Kari Gözile Gördüklerimiz | Zındankapıda LÂĞIM KOKUSUNDAN HERKES ŞİKÂYET EDİYOR. Zındankapıda Buğdaycılar sokağın- â n bir haftadanberi patlamış, kokulara boğmuştur. Halk belediyeye birkaç defa müracaat etmiş, fakat bugüne kadar tamiri için hiç bir teşebbüs yapılmamıştır. Ümlt sözlerini sabun göyle Bu şikâyeti yapan Hcarethanesi sahibi, bitirmekte : — Bu pis kokulardan — boğulduk, Üldük ; demektedir. Belediyenin himmetini bekleriz. İnönü Mektebi Mezunları Örtaköy İnönü yatı mektebi talebe- tinden — birkaç — talebe Müracaat etti. Bunlar bu sene sınıf terli #tmiş, mektepten mezun olmuş, fakat Başka mektebe — gönderilmemişlerdir. Şimdi Açıkta kalmış variyettedirler. Halbuki buradan — mezun olanlar her dene taşra muallim mekteplerine gön- derilirdi. Bunun sebebi, ba mektebin Vilâyete merbut olması imiş. Bu hale bir Çare bulmak elbette hi lâzımdır. matbaamıza Tütün İnhisarından Bir Şikâyet.. Tütün imnhisar — İdaresi tarafından İstihabat için bizlere yapıları tazyik *ük tahammli edilemez bir hal aldı. Kamun hilâlma günde on bir #saat Şahştırlarak kazandığımız bir lekma ile Bizleri tehdit etmek hem ayıp ve de günahtır. hahisar İkinci şube müdürü — olan llad Beyin bizlere gösterdiği şiddet Ve Asabiyet — intihabat dolayısile - tarif tdilemiyecek bir dereceye çıktı. Reylerimizi Halk fırkasına verme- ahai takdirde derhal kovacağını bilâperva söylemektedir. Binlerce amele bu efendinin esiri — midir? Müademki tümhuriyet devrindeyiz, berkes reyim- de hür ve serbesttir. Haksızlıkla mücadele eden muhterem Tazetenizden bu hususun mazan — İnsafa Yazım Scla bir karliniz sfatile sizden Tica ederim efendim. Mütekaldini askeriyeden ve halen tütün İahisarı amelesinden: Katmerli Reylerden Çeşme meydanında * oturan - eekici ll ağanın kım Fatma, süreti mahsu- *Ada otomobile bindirilerek üç defa rey Sinaştır, Bu, doğru mudur? Arap camil gençlerinden Mehmet CEVAPLARIMIZ Edebiyat ve hukuk dokteru İemsil Mihür Beye: _* Arsunuzu yerine getizmeyi çek *Tdik, Fakat imkân bulamadık.. Süleyman Nuri Beye : ” İlk fusatte armunuzu yerine getir- Çalışacağız. Ve bir. muharririskiri 'eceğli, Büyükderede Adil Beye : ._*""ııy—m wrün, Keanımız acemidir. S*beple hikâyeniz dercedilememiştir. Mütokait Bolulu İbrahim Beye : _':. Yazmız, Adliye Vekili düştükten Mevsimi geçmiştir. l’*lı.ı. Mehmet Nuri Beye : ,_“ Mektubumuz çok şahal olduğu __:—-—ıı.-—-wı. İtizar — ederiz lan, “SON POSTA, NIN Tefrikasi: Na 50 S Arsen Lüpen'in Son Sergüzeşti mammm D Z ” .. - . : aa n De Üstüne /Çıkan Bir T xzan Ve Kalp İşleri SON : POSTA Kısım Mimarlar, Evlerin Pencere- Koca Nasıl Memnun Edilebilir? siz Yapılmasını Teklif Ediyorlar Kocami Mubhfâza Bi Hayatımızın çoğu kapalı du- varlar içinde geçer. Halbuki bina içinde geçen hayat sıhhi şeraiti cami değildir. Binaların sıhhate muzir kısımları pen- cereleridir. Çünkü sokağın tozu pence- reden gelir. Sokağin gürültüsü pencereden gelir. Bütün bunlar sıhhatimizi ve sinirlerimizi bo- zan amillerdir. Pencerelerin bundan da mü- him bir zararı vardır ; Pen- cereden gelen ışık odaya müsavi surette girmez. Oda bazan güneş görür, bazan görmez. Güneş gördüğü zamau bir kısmı güneşten istifade eder bir kısmı etmez, Pencere ya- nında çalışan birisi ile odanın kuytu bir köşesinde çalışan adam güneşin ziyasından ayni surette istifade edemez. Dahası var. Üşenmenıi;lu—, tetkik etmişler. Pencereli bir €v, penceresiz bir evden daha pahalıya mal olurmuş. O hâlde ne yapmalı? En kestirme yol pencereleri kal- dırmak — değil mi? İşte, son zamanlarda — mimarlar — böyle bir: fikir ortaya atmışlar- ve şimdiden sonra bütün binala- MUHARRIRİ MORİS LÖBLAN İMDAT GELİYOR k Ranl süstu, Mahiyeti itibari- Ç Sok basit ve çok mantıki tam Zarip macera bepsine .'%'dhıkıkııi içinde) görü- &a küçe, “€ aralarında hiçbiri “mekfik bir itiraz dermeyan Biyetinde değildi. t mınldandı: faza gçalası pek emin bir mah- maı,h_ıff— Sularla muhat - bir Rasl Sevap verdi: hıî, Pfhl © tarihte f m:““ de yoktu. Mahfaza Bulana © tesirlerine | maruz “üyordu. Diğer - taraftan bu vazi- bir hazine, ebediyen muhafaza | için.bir yere gömülmüş. ola- maz. Herhalde bu hazine bi- rine aittir. Fakat, esran &e geçmediği veya herhangi tarihi sebeplerle meçhul kaldığı için hiç kimse onu keşfedememiş. “Etreta,, da Fransız kıralları tarafından gizlenen hazinelere ait hikâyeleri bilmiyor musu: nuz? Orta asırda birçok dini kuvvetler tarafından saklanıp ta sonraları bulunan birçok definelerin maceralarını — unut- tunuz mu? İşte, bugün de, pek büyük tarihi sergüzeştlere sahne rın penceresiz yapılmasını tek- Kf etmişler. İ Bu evler ine benziyecek; diyeceksiniz. Hayır. Bu adam-. lar iddia ediyorlar ki bina da- . hiline sun'i ve fenni vasıta- larla hava ve ışık . vermek mümkündünr. Fenni vesaitle verilecek bu işık ve hava is- tenilen şekilde tanzim ve tev- | Bankada 1000 zi edilecek, bina içinde daimi Surette temiz hava ve muntazam ışık bulunacaktır. Bu ışık güne- şin faydalarını da havi olacaktır. Bu sahifede — gördüğünüz resim, bu penceresiz binalardan birinin nümunesidir. Evler ve binalar bu. şekle girince artık © şehrin manzarasını bir sey- redin! Lirası Mevcut Olan Dilenci Fatihte bir dilenci vardır, Fatili civarında oturan halk bu adami çok iyi tanir, İfami Ahmet Münür- dür.. Bir köşeye oturur, gelen geçenden para dilenir. Bu adam evvelce sarıklı (ve sakalh idi. Bir gün üzerinde 300 altın. bulundu. Zenginliği nazan dikkati celbetti. Bunun özerint Ahmet Münür kıyafetini değiştirdi. Sakalını kestirdi, sarığıni” çıkardı. Gene dilenciliğe devam etti. Nihayet bu adam 'dün sabah öldü. Üzerinde 50 lira para, ve Eriniyet —sandığında - 1000 lirhsı olmuş olan bu yerlerde, bu halis , Fransız — topraklarında, — ayni., neviden bir hâdise karşısında bulunuyoruz. Raul, bunun üzerine bu de- in hangi asırlardanberi ve ne gibi tarihi safhalar geçi- rerek bugüne kadar geldiğini ve nihayet, şatodaki faciayi nasıl bazırladığını, Mösyö Ger- senin ölümüne kadar hikâye etti. Bunları — dinledikten sonra Beşu, Raule adeta dini bir hayranlık ve imuhabbetle ba- karak: — Bu meseleler üzerine de sen geldin dedi. Raul) neşeli bir tavırla' tek- rar etti: — Bu meseleler üzerine de ben geldim. bulunduğuna — dair Mr — verika çaktı. Sizden, bizden aldığı paralarla #ervet yapan bu dilenci hepimize ibret olsun. Dilenciye para ver- «SOR FATİH-HARBİYE Peyami Safanın Sön Romanı Birkaç Goğö'Kaday SON POSTA Sütünlarında İki kızkardeş Raule baktı lar. Onlarda insani ölçüler haricinde, hususi ve harikalı İbir şahsiyeti seyreder gibi Raulü seyrediyorlardı. Raul ayaga kalkarak: —Haydi, dedi, şimdi çalışa- hm, define (namına ortada ne kalmış? Belki o kadr. ehem- miyetli birşey değil. Görelim “bakalım. Beşu sordu: —NAasıl görebiliriz? — Mahfazayı açarak. —Fakat bunun için günlerce yağraşmak — lâznım. — Ağaçları kökünden — sökmek, tüneller açmak, toprağı kazmak — icap eder. — Bu, bir iki; nihayet üç saatlik bir iştir. mek İçin Ne Yapayım? Bir Kadının Muvaffa- kiyet Sımı.. Evlenmek, ekseriyetle -bir tali ve tesadüf işidir. Fakat evlendikten sonra aileyi ida- me daha ziyade bir zekâ ve bir kabiliyet meselesidir. Şimdiye kadar erkekler ev- leninciye kadar karılarının ar- kalarından koşarlardı. Fakat bir defa evlendiler mi, mesele halledilmiş' bitmiş olurdu. Ka- dın hayatı müddetince kocası- na sadık ve âşık kalmıya mec- burdu. Erkek onun her ihti- yacını tatmin ettiği müddetçe kadının kendisini memnun et- memesi için | bir sebep yoktu. Fakat, 'bugönün kadınları da, erkekleri de biraz değişti. Ev- lendikten sonra da erkek ka- dını evde tutabilmek için bir takım fedakârlıklar yapmıya mecburdur. Bu — mecburiyet daha ziyade kadına düşer. Kadım kocasımı evden soğut- mamıya, onu elinden kaçırma» mıya dikkat, etmek ihtiyacın- dadır. Erkek evdeni çabuk - bıka- bilir.. Onu evine - bağlıyacak olan, kadının zekâsı ve kabili- yetidir. Kadın kocasının arzu- Tarını, — ihtiyaçlarını, — zayıf ta- raflarını tetkik etmek ve bütün bunlara cevap vermek ıztıra- rındadır. Bunda kusur” eden kadın, erkeğini elinden çabuk kaçırır. Erkek bazen yorgun döner. Ona memelidir. Bazen meyus döner. Onun yesini - gidermiye çalış- malıdır. Evinde yorgunluktan şikâyet eden, çok para isti- yen, aklı eğlencede olan ka- dın, kocasını çabuk - soğutur. Ev kadını, bütün bunları idare etmesini bilen kadındır. * C. Ş. M. rümuzlu kariime: Yapacağınız iş karınızı bu- lunduğu muhitten — uzaklaştır- mak ve onu tekrar bu muhiti tesis edebilecek imkânlardan mahrum etmektir. Bunu temin ettikten sonra tedricen onu bu zaafından iğrendirmek, tabil yorgunluğunu hissettir- zevki ona tattırmak İâzımdır. | v-4 — Oh, öh.. — Evet, 'eğer, binanın de- fine mahfazası olarak — kulla- nıldığını kabul edeceksolursak, böyle bir definenin herhalde şüpheyi — celbetmiyecek bir yerde, fakat kolayca açılabile- cek bir yerde bulunmasını da kabul etmek icap eder. Ben bu hareket noktasından faaliyete başlıyarak araştırdım ve taş- lar arasında dikkatle bakıldığı takdirde gayri tabif bir tarzda anlaşılan bir taş gördüm.kabardığı Taşı kaldırdığım vakit, zaman ve tabii hadiseler tesirile bazı noktaları tıkanmış bir - toprak yol keşfettim. Haydi bakalım, Sokak Elbisesi Siyah: kadifeden son moda bir kostüm tayyör, Kolları uzun ve kol uçları geniştir. Bu ikinci tedaviyi yaptıktan sonra neticede salâh muhak- kaktır. Ankara'da M. S. A rümuz- lu kariime: Siz bir felâket içindesiniz. Mektubunuzda saydığınız ku- surlar bir kadını kanunen bo- şamak için kâfidir. Kammi vasıtalarla karınızı boşayınız. Ondan sonra tekrar evlenmeyi düşünürsünüz. Hanımteyze TAKVİ Gün 51 14-Teşrinievel-930ttrır 102 Arabi 21-Cemazleleyel-134 Rumi 1-Teşrinlevvel-1346 Vakıt-Erani- Vasati Akşam| 12.— |17.32 Yate | Laolıs. 4 İmaak |10.858 | &1 Vakit-Ezani-Vasatı Güneş| 12.36 | 6.9 Öğle | &N 12zal 934 S7 ellerine iki kazma alarak Romalılardan kalıma bina ha- rabesine gittiler. İki kızkardeş te onlara refakat ediyordu. Hâlâ ıslak düran birçok ot- lar dikenler yolundu, birçok molozlar — kaldırıldı, — çakıllar temizlendi ve ortaya temizlen- miş, rahatça tetkiki mümkün olabilecek bir saha çıktı. Bazı setler de yıkıldıktan sonra bir takım kırık dökük mozayikler ve heykel kaide- lerine tesadüf edilmiye başladı. Raul, bilhassa bu tarihi eserlerin çıktığı tarafa doğru hafriyat yapıyor ve Başuya da Beşu, davran, — yanılmıyorsam | kendisi gibi hareket etmesini muammayı halledebileceğiz. Evvelâ bahçıvan dairesinden ihtar- ediyordu. VArkası var |