POSTA KAN DALGASI Hakkı Mahfuzdur Yıldız sarayının (İç bahçe- de, genç — haremağaları, #tadan oraya koşuyor ve: — Halveecet... Diye bağırıyor... Bu - sesi bahçıvan, kuşçü ve tlâhşorlar da derhal işlerini ı""-kıp kapılara doğru . koşur Jorlardı. Az zaman zarfmda, h'h#de erkek namına kimse ştı. - Birden, (Haremi hh.)'un) un kapıları açıldı ve koca (Hadikai hümayun)un her Yafına neşeli kahkahalar da- dı. Bahçenin geniş meydan- ndan, dar ve dolambaçlı Yollarma kadar, her yerde Tengârenk elbiseli genç saray- âr coşkun bir meserrtetle &, or ve birbirlerini kova- İh"?'i:dı. Biraz. evvel sessiz tenha olan bu muhit, şimdi | Yi bir kız mektebinin balr Fesini andırıyordu. Sultan Hamit, (Dairei hüma- un penceresi — önünde Yakta duruyor ve saraylıların N Çılgın sevincini mütebessim hir çehre ile uzaktan seyrediyor- &u, Yanında, — “Hazinedar e ile — sevgili —musahibi *vherağa bulunuyordu. Su- Hamit onlara döndü: — Biraxz, biz de bahçeye hsek. Dedi. İkisi de eğildiler ve P verdiler : — Ferman — buyurursunuz Yendim.. Günü gününe oymıyan Sul- Hamidin, bugün neşesi üs- inde idi. İşittiği şen ve billüri kahka- r da bu neşey: arttırmıştı. Iğ.dlnlırı görünüp te onların ç_:'lıiyeden'ni ihlâl etmemek ağalara mahsus küçük ka- n çıkarak güvercinliğe doğ- Yürüdüler. Güvercinlik, sul- e Hamidin en sevdiği bir yer- A Pünyaıuıı en kıymetli gü- ':ul!leri burada tatlı bir aşk “mi yaşarlardı. Sultan Hamit, Striya buraya gelir ve saat- Pe' onlarla meşgul — olurdu. “kat bugün; Sultan Hamit bu- ':_*; fazla kalmadı. Sol tarafa KÇA yürüdü. İki tarafı, yük- N.tlflııılırlı muhat olan dar N Saptı. Bu yol, döne doe- e r laşa (Havuzbaşı)na iniyordu. Hünkâr, ellerini 4 kilitliyereli yavaş yavaş yürü- yor, usta ile Cevher Ağada 5 kendisini takip ediyordu. Ar- havuz — başına yaklaşmışlardı. Sul- tan Hamidin mak- sadı, havuzun kena- mındaki kameriyeler- den birine girmek,, coşan ve çıldıran saraylıları, kîındi hu- susiyetleri içinde gör- mekti, Tam, kameriyeye girecekleri zaman, Cevher Ağa, birdenbi- re durdu. Önun bu duruşu Hünkârı da durdurmuştu. Şim- di, bepsinin gözleri, bir nok- tada toplanmıştı. Büyük akasyanın altında, bir kız oturuyor.. Ellerini çe- nesine, dayamış, derin derin düşünü- yardu. Bütün kızlar, en taşkın bir meserretle koca bahçeyi altüst ederlerken, bu kızın böyle —tenha bir — köşeye çekilerek düşünmesi, — onlara çok manidar gelmişti. Hünkâr, Hazinedar ustaden tarafa iğilerek yavaşca sordü: — Bu kız kimdir?... Hazinedar usta, derhal ce- vap verdi: — Tanyamadım aslanım... Ve sonra, Cevhere döndü: — Sen tanıyor musun Lâla.. Cevher de, dudaklarını bü- çenesini de dizlerine | Yazan: Ziya Şakir kerek cevap verdi: — Hayır.. ben de tammı- yorum. — Şu halde, kalfaların maiye- tindeki(Yeni acemi)lerden olacak, Ferman buyurursanız kim oldy! ğunu kıza sorayım aslanım... | Sultan Hamit, cevap vermedi. Bir adım ileri attı. Elile tahk | lanları araladı. Sessizce arasın | dan atladı. Kız, o kadar dalk mıştı. ki, Sultan Hamidin, ' yamı başına kadar geldiğinin farkı- | na varmadı. Kızın dalgınlığının bu dere» cesi, hünkârın daha ziyade hayretini mucip oldu. Onü birdenbire korkutmamak - için parmaklarının — ucile hafifçe omzuna dokundu. Kız, titri- yerek kendine geldi. Başını kaldırıp ta Sultan Hamidi görün- ce, yerinden sıçradı. Ne yapa- cağını şaşırmıştı. (Arkası var| ’ttihatçılar Divanı Aliığeıfesap Veriyorlar. alât Pş. Bahriye Nazırını Kabine- den Niçin Çıkarmak İstemiyordu ? Füver Paşaya Gelince; O; Halâ Teğtüibe Ediliyordü? qe—P sormak ve hesap hayli üzüntülü bir. iş- :,:ıî':'l ben şimdi öğre- Bilhassa bu iş, faci- Sürüklendirilen bir millet NÇ Olursa... İıhiğyd'yorduk? Evet, sabık E. y: nh:ın nezaret mevki- pi işleri anlatmıştı. îı"_.';d' Muş meb'usu — ilyas Budapeşteye gitmişti. Ben bu sırada meseleyi vükelâ meeli- sinde açarak işi rezalete vur- dum ve bağırdım: *— Bu adam bizim ara- mızda — bulunacak — vaziyette değildir. İçimizde bunun gibi adamlar bulunmasın. Çünkü benim günahım ol- madığı halde başkalarının le- kesi altında bulunamam.., Bu arada nazır olmıyanlar- dan ve meselâ Levazım reisi İsmail Hakkı paşadan da bah- | sedildi. Bunu Enver Paşa da ikrar etti. Bunun üzerine ben kendisine yalvardım ve: raz etmedi. Ben teklifimde ısrar ettim ve kendisi Avrupa- bulunduğu şu sırada mese- lenin hallini teklif ettim. Talât Paşa ise avdetine talik etti. Ve Cemal Paşa da geldi. Talât Paşa o sırada ÂAvrı- paya gidiyordu. Ben kendisine i.la'd:eknr açtım ve şu cevabı a : — İstifa teklif ederim. Ka- bul etmezse benim çekilmem lâzımdır. Ona da v:lıil yok. Avrupadan döndükten sonra yaparız, dedi ve Avrupaya Wz'% sırada bir Enver Paşa mmılıeıı çıkmıştı. Ben bunun garap, konyak satar. rah hane gatılıktır. Pati İstifade ediniz 3 — İlân 3 satırı geçmiyecektir. yeğiiller satır 4 kelime hesap odi eti $ — Her (lân S adet lân k mukabilindedir. ge $ — Her kupon Üzerindeki tarihten bir hafta müddetle muteberdir. SON POSTA y okudüktan | sonra ilân kuponunu — saklayı- nız. Bundan 5 adedini İlânınız ile birlikte bir zarfa köyarak posta İle İdarehanemize gön- deriniz. İlânmızın gazeteye gir- mesi için bu kadarı kâfidir. —— SON POSTA -— BEDAVA İLÂN KUPONU 9- Kânunuevvel- 1930 E| görünmesile Bu Sütunda Hergün Müuharriri: Server Bedi — DOĞDUĞU EV Umumi hapisanede, Nurinin tahliye emri gelmişti. Sergar- diyan kendisine, artık serbes olduğunu haber verdi ve mah- pusun hiç gülmiyen yüzünde belirmesi lâzimgelen tebessü- mü görmek için ona dikkatle baktı. Nuri gülmedi, gülümsemedi; yalnız, dudaklarının etrafında, kaybolması bir olan hafif bir kırışık belirip geçti. Niçin sevinmiyor? Hürriye- İ| tine kayuşan mapusları bazan MANDARİN FİDANI — Beher adedi ü kuruştan elli bi adet setilik yabani mandarina fidanım vardır. Rize Kazandı zade Abdullah HANIMLAR TERZİHAHESİ — Bahçı kapı Rasımpaşa hanı 12 No, Telelor İstanbul 4057. KİRALIK HANE — Patihte Kıztaş givarında Simitçi sokağında tramvay: İi dakikalık 13 No, ı hane kiralıktır. Elektrik, Terkos, bamam beş oda, mut- | fak, bahçesi vardır. Karşıdaki - küçük €ve müracaat... HÜSEYİN ZEYTİN YAĞINI — Dalmi kullanınız.Yemmeklerinizi nefis ve lezzetli yemek ister misiniz? Bebemehal Hüseyin zeytin yağı Ve pişiriniz. İstanbul Zindan kapısı Babacafer türbesi karşımındaNa.$I HİLÂL SPOR KULÜBÜ İDARE HEYETİNDEN : Esas mizamnamemizin maddel mahsusası — mecibince (senelik kongremiz 19 kânunuevvel 930 tarihine musadif Cuma günü saat 10 da Eren- köyünde Kulüp binasında Gdiyen Içt mammı aktedeceğinden muhterem Azanın tayin oluman merkür günde Kulüp binasını teşrifleri rica olunur. UŞAKTA — Müskirat bayll Kemal Hilmi zade Mehmet Asım. Nefis rakı, KİRALIK ODALAR — Galatada voy- voda caddesine natır Aynali Tokanta sokak Sarnıçlı Handa yambane, terriha- ne için elverişli elektrik ve terkosu havi odalar olmakla —beraber — müşteriler İsterlerse muşamba da temin olunur. Taliplerin teşrifleri. SATILIK EV — Ortaköyde Yenima- hallede cedit fına Üçyıldır. sokağında denize mazır, havadar, boyalı bir muma- L HAGOPYAN — Erkek ve kadin terzihanesi Galata Kredi Liyene bankası Httisalinde peştermalcı sokak Aleksiyadiz han Na, lt gün daha müsaade istedi. Artık — sabredemedim, — İstifa ettim. Sabık Narzırın — şu İzahatı, bilinmiyen hakikatlerin anlaşıl- masını temin etmiş oluyordu. İsmail Canbolat Beye bun- dan sonre münferit bir iki su- al daha soruldu, bu suretle bu, iki ay on günlük nazırın da tahkikatı bitirilmiş oldu. Koca bir millet nasil yaşa- tılır ve nasıl mahvedilir? Şu uzun tahkikat silsilesin- den ortaya çıkan ifşaâtı ta- kip edenler, öyle — zannedi- yorum ki şu sualin mahiyetine varmış - olacaklardır. İktidar mevkii çok cazip, çok tatlıdır. ve oraya geçen- ler birçok şeyler yapmak ikti- darını hakikaten — karanırlar, Fakat bunlar hiç unutmama- hdırlar ki — günün birinde karşılarında, kendilerinden he- sap soracak ve sorduklarına ısrarla — cevap istiyecek bir millet — mutlaka bulunabilir. Bugün değilse bile yarın ve belki de yakın veya uzak bir istikbalde... büngür hüngür ağlatacak ka- dar saadet hissile boğan tahliye emri, Nurinin üstünde niçin tesir yapamadı? Sergardiyau, kırk senedir, bu — meslekte yüzlerce, binlerce kişiye tah- — Alçak! Hemen boğazını sıktı, sıkt onu hareketsiz bıraktı. Mahalleli evi bastılar. Fakı bir zampara değil, bir askı kaçağı yakaladılar. Karyolanı altındaki adam, Nurinin kayı biraderidi. Nuri bunun için c beş sene yattı. * Şimdi nereye gidecek? bi lmiyor. Eski mahalinsine doğru yü rüdü, Fakat annesi ölmüşti karısı ölmüştü. Mahallede bil dik bir kimse var mıydı? Kim bulacaktı? Onu bir gece olsur misafir edecekler miydi? Mahalleye girdi. Bir ik kapı çaldı; Bir iki isim: sordu Onu hep yabancılar karşıladı liye emri tebliğ etmişti; kırk | ladılar ve sorduğu isimler için senedir, ilk defa olarak bugün, on beş sene içerde yatan bir mahpusun hürriyetine kavuş- maktan memnun - olmadığını gördü. ,4 Nuri, Sultanahmet meyda- nıtda ilk adımlarını attığı vakit, emekleyen çocuklar gibi, yürü- mekte bir acemilik hissetti. Sen- deliyordu. Hapisanenin hudutl- arını aşan büyük mesafelere doğ- ru gitmek, ona çok yorucu gö- ründü. Fakat bunun bir sebebi daha vardı. Mühim ve daha bü- yük bir sebep: Nuri nereye gi- deceğini bilmiyordu. Yer yüzün- de yalnızdı, yapayalnız. Açık denizlerin ortasında bir tahta parçası gibi. x Bundan on beş sene evyel, Nuri otuz. bir yaşında — ve tornacı idi, Beyazıtta bir dük- kânı vardı. Kendisini ve bir anasını geçindirecek — kadar hayatını — kazanıyordu. — İşleri biraz daha iyi gidince evlen- miye karar verdi, bir dul ka- dın aradı ve tesadüf, karşısına, | aradığını çıkardı. Nuri, dükkânına gelip giden güzelce ve taze bir dul kadını evvelâ beyendi, sonra sevdi, mihayet çok sevdi, — canını verecek kadar sevdi, * Evlendiler. Herşey iyi gidi- yordu. Aradan bir sene geçti. Büyük harbin ikinci senesi. Nuri sakat olduğu için çürüğe çıkarılmıştı. — Harbe gitmedi, rahattı, fakat karısının erkek kardeşi bir asker kaçağidi ve nerede olduğunu hiç kimse bilmiyordu. Nuri akşamları eve sarhoş gelmiye — başladı. Bir akşam çok içmişti ve yatsıya doğru evinin sokağına girdi. Fakat birdenbire durdu. Evinin kapı- sının önünde bekçi ve birkaç mahalleli -bekleşiyorlardı. Nuri onlara doğru koştu. Bekçi dedi ki: — Sizin eve yabancı bir erkek girdi! Nuri anahtarla kapıyı açtı, merdivenlerden yukarı hırladı, yatak odasına girdi. Karısı oradaydı ve benzi kül gibi | — beyazdı. Nuri karyolanın altı- na baktı ve bir erkek gördü. Kansının üstüne atıldı ve — Burada değil, buradar çıktı! dediler. Gayri ihtiyart kendi evine doğru gitti. Kapının üstünde bir kâğıt vardı:. “ Bu. ev kiralıktır, içindekilere müracat! ,, Nuri, evin içini bir kere görmek için kapıyı çaldı, kar- şısına çıkan ihtiyar bir adama dedi ki: — Beybaba, müsadenle evi gezeceğim | — Buyur oğlum! Beraber — odalurı gezdiler. Nuri, dünyaya geldiği odada durdu, hiç kınııldamadan epey dürdüu — ve ü çocukluğu bu odada geçmişti. Ne hatıralar! Sonra —başka bir odaya girdiler. Orada, ölen karısının gelin olduğu günü hatırladı. Sonra yukarı katta bir odaya çıktılar. Nüri orada kanrısım nasil boğduğunu, belki bin birinci defa olarak düşündü: Şurada, işte, şurada, onun bo- ğarma atılmıştı; şurada, şuracık. ta, zavallı kadın, zavallı, zavallı| Merdivenleri — dörder iniyordu. Evi gezdiren ihtiyaa gideceği yerde, mutfağa doğru koştu, orada bir kuyu - vardı, kapağını açtı ve içeriye baktı. Çocukken, —suyunda- yüzününi aksini seyrettiği bu kuyunun) içinde masum çocukluk gün- lerinin hayalini görür gibi old ve bir daha gelmemek üze geçen o : günlere kavuşmak ister gibi, kendini kuyuya attı. Üç saat sonrâ, Nurinin — ölüsünü Gülümsiyor gibiydi. Hırsız Hizmetçi Osmanbeyde, Ahmetbey so-| kağında oturan Fatma hanımın| hizmetçisi Nadide, hanımırım çamaşırlarını çalıp kaçmışlır. PANGALTI SİNEMASINDA — 9 W künun sah akışamı Şevki Bey - tevaslil Kısar Hanım iştirakile ( KALDIRIMCI facin 6 perde, komedi 1 perda, FERAH — SİNCMADA Cemal Sahir RAMONA en yeni eser ÜSKÜJAR HÂLE SİNCMASINDA