12 Aralık 1930 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

12 Aralık 1930 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

'N g-e — — l gan nnnunsıuâ Sarayın Bu Acemi Kızını Yola Getirmek Bıraz Guç Olacaktı... Hakkı Mahfuzdur Ve derhal geri dönerek, | *yakta duran hünkârın önünde L Diz çöküp ayak öpe- | Faket hünkâr, bir elile onu ltlıdın tuttu, — durdurdu. i elini de çenesinin altma : "!du Hayali, öylece büyük lâmbazın yanına ka- d" götürdü ve yüzünü aydım ğa döndürdü. Evvelâ, o vazi- Yette bir lâhze baktı. Eline, ilk bir hararet aşılıyan bu “Yuvarlak ve dolgun çehrenin esmerliği Gzerinde koyu Pembe bir hare vardı. Lâmba- Bın biraz yukardan dökülen '*ıııı, onun, daima yere ba- gözlerinin. sık ve uzun — kipiklerini daha uzun gösteri- Yor ve gözlerinin altını göl- YN iri' . | | — Gözlerini kaldır.. Bana — bak Hayall.. Hünkârın bu iradesi üzeri- /— Be Hayalin kirpikleri birbirine - farptıi. Yavaş yavaş göz ka- Pil çi kalktı. İçinde kıvık —lıı kaynıyan iki siyah * Üev parladı ve bu alev, sanki, | kalbe his ve heyecan akıtan | Bir kaynaktı. Bütön berrakklı- rağmen ucu bucağı gö- |- Tülmiyen derin bir kaynak.. k*lden alevler saçıldığı halde, — €n hararetli bir zamanda insa- — Hn hayalinde canlanan bir zülâl k.VllıgL Bütün hıyıunı. en müs- &, fesna dilberlerin usarei hüsnünü öştmmekle yaşamış olan Sultan mit, biranda kabaran de- Tin bir arzu ve iştiha ile dilini ifçe dudaklarının arasından — Beçirdi. |Dudakları kup kuru İdi, Hünkâr kendisini, bütün gü- zellere ve güzelliklere doymuş | Sannederken, şimdi bu yeni — Ve küdretli ihtiras menbamı #örür görmez, bundan da bir — Südüm tatmak ihtiyacını his- O Betmişti. Fakat, bu ibtiyacını, kk basit bir surette tatmin et- | Bek istemiyordu. Bazı müs- Üüma yamanlarında olduğu gibi y bu geceki — zevkinden de & Vümüllü bir surette istifade * *meyi arzu ediyordu. Hayali, olduğu yerde bırak- < p Gitti, evvelâ nöbetçi saray- ll"llı beklediği koridor kapı- anahtarını çevirdi; kapıyı lü'llcdı Sonra yanındaki kü- » $ük odaya geçti. Odanın bir Öşesini işgal eden büyücek konsola yaklaştı. Konsolun Jtahtalarından bir noktaya PParmağının ucile " Bast, Bir ik açıldı.. Burası, bir do- ve bu dolapta” muhtelif #işeler vardı. Bünlardan irini aldı. Tekrar kapağı ka- Yatak odasına avdet & Henüz lAyılıilı saray almamıştı. Bununla Yazan: Zıya Sakir Sabin “ Ha,ıl hususiyet tesis etmek pek ko- lay olmiyacaktı. Halbuki o, Hayali gördüğü dakikadan itibaren büsbütün başka bir his ve heyecan duymakta idi. Hislerini, henüz tahlil edecek kadar vakit ol- mamıştı. Fakat, duyduğu şey- lerin, basit bir kadın ihtiyacın- dan çok ayrı olduğuna hük- mediyordu. Buna binaen, böyle (halvet) zamanlarında, kadın ve kız- larla uzün uzün — konuşmak adeti olmıyan hünkâr, Hayalle hasbıhal etmek, onuu sesinde dulduğu tuhaf bir ahengi din- lemekle zevk bulmak istiyordu. Hünkâr, Hayalin getirdiği ve masanın Üzerine yerleştir- diği ( yemiş tepsisi ) nden bir küçük bardak aldı. Elıııdeh şişeden akıttığı mayile bar? dağı yarısma kadar doldurdu. Bu mayi, erimiş yakut ren- ginde bir eksirdi. Kat'iyen hiçbir içki kullanmıyan hün- kâr, bu eksiri sureti mahsu- sada gizlice yaptırır. ve etra- fındakilere karşı içki kullan- döğa hakkında” Bir zan veriki? mek için kendi elile yaptığı konsolun gizli dolabında sak- lardı. Bu eksir, ona, neş'e, cüret ve kuvvet verirdi. En buhranlı ve en heyecanlı za- manlarında bundan biraz içer ve fsabına lâzım olan kudreti bahşederdi. Zilede Feci ]Bir İnfîlâk Oldu Beş Çocuk Tamamen - Parçalandı Zile, ( Hususi ) — Mıhııt Zile iıyıııındı asiler tarafından kaleye endaht edilen mermilerden bazıları muşak toprağa tesadüf ettiklerinden patlamıyarak yömülmüş, rıılmııl.ıdu Geçen sene kaleye çıkarılan şehir suyu için bir depo | yapılmıya başlandığından | -friyat esnasında> töprak: altında saklı olan mermilerden biri e dışarıya çıkarılmış, fakat cahil amele taralından alelâde bir dş-ır'mıq gibi hir kenln. bırakılmıştır. Geçen gün 6-8 yıılınndı 2 kız ve üç erkek çocuk ıııııı-. nin yanında uynımıkh iken müthiş bir tarraka duyulmuş, bundan korkan ahali heyecanla hadise maballine koştukları nmnöçocugunled bir ha'de parçalanarak cesetlerinin etrafa dağılmış - olduğunı Amele meşgul ol?mnîıı wcıklınu hııdı:%'güıühoığ ve merminin ne tarzda nfilik Devlet Lâboratüvarı Devlet lâboratuvarı tajrşişe mani olmak için çalışmıya baş- lamıştır. -Lâboratuvar — halen peynir, afyon, palamut, wazı, zeytinyağı gibi emtiaların tas- nifi ile meşguldür. A. Melih Bergama Belediyesi BÜTÜN AZA İSTİFA ETTİ.. |- Bergama, (Husust) — Sabık | Serbes fırka Bergama belediye intihabımı kazanmıştı. Bu bele- diye beyeti ahiren istifa etmiş- “ra hayat ve mematından haber alıı POSTA & — Kapanan Hatlar — NUKUT Delar Aserikan 1 Zeleti Lehistan 20 Ley Remanya 20 Dimar Yugoslayya 1 Çerveneç Sovyet KAMBİYO Londra 1 İsterlin — kuruş Nüy. — 1 Türk lirası dolar Paris — 1 Türk liranı Prunk Milâno » Liret Brüksel » Belg Cinevre » Pramk Sofya » Leva Florin Pezta Bükreş 20 Ley kuruş Rusya —1 Çerveneç kuruşi - | İstifade ediniz 1 — İlâm $ satım geçmiyecektir. ? — Her satır € kelime besap edi- Her ilân $ adet kuponu $ .. ilâm -nlılll:dıdlı 4 — Her 3 srtırdan fazlasma 2 ı-.ı- ilâve edilmelidir. - Her kupon Üzerindeki tarihten bi halia müddetle muteberdir. SON POSTA yı okuduktan sonra ilân kuponunu saklayı- maz. Bundan $ adedini ilânımız ile birlikte bir zarfa koyarak posta ile idarebanemize gön- _duhıix Ilânınızın gazeteye gir- İmesi için bu kadarı kâfidir. —— SON POSTA —— BEDAVA İLÂN KUPONU 12- Kânunuevvel-1930 ihenap İşleri İkinci şube hesap larından Ahmet şeref Beyin bir. kız Çocuğu dünyaya gelmiş ve Nilofer Neclâ fesmiye edilmiştir. GÖREN VE BİLEN VAR Mi— Balkan harbinden sonra İstanbulda Feriköyde Nuri -Efendi leminde birisile evlenmiş ve oouu velal sonra — alârivayetin Büyükçekmeceye gilmiş ve andan son- amı- anyanın Lores — muhacirl SATILIK APARTIMAN — Tepebaşı Bristo! oteli yanında (Örcan) apartımanı | Çastılıktır. Kapıcımına müracaat, — GOPYAN — Erkek ve kadın 7 olata Kredi Liyone bankazti ma'cı sokak Aleksiyadia | Tepebaşında, Bristol oteli yanında (Özcan) apartımanı satılıktır. Kapıcıya müracaat. « 2. Kadıköy, Süreyya .Sineması “ Sesli, sözlü, wkılı filim “ Şarap Mütehassısı Müskirat idaresi, Fransadan 600.lira aylıkla getirttiği M. Bokarla iki senelik bir muka- vele yapmıştı. Mukavele müd- sebebini sordum. Cevap ver- mekten istinkâf ettiler. Yeni intihap yapılması bek- leniyor. Bu Bu akşam yemekleri yoktu. Kışın başlangıcından beri iki defadır. böyle oluyordu. Ne- dense annesi son zamanlarda | unutkan bir kadın olmuştu. Geçenlerde gene böyle yemek- siz kaldıkları gün, Nuri mek- tepte iken annesi kapıyı açık | bırakarak sokağa çıkmış, bir | tanecik seççadelerini mıştı. Bugün de kim bilir ne çalınacaktı ? Bari babası çabuk geiseydi. Hiç insân bir sene hastanede kalır da bir kere olsun çocu- ğunu görmek istemez mi? Fakat, orada, beyaz göm- lekli doktorlar varmış. Onlar çocukları hbiç — sevmezlermiş. Artık annesine sormaktan da çekiniyordu. Kaç defa tecrübe etmişti : — Anne; bahamı daha ç- | karmıyacaklar mı! der demez kadıncağırın rengi balmumu gibi sararmıştı. Belli ki baba- sından bahsedildiğini istemiyor. Bu akşam fırtına ortalığı altüst ediyordu. Rüzgâr, harap evin çivileri gevşemiş tahtala- rını zorluyor, her köşeden başka türlü akseden çatırdılarla bu sakin odaya tüyler ürpertici bir ahenk dolduruyordu. Bir saattenberi boş mangalın kül- lerini karıştıranaaneı: de biç- bir şey söylemiyor. Nuri bi mediği bir şeyden korkuyor, Elindeki kitabı karıştırmaktan birşey çıkmıyacağım anladı: — Uykum var annel dedi. , Ertesi sa ah mektebe aç git.. Fusat bunu kimseye hissettirmiyor; — öğleyi — iple çekiyordu. İkinci ders pay- dosunda talebenin hepsi annesi hastaneye giden bir çocuğun etrafında toplanmışlardı. Nuri, onu teselli ediyordu: — Ne olur canım, diyor- du; bak babam da hastanede, iyi olunca gelecek. Fakat kamşularının oğlu Fer- hat bağırdı: Taydi sen de! dedi, ne Dastanesi? Senin baban öl- müş bel Nuri ölümün w olduğunu biliyordu. Geçen sene mahalle- lerinde bir ihtiyar kadın ölmüş- tü. Bütün mahalleli toplanmış, onu bir tabuturi içinde ağlıya ağlıya götürmüşlerdi. Ölenleri toprakta kurtlar yiyordu. Fa- kat babası ihtiyar değildi ki... Nuri bu habere inanmamış, Ferhadın cahilliğine gülmüştü bile. —Fakat sonra nedense ağlamıya başladı. Muallim vak'ayı haber ahm- 'ca Ferhada bir temiz dayak attı. Ve Nuriye de onun yalan- c olduğunu temin etti. Zaten ©, kaç defa başkalarını da al- datmıştı. * Nuri öğle yemeği paydo- sunda herkesten evvel çıktı ve bin müyşkülâtla eve geldi. Fakat kapı bir türlü açılmı- yordu. Aksi gibi rüzgârla ka- rışık yağan kar da göz açtır- mıyordu. Karşıki komşu cum- badan seslenerek : — Nuri, annen gezmiye gitti, sen bize geleceksin! de- di. Ama Nuri onları hiç sev- Sutuııda çaldır- | - BORSA 7 İstanbul 10 Kânunuevvel 1930 | Â YE Hergün "Muharriri: Necati Yusuf Bir Çocuğun Hikâyesi | mezdi, Bilhassa o şişman ha- ; Bimın: — Vah yavrucuğum! Diye acır gibi sevmesini hiç çekemiyor, onların yanın- da kendini kabahatli — gibi hissediyordu. Bunun için da- veti kabul etmedi ve kapıyı çalmakta devam etli. Adnesinin bu kar fırtınası içinde Nuriyi öğle yakti aç karnına g: ta bırakarak gez- miye “gideceğine inanmıyordu. Fakat yarım Saattenberi çalı« nan açılmak — bilmedi. kapı | Rüzgâr gittikçe şiddetini art- tınyordu, — Nurinin kesilen elleri artık tutamaz oldu. Komşu bir defa daha çağırsa nazlanmadan — hemen koşa- caktı. Fakat artık onlar da aldırmıyorlar h. Çaresiz bura- dan — ayrılmak icap ettiğini hissetti. — Kukuletesini — iyice başına geçirdikten sonra kapı- nın siperini terketti. Cıvık bir kar çamuru yolun bütün çukurlarını doldurmuştu. Nuri bunlara basmaktan sakı- marak yavaş yavaş mektebe doğru yürümiye başladı. Bu- gün ayakkapları ona çok bü- yük geliyordu. Adamakıllı da eskimişti. Hoş alındığı zaman da yeni değildi ya: Annesi bun- ları getirdiği gün çok ağlar mişti. Onları galba eski bir ahbapları hediye etmişti. Nuri annesini ağlatmamak için bun- ları eskitmemiye çok dikkat etmişti. Fakat, kaç para eder! Mektepte azıcık — olsun — öy- namadan durulmuyordu. ki. Hele buügün, sular içine girip çıktıkça bu papuçlar birer paçavraya dönmüştü. Oka- dar da ağırlaşmıştı ki, ayakla- rına taş bağlanmış gibi, yü- rürken diz kapakları acıyordu. Yolda, kar suyu kemikleri- ne kadar işlemişti. Rüzgâr geride ıslak bir kırbaç gibi küçücük omuzlarına vurdukça içinde bir şeylerin üzüldüğünü, boş midesinde tuhaf bir bu- Tantının kabardığın hissediyor- du. Mektebin önüne geldiği za- man artık adamakıllı gözleri kararmıştı. Bır arı kovamı gibi uğuldıyan koridordan duvar- lara tutunarak geçti. Sınıf başı: mosmor tokmağı — Ortalığı çamura bula- dm, şu partal pabuçlarını — te- mizle de öyle gir! diye ba- ğırdı: Fakat, Nuri artık hiçbir şey dıymuyordu. Doğru — sobanın yanma gitti. Bütün azası - vü- cüdile rabıtasını kesmiş gibi ayrı ayrı ürperdi. Nuri buka- dar üşüdüğünü görecekler diye korkuyor, fakat kendisini tut- mak istedikçe daha çok titri- yordu. Gözlerinden yaşlar sızmıya b.,ı.dı Fakat sınıfın istihza için socanım bı;ındın kalkmıya n.ecbur oldu. Koridora — çıktı, — karanlık bir köşeye gitti, yüzünü du- var taraf >> çevirerek, Tişü- müş aranm bl:!hııdı sıcak * yapan göz yaş' adı, — ağladı. öj

Bu sayıdan diğer sayfalar: