EYİP S DA Bu dakikada kendisinde doğan ihtiyaç o kadar şiddet- K idiki eğer Hazreti Eyyup onun “Kaligarya,, kapısında beklemesinde israr etse belki arkadaşlarını bırakıp kaçardı. Yüzü sapsarı kesilmişti: — Affının rica ederim! gizli yoldan şehre girmek her halde tehlikeli bir şeydir! Yo- lun, Bizanslılar tarafından keş- folunduğunu zannediyorum. Sizin gibi İslâm ordusunun iki mühim rüknünün maa- zallahütaalâ başına bir felâ- ket gelecek olursa herşeyi kaybetmiş oluruz. Müsaade buyurursanız gizli yoldan ge- ne ben gireyim ! Yezit bin Muaviye'nin kaş- ları çatılmıştı : — Serdar! Diye haykırdı. Büyüklerinin emirlerine — bir Serdar — yalnız. itaat etmiye mecburdur, yoksa onlara a- kıl öğretmiye değil, bizim münasip gördüğümüz bu şekle siz itaate mecbursunuz! — Fakat ben bir itiraz ola- rak değil, bir fikri ihtiyat ola- rak bahsettim! Bu yoldan ben geçtim; her türlü manilerini yakından bi- lirim. Bununla beraber arzu ve emir size aittir. Serdar Yakup sustu, yaşı ve tecrübesi Muaviyenin oğlun- dan çok fazla olan Hazreti Eyyup, Serdarın gözlerinde parlıyan ışıklardan onuün mu- hakkak gizli yoldan gitmek istediğini anlamıştı. — Pekâlâl dedi. bu yolun tehlikeli söylüyorsun sen de beraber gel. GİZLİ YOLU BEKLİYENLER Hücum — başlamıştı. Ârap kolları şimdiye kadar yaptıkları hücumların en müthişini icra ediyorlardı. İk evvel, hiç ummadıkları bu hücumun karşısında Bizans- hlar şaşırır. gibi olmuşlardı. Birdenbire harekete gelen ve surların üzerine yüklenen Arap ordusu hemen, hemen şehre girmek üzere idi, Askerlerin cesurları canlarını dişlerine alıp surların üzerine tırmanmışlardır. Tozdan göz gözü görmüyordu. Tunç sesleri, yaralananların feryatları, küfürler, tekbir ses- leri birbirine karışıyordu. Surların üzerinden yaralanıp düşerek parçalananların deh- şetli bir yekâüna baliğ olmasına rağmen, gözü yılmıyan Arap askeri mütemadiyen — surlara tırmanıyordu. Hazreti Eyyup, Yezit ve Serdar —muharebe vaziyetini mütemadiyen tetkik ve muhtelif yerlere koşarak askeri teşvik ediyorlardı. Surların üzerinden Arapla- rın Üzerine kaynamış sirke yağlı paçavralar atılıyordu. Fakat şimdiye kadar, sön- mediği rivayet edilen Rum a- teşine benzer hiçbir. şey gö- Tünmemişti. Muaviyenin oğlu* Yezit, har- bin kızıştığımı ve — askerlerin hiçbir. teşvik ve kumandaya lüzum görmeden canla başla kapıları ve surları tazyik ettik- lerini görüyordu. Mademki olduğunu bizimle Rum ateşi meydanda yok, dedi. Bizim de gizli yol- dan içeri girmemizin tam sı- rasıdır. Fakat Serdar Yakup he- du. ULTAN KİMDİR Bir Serdar, Büyüklerinin Emirlerine Yalnız İtaat Eder, | — Evet, tam sırasıdır! dedi. | Hazreti Eyyupta bu fikri kabul ettiğinden gizli yola doğru yürüdüler. erdar Yakup en önden gidiyordu. Göğsünde bir man- da derisi vardı. Belinde iki hançer, bir enli kılıç sokulu idi. Arkasından Hazreti Eyyup ve Yezit, onun arkasından Ca- fer, Ali, Hasan ve Arapların en fazla yararlık göstermişler arasından seçilmiş otuz muha- rip geliyordu. Geçtikleri — yollarda müte- madiyen koşan askerler, toz bulutları surların üzerindeki Bi- zanslıların yözlerinden sakladığı cihetle, — kafile — denebilir ki Ayazmanın başına — vâsıl ol- duğa zaman belki de hiç kimse tarafından görülmemişti. Ayazmanın önüne gelince Serdar Yakup durdu. Arka- dan gelenlerin — yetişmesini bekledi. Hepsinin başın toplandığını görünce huyuyu gösterdi: | İtiraz Etmez... Ç AW t #a Ze -| — Buradan teker — teker ireceğiz, geçidin nihayetinde gîıi beklediklerini zannediyp- rum; bu sebepten birbirimizin peşi sıra gitmeliyiz. Ben kuyu- nun ağzına çıkar çıkmas ar - yecandan yerinde — dura:zmıyor- kadaşlar da hemen arkamdan çıkmalıdır. — (Arkası var) Müzede Tasnif Edilmemiş Eşya Müzede tasnif ve teşhir edil- memiş pek çok eserler ve eş- ya vardır. Üst salonlarda teş- hir edilen eserlerin üzerlerine de etiketleri konmadığı için hangi devre ait oldukları bili- nemiyor. Eski paralar “itibarile dünyanım zengin kolleksiyonu- na malik olan müzemizde pa- ra işine ehemmiyet verilmemiş, bilhassa İslâm meskükâtı çok ihmal edilmiştir. Tasnif 'e'tl memiş — torbalarla parâlar vardır. Mütehassıs bir memu- ru bile yoktur. ğimdiye katlar Emevi, Abbasi, Selçuki, İlhani Beni Artık paralarının kataloğ- ları neşredilmiş ise de buplar çok noksandır. Mütehassıs Ah- met Tevhit Bey tarafından tas- nif edilen (Fatımi ) âsikkeleri hakkındaki kataloğ da beş se- nedenberi neşredilmemiştir. Şaht'ın Raporu Devam Ediyor.. .Elde Dönen Para (30) Milyon Mudur? Bu miktarm bir kısmınıa mâdeni meskükât ile ikamesi karşılık meselesini teshil ede- bilir. Bugün Türkiyede madeni meskükât miktarı (8,5) milyon Hraya baliğ olduğu gibi bir Hiralık evrakı nakdiye tedavü- lü de (21) milyon liraya baliğ olmaktadır. Küçük kıymetteki evarakı nakdiyenin, sürati ile tedavülü fazla olmak itibarilec, süratle fersudeleştiği tecrübe ile sabittir. Bundan dolayıdır. ki, diğer memleketlerde Türk parası ile iki, iki buçuk lira kıymetinde- ki, evrakı nakdiye madeni meskükât ile temsil edilmekte- dir. Bu kabilden olmak üzere Romanya, Bulgaristan ve Yu- nanistan da küçük kıymetteki evrakı nakdiyeyi meskükat ile tebdil ve ikame etmişlerdir. Mütedavil birer liralık evra- kı nakdiye 1,5 ve 2 iliralık mes- kükât ile ikame edilirse - hazi- nede mevcut olduğu söylenen gümüş bu maksada İstimal edilebilir.. Türkiyede meskükât teda- vülü ceman (30) milyon Türk Hirasına baliğ olur. Bu takdirde | meskükât ı ) tedavülü hacmijnin nüfus başma isabet eden mik- tarı 2,2 T. L. dan ibaret kala- caktır ki, bu da umumi telâk- kiye ve Türkiyenin şeraiti ha- zırasına göre tecviz edilebile- cek bir kıymettir. Bu suretle yalnız fersudele- şen evrakı nakdiyenin tekrar tab'ı için ihtiyar edilecek ma- sarif tasarruf edilmiş olmıya- cak -birer liralık evrakı nak- diye miktarı adet itibarile mü- tedavil evrakı nakdiye adedi- nin 3-4 ünü teşkil etmektedir- ayni zamanda mütebaki ev- rakı uakdiye — için İüzumu olup şeraiti hazıra müvacehe- sinde — ehemmiyeti — istisgar edilmiyecek olan altının” ve altın kıymetindeki döviz karşı- lğının mühim nisbette azaltıl- masını temin edecektir. Bu takdirde karşılık istiyen evrakı nakdiye miktarı yalnız ( 140 ) milyon Türk lirasından ibaret kalacak ve bunun için de takribt olarak yalnız 55 mil- 'on Türk lirası (evrakı nakdiye) Lyııeündı karşılık tedarik et- mek icap edecektir. ÇArkası var) SON POSTA Boks Yarınki Maçlar Nasıl Olacak? ei adyonda İeta a| lacaktır. Br;“:eyeü her y“: nispeten sönük geçen İstanbnl şampiyonalarına, hararetli bir hava verebilmek için gayri müslimlerin de bu birincilik- lere iştiraklerine müsaade et- mistir. Müsabakalara dahil olacak- lar icinde Musevilerden iki boksör ve Rumlardan biri bi- zim için tehlikeli rakiplerden- dir. Musevi — boksörlerinden Maks, horoz siklet ağırlığında karşısına çıkabilecek hasım- larına nazaran fenni boks ka- biliyeti itibarile faik gibi gö- rünüyor. Mamafih Kumkapı kulübünde - çalışanlar — içinde henüz umumi müsabakalarda görmediğimizden — tanımadığı- mız bazı Türk boksörleri Maks için tehlikeli hasımlar olabilir. Yarı orta sikletten — olan ikinci Musevi bokserü Manaşenin kilosunda bulunan (Yorgos), bahriyeli Hüsamed- dinle beraber Kumkapıdan diğer bir boksörümüzden mü- teşekkil olan yarı orta sıkletin bu- dört mühim namzti ara- sındaki müsabakanın çok ha- raretli olacağı şimdiden tah- min edilebilir. Hafif sıklette Galatasaray- hların genç ümidi olan Melih en başta geliyor. Bu küçük bir aydır Bebekte, muntazam bir surette hazırlanmaktadır. Melih şimdiye kadar çıktığı maçlarında her vakit kendisin- den beklenmiyecek neticeler elde etmiye muvaffak - olmuş, gözü pek, sert vuran, zekâsile düğüşen bir ümidimizdir. İngiliz bahriyelilerile Türk boksürlerinin karşılaştığı gece Melihe tesadüf eden İngiliz hasmı kaptanlarının da - itirafı veçhile İngili; riyelilerinin en mahir bir dâ üsü idi. Maç başlamadan evel, İn- gilizler, “ sizin — küçük, şirin mektepli fena bir tesadüfle bizim en iyi adamımıza düştü. Yazık! , diye maçım — neticesi hakkındaki — emniyetlerini a- çıkça izhar etmişlerdi. Bütün bunlara rağmen o gece Melih memul fevkinde bir döğüş tarzile hasmını mağlüp etmişti. Maçlarında — idmanlarındaki kabiliyetin dört mislile döğüşen bu gencin hafif — sikletteki rakibleri, herhalde cuma günü hayatlarının en şiddetli müsa- bakalarından birini yapmış ola- caklardır. Bunlardan başka bir de küîllk Kemal var. Rüçük Ke- malın bugünki sıkleti malüm değildir. Bizce hanği siklete girerse girsin behemehal kaza- nacak olan küçük Kemali boks heyeti bu müsabakalara sok- mamalıdır. Bu suretle yeni ye- tişen gençlerin de şampiyo- nayı kazanmalarına imkân ver- miş olmak itibarile doğru bir karar ittihaz edilmiş olur. Kü- çük Kemalın şöhret ve şere- finin İstanbul şampiyonluğunun bırakabilecek nisbette olduğu muhakkaktır, Neticeleri cumartesi günü vereceğiz, Çocuk Sütunu Hayvanat Bahçesinde Bir. Vak'a Küçük Yaramazlar Mahçup Oldular (Geçen nüshaların bulüsası) Hayvanat Öküz dayıya bir oyun kaçmıya muvaflak olan yal Oynamıya karar vermişlerdi a kısmında muvaffak oldular. Ve Öküz'ün ha şlerdi. Emellerinin oturacakları zaman Öküz dayı içeri girdi. ramllı bazırlanmış sofrasına taf Yaramazlar da masa altı saklandılar. Bu suretle masayı altından hareket ettirip kapıdan çıkaf” mak yınca mahçup oldular. ve kaçırmak istiyorlardı. Masa büyük gelip te kapıdan çıkım” 6 — Masa uzerine baktıkları zaman öte taraftan öküzün yemeklei topladığımı gördüler. — Merak etmeyin çocuklar.. Siz bunları yemesini bilmiyorsunu! Ben ne yapacağımı bilirim. Haydi sizlere uğurlar olsun. Öküz gene iyi bayvandı. Yemekleri hepsine dağıttı. Hepsi sevif? sevine yerlerine döndüler, Halledilen Bilmecemiz 12345678 91011 — Yeni Bilmecemiz 12345678 g910ll 1 — Terbiye (4) beş kıt'adan biri (4). 2 — Bir yemek (7). 3 — Arzu (4) eski hâkim (4). 4 — Büyük bıçak (4) çevik (4) $ — Sayı (2) 6 — Saç düzelten (5) bir wilâ. yet (5) —| . . Sanayi Mi, (Baş tarafı 1 inci sayfada J Acaba,“MİLLET KUDRETİ,, muayyen — olduğuna — göre ne derece sanayii inkişaf ettirmeli, veya ziraati tahdit etmelidir? Şu muhakkaktır ki Türkiye- nin son derece fazla olan ham maddeleri fevkalâde geniş bir ziraate müsaittir. Ve bu mü- saade — nisbetinde de — bu memlekette sanayi yapmıya imkân vardır. Binaenaleyh bu- güne kadar olduğu gibi mah- dut bir sanayü kâfi görmiyerek milli sanayüimizin sahasını ge- nişletmek iktıza eder, 2 — Türkiyede — Fabrika Yapmak Doğru Mudur? Türkiyede, Türkiyenin çıkar- dığı ham maddelerden güç olmıyanlarını — mamul — hale ifrağ etmek ve bu maksatla fabrika açmak doğrudur. Güçlükten maksat: fenne ve teşkilâta ait olan güçlüktür. Fenren çok ileri gitmiş memleketlerin fenne uygunluk- ları ile, fende çok geri kalan Türkiyenin fenne uygunluğu bir. tutulamaz. 7 — Peygamber (3) İ 8 — Mevhum kuş (1) sabif hayvan (4) 9 — Zamân ölçüsü (4) derebt yi evi (4) 10 — İktidar ()) 11 — Budala (4) küçük (4) ZL'raat Mi? Keza, teşkilât hayatına !J adım atan Türkiyenin t lât kabiliyeti elbette yüz setif dir bu sahada inkişaf eden memleketlerle mukayese & lemez. Onun için TWJ yapılacak fabrikalar muayı?i fabrikalar olabilir, TErld!J orma ulu orta fabrika açılamaz. TArkası ve sonu y: Ege Vapuru Boyanıyor aldiğn Eğk Yapraramain GA tibaren boyanmasına bışlıjıv tır. Gemiye iki tane de ı kamara ilâve edilecektir. Yeni vapur, verilen ha! hilâfına ilk seferini Kırıdj’; aptıktan sonra ıııiltcmlJ enderiye'ye işliyecektir. Eczacıların Toplâ”d Haftaya, — çarşamba # y eczacılar cemiyeti ııııılll”I içtima yapacaktır.