— SON Fosn (| kKAN DALG nsılllll Boğulduğu anede Dell G Hakkı Mahfuzdur Bütün bu dolaşmalar, müra- aatlar, — beklemeler, — cevap lmalar, isticvap ve istintaklar; ister Piyerse tam üç güne nal olmuştu. Deniz serkomi- inden bidayet mahkemesi ne gönderilen r evrak cüzdanı) şıya geldiği zaman r Piyersin de imanı evremişti. Piyers, okadar — yorulmuş, okadar sinirlenmişti ki: (gark te nabut ) olan, Vahak — değil, babası bile olsaydı, (rahmet blsun canına ) deyip işten vaz feçecekti. Fakat onu bukadar zun uzua dolaştıran Vahakın tantasındaki evrak idi. Eğer w evrak ziyaa birtakım etler, beratlar mahvolacak ve bunları yeninden bulup uğramış- olsa Üdi, fermanlar, hüc- çikar tarak elindeki mühim davaları İkazanmak imkâmı kalmıyacaktı. Bilhassa, yirmi “beş adet il Hira — mukabilinde ledi'en (Üsküdar — mahkemei eriye) kayıtlarımı gördüğü za- istihsal nan Mister Piyers için düşü- hülecek hiçbir nokta kalmadı. Gazetenin diği havadis, bita - tarafında bir gönderilen rapora islinat e iyordu MHalbuki repor, hiçbir ve etmiyordu. Ha- İkikatte, ( gark ve nabut ) ol- duğü — rapor — edilen (şahsı meçhul) Toptaşı tinarhanesin- İle ikamete memur edilmişti. asıl sasa istinat vaktinden vvel giden Vahak, - kayıtları getirecek olan Yusuf efendiyi Bört gözle beklerken, bu işten n kârlı çıkan kendisi oldu- ğunu düşünüyor ve seviniyordu Piyersten, — bu işe verilmel in yirmi beş adet çil Jira imıştı. Halbuki kendisi yirmi beş Mdet silik mecidiye ile du işi Cami avlusun« apatacak, paranın Üst tarafı endisine kalacaktı. Çok bek- lemeden Yusuf efendi geldi. Vahak, bir Mmantara basmamak için birer birer tetkik etti. Cümlesi de mutabık) tı. Kayıtları, Çantasına yerleştirdikten sonra ayıtları getirdi. aslına Bemen elini pantolonunun ce- soktu. Fakat, — Yusuf endi, telâş ile eline sarıla- tak: bine birader — efendi, Biz biraz Herkesin üzerimizdedir. evrakı — verdiğimi en olmuştur. (Muka- sizin de bana para — Aman e — yapıyorsunuz? lüpheli adamlarız. özü — bizim Şimdi size $'on parayı ınıden çıkarırım. Ümdi buradan kalkarız. Şura- bir kapalı arabaya atlarız. _.31_ Orada tenha bir yerde para- ları - avucuma sayarsın mu? — Olur. Uzun uzadıya aramıya hacet kalmadan kapalı bi camiin "S ular, uyu ayı -.yım“hrdı- )lar. Bağlanbaşına doğru yok landılar. Tam çarşıdan çıkıp ta bir yere gelir gelmez, resmi elbiseli iki polis birden- bire önlerine çıkarak: — Dür... Diye tenha O ande de anca haykırdı. a bir. ta dıyındı V hak, kendisini so- Çok çocuklü allelere yardıı vadinden — istifade —etmek 4 bize resim gönderen alle grupla- rını aşağıya dercediyoruz : ınb_ıl gümrükleri de- ..rlu nden », Defterdar arada Hüseyin Ef. ve refikası Zişan Hanım, Çocukları: İbrahim, Kadem, Necati, Sulhiye, Meh- met Hayrettin, Hikmet H. ve EF. ler. olur | | köşesinde | Soylenen >nen Adama Tıma- mleği Geçirilmişti Yazan: Ziya Şakir Abdülhamidin moiyet bölüğünden bir piyade müfrezesi Bağlarbaşına doğru çıkarız. |yıcıklır zannederek: * — Aman keardeşim, canıma kıymayın.. Üzerimde ne varsa | ben güzetlikle vareyim. Diye yalvarırken — Yusuf EF. ile polisler, çarçabuk Va- hakın ellerini , bağladılar. Yu- € Ef. arabacıya seslendi: — Hadi bakalım. Doğruca oraya, Çarşıdan süratle geç.. Vahakla Yusuf Efendinin kar- şısına oturmuşlardı. İlk zaman- lar, tenha yerde sakin sakin yalvaran Vahak, araba tam | çarşıdan geçerken avaz avaz lhaykınmya başladı. (Arkası var) | l Polisler de arabaya binmiş, | | | l | gelen Kari Gözile Gördüklerimiz (Sinop) Mahpusları- nın Sesi Sinop — hapisanesindeki namına ga mektebu aldık : 1 — Böyük dahimizin candan kopan Şükran — borçlarımızı kabul — etmelerini dileriz. 2 — Bizler bu Gevimli vatanın öz çocuklarıyız. Zamanında memleketimize el uzatan höinlere göğüs gerdik. Sene- lerdenberi analarımızın ve - çocukları- murin hasretile yazıyorur. lalah olduk. Biz de değil cürüm, hatta kabahat yapmıya bile cür'et kalmadı. Bitkin ve zayıf kollarımızı açarak büyüklerimizin gefkatime İltica ediyoruz. Mustafa, Kadri, Ali mehkümlar Dilenciler Ve Seyyar Satıcilar Yeni postane önünde, sa- bah namazından yatsıya ka- dar birçok genç çingene ka- dın ve kızları dilenmekte ve eçeni rahasız etmek- tedir Bilhassa postaneye' ge- len giden — ecnebilerle ka- dınlara fazla musallat olmak- tadır. Belediye memurları öte- de beride ekmek parasım çıkarmıya uğraşan biçareleri kovalıyacağına bunları — bura- dan kaldırsalar daha - iyi olmaz mı ? Şehzadebaşı Muhtarpaşa sokak No, 7 de Burhan Zabıtanın Asrileştiril- mesi Lâzımdır Şerirler, fan Üe mücehher, karşımız- da cephef aldı, Bir eeki usul ve eaki bir teşkilâlla bocalayıp duruyorur. Keki | bir sabitanın moderm bir. cümhuriyeti | müdafsa edebileceğine uklım ermiyor. Zabitayı yenleştirmeli ve bu sınıf me- müurine ehemmlaet atfetmelidir. bir kariiniz Çok Çocuklu Ailelere Yardım Va- dinden İstifade Etmek İstıyenler 3 — İstanbul, Hasköy, Ye- niyapı sokak, 11 numarada tenekeci Mişon Ef. ve refikası Lüna Hanım. Çocukları: Sulta- na, Simento, Rahel, Ester, Ne- sim, İsak H. ve Ef. ler. 4 — Ankara Kıbrıs Kara Halil oğlu Hasan Efendi ve ailesi, 5 — İstanbul, — Yenibahçe, han arkasında tramvay şirketi ]va!mııı!arından 19 numarada Mustafa Arif Efendi ve refi- kası Vasfiye Hanım. Çocuk- “tarı: Saime, Safiye, Lütfiye, Şerif, Hatçe, Necat Hanım ve Efendiler. 6 — Kasımpaşa, Hacıhüs- rev mahallesi Ebe sokak 4 No. da Osman Ef. ve refikası Safiye hanım çocukları : Atika, Sabahat, Melâbhat, Be- Âdil, Vahit hamım ve ve ract, Ökmey- dam caddesi İs- mail Ef. ve çocu b Sabiha, Fehmiye, Nazif, Bay- ram, ÂAziz hanım ve Ef. ler. hiye, Ct Aıı Bu Sütunda Hergün Muharriri : Rifat Galip Damat Bey Ahmet Şemsi D. mütekait bir zattır. Erenköy taraflarında baba yadigârı köşklerinde bir kansı, yetişkin bir kızı, bir de henüz mektebe devam eden küçük oğlu ile mulövııı bir hayat geçirmek- tedir. Üç ayda bir aldığı tekaüt maaşını Çarçıiçindeki hahcı dük- dininın on beş lira kira bedelini de katan Şemsi B. bu gelirle ailesini kıt kanı cak geçin- direbilmektedir. karısı Na- aresinde gös- ve tasarruf ta olmamış nlı_ı Şemsi Beyin hesabı çoktan şaşar, borcu ise şimdiye kadar yırtlağımı aşardı. n kazları haile bir kıs- tte — gelecek esine külli bir meti çıksaydı, damadın aile bütçı yardımı. dokonur, Şemsi Beyle karısı da, ahar ömürlerinde bir rahat yüzü görürlerdi. Ahmet Şemsi Bey kı veti bir. tüceara verdi. olup ta sonunda benim ti çekmi murdan birli yapan Kâmil bey bir tüccarı yanına damat alınıştı. Mürüvvetin düğünü için çarşı- daki dükkânın müstecirinden ki- raya mahsup edilmek üzere aldığı iki senelik bedeli icarı karşılık koyan Şemsi bey bu işi de böy- lece borçsuz, harçsız başarmış, ka- m Mürüvvetin mürüvvetini gör- müştü. Düğünden sonra bir müddet, yeni damada karşı küçük düşül- memek için Şemsi Bey mutfak masraflarında — gani davramıyor, karısı, eteği belinde geç Yekilere kadar ocak başından — ayrılmıyor- du. Yirmi gün, bir ay böyle çti. İkinci aya girdikleri zama â...... bey, haklı olarak dama dından bir muavenet bekliyordu. Tf ve Adetten ziyade — kain- pederin böyle bir yardıma - acil ihtiyacı gün gibi aşikârdı. ten damadım içgüveysi alma- sının biricik sebebi de bu değil midi ya? Aile bütçesini düzetlip Hatemi efendi gibi köşede raha işte ayın ortaları da gelip çımgı halde damat beyden ses çıkmıyor, beti larafta ise Şemsi beyin cüzdanında kalan bedeli icar bakiyesi — birkaç müşkülâtla çıkarabilen Şemsi be- yin ümitleri yavaş yavaş inkisara mübeddel — olmak içüncü ay başı da gı bir telâştır baş gösterdi. bir ihtiyaç ve kat'i bir. zaruretle karşılaşan kainpeder bir - sabah, erken erken damadını — karşılıya- rak ona mutbak masrafına — işti- raki lüzumunu zımnen ihsasetti. — Ben de bu lüzumu çoktan takdir ediyordum, beyefendi, ancak şu sıra nakten mua- venette matlup veçhile müfit olamıyacağımı anladığımdan ti- cari münasebette bulunduğum Konyalı bir tüccara kışlık erıığ sipariş ettim. Yakında gelmek üzredir. Siz müste- rih olunuz. Bu cevap kayinpederi tat- min etmiş, bir müddetçik da- ha intizarı muvafık bulmuştu. Dördüncü ay başı da böyle- ce intizar ile geldi $ eçti. Bir akşam dlîmıl bey, çok- tandır. yemeklerde eksikliği hissedilen tatlı ihtiyacını der- iş etmiş gibi elinde bir pa- Eetie çıka geldi. — Mürüvvetçiğim, sana tat- l getirdim. Yemiye ilâve et- seniz iyi olur. — Teşekkür ederim Kâmil, sofraya koyarız. Damat beyin ilk deh vıkı olan bu ikramını kainvalde ile kainpeder fali hayır telâkki ettiler. O akşam, muhtasar bir şekil ve mahiyet almıya başlı- yan yemeklerini yecikten son- ra Mürüvvet: — Kalkmayınız tallı var, diyerek ince yeşil bir. kâğıda sarılı paketi açıverdi. O daki- kada damat beyden başkasın- da hasıl olan hayret tarif edi- lemez. Paketten bir okka ka- dar çiğ yassı kadayıf, çıkmıştı. Lıpkırmııı kesilen Mümwe- ni yök, dlcim, e yordu, bu akşam şart değilya. Zahir valde hanımın fazla meş- guliyetleri vardı. ki kadayıfi kızartmıya vakit bulamadılar. Varsın yarına kalsın, Bunda özülecek ne var ki? Ertesi gün Ahmet Şemsi Bey çok sevdiği bir çift cins kazın erkeğni kasap İspiroya satarak parasını yassı kadayıfın yumurtasile şekerine sarfetti. Damat Beyir haftalardan- beri beklenen erzakı nihayet gelebildi: Bir miktar kuru fa- sülye, bir torba yağı alınmış imansız peynir, yarım çuval kadar lüsünden nohut, Kâmil Bey: — Bunlar ilk parti, diğer kısmı da yolda, diyerek mağ- rürane bir tavır — takınmıştı. Akşam sofrada sık sık lâkırdıyı bu iki buçuk parça hediyelik ere intikal ettiriyor: — Ne ise, diyordu, en mühimi temin edildi. tün kış rahatız demektir. Ertesi gün Şemsi bey tek kalan kazı kesmiş, kazısı da bir miktar damat in kından nohut (i den ateşe koy h O gün ağız tadı yemek — yiyecekler Buna bazırlanan Bey — iştihasın tezyit öğle y neğini — bile — haz- fetmiş, bütün gününü eskiden müdavimi nldugu bir kalvede erzakın Bü- Hiğinde, nokütle li üzerinde kaynar buldı tız. üzerinde lıhn( bir türlü pişmek bilm fecii, geç vakit yarı çiy bir halde indirdikleri zaman körpecik kazın etlerini adeta erimiş, kay bir halde buldular. Handa Kümll B tüccar komlsy yukan bizmet görü- talip olduğu a: etariş, Ahmet Şe: asıl Fatren Kimil Neııd.ı cekiden tu kimeseler varsa hej li e İyi Meyva İsterseniz tahribatından mevsiminde .%:' ĞÜ ü ağaçlar Kutusu 1 liradır. Yeçüne kurtarınız. -Bünun —lmr: dızı Xıx .ı..ns%ğ Bir püskürgeç İle yapraksır kâmilen yık deposu Sirkecide Horasancıyan hanında Drogeri santıral doriyandır. **" Fiğa e & a ellkeni d BĞKDÜÜ DÜi ü l aa GÜ l