1 Temmuz Kari Gözile Gördüklerimiz Haksız Bir Muamele Muhterem Ef, Birler 97 namzet muhafaza memuru idik. Bir ay evvi kadro harıcı edildik. Halbuki hepimir de kanundaki namzetlik müdde- ini jl l ettik. Buna rağmean biz, on para vermeden çıkardılar. Ayrıca vaktile depo ol her ay kesilen * 3 kefalet paralarını da vermediler, Fakat içimizden bazılarına bu müamele tatbik edilmedi. Onlar hâlâ iş başında- du Ba ayrılık gayrılığı ve ka- n uımıyın bu haksız. mua- meleyi kimden sormalı? İsmail Bir İlân Münasebetile Son günlerde gezetelerde çı- kan bir ilânda işsızlere yarım lira mukabilinde akıl öğretileceğinden bahsediliyor. Bu buhran devrinde yarım lira, altı okka ekmek pa- rasıdır. Bir fayda beklenemiyecek olan bu ilânlar yüzünden halkı- mizn para kaptırmam — doğrü olamaz. Sultanahmet. Park karşim 56 Hulüsi Matbuatın Vazifesi Ve Bir Kari Mütaldası 23-6-931 tarihli nüshanızda İstanbul — gazetelerinin birbirine karşı olan hücumlarını . teessüfle okudum. Memleketin bu bağrı yanık vaxiyetinde, İktısadi. buh- yanın ortalığı - kasıp - kavurduğu bir anda gazetelerimizin bu az ve kinden mütevellit 1 matbuat hayatimızda kaydedilecek mokta G.;ı.ı.ı.. iğbirarı nak- r Kâzım cüman ve hükümet icraatının bi- taraf naşiri efkârı kabul edilme- Hdir. Esasen bu takdirde vazife- sini yapmış olur. Gazetenizin bu yazısının son satırlarında , vaziyetinizi karilerin mütaleasına “arzediyorsunuz. Sizi hareketinizden dolayı tebrik eder- ken maruzatımın sütunu mahsu- auna dercini rica eder, hürmetle- Fimi sunarım - efendim, Kariiniz — | Niyazi İthami — Maaş : Tevzii Meselesi Bir kariimizin Bakirköyünde maaş tevzii yüzünden li dörlüğünden şikâyeti havi bir mektubunu - dercetmiştik, Mal- müdürlüğü tarafından gönderi- len bir tavzih mektubunda maaş tevziinin tamam gününde ve. çok muntazam bir şekilde ğı_ıpıldığı. herkesin maaşı izzat kendisine verildiği, kah- vede — otürüp — bekleşenlerin muhtekir - sarraflardan — ibaret olduğu, maaşın kanunen bun- lara verilemiyeceği yazılmakta- Cevaplarımız Edremit — Kızıl keçili — $. H. ye: Eyfel kulesi (3800) metredir. Nevyorkta yeni yapılan , Ampir İstet Bilding binası 86 katlı ve takriben 800 metredir. * J rda M, Enver Beye: Küçük memurlar hakkındaki yazınız strasında çıkacaktır. * reu İhsan Beye: iz haber hakkında Idman Cemiyetleri ittifakı merkezi Hmumisine Mmüracaat edilmiştir, Efendim. Tefrikamız: No 18 'Henüz Bir Meslek Seçmeden Evvel Muvaffak Olmuş İnsanları Dinleyin ş SON POSTA Hayata Girecek Gençler Ve Aileleri Okusun Mekteplerini bitiren gençlerle aileleri için ea mühim me- sele, bu ders bitimi zamanında bir meslek intihabıdır. Bir genç için, bu, bir dönüm noktasıdır. Bu itibar ile Son Posta, gençlere bir kolaylık olmak üÜzere kendilerin- den daha evvel hayata girmiş, muvaffak olmuş kimselerle görüşmüş, tavsiyelerini hayata atılmak istiyenler bu yazıları etmiş olurlar. * Ailemizde hastalanan - oldu- ğu zaman onu iyi etmek için hemen bir doktora müracaat edildiğini ve bütün aile erkâ- nının o doktöra gösterdiği hürmet ve iltifatı, hiç gözüm- den kaçırmazdım. Mektepte derslerimi pek severdim ve çalışkandım. Hocalarım da ba- na çok iltifat ederlerdi. Sını- fımda çavuç, bölük emini, on- başılıktan aşağı düşmezdim. Fakat bünyem — çok zayıf. İyi çalışabilmek için toplu olma- sını kuvvetli olmasını isterdim. Babam zabit olduğu için aske- Tt hekimlere veya askeri Has- tane baş tabiplerine beni gös- terirdi. Bu sırada hastanedeki intizam, hekimlerin geydikleri gömlekler, — hastalara — karşı merhametli muamelelerine ba- yılırdım ve kendimin de onlar gibi olmasını isterdim. Rüştiyel Aakeriyede son sınıfta bir gün nöbetçi çavuşu idim. Mektepte açılan bir mecra yanına tale: benin sokulmamasını zabitler emretmişlerdi. Ben de mene- diyordum, Çocuğun biri iki elini bir kapının kenarlarına dayıyarak oradan ayrılmıyacağını söyledi; İnat ediyordu. —» | Ben de hüzla bileğine vur; dum. Kolu kapıdan kurtuldu. Fakat bileği de kırıldı. Çocuk feryat ettikçe ben de korkum- dan ağlıyordum. Zabitlerim hemen çocuğu Tıbbiye- mekte- bine götürüp kolunu- sardılar ben de beraber giderek çocuğu iyi etmelerini rica ediyordum. Çocuk bir müddet sonra iyi oldu. Artık hekimliğin fayda- ları, insanlara yardımları, mes- leğin yüksekliği beni sureti katiyede hekim olmıya sevket- t. Bir kat daha çalıştım ve Askeri Tıbbiye İdadisine ka- bulümü istida ettim. Muvaffak oldum. Ancak iyi bir hekim olmak için çok çalışmak lâzım oldu- ğunu anladım. Şimdi hekim- lere karşıdan bakarak değil, adeta harekâtını ve icraatını 'tenkit ve tetkik ederek bazı neticeler çıkarıyordum. Evvelâ Fransızça bilmek şarttı. Ona ehemmiyet verdim. Çalıştıkça —— KIRMIZ! FENERLİ EVLER MUHARRİRİ. MARYSE CHOISY (Franszez #slımın Bir kadın, müşterisini alır, bardan dışarı çıkarsa kimse ona bir şey demez. Aşk hâdisesi, yarım sarhoşluk içinde, itinasız ve ihtiyatsız cereyan eder, Bu kadınlara hiçbir Şey so- Yulmaz. Hasta iseler kendi kendilerini tedavi ederler. Ben — Fakat bir bar ka- dinnin bir. umumhane serma- olduğuna kani değil misiniz ? yesinden daha baysiyet « ii 200,000 el tab'ından tercüme edilmiştir.) O — Haysiyet, haysiyet! ya hıfzı sıhhat? Umumhane kadınlarından geçen - frengi yüzde dördü, sebest kızlardan “geçen frengi yüzde elliyi i bulyor. Hem de aşk evleri olmasaydı ıkınblırhr. topallar, sakatlar İ nereye giderlerdi? , Ben — Benim umurumda mı ? O — Zalimsiniz? Ben — Bence herşeyin ba- toplamıştır. Mekteplerini bitirerek okurlarsa — istifade sınıfımın - ilerisinde bulunuyor- dum. Bu, bana çok şevk ve- riyordu. İdadiden o vakitki Tıbbiyet Şahaneye girdiğim zaman derslerden daha fazla zevk alıyorrdım. Sınıf ilerledikçe ben de he- kim olacağımı düşünerek çok seviniyordum. — Sınıfta daima ileride, ikinci idim, İyi ve şürs atli not tutardım. Sınıf arka- daşım Mazhar Osman ile be- raber — hocalarımızın — sür'atli takrirlerini not eder, karşılaştı- rarak tashih ederdim. Sön siniflarda bir şubeye ayrılmak usülden idi. Ben de Bakteriyoloji dersini çok severs dim. Ona ayrıldım ve - bu « şü- bede iyi bir mütehassıs olabil- mek için her fedakârlığı yap- tun. Hatta bir tarihte Erzincan askeri hastanesine göndermiş- lerdi: O vakit Tıbbiyei Aske- riyede Bakteriyoloji muallim muavini idim, maamafih gittim, Hastanede bir hurdebin Bile bulunmadığını görünce fema sıkıldım. Hastane nöbetçi he« kimliğini bile kabul etmedim. Ben Bakiriyoloğum, hekimlik! ten anlamam dedim. 4 Maksadım. bu belki mıbılıuı; orada - bir. lâboratunt . tesisine muvaffak olabilmek idi ve fakat ne mümkün ? | — Mademki bıklcriyololuıqıl Hudutta karantina hekimliği SÜRİ diye beni; Erzarua BAdu dunda (Kötek )e İadar 'a mışlardı. Fakat ben . mesle-| ğimden yine ayrılmadım. -Ho- calarım beni İstanbula Gdavet ettiler. Gençlere Tavsiyem böyle yüksek, insani ve xzevkli, Gençlerin gayesi geniş, heyecanlı bir mesleğe intisap- larını çok tavsiye ederim. Bir hekim hemen hemen âlimi kül- dür. Hemen her şeyi az çok bilir veya anlar. Fakat çok çalışmak şarttır. Lisan bilmek şarttır. Azim ve metanet şart- tır. Hangi şubeye — ihtisas kesbedecekse —daha mektep sıralarından ona hazırlanmak lâzımdır. İkide bir meslek veya ihtisas değiştirirse hiç birisini kazanmıya muvaffak olamaz. şında kadının haysiyeti gelir. O — Burada da yaniılıyor- sunuz, —Hanımelendi. Bugün herşey değişmiştir. Sermayele- rin kibar kadınlardan - fazla haysiyeti vardır. Ben — Bir umumhanenin kârı nedir? O — Ciddi evlerin usulü şudur; Bir ziyaretçi geldiği Vakit kendisine bir oda tahsis edilir ve kirası alınır. Kadına vereceği para ile müessesenin alâkası yoktur. Başka yerlerde müşterinin kadına verdiği bah- şişin yüzde ellisini mücssese alır, buna mukabil oda kirası- nn yüzde ellisini ona verir, Sonra ev dahilinde yapılan riyolog İhsan Sami Dü Derslerini hem 'Türk, hec: ecnebi JTisanlarından hazırla- mak müraccahtır. Okuduğunu, ezberlediğini arkadaşlarına an- latmakla bildiğini kuvvetlen- dirir. Nihayet bıkmayip, usan- mayıp okumak lâzımdır. Kendi İhtisası — dahilinde mesleğini takip —etmiyen, — bildiğini de tabil çubuk ünütur. Hekim- likte her gün için başka bir zevk, başka bir heyecan vardır. Muvaffakıyetin Sırrı Hayatta - muvaffakıyet - hep heyecan . iledir. Binaenaleyh "gerek —nazariyatında — gerek ebiyat. ve tatbikatında da- ima yenilikler doğuran hekim- liğe hemen . bütün gençlerin gtisabını <can ve gönülden temenni ederim. n her safhasıtıda muvaffa- dayet hemen kat'idir. Hastayı üyi etmiş, ona yeniden zevk Aj Şetaret vermiş bir hekimin ç günkü sevincine payan yok- Apr. -Milletler arasında hekim- ler kadar biribirine — yakın, samimi, dost olan — hiçbir meslek erbabı. yoktur. Biz Türklerde — hekimlik, — bütün medeni memleketlerin dikka- tini celbedecek kadar ilerile- miştir. Takip ettiği gaye ve emel itibarile her sınıf halkın tavsiye ve iltifatına garkolan hekimliği gençlerimiz — daha ileriletmek için çok çalışmalıdır. Gün S1 1- Temmuz- 931 Hazır $7 Arabi M> Safer - Rumf 18 Hazlran -1M47 anİ-vasati 1350 Güneşi0s.47 | 4.32 Öğle | 433 hızı7 Ahımwll—ı 1945 203); İindi| 833 1618 Yataı n. 48 İmsak 6Nİ 2 12 sarfiyat vardır. Müşteri bunda serbesttir. Fakat bizim en bü- yük varidatımız oradan gelir. Bizim mesleğin güçlüğünün büyük bir delili de şudur ki meslektaşlarımızdan çoğu terki ticaret etmiş ve otel açmış- lardır. Ben burada üÜstümüze atılan manevi pisliklerden bahsetmi- yorum, Bir rahip, bizim rey vermiye hakkımız olmadığını söyliyebilir. Fakat ben derimki benim madamki harp madal- yam var, rey vermiyo dehak- kım yar. Ben — Tamamile hakkınız x SBem « Oraliğten di M ürlrlöürle n z Genç Hukulîgar_Eı Staj Meselesin laka Halli h Lâzımdır Hâkimlik Yapan Bir Hukukçu niçin Avukatlık Yapamamalıdır? Ankara, ( Husus! ) — Zaman zaman mevzubahs olan, fakat müsbet bir neticeye raptedile- miyen, bütün hukuk mezunla- rını muztarip eden bir mesele yardır: Avukatlık stajı. Bilhassa cümhuriyet devrin- de yetişen hukuk mezunlarına tatbik edilen, bu gayri mantıki avukatlık jının makul bir şekle iadesi için mütemadi teşebbüsler yapılmıştı. Hüsnü niyet ve hakkaniyete müstenit olan bu teşebbüsler Üzerine Adliye Vekâleti ile Başvekâlet aukukçuları sevindirecek vait- lerde bulundular. Fakat henlir filiyat sahasına geçilmedi, Tezatd Noktaları Genç hukükçular çok - ağır şerâit ve mesai tarzı - içinde kazandıkları diplomalarının bahşettiği en tabil bir haktan istifade edememektedirler. Şu da var ki avükatlık stajı şu noktalardan bugünkü ka- nuni hükümlerle tezat - teşkil etmektedir: 1 — Evvelce memlekette bâkim bnbranı vardı. Hâkim temini — maksadiyle — hukuk mezunları mecburi staja' tabi tutuldu. — Mezunlar- — stajlarını muhtelif a dliye memurlukların- da maaşlı ve maaşsız ifaya başladılar. | Yusuf Kemal Bey vekâlete geldikten sonra Fahri yani ma- aşsız staj daha ziyada taam- müm etti. Bu izahattan hukuk- çuların müracaat eder etmez bir. yere” tayin edildikleri ve iki sene içinde stajlarını ikmal ettikleri “ akla — gelmemelidir. Birçok arkadaşlar istidalarını verdikleri tarihten itibaren ek- seriya iki üç sene münhal bek- lemek - vaziyetinde kalmakta- dırlar. Bu suretle genç arka- daşların en heyecanlı ve ateşli zamanları heder olmaktadır. 6 Ay Ve 2 Sene 2 — Avukatlık stajının iki sene olmasına mukabil hâkim- lik staji yalnız altı aydır ! Kanundaki bu tenakus biz- de staj işinin nekadar basit olarak düşünüldüğünü göster- meğe kâfidir. Fikrimce hâkim- lik siajının iki sene, Avukatlık stajının altı ay olması daha muvafık olurdu. Çünkü hâkim O — Hem umumhaneleri ka- patırsanız sokak ortasına ata- cağınız bu kadınlar ne olacak? Bu kadınlar fahişelikten başka birşey yapamazlar ve yer yü- vereceği kararlarla heyeti içti- maiyede mühim roller oynıya- caktır. Halbuki Avukat yalnız bir ferdin hakkımı müdafaa edecektir. 3 — Umumun avukatı, yani İ müddei umumi olarak tayin edilen bir genç arkadaş, avu- katlık stajı otan iki seneyil! ikmâl etmeden, herhangi bir ' surette bu vazifeden ayrılacak |" olursa ferdin avukatlığını yap- p maktan memnudur! Vazı ka-, nun, bütün, bir içtimat kütl. * nin müdafaasını uhtesine tev — ettiği bu sabık müddei umu- * miye ' bir- ferdin — müdafaamı ' hakkını vermiyor. R Garip Bir Netice hi Bundaki sebebi hiçbir. huç 1h kukçu keşfedememiştir. Umu- !! mum avukatı olan bir. arka- |* daş baroları. bile tahtı tefti- şinde bulundururken - yukarki | | şekilde müddei umumilikten ayrılınca teftişi altındaki baro- ya bir aza olarak giremiyör! 4 — Bugün kâkim ihtiyacı kalmamıştır. — Kanunlar — içti- mal — zarüret — ve — ihtiyaç- 4 ların birer - ifadesidir. Madem ki hâkim ihtiyacı kalmamıştır, staj hakkındaki - kanmni kâm bügün — memleket için faydah değil, zararlıdır.” — > Hakkaniyet icabı hâkimlik stajı için kabul edilen altı aylık stajın — avukatlık — stajı — için de aynen tatbik edilmesini Avukatlık stajı müddeti altı — | ay olarak — tesbit - edildikten — sonra stajın mahkeme nezdinde mi avukat nezdinde mi yapıl- | ması meselesi ikinci derecede haizi ehemmiyettir. 5 Buna Çare Lâzım 5 — Avukatlık stajı hak- kındaki — kanuni — hükümlerin mahiyeti — anlaşıldıktan sonra — genç — hukukçuları — Teşki- * lâtı Esasiye Kanununun bah- * şettiği çalışma serbestisinden | mahrum etmek, onları ıstırap ve endişe içinde bırakmak, bedbin bir hukukçu nesli ye- tiştirmek doğru değildir. j Cümhuriyet hükümetinin ve | Millet Meclisinin bu kanun? tezadı. ortadan kaldıracağını B genç hukukçuları — istiraptan — kurtaracağını bütün hukukçu- — lar kuvvetle ümit etmektedir- — ler. Sabahattin Reşit — zünde kamburlar mevcut ol- dukça fahişeler de mevcut olacak, Gi E (Arkası Var) — | R US DiKİŞ MAKARALARI Sağlam v Dünyü MARKALARA eti ” ucuzdur. , ©8. Arayınız. Nalça DİKKAT