15 Haziran 1931 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

15 Haziran 1931 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POS'I'A enizde Heyecanlı Bır Macera... I Bugünün Mes'eıleleriııden Kuruçeşme Halkı dn uldak Memurları lümden Kurtuldular.. taya Çıkan Mektupçunun İlk İ Öpmek Ol&du Toprağı aŞ tarahı 1 İnci sayfada ) —) Şimşe ve sağlam. Kuvvetli bir ün sürüklediği tekne le — yolla kayıyor. pür neşe akşam hazırlıyorlar. Fakat çıktıktan sonra gö- ki deniz serincedir. ve sallanmıya — koyulmuş- Âyni zamanda gök yüzü ğ “Korknnç Bir Gece sık parlıyan şimşekler gürültüleri, ve nihayet bir karanlık içinde sıkın- bir yolculuk — başlamıştır. bunlar yetişmiyormuş Boğazdan ayrıldıktan ya- Anat sonra da ortalığı git- * artan bir kesafetle kalın tis tabaksı kaplamıştır. öyle kesif bir bale gel- ki, beş metre ilersini tek imkânı kalmamış ve bundan sonraki yolculuk korku ve heyecan dolu bir Aya girmiştir. Hava gittik- İdetli; beş kulaç ilersini €miyen inatçı sis artmak- Bütün bunlara ilâveten Bibtan Bi tollarin “öcömki or. Motörde bulunanlar lıı üste biriken, aksilikle- katmerleştirdiği bir korku Beyecan içinde akibetlerin- endişe ile bahsederlerken ün kaptanı karaya vur- ihtimalini gidermek için €ni sağa - kırmış ve denize llştır. ÜÖmer Kaptan duğu mevkiden esaesn eli bulunan kaptan, mü- “ebatın : — Kara görmüyoruz,, gibi " Üzerine denize biraz açılmak için bir manevra yapmıştır. Bu sırada sahibi, rüzgârın — sey- değiştirmesinden, — kap- yanlış bir hareketle mo- geri çevirmesinden şüp- y ömiş ve baş tarafa koşarak ü© tetkike başlamıştır. Bu Ufukları tarassut ederken ilarında ince ve siyah bir belirmiştir. Bunun ne ği düşünülürken bir ge- İ temin etmiş: Siyah Çizgi * Rüzgâr böyle havalarda h bir bulut gibi görünür. F üzde bora var. 'ht görülen siyah çizgi, ldık; kalınlı ve I:r ç.lııliııde ;;:”ü?ııniyı mrada şiddetli bir şim- Çakmış. İşte bu şimşek lekilerin hayatını kurta- Nıkikl bir mucize olmuştur. ? 'efrikamız * No, 56 Şimşek aydınlığının nazarlara bir an için serdiği şey çok mahuftur. Siyah bir bulut kümesi sa- mılan şey, kara — parçasıdır. Ve motör artan denizlerin yardımile ok gibi bir sür'atle yalçın bir kayanın üzerine koşmaktadır. Müthiş Tehlike Motör sahibi bu korkunç vaziyet karşısında hiç itidalini bozmadan dümene atılmış ve göz açıp kapıyacak kadar k- sa bir zamanda, artık herkesin sakımılması muhal müsademe- yi görmemek için gözlerini yumduğu bir sırada çok mahi- rane bir dümen darbesile mo- törü kayayı sıyırarak çevirme- miye muvaffak olmuştur. Bu hâdise üzerine yolcular- da maneviyat fena halde sar- sılmıştır. Esasen deniz de bü- tün şiddetile azmıştır. Baştan kıçtan saldıran dağ gibi dal- galar, motörü bir ceviz kabu- ğu gibi sallamıştır, her taraf- tan İçeriye su dolmuştur. Bunun — üzerine — motörde müthiş bir korkunun doğurdu- panik başgöstermiş, boranın keskin ıslıklarına, haşin dalga- ların sağır gürültüsüne karışan istimdat sedaları gecenin zifiri karanlığı içinde — yükselmiye başlamıştır. Yükselen — Feryatlar Mektupçu Bey: — Yeri, göğü yararan Al- lahım.. Beni evlâdıma bağışla!. Diye haykırıyor, bir zat yav- rusunun ismini anıyor, diğer biri ahretile meşgul; — dualar okuyup etrafına öflüyor, içle- rinden biri telâş ve heyecanla haykırıyor: — Can kurtaranları indire- lim arkadaşlar, can kurtaraları!, Gecenin korkunç zulmetinde bu Ffacia cereyan ederken * İfhamcı Hasan ağabey , kadaşlarını teselli ediyor. Nı— hayet gemide bulunan eski bir pusla ile motörün istikameti düzeltilerek Zonguldak limanı- na ancak sabaha karşı geline- biliyor. Her saatte binbir ölüm tehlikesi saklı yolculuktan son- ra karaya ayak basan yolcula- rın bu andaki halleri çok ha- zindir. Karaya Basınca.. İçlerinden Mektupçu Bey, toprağa adımını basar, basmaz kendini yüzükoyun yere atmış ve dudaklarını taşlara değdi- rirken bu muhataralı yolculu- ğgun bütün kâbuslarını taşıyan bir sesle: — Ah bu karatoprak! to- zuna kurban olayım.. Ahmet O HKUCAKTAN KUGAĞA SERVER BEDİ tereddüt ediyordu. n korktu. Bu kerevet bir veremliye yatak ini görmüş olabilirdi. " Nerminin — düşüncesini İıev dört senedenberi boş. Her gün buraya bol bol güneş girer. Korkmayın! dedi. Oturdular. Nermin titriyordu. Pencereden uzaklara — düşen yıldırımların - kesik - çizgilerini gördükçe ellerile yüzünü kapı- yordu. | suret'e Davayı Kazanıyor Fen Heyeti De Davacılara Yerden Göğe kabar Hak Verdi ( Baş tarafı 1 inci sayfada ) Belediye Fen Heyeti Relsi Ziya, Evkaf Mühendislerinden Faruki ve — mutahassıs - Sırrı Beylerin teşkil ettikleri bu he- yetin raporu gerek Kuruçeşme halkının iddialarına, gerekse bizim neşriyatımıza tamamen ve yerden göğe kadar hak edrecek mahiyettedir. Kuruçeşmeli — Salih Beyin, kendi evinin karşısındaki bir arsayı kömür deposu olarak kullanan Sovyet ticaret mü- messilliği aleybine açtığı dava- ya ait olan bu fen heyeti ra- porunda şu cümleler vardır: “Kömlür — deposunun karşı- sında bulunan tamamen gezilerek her tarafında kömür tozlarına — tesadüf — edilmiştir. Binanın resanet ve metanetine zarar vermiyen bu tozların yağlı boyaların kirlenip bozul- masına sebep olduğu ve bina- dan istifade edilmesine mâni teşkil ettiği ve netice itibarile binanın kıymetine de — tesir ettigi görülmüştür. Ancak ayıbı ev binanın özür ve müddeialey- he ait depodan mümbais ol- mayıp bunda diğer depoların || Uzunof tamamen Bulgar Şumnu - civarında, yapmıya — giden — Bulgarista- nın - (Slevijğövo ) mahkemesi reisile iki azasmı feci' şekilde öldüren Bulgaristanlı meşhur çeteci ( Uzunof ), Marsilyada Fransız zabıtası tarafından ya- kalanmıştır. Vak'a birkaç scne evvele aittir. O zaman Bulgar zabıta- sı, bütün faaliyetine rağmen bu çete efradımı ve reisini ya- kalıyamamışlı. Fakat son xa- manda Marsilyaya gittiğimi ha- ber' alarak Fransız ” Emniyeli Umumiyesini haberdar etmiş, bir müfettiş göndermiştir. Bu (Uzunof ) un — ( Boris Kostof ) sahte e gittiği tahakkuk etmiştlir. Kt PARK Bu akşam HİKMET RIZA HANIM ve DARÜTTALİM HEYETİ car, dana, varyete. İstanbuldan cıktan İstanbul ve Beşiktaşa 21.3) Üsküdara vapur ve Üsküdardân ve Kadıköyünden ka ber saat otobüs. vardır. Fabir tekrar gülmiye La: ladı: — Bu sağnaktır, şimdi ge- çer, merak etmeyin, korkula- cak hiç Hııey yok. lermin — mırıldandı: Fahir bir daha güldü: — Yok canım efendim, yok... Aman ne güzel manza- Hâkimlerini İstanbula Geli; tahkikat da tesiri bulunduğu muhak- kâaktır. Bu zararın yüzde yet- mişinin - Sovyet — deposundan yüzde otuzunun da diğer de- polardan ileri geldigi anlaşıl- mıştır.,, Raporda bundan sonra kö- mür tozlarınım harap ettiği bu evin ayda (35) lira kiradan mahrum kaldığı da kaydedil- mektedir. Diğer taraftan bu raporda en mübim nokta olarak şu cihete de işaret edilmektedir. “Esaslı tedbir. olarak kö- mür depolarının mevkilerinin dikkatli surette tayin ve tes- biti tahmil ve tahliye için de son fenni terakkiyata göre vesait istimali ve tesisat vücu- da getirilmesi.,, Çok açık ve sarih bir ifade taşıyan şu fen rapo- Fu, bizim neşriyatımızın doğru- luğunu, ve bilhassa lüzumunu en kuvvetli delillerle İspat et- Miş oluyor. Ayni zamanda de- poların pek iptidat olduğu Ffennt şartları kat'iyyen haiz ol- Madığı da meydana çıkmış bluyor. Öyleyse daha ne İbekleleniyor? — Tutuldu Ölduren Kaçmış Haydut , hâkimin cesedi Bzerine şöyle bir yafta yapış- tırıldığı görülmüştü: “Uzunof çetesine karşı ge- lenlerin akıbeti budur.., (Uzunof) un 8 mayısta İs- tanbuldan — Fransız bandıralı (Tadla ) vapuruna — bindiği ye İstanbul Bulgar konsolosa- mesinden sahte pasaport aldığı anlaşılmıştır. Sovyet Konsoloshanesinde Rus Sovyet Ticaret Heyeti Reisi Mösyö L Teodorovski tarafından dün saat on beşte Sovyel Konsoloshanesinde mat- buat mümessil ve mensupları- na bir çay ziyafeti verilmiştir. P LA Ai lacığa 16.50, 17.50, 19.30 Sala- 22.30, 23.30, Bunlardan baş- Nermin yine ellerini yüzüne | kapıyordu. Fahir onu himaye etmek ister gibi dolgun dolgun ku- cakladı. Belki şuurumuz tehlikeli an- larda zâfa uğradığı için hay- vani duygularımız gemi alıyorlar. Yahut . gibi yaşlıca bir adamın holh- rında gözü açılan bir kız, Fahir gibi genç, zeki ve zarif bir insana karşı fazla rayıftır, yahut şudur, budur, falandır, filândır da kendini bıraktı. Bu Sütunda Hergün OROSPU | Folis karakolu.. komiser masasır dadı oluyor.. kadı bağıı Mi kapı ai ortasında bir kadın veki bir çerşef gözleri dönmüştür. ) Komiser — Ne 07. yine ne oldu ? Birinci polis — Beyefendi. Bu kadınn muhite verdiği zararlar bini aştı. Bunun bir icabına bakımız.. Komiser — Ne olmuş, anlat bakalım da ?.. İkinci polis — Efendim, bu kadın ötendenberi semtte fena tanınmıştır, biliyorsunuz. -. Kadın — Fakat... İkinci polis — Sus... (Ko- misere) bu akşam yangın ye- rinde devriye geziyorduk. Bu kadının kucağında bir çocuk vardı.Takip ettik. Çocuğu kuyu- ya atmak isterken yakaladık. Komiser — (bayretle) ne?. Birinci polis — — Hakikat efendim.. Komiser — (kadına) Demek bu namussuzluğu da yapıyor- sun ha?, Kimindi o çocuk! Kadın — (Düşecek gibi sal- lanır.. Elile masanın kenarına tutunur.. Boğazı kupkurudur. Nefes nefese) Benim çocuğum.. Kon;uerse ve E;;lulcr ayretle min mi, T l)g:ıdııı)— Evet benim çocu- ğumdu.. Piçti. Fakat o yine benim kanımla büyüdü., Onu öldürmek istedim. Yasatma- mak istedim. Of çıtlıyacn%m bitkinim — komiser gibiyim.. Müsaade edınde şu iskemleye oturayım.. Komiser Otur, — otur.. (polislere) Bizi yalnız bırakınız. (Polisler çıkarlar.) Komiser — Seni dinliyorum. Kadın — Beş sene evvel kocam zatürreden öldü. Bir annem vardı. Onu da bir sene sonra kaybettim. Hayatta yap yalnız kalmıştım. Kimsem yo- ktu. Şaşırdım. Ekmek - istiyor- Bunu bana kim verecek- ti? İlk zamanlar mahallede ça- maşıra filân giderdim. Genç- tim, güzeldim. Her gittiğim ev ikinci defa beni kabul et- miyordu. Bilmiyorum. kabahat bende miydi? Evin erkek- leri —ya — üÜstüne —bücum eder, yahut ta hunıdebukâml:ı; çağırırlar, randevu ıy:t_:h'di. İlk anlar bütün kuv- vetimle namusumu — müdafaa ettim. Fakat ekmeksiz yaşan- mıyordu. Artık kimse beni maşır için çağırmaz olmuştu. îd..ıhılle :hl ıımımâ fena teleffu- za başladılar. ir gece Üüç gnıınk açlığın başıma vurduğu sersemlikle beyhuştum. Nasıl oldu? Bilmiyorum. Müthiş bir çığlıka olduğum yere yıkıl- mıştım. Gözlerimi açtığım za- man yanımda genç komşumu ördüm. İlk ağzımdan çıkan elime: (ekmek ) oldu. Bu ekmek namusum mukabilinde kursağıma girmişti. Genç de- likanlının metresi - olmuştum. Beni başka bir eve Yedirdi, içirdi, giydi. Garpten “alâminüt, yemek- leri aldığımız gibi alâminüt münasebetleri de aldık. İha- netlerin ve cinsi rezaletlerin r.ıiu merdiven başlarında ve p aralarında kolayca ya- pılıyor. Asrıın kii Nermin bunu hissetmiyor değildi? Hem Nadireden ve bedriyeden ax konferans mı dinledi? Ona bü- tün muhiti, bütün gördüğü şeyler, tahta perdeler ve si- nema İ ile: (Arkamı var) | çoçuk doğ Yazan: Ragıp Şevki ÇOCUĞU eı(Tı:luıî bütün — fenalıklarının sik olmıyacağını bi lum, Ve nitekim üç ay mıfmın- hyı taşraya tayın ettiler. Gitti. Ve ben yine yapyalnız, kimsesiz, evsiz, çatısız kaldım. Hayatın © sert rüzgüârı beni sokak ça- murlarında sürükleye sürükle- ye bir paçavraya çevirmişti. Gün geçtikçe biraz daha sı- kut ediyor, birar daha orospu oluyor, bitiyordum. Cemiyetin kara damgası alnıma büyük bir leke halmde yayılmıştı. Kaç defa bu pis lekeden kur- tulmak iıleâıı. kaç defa günlerce aç kalarak — sab- retmiye, Allahın büyün ina- yetini “beklemiye — çalıştım. Fakat '"olmiyordu. emiyor- dum.. — İrademin hayatıma verdiği büyük kuvvet dü- şüncelerimi darma dağın edi- yordu. İçki.. Sabahlara kadar beni dünya kaygularında uzak- laştırıyor, — içiyorum; mütema- diyen veher an ve her saat içiyordum.Kokain,morfin parası için ekmek paramı kesiyordum. Ve işte bugün yirmi yedi yaşın- dayim. Görüyorsunuz komiser Bey kırk beş yaşında bir kadın gibi bitmişim. Göz çukurlarım- dan irin aktığını zannediyorlar. Benden herkes nefretle kaçı- yor. On beş gün evvel bir rdum. — Hayret mi ettiniz? Şaşmayın.. Bu bir hakikattir. On beş gün evvel bir piç çocğum oldu. Piç... Babasını bilmiyorum, kimdir?. Binbir erkek halitasına benzi- yen yüzünden çok defa anla- mıya, bu çocuğun babasını ta- nımıya çalıştım. Fakat bu ço- cuk piçti. Birkaç babah bir evlâttı. Dün akşam yavrum “söti, diye inledi: Süt.. Süt.. Allahım.. Bedbaht — insanlara senin bile Mmerhametin yok. Mememde süt kalmadı. Çök- müş bir ankaz altından nebat yetişir mi? Bitmiş, ölmüş, mah- volmuş bir kadınım. Süt.. Söt.. Ve düşündüm ki, bu çocuğum kızdır. Orospunun kızı.. Eğer o yaşar, büyürse ancak bir orospu olabilir.Anası gibi binbir eziyet içinde bir orospu olacaktır. Benim gibi, kendini nekadar öldürmiye çalışacaksa muvaf- fak olamıyacaktı. Ve karar ver» dim: Saatlerce bu müthiş ha- reketimin aczi ve — kuvveti içinde andım. Bir ana © dı.nı öldürecek. Bu ne elim bir cinayet.. — Söyleyin komiser Bey.. Bu deni haraketim sizin tüylerinizi ürpertmiyor mu? Ha, söyleyin? Fakat me yapayım, mecburdum, mecburdum. Baş- ka hiçbir çare yok.. Komiser — Sokağa bırak- saydın. Belki hayatını kur- tarmış olacaktın. Kadın — Kimin, onun mu?, Yok, hayır. Kurtulmazdı. Be- nim kanım pislenmişti. Evet, onu Darülitama — verecekler. Bir evin evtâtlığı olacak, Fakat © orospu kanile doğdu. Oros- kanının çirkinliklerine mu- bik.. çok iyi biliyorum mu- hakkak düşecektir. Komiser — (düşünceli) Ne yıpmılı ya.. Ne yapmalı? Kadın — Beni bırakın.. Ço- cuğum dişarıda.. Onu bu ak- değil, yarın akşam.. Evet yuya atmıyacağım, — boğa- cağım.. Ellerimle hem.. Top- * Ve beni bir daha bu muhitte göremezsiniz. Ha nasıl.. Gideyim mi? Peki mi?.. Allaha ısmarladık.. Ko- miser Bey.. Hayat, hayat bu.. Taş gibi, çamur gibi bir ha- yat.. Yuvarlanırsa bir defa İnsan.. ( Sözünü — bitirmeden cıpıdan fırlar.)

Bu sayıdan diğer sayfalar: