Kari — Gözile Gördüklerimiz İşleri Çabuk Gon'ilmüyor İsi Bkinunuevyel 928 tarihinde Adalar Kadastrosu Memura mübendis. Falk Ke- —— varlsi maaşla- BRan Glin “dasabatının ada m_ lüğünden - alınması .._u’ıı © tarihten beri terekeye Tni'Yet Kadıköy Sulh Mahkeme- Aq..'—ıî ve mütemadi İş'arları Malmüdürü Niyari Beyin yettar bir mahkemenin Para tesviye edilmemiş gayri kanuni sebep ve erle bu para nibayet Ada- i&tro Heyetinin göstermiş immet sayesin: Kütçesine ithal edilebilmişti. # asabını hırpalıyan bu Ü" keyfi ve şüphesiz mes'uli- n:'dp harekete karşı has- bi Süuliye birçok — zamanlar Mın fırsat — bulamadığım t#imdiye kadar tehir ve Mmütevellit — mer'uliyeti rak Adalar kadastro iş'arı üzerine Kadıköy Mahkemasinden mahsus bir alıp Adalar Malmüdür- ttim. Mal müdürü Bey menin resmi teskeresine Memurun sıfatı resmiyesi- Alıştığı korkusuzluk, muraka- Ünp, #ebebile yine olacak al- Gç Hömedi. Mahkemenin muszad- Hinı ve memuranu tanı- makbuz getirilmediği e bilâ perva reddetti. İtibarile Adalar kayma- â yaptığım şikâyet üze- liğine rağmen Kayma- eyefendinin dahi müdaha- müsbet bir netice alımı- anladım. Vazifem itiba- l dalrem işlerinin ve Muamelâtının çokluğu do- memurunu hasseten | Kadıköy mahkemesin- aa Basın maslahatlarının böyle —_.:üı' İle yüz üstü birakil- | aa tebebiyet vermememesini Adalara kadar getirtip Memesini malmüdürün- ve larar ettik. Bu efendi İr olmadıktan başka bir hesap ta sorul- kani olmalı ki, işgal mevkide müsterihane , ’âl SS F - Tt Tit ıffr AF T metimizin, halkın mua- M ve hukukunu ne derece #tmek ve korumak İste- hergün görüp okuduğum ve tebliğlerinden bil- tihetle bu tarm hareket hayretimi mucip oldu ve bu ki vaziyet hakkında " dikkati celp etmeyi faydalı Ait olduğu merci elbette tahkik ve icabını ifa s k. /[fâffll (f Mısır Başvekili Sıtkı Paşa Mısırda Halk İntihabata İştirak Etmyior İngiliz hükümetinin ve po- lisin müdahalesine rağmen M- sırdaki — intihabat — kavgaları hafiflemiş değildir. Mısır milli- yetperverleri, intihabatı, İngiliz istilâsi aleyhinde — bulunmak için fırsat addetmişlerdir. Her tarafta büyük nümayişler ya- pilmiş, halkla polis arasında ateşli çarpışmalar olmuştur. Ni- hayet halk intihabata iştirak etmemiye karar vermiştir. Mısır. hükümeti, daha inti- hap başlamadan evvel birçok askeri tedbirler almışti. Hü- kümete muhalif olan fırka liderlerinin propaganda seya- hatlerine mâni olmuş, nüma- yişlerin önünü almıya çalış- miştı. Fakat halk — arasında hükümet ve İngiliz aleyhtar- hğı okadar kuvvetlidir ki, hü- kümetin bu tazyik siyasetine rağmen — intihabat - İngilizlerin aleyhine dönmüştür. Şimdiki halde kadın teş- kilâtları da dahil olduğu halde bütün —millet bu vesile ile İngilizleri istemediklerini gös- termiştir. BON- POSTA -- Dünyada Neler Oluyor? Mısırda Intihabat Kavgaları Kanlı Şekil Aldı -Ispanyada Komünistler Zaviyeleri Hâlâ Yakıyorlar Russell paşa İIspanyada |Kıralcılarla Komünistler Arasında İspanyada birkaç gün evvel kıral — taraftarlarının - tahrikâ- amiz bazı hareketleri Üzerine komünistler tarafından başlı- nn nümayişler birçek kanlı diselere sebebiyet vermiştir. Komünistler kırallık - taraftarı bir iki gazeteyi yağma etmiş bilhassa papazlara ve kilise- lere hücum ederek 10 kadar zaviyeyi yakmıştır. Hükümet bazı yerlerde idarei örfiye ilânına mecbur kalmıştır. Fa- kat nümayişler |Curmamış, yi- ne her tarafta zaviyelere ve papazlara hücum devam et- miştir. Bu hâdisenin — İspanyada yeni birtakım siyasi — tebed-. düllere sebebiyet vermesi im- kânı vardır. Bu itibarla dik- katle takibe şayandır. İspanyaya ait gelen son haberler şunlardır: Madrit, 15 (A.A) — Mad- rit'te tam bir sükün büküm — TAKVİNM c Gün s1 18 -Mayıs- 931 Arabi 29 - Zilhicce - 1349 — yakm-ezani- vasati Hazır 13 Rumi $ - Mayic * 1347 vakıt-ezani-vasat! —— Z— Akşam| Yatsı İmsak 18 | 440 448 J12.10 8445 İ16.07 1922 218 .u Güneş Öğle İkindi N2 1.82) 7a2) İz Mısırda İngiliz Polis Müdürü| Mısırda intihabat kavgasını idare eden Nahas paşa sürmektedir. Seville sokakla- rında bazı kimselerin otomo- biller içinde dolaşarak rasge- le silâh attıkları ve halkı kor- ku ve telâş içinde bıraktıkları, bunlardan — bazılarının -tevkif edildikleri haber verilmiştir. Almerikada hüviyetleri meç- hul 4 kişi bir manastıra git- mişler, istedikleri para veril- mediği takdirde — müesseseyi takacaklarını — söylemişlerdir . orkularından çıldıracak gibi olan rahipeler bu adamların talep ettikleri parayı vermiş- lerdir. Bu vak'a dolayısile bir kişi tevkif edilmiştir. Velez ile Malagada petrol ve benzin fıçıları götürmekte olan bir kaç kişi tevkif edil- miştir. Madrit eyaletinin cenu- bundaki havalide tedhiş hare- ketleri çok şiddetli bir hal r:ydı etmiştir. Burada 100 adar kimse tevkif olunmuştur. Kanavera'da bir köy papa- halkı bir içtima yapmağa gelen cümhuriyetçiler aleyhine ayaklandırmıştır. Cümhuriyet- çiler çekilip gitmeğe mecbur kalmışlardır. Iş Arlyor Musunuz? Gazetemizin ucuz ve kü- çük ilânlarından * istifade ediniz. 25 kuruş sizi işsiz- likten kurtarabilir. 16 ke- Himelik bir ilân 25 kuruşa SON POSTA Bir İntihar Hâdisesin- den Alınacak Dersler Dünkü gazetelerde Sabahat H. isminde bir genç kızın in- tiharını okumuşsunuzdur. Fa- kat müsaade ederseniz size kısaca hatırlatayım. Bu genç kız, devam ettiği mektepte bir gençle sevişiyor. Fakat bu genç ona yüz ver- miyor. Kız onunla evlenmek için her türlü çareye baş vuru- yor, muvaffak olamıyor. Kız gözeldir, babası zengin- dir. Onun kederini gidermek için babası kızımı bir muallime nişanlıyor. Biraz sonra bu nişan nikâha inkılâp ediyor. Fakat nikâhlı muallim — kıskançtır. Serttir, haşindir. Bu nazik, bu terbiyeli, bu — zarif kızı her fırsatta dövüyor. Bu ikinci felâket kızı büs- bütün meyus ediyor ve onu Intihara sevkediyor. Bir genç kızın hayatına mal- olan bu tecrübeden alınacak üç ders vardır: 1 — Erkekler hodgüm ve mağrurdurlar. Kendilerine fazla düşkünlük göstermiye gelmez. Kız ne kadar zayıf görünürse, erkek ©o kadar mağrur ve çe- kingen olur. Erkeklere fazla yüz vermeyiniz. 2—Babalar kızlarımı anlamıya ve onların dertlerini yakından tetkike mecburdurlar. Kızlarını ihmal eden, onların içlerini tanımıyan — babalar, - kızlarını mes'ut etmek dikleri erkeğe vermiye kalkar, ve kızın tiılur vı'.ımmım sormıya bile lüzum ezler. Bu, ihmal — ve bu'üiı:!ibdıl ekseriya geçimsizliği, çok defa betbahtiyi, ve bazan da böyle facıaları intaç eder. 3 — Nişanlılar, sevgilileri- nin tabiatini bilmiye mecbur- durlar. Bugünün kızları dünkü- ler kadar mütehammil değil- dirler. Onların hassasiyetlerine hürmet etmek lâzımdır. Dayak bizde okadar müteammim bir şeydir ki, bir koca karısını dövmekten çekinmez. Fakat devir artık geçti, bugünün kızları buna tahammül ede- merzler. * Ankaaada Selma Hanim : Sevgiliniz hassas, ince, hayaleı bir gençtir. Son derece müariftir. Sevgilisine karşı sadık ve mutidir. Nazik ve güler yüzlüdür. Kendi- larına sevdirmekte ma» dır. Fakat kendisinden esaslı bir iş beklenemez. İradesi zayıftır, haşkalarının tesi- rine kapılır, ve fikirden ziyade hisle hareket eder. * Ankarada Neriman H. : Nişanlınız azım ve ira vetli bir gençtir. Maceray: mayi, — tehlikelerle — çarpışmayı, müşkülleri yenmeyi sever, fevka- lüde kıskanç ve — müstebittir. Çabuk kızar, çabuk darılır. düş- manlığı kuvvetlidir. Kin cendiği adamla güç barışır. £ lendiğiniz takdirde onun istip- dadına katlanmayı, bu tabiatımı İdare etmesini Öğrenmeyi göze almanız lârımdır. Hanımte Bu hareket, şimdiye kadar tarif ettiğimiz hareketlerin en gücüdür. Vücudu idmana alışmamış kadınların bu hareketi yapmaları mümkün değildir. Fakat bu hareket karın, boyun ve göğsün zayıflaması için en müessir idmandır. Yere yüzükoyun yatınız. Kollarınızı arkaya atıp ayaklarınızı tütunuz. Ö vaziyette başınızı kaldırıp indiriniz. Sonra kolları- nızi birakınız. Ayaklarınızı, okl indiriniz. la işaret edilen şekilde, kaldırıp c'lyğ an;la Sergüzeştler Arasında No. 6 GAZETECİ ALTIN PEŞİNDE N. hareket — etti: Bn' Biğ * Altın arayıcılarınin eşya- Ü Hlen muşambaya dikkat- | t kt'-“lmıı ve gözleri si- Muza isabet edince yüz- buruşturduklarımı gör RB' defa dereyi ters yüzü- ğimiz yere doğru in- ş_::ılımımk. SH eyel 'trifler, bizi budala ye- h;:Ydulıı'. diyordu. Fakat incan kahveden Acağını bilmez miyim? oldu şimdi Ma- kadar — inecek, başka bir dereye e yapalım. Bu ekmek yokmuş... bize Şerüben — elini kaldırarak Kargoya işaret etti: — Üstat karargâhı burada kuracağız ! İki gündenberi — büyük nehre akan küçük ırmaklardan birindeyiz. Güyan'ın son köy- leri geride kaldı. İki tara- rafımızda sarı” kumsalın ke- narından yükselerek — dalları derenin ortasına kadar uzanan vahşi bir orman var, Şurada burada — gözümüze) — parlak renkli, ağır (kokulu çiçekler de çarpıyor. Sandalı dereden geçen ser- seriler tarafından görülmemesi için kuru bir ağaç kütüğünün yanına çektikten ve Üstünü de na daldık. yürüyor, oıtada ben varım. Arkadan da Kargo geliyor. Her üçümüzün de sırtı erzak, silâh ve kazma kürek ile dolu. Asıl işimiz şimdi başladı: Altın - arayıcılığında — filiyata geçmek üzereyiz, Şerüben anlatıyor: Aklı başında bir adam hiç bir zaman derelerin mansabın- da taharriyata girişmemelidir. Çünkü burası mutlak ken- disinden evvel birisi tarafından araştırılmıştır. Yapılan şey içe- riye girmek; derenin kaynağına kadar çıkmaktır. Yolu kısaltmak için, geniş bir kavis teşkil eden derenin kenarını — bırakarak — ormana daldık. Fakat burası okadar sık ağaçlı ki yürümekte müş- külât çekiyoruz. Dalları kesmek için iki üç Önde Şerüben | etmek mecburiyeti hâsıl oluyor. Bereket versin öğleye doğru tekrar dereyi bulduk ve ça- lışmıya - hazırlandık. (Güyan) da altın aramak için derenin kenarına oturarak küçük bir elek ile kumları elemek kâfi değildir. Daha ev- vel — kumsalın — yumşaklığını araştırmak |âzımdır. Zira yum- şaklık mekadar — fazla — ise derinlere inmek okadar ko- laydır. Bu da mecburidir. Çün- kü toprağın sathında hiçbir şey yoktur. (Güyan) da - altın madenle- rinin aslı| hakkında Lüyük son malümat yoktur. Sadece tah- min edildiğine göre altin dün- yanın teşekkülünden ikinci dev- resini geçirirken büyük — da- marların tahallülü ve kil taba- kalarının Üzerine zerre halinde dağılması ve toprağın bilhas- dallarla örttükten sonra orma- | dakikada bir bıçağa müracaat | sa dere kenarlarında kazılarak kil tabakasına gelindiği zaman bulunmaktadır. Kargör işikoyuldu. Kazma ve küreklerimiz için sap imali ile meşgul. Şerüben ise kalın ağaçtan ucu sivri bir değnek yaptı, bulumduğumuz — yerin muhtelif noktalarına sokarak en yumşak yerin neresi — oldu- ğunu bulmıya” çalışıyor. Bu araşlırma esnasında bir aralık değneğin ucu evvelâ yumşak bir toprağa | ilişti, Fa- kat biraz sonra içeri nü- fuz etmez oldu, sert bir cisme tesadüf etmişti. (Şerüben) in yüzünde bir tebessüm uçuşu- yordu: — Üstat zemine yakın bir kaya tabakası var. Burada bir kuyu açmalıyız. Ameliye - başladı. Kazma kürek işe koyulduk. Geniş ve oldukça derin bir çukuür vü- cuda geldi. Bu çukurdan çıkan evvelâ kumdu. Sonra toprak başladı. Daha sonra da killi, kuvarçlı bir tabaka göründü. Hafriyat bu noktaya geldiği zaman çukurun dibinde etraf- tan n koyu sarı bir su birikintisi hâsıl olmuştu. (Şerüben) in bir işareti üze- rine durduk. Şimdi mesele bu suyu boşaltmak, çamurunu da elekten geçirmekti. Mahruti elek meydana çık- t Tecrübe göstermiştir. ki hususi bir şekilde yapılan ele- ğin içine çamur ve toprak doldurulup ta bir harcketi devraniye ile sarsıldığı zaman dibinden evvelâ kum, — sonra toprak dökülür, en sona kalan Şayet varsa kurşün, * demir ve altın. gibi ağır maddeler- dir. Nitekim bu defa da öyle oldu. Şerüben şen bir sesle: — Üstat işte altın, diyordu. (Maabadi yarın)