika sonra sık bir hurmalığa Silâh sesleri kesilmişti. Fakat önde giden yüzbaşı Ri fatın keşif kolları yıldırım gibi geri dö şu i verdiler: Bin kadar Arap atlısı hurma lığın arkasındaki vadide pera- | kende bir piyade kıt'amızla vu- ruşark efrat ve zabitanı esir et- huşalım da anlatırım. dedi. | cek surette ileri sevketti, cereden içeri girecektim.. Uzat mıyalım. Pencereyi dışarıdan sessizce açtım ve içeri atladım. İki adım attım.. Stüdyonun bir sizliği içinde gözü kö kunduralarım öyl du ki; sormayın.. Ü mı atar atmaz.. Rejisör bağır- dı. — Çevirmeyin!. (Bana hita ğmdaki dü. | dükler?.. Haydi git çıkar şunla kunduralarımı çıkardım ayağı- ma bâşka bir şeyler giydim gel dim. Hava soğuk, bende ilk film çevirmenin tesirile terli idim.. Bütün bu ameliyat esna- sında üşüdüm. Zaten yemekte yediğim kuru fasulya barsakla rımda bir hayli inkılâbat tevlit ediyor idi. Buna terli terli cere- yanda kalmak ta inzimam etti biraz kırıklık hissettim. Lâkin ilk filmimizi çevirirken ölsem bile ses çıkarmamağa karar ver Tekrar tertibat alındı, ben pençereden girdim. Bu sefer a- yak kaplar ötmiyordu.. Odada- ki yazihanenin gözünü açtım. Tam içindekileri alırken üst üs te iki aksırık!, Üşüme neticesi! Rejisör gök gibi gürledi. — Alah belânı versin.. Bu kısım tekrar çekilecek.. Haydi biz geriye.. Herkesin sinirlendi ğini hisediyordum. Hâlimden ben de memnun değildim, de- ğildim amma elden ne gelir?.. Aksirk bu!, Uzatmyalım ben tekrar pençereyi açtım.. İçeri girdim.. Bu defa da müthiş bir sancı baş gösterdi. Soğuğun ve fasulyanın barsaklarımda yap- tıklar: menfi propagandanın se meresi olduğuna şüphe etmedi- Hararetle çalıştığımız için "sancıyı da unuttum.. Odada bir kasa vardı. Bunu kaldırıp kapı nın arkasına koymak iktiza edi yordu. Kasa pek ağır olmamak İa beraber otuz kırk okka gelir di.. Arkadaşımla beraber sessiz ge kaldırdık. Bir adım attık. Kasanın ağırlığma tahammül için yaptığım dahili tazyik neti cesi benden münasebetsiz bir ses çıktı, Çarşaf yırtılır gibi. Artık rejisör tahammül edeme- di.. — Git be herif, giklefice ne belüi imişsin! Her tarafım ses çı karıyar, 'Romik film çeviriyo- rum zannediyorum. Çık defol. Hemen dışarı çıktım.. Beni oraya almağa delâlet eden a- dam ardımdan geldi. Ve sordu: — Hasta mısın?. vğaa P — Evet. — Neden evvelden haber ver medin?.. —Evvelden bir şeyim yoktu. Birdenbire oldu., Sancılandım. — Miden mi ağrıyor?, — Hayır karnım ağrıyor. Galiba fasulyeden! çevirirken fasulye yer mi?.. Orzda ay nihayetine kadar çalıştım. Sonra hesabımı kesti- ler.. İşin tuhafı benim vak sonra vestiyerlerin inecek Bölüklere kumanda eden za- bit arkadaşları harpte pişmiş genç kahramanlardı. Bu şekil- de çete müsademelerinde ateş gibiydiler. Vaziyeti derhal kav radılar. Akşamın artan loşluğu için- de çevirme ini, esasen zafer neşesile intizamını bozan | aşirete hissettirmeden bitirdi- ler. Ve bir anda dolu dizgin Arapların üzerine atı- lan süvariler tüfenklerini kul- lanmağa bile lüzum kalma. dan yalın kılıç önlerine düşen Arapları doğramağa başladı- lar. Kaymakam Celâl sol cenah- Çok güzel bir adam, bazan çok çirkindir. Hanri But'ta böy le.. Uzun boyu ve güzel yapılı vücudu ile kadınları çok defa- lar hoşuna gider. Şanzelizede ağaçların altın- da dolaşırken, mektep arkadaş larnıdan Firmen Göşa rast gel Dedi ki: — Kadınları nasıl mı kandı- rıyorum? Dostum, bundan ko- lay ne var? İşte sana bir misal: Şu karşıdaki kanapede tek ba- şına bir esmer kız oturuyor Mu hakkak ya sevgilisini bekliyor, yahut kim gelirse.. Vaktim var sa şöyle yaparım. Doğru kızla- rın yanına giderim ve açıkça derim ki: “Beklediğiniz gelmi- yecek. Benimle haber gönder- di. Eğer isterseniz..,, der kese- rim. Eğer mabadini gelmeyenin yerine geldiğimi söylerim. Bu suretle bir çok va ziyetler hâsıl olabilir. Kız deği şiklik olsun diye konuşur. Ya- hut beklediği adam gelmedi diye ona kızar da sırf intikam almak için yine benimle bera- | ber gelir. Yok, eğer kimseyi beklemiyor da öylece oturuyor sa,hazır ayağıma gittim diye be nimle gelir. Ne cihetten olursa olsun bu olta mutlaka tutar. Artık ondan sonrasmı idare e- dersin. Allaha ısmarladık.. Hanri But bu aklı verdikten sonra yürüdü, gitti, Firmen Guş yalnız kalmıştı. Maamafih teredüt etmedi. Yarım dakika ri Butun tesadüfen esmer kıza yaklaş- tı ve selâm verdi: — Affedersiniz kızım, dedi, beklediğiniz gelmiyecek. * Be- nimle haber gönderdi. Eğer is- terseniz.. e — Yaaa... Ben zaten yazdı ateşli mektuplara rağmen gi ceğini zanneliniyordum. Doğrusu alçak adamış... —Niçin alçak olsun. Madem ki yerine beni gönderiyor. — Fakat ben onu seviyorum. Tam o sırada kavvetli bir el Firmen Guşu ensesinden, vekğ: ladr. Ki Şike ir” Hayır! Kiğtasii Kadın kocasını görün ce tabanı yağlayıp kaçtı. İki adam konuştular. Fir- men vefasız kadınin daima ko- nuştuğu erkek olmadığını is- bat edinciye kadar akla karayı seçti, Otuz adım kadar ileride heye canı zail olunca, firmen kendi kendine: — ararı yok, dedi, birinci tee rübede teliim yokmuş. Fakat bir defa olmazsa, başka defasın da neden olmasın. Filhakika biraz il; ride birin yerlerine: Artist ve figüranların fasulye yemeleri yasaktır Diye levhalar astılar.. Madem ki, sizde de sesli film çevriliyor, şu benim hikâyeyi yaz istlerinizin aklında kalsın, sakın film çevirirken fa sulye yemiş olmasnılar.. FELEK ni görebiliyordu. Onun endişesi baskına uğra- yan Arapların bu hırsla elleri- ne düşen Türkleri öldürmeğe kalkmalarıydı. Onun için Kay- makam Celâl hücum kıt'ları ku mandanlarına sür'atle hareket etmelerini söylemiş, kendisi de icabına göre vaziyet almağa ka rar vermişti. Araplar ilk şaşkınlıktan ça- buk kurtuldular. İki taraftan çevrildiklerini anlayınca Kay- makam Celâlin pek iyi tahmin ettiği gibi şimendifer yolu isti- kametinedeğil çöl tarafına doğ ru kaçmak istediler. Süvarilerin birer alev dilimi gibi kalkıp inen kılıçları leş gi- bi sert ve kirli Arap vücutları, pastırma gibi doğruyor, mi “* Kadın avı cisinden daha olgun genç bir kadın yalnız başın” eluroyer- irmen de kanapenin bir ucu ürken: - Affedersiniz, dedi, bekle- diğiniz gelmiyecek. Benimle haber gönderdi. Eğer isterse- BiZ. — Eğer istersem.. — Eğer isterseniz, ona vekâ let ederim. — O halde bana on beş lira borcunu getirecekti. Veriniz on beş lirayı bakalım. Fakat bana paradan bahset- medi. — Yaaa!. Kadın bu müânalı “Yaa,, dan sonra can sıkıntısı ile gencin su tı budur öyle iki şaplak İ indirdi ki, Firmen Guşun yarım | dakika boynu sola doğru tutul lu. İ “Üçsüziki olmaz, derler. Fa kat ikinci tecrübesi, Firmene kâfi geldi. Üçüncüye başlama- dı. Onun yerine isterseniz siz başlayınız. mek me kibri | NİŞAN MERASİMİ Ankara Maarif Müdiri es- bakı ve Albayrak çay depo- ları sahibi Mustafa Nezih Bey kerimesi Nezahat hanım ile muharririnden Şemsi Beyin nişan merasimi dün Bebek'te Turkuaz'da icra kılınmıştır. Tarafeyne sandetler temenni ederiz. Dr. Muzaffer Şevki Bey Berçk Plâjda inikat eden beynel. milel talâsoterapi kongresine iştirak eden ve Paris'te bir ay müdderle mubrelif hasrahanelerde tetkikarta bulunan Dokior Muzaffer Şevki B. şehrimize avdet etmiştir. İstanbul Mahkeme Asliye Birin Gi Ticaret © Dairesinden: Hardek Kralovede mukim R. Steinsky - Seh- İ nutka müessesesi vekili mahkemeye | müracaatla hamili bulundukları 21/ B/930 tarihinde Triyestede Semira- | mis vapurupun 34 mumerolu seferi- | ne tahmil edilen M. P. marka, ove| 4665, 4TA7,, İRK, VE, 055 Nolu | “altı sandık ve 23/9/930 tarihinde Triyestede Merano vapurunun 19 nümerolu seferine tahmil edilen M. P. marka ve 5523, 5535, 5578, 5594, | 5595 numerolu 5 sandık ve 25/11/ | 930 trihinde Triyesteden Vesta va puruna tabınil edilen M.P. marka ve 7094, 7127. 7160, 7187 numerolu 4 sandık mala ait konşmentolar zayi edildiğinden iptaline karar İtası ta- lep edilmiş ve mezkür konşimento- lar kimin yedinde ise kırk beş gün zarlında mahkemeye ibraz 0 diği takdirde iptal edileceği lüzumu | nün evrakı havadisle ilânma mahke- | mece karar verilmiş © olduğundan | bermucibi kararı mahkeme keyfiyet ilân olunur. Devredilecek ihtira beratı. Sür'atle müteharrik vezaiti nakli- yede alelhusus tayyarelerde mesnet yerleri ve silahları inşası hakkındaki için sınai müdüriyeti aliyesinden istihsâl edilmiş © olan 19 temmuz. 1928 tarih ve 687 numaralı ihtirs İ beratı bu keve başkasına ferağ veya İ hur icara verileceğinden mezkür ih- | tirayı satın almak veyahut isticar et mek arzusunda bulunan zevatın İs: | tanbul Bahçekapı Taş Han No 43-48 de mukim vekili H. W. İSTOK, E- fendiye müracaat etmeleri Süvariler kıskaçtan kurtulan raplari takip etmediler. Yal- niz hayvanlarından inip tüfek- lerile ateşe başladılar. Mesafe çok mü: i. Arap- lar daha tüfek ateşi altında i- ken ummadikları yerden, dolu dizgin, iltica etmek istedikleri hurmalıktan keskin ve müthiş bir mitralyoz ateşi başladı. Kaymakam Celâl Arap safla rının bu kesici ateş önünde rer duvar gibi takım takım kılıp dağıldığını görüyordu. Araplar o zaman tamamen iha ta edildiklerini, kurtuluş imkâ- nı olmadığını anladılar. Mitralyozlar keskin bir ta»- İ raka ile ateş yağdırıyor ve iha- ta hareketini an süva- riler yaylım ateşle arada kalan ünkü şeklin 4.8678 Yeni şekil Soldan sağa 1 — Yer (5) Sık (5) 2 — İş (4) Saç (3) Sual (2) 3 — Rakının ardından (4) Uzuv (2) 4 — İyi (3) Baston (3) Göz ren- ri (3) 5 — Nora (2) Külhan bey tavırlı (5) 6 — Hamile (4) Kör (3) 7 — Toprak (3) Sıra (3) Em. mek (3) 8 — Meyva (4) , 9 — Fazla (5) Dal (3) 10 — Nefis (6) Kendinin düşma- vs (4) 11 — Hayvana bakmak (5) Yukarıdan aşağı 1 — Vahit (5) Hakaret (5) 2 — Arzu (4) Gramerde tâbir (5) 3 — Gideceğimiz yer (5) Alarur- ka imza (6) 4 — Edat (3) Bey (3) 5 “— Yama (2) Çocuğun gıdası ©» > 6 — Şehir (6) Edat (2) 7 — Mükellef yemk (7) 8 — İyi (3) Keyf (4) 9 — Söz (5) Kazanç (4) 10 — Ayı yavas (2- Gertirin barındığı ver 487” 11 — İyi değil (4) Kibarlık (6) çiftler şunlardır: Emine H. — Süleyman Rİ Halime H. Mehmet V. Semiha H. — Omer B., Ibrahim E., Blöza H. — Harice Şükriye H. Muzaffer Ayşe H. — Şen Fatma H, — lüseyin B., Fatih evlenme rmemurlağdi Tsköhi H. — Tabavril EŞİ H. — Avraham E., Adile E., Agavni H. — Kopernik Sep H.— Recep E., Şaheste Mehmet Salih E., Seher H. Fazil B., Elmas H.— Umsür Rufiye H.— Mehmet E,, Ros Yeke E£,, Sofiya H. — Melek H.— Etem Pertev E., ce H. — Abdülkadir Efendi. için cins ve mikdarları ile nakasa şekilleri ve ii günleri ve tarihleri aşağ yanlı iki kalem sade isteyenlerin her gön ve nakasaya iştirak edeceklerif” aşağıda yazılı günlerde Çorhu için 7200 kile yağ 27-7-931 pazartesi 15 te kapalı zarf 3 Taliirdağ “için YOUÜ | sadeyağ 27-7- 931 pazart e snat İSte kapalı zarf (549 “ >SAFİYE HANIM KÜÇÜK ÇİFTLİK parkındaki saz hey'etine iştirak etmektedir. <il Sigortaları halk için mak üzere silâhlarını namlıla- rından tutarak havaya kaldır— dılar. Bu kargaşalık ve şaşkınlık içinde mevcutlarımm yarısına yakm zayiat vermişlerdi. Ve Kaymakam Celâl kıt'a kumandanlarına ateş keserek teslim olan Arapların silâhla- rını almaları emrini g i ceye kadar gerek tüfek ve ge- rekmitralyoz ateşi bütün şidde tile devam etti, Efrat ve zabitler Arapların zaif kıt'alarımıza bilhassa alil ve hasta askerlerimize yaptık- ları işkence ve şenaatleri bil- dikleri için hirs ve intikam ke- silmişlerdi. Şimdi silâhlarının zaferi ö- nünde dövüşmeyi bırakıp hayat mişlerdir. Araplar aldıkları ga | trol ediyordu. hiş çığlıklar kopuyordu. | Arapları çekirge gibi kırıp dü: | larını kurtarmak için teslim ol- Kolundan yaralı bir yüzbaşı Iduğun aim ve esirlerle harekete ha- Araplar ummadıkları bu bas Kısmı küllisi reislerin etra- | şürüyorlardı. duklarını görünce bu namert | anlattı; ım) dan çıktıkları saatten | zırlanmaktadırlar. kmdan şaşırdılar, Sür'atle hay- | fına toplanan Araplar iki yan- | o Bu cehennemi badirenin s0- | düşmana canını bağışlamayı bi Yine teslim olmıyacktık. i haber almamışlar. | O Kaymakm Celâl derhal ter- | vanlarma atladılar ortada be- | larından inen bu müthiş darbe. | nu yoktu, Ateş cenderesi içinde | le arzu etmediler. Süngü ile müdafaa yapacaktık. K “© vaziyete nazaran | tibat aldı. yaz bornoslu reislerinin etrafı. | den bir an evvel kurtulmak için | kurtulmak imkânı kalmadığını | (o Fakat kumandanın emri ateş ; 'alarının (Şam) a | O Mitralyöz takımını burmalık | na toplanıyorlardı. Kaymakam | bütün kuvvetlerile cöl iatilkame | Aranlar zatan saskin va navi. | anran masilılası anatnsdu Vi İ “ROBERT KOLEJ Kolec kısmı - Âli mühendis kısmı - Sanayi kurları 16 temmuzdan itibaren her perşembe ve cuma günleri saat 9 dan 12 ye kadar müracaat kabul olunur. Yerler mahdu! olduğundan ıstical tavsiye olunutr. İtühadı Milli Türk Sigorta Şirketi Harik ve hayat üzerine sigorta muamelesi icra eyleriz. Merkezi idaresi: Calatada m Hanında Acentası Kulunmayan şehirlerde acenta aranmaktadır. müsait geraiti bavidir. Celâl biraz evvel gördüğü esir Türk askerlerini görmek içi sl kendilerini işkence! r ii ii li | bir ölümden kurtaran silâh ar- kadaşlarını görünce çılgın gibi koştular. Akşamın alaca karanlığı i- çinde Kaymakam Celâlin etra- fına toplanan bu Türk askerle. ri bozulan cepheden gelen dağ- nık alaya mensuptular. Yedi zabitle üç yüz askerden ibaret bu kıt'a Halebi tutmak için ge- ce gündüz cebri yürüyüşle gi- derken iki defa Arap aşiretleri- nin baskınma uğramışlar ve ilk müsademede cephanelerin sar- fettikleri için bu taarruza an- cak yüz elli tüfekle mukabele edebilmişler.

Bu sayıdan diğer sayfalar: