3“ Ağustos "SON İttihatçılar Divanı Âlide Hesap Veriyorlir. Sait Halim Paşa, Enverin Karşısındaki Aczini Anlatıyor... Bütün Memleket Şımarık Paşanın Elinde... Bu seslin kargı karşısında hayre-- İe şayan bir cevap işittik: — Bilmiyorum, - hatırlamı- Yorum. Arkadaşlar kızıyorlardı, iç |i lerinden biri: O zaman Ssit Halim paşa da hiddetlenmiştiz Farzediniz ki hükümet tayin etmiştir. Fakat siz hü- kümetin yerinde olsaydınız ne || yapardınız. Ortada, kahramanı : hürriyetler dururken başkası- m getirebilir mi idiniz! Bu mukabil suale cevap ; veren olmadı. SADRAZAMIN HABEOİ YOK! Fakat, şimdi sıra ayni de- '| recede mühim bir başka sua- le gelmişti. Harp O esnasında ordunun ehliyetsiz ellere tevdi edilmiş | olduğu hakkında sorulan sual | ve bu suale verilen cevap meseleyi kapatmış olmadı. Sadrazam Sait Halim Paşa: ( — Kendilerine hürriyet kah- ramanı sıfatı verilenler durur- ken başkalarını tayin etmek mümkün değildi. Bunu sizde |, olsanız yapamazdınız, diyordu. Fakat arkadaşlar bu cevabi kâfi Obulmuyorlardı. Bilhassa Ertüğrul meb'usu Şemsettin B. mütemadiyen soruyordu: —Kabine,mütekait veya faal, memleketin ne kadar tanmmış kumandanları varsa toplamalı reylerini almalı idi, ve Başku- mandanlık Vekâletine, bü reyler neticesinde taayyün edecek olan şahsiyeti tayin etmeli idi. Bu sual karşısında Sait Ha- lim paşa maznun mevkii al- dığı zamandanberi ilk defa olarak bizi müşkül bir vazi- Yete soktu: — Başkumandan © vekilini sadece kabine tayin etmez, dedi. Buna meclisinde reyi Munzanıdır, Sait Halim paşa yalnız bu- mu söylemekle iktifa etti, Fa- at sözünün altında başka sual de gizlidi. ENVER HERŞEY — Siz neye müdahale et- mediniz ? demek istiyordu. Evet biz neye müdahale et- memiştik, neden ses çıkar mMamıştık? Kendi kendime: — Çünkü ayni vaziyette bulunuyorduk, dedim. Fakat bittabi ses çıkar- madılar. “SON POSTA, NIN Teftikası 8 bam Hrtlyan £ | Hırlakyan Efendi. | INİÇİN TAARRUZA GEÇTİK ? İç iğ iğ : di id Bununla beraber Şemsettin Bey ile Sait Halim Paşa ara- sında bir münakaşa çıktı. Şemsettin Bey Sait Halim Paşanın sorduğu mukabil suali işitmemezlikten gelerek! — Enver: Paşa hürriyet kahramanı” idi, fakat bir mi- ralaydı, tayin edilmemeli idi, diyordu. Sait Halim Paşa — Ola- bilir, fakat Enver Paşa, baş- kumandanlık vekâletine baş- kasının tayinine, imkânı yok muvafakat etmezdi. Çıldıracağım, bütün mem- leket Enver Paşanın elinde. Memleketi (o barbe (sokuyor, memleketi batırıyor, memle- keti mahvediyor. Hiç kimsenin aldırdığı yok! Bir kabine var, bir meclis var, bir de hükümdar var. Fakat (bunların O hiç birinin hükmü yok. Enver Paşanın istediği oluyor. Niçin, neden? Çünkü ekseriyet cahildir, hürriyetine sahip değildir ve korkak yetişmiştir. Basra meb'usu Hilmi Beyin sorduğu bir sual beni düşün- ceden kurtardı: SERVER BEDİ İNGİLİZ CASUSLARI İLE KARŞI KARŞIYA Ali Şakir anlattı : — Ben Türkiyenin siyasi memurlarından biriyim. Hükü- metimiz, beni ve vurulan ar- mı, Romaya bazı TEZ evrak nakline memur etti; fa- kat düşman çasuslan tarafım- dan takip edildiğimi anlamış- tım. Hatta trende baz terti- bat “hissettim; © arkadaşımla ayrı ayrı oturmayı kararlaştırmış olduğumuz halde bir tren basla- nı ihtimalini hesap ederek, yanı- ma çağırdım, geldi, oturdu; fakat, ondan sonra, elektrikler, birdenbire sönüverdi. Düşma- nın aradığı evrak çantasını arkadaşım (elinde £ tutuyor. Lâmbalar söner sönmez, hem düşmanı şaşırtmak için, hem de “kendime daha çok güven- diğim için, çantayı ar- kadaşımın elinden kaptım ve yerimden fırlıyarak komparti- — Tedahii bir bir vaziyette kalmıya karar verildiğini söy- lüyorsunuz. Buna rağmen Kaf- kasya ve Mısır cephderinde taarruza geçilmiştir. ; Bunun sebebi nedir? Sait Halim Paşa yili — Bilmiyorum, dedi. Fakat bu defa neden; bilmediğinin sebebini de anlattı: — Harbi idare edet mandan vekâleti bize vaziyet hakkında hiç malümat vermez- di. Daha ileri giderek söyli- yeyim, en küçük şeyleri bile saklardı. Efendiler, ben, Sina cephe- sinle bulunan kuvvetlerimizin otuz,kırk bin raddeleriüde oldu- ğunu bile o taraflardan gelen bir dostumdan öğrendim. O zaman Enver paşa İstanbulda değildi. | Talât paşa kendisine vekâlet ! ediyor du. İlk iş olarak kat'iyen İ taarruza geçilmemesi icap etti- İ ğini söyledim. “ Talât paşa, Cemal paşaya bir telgraf çekerek arzumu bildirdi, fakat o ertesi Cemal Payda nikbin olduğu- na dair bir c&vap aldı. — Mademki kuvvetlerimizin mik- tari kırk bini © göğiyordu, nasıl nikbin olunabilirdi? ,, Sait Halim Paşa “gittikçe daha fazla sinirlenerek devam etti: “ — Ba, hiç birşeyden -baber- dar olamamıya nihayet İsyan ettim. Ve günün birinde nazır- lara: — Bu ne kadar insafsızlık, ! başınız ağrısa içtihadımıza tera- fuk etmiyor, diye gidiyorsunuz, fakat ben istemediğim arka- daştan birtürlü kurtulamıyorum, dedim , memnuniyetsizliğimi anlattım, fakat aldıran olmadı, Aklıma bir sual geldi: — Paşam, mademki mem- | nun değildin, mademki karak- ter itibarile © zayıftın, Neye çekilip gitmedin? demek iste- dim, Fakat hatırıma geldi: — Tarih, mevkiini terket- memek için kafasını kestirmeyi göze alan sadrazamlar ile doludur. a Şimdi müzakere daha ziya- de hararetlenmişti. (Arkası var) mandan çıktım. Onlar, tabii (o arkadaşımın üstünde çullandılar, onu yara- ladılar, fakat elinde çantayı bulamadılar; çanta işte elimde. Ali Şakir elinde tuttuğu çantayı gösterdi ve komiseri ikna edecek bazı resmi evrak ta ibraz etti. Siyasi bir hadise karşısında şaşıran polis komiseri, hâlâ | biraz şüphe ve tereddüt için- de, Şakirin evrakını tetkik ediyor, düşünüyordu. Sordu: — Elektrikler ( sönmeden evvel, kompartimanda düşman casuslarından kimse yok mu idi? — Yalnız bir kadın vardı; “Efendiler, bu,ne demekti? | POSTA “Tütün İŞLERİNDE NELER OLUYOR? Karilerimizden bir zat gazetemize, Tütün inhisan umum müdürlüğünü alâ kadar edem mühim bir mektup gönder iştir. Bunda umum müdürlükten şu sualleri sormaktadır. 1 — Tasarruf sandığının Mn ve memurların arzusuna rağmen ipkasında niçin israr ediliyor? 2 — Memurlar için alınan ve yenemi- yeceği için inde edilen yağın bedeli (18) bin lira niçin sandığa geri verilme miştir? 3 — Sandığın tasfiyesinde buna bes- zer pürüzler çıkacağından mı korkulu- yor? Senenin altı ayında yevmiye G0) lira alınarak yapılan seyahatlerin faydası nedir, harcirah İle ikamet masrafı hu- süst seyahatlere nasıl teşmil ediliyor? 4 — İdare niçin bir yarân, muhibban ve akraba çiftliği haline sokulmuştur ? $ — Müllelin malı olan sigaralar bu seyühatlerde sandık sandık niçin tevzi ediliyor ? l 4 — Kendi eksperleriizle | mübayas yapacak ve zürraa o haklım verecek yerde harici milbayaacılar vasıtasile zür- ran elindekilerini yok pahasına çekmek sonra beş ön kuruşa toplanan bu tü- tünleri idare mamına 40-100 kuruşa bu mübayaacılardan satın almak ne Biçim | iştir. İnhisar memurlarından olan bu kari- imiz Behçet Beyi bumların aksini ispata “davet etmekle ve “açılacak çu münakar şa kapısından öç bin memurla birlikte bütün eflârı umumiye girecektir., de mektedir. Mektepte Bir Ceza Usulü Fökir bir ailenin biricik haz ölan bir hanım Hakimiyeti Milliye mektebinde leyli olarak bulunuyor. Mektep müdürü İ her talebenin üç tatil ayını ailesi mer dinde geçirmelerini istiyor. Ve bunu yapamıyan talçbelere ceza olarak sile- | lerile mektep dabilinde görüşmelerini menediyor. Anlatıldığına göre İş bunum- la da kalmamış, mektupları müdür BR, okumadan yırtıp atıyormuş. Bize misal olarak gösterilen kızcağızın ihtiyar annesi gündü bir hastanede hasta O bakıcılık etmekle o meşyüldür. Ağabeysi ise işile. Bu, evde kimsesi bulunüsyan ve daha ilk tahsilini bitire- miyen ken masıl eve alıp kapatmalı; sonra mileaile görüşmeyi menetimek © kimseleri manen öldürmek deği midir? İşte bizim * İnster İnan, İter İnanma, sütununa girecek bir yan! CEVAPLARIMIZ ADANADA KIRTASİYE MAĞAZASI SAHİBİ KEMAL BEYE — Söylediğiniz gibi “bu vadide kaybedilenleri telifiyey, galışicağı. Dostlarımızın yardımlarile size hassçten teşekkür ederiz. BALIKPAZARINDA (KOMİSYONCU HAYRİ BEYE — Mektubunuz ebemmi- yetle muzarı dikkate alındı ve hakkında malümat verdiğiniz sat hakkında tah» kikala beşlandı. Derhal kaydedelim ki bu zatın gazetemiz ile hiç bir alâkası yoktur, Fakat bize biraz daha malümat İ vermek için matbaamıza teşrif edemez misiniz ? ORTAKÖYDE FEYZİ BEY — Evet savallı Edirne... Fakat maalesef yazımız hadisenin kapanmasından iki gün sonra geldi, Maumafıh ne olursa olsun göster- diğiniz alakayaka arn Şükran ederiz. İZMİRDE GÖZTEREDE SIRRI B.- Cevabınız gazeteye girecektir. * AKSARAYDA NU-SE BEY — İdare- hanemize uğrayıp tahrir müdürümüzü görmeniz mercudur. T.İİB.M EF. BEYE Yanmız çok uzun olduğu için oderci mümkün değildir. Kadın Ve Aşkımı Nasıl Bunu Dilinizle Söyleyin Mektupla Değil.. Bu Dert, Hediye İle de Söylenebilir? AŞKIN İTİRAFI Karilerimden birçok mek- tuplar alıyorum: Bu mektuplar bana gençlerin kalp işlerindeki dertlerinin şe- killerini ve cinslerini öğret- miye yarıyor. Bu dertlerden bir ve belki de birincisi sevda hayatına yeni girmiye başlıyan genç çocukların (o kızlara © aşklarını izahar hususunda gösterdikleri i tereddüt ve cesaretsizliktir. Bu gençlerin cesaretsizliği ! küçükten aldıkları muhafaza- kâr terbiyenin neticesidir. Bu işte biraz da izzeti nefsimizin | müdahalesi vardır. Reddedil- mek endişesi genci bu bare- ketten mene kâfi gelir. Halbuki insanın oduyduğu hissi, sevgilisine bildirmesi ka- dar tabif bir şey olamaz. Yalnız bu meselede azami derecede ihtiyatlı olmak, kı- zın izzeti nefsini kırmaktan çekinmek lâzımdır. Yanliş bir hareket bütün ümitleri kırabilir. Kırılmış bir kalbi tamir çok güçtür. Onun için o sevgilinize aşkınızı ilk defa izhar edeceğiniz zamanı iyi seçmek ve en uygun bir tarzda meramınızı anlatmak lâzımdır. Yalnız bu vesile ile size bir darbımeselini hatırlatmak isterim. İngilizler derler ki, aşkırızı çiçekle söyleyiniz, hediye ile işaretle söyleyiniz, ileri dilinizle fakat HANIM TEYZE Yorulmaksızın Para Kazanmak İstemez misiniz? Evinize veya işinize giderken, sokak» ta gezerken veya birisile görüşürken ber hangi bir vaka karşısırda kalabi- Yirsimiz... Havadis nedir biliyorsanız o vakayı derhal görebilirsiniz. Bir yangın, bir katil, bir kaza birer havadistir. Rar geldiğiniz vakalardan ertesi günü ya- setelerde görmek istediğiz bii olunca derhal talafonumzu açımız ve havadisi gözetemire haber veriniz, isim ve ad resimizi de bırakınız. Verdiğiniz hasa disin #hemmiyeüne güre gazetemiz mükâfatını vermeyi vazife bilir, asıl hücum edecek olanlar öteki Okompartimanda idiler. Zaten lâmbalar sönünce ben bundan istifade ettim. Onlar, konipartimana girip te arkada- şımın üstüne hücum edinciye kadar geçen yarım dakika için- de, ben çantayı alarak tama- mile Oöteki kapıdan dışarı çıktım. Si — Hangi kapıdan girecek- lerini ne biliyordunuz? — Karşımda oturan kadın onlardandı; başını pencereden çıkararak, öteki vagonla işaret- leşiyordu. Onların hangi taraf- ta olduklarını bundan anladım. Size şunu ilâve edeyim ki, biz, şahsen, bu taarruzdan şikâyetçi değiliz. Arkadaşımın yarasının gibi olduğuna kanaat hasıl edesrek, vaziyet değişir; İtal- yan: polisinin - siyasi ak'alar karşısında rolü ( bitaraflıktır; maamafih, Şimdi, he yapılmak lâzım geldiğini amirimden te- lefonla soracağım. Treri vzun müddet tevkif edemem, Siz gidip yerinize Ooturunuz ve | lütfen son iş'ara kadar eri nizden hiç ayrılmay.nız, şim- dilik mevkufsunuz. Ali Şakir: Sayıfa 3 adu Kalp İşi. İtiraf edeyim? | Genç Kız Elbisesi | en ya zarif bir sokak eye vi sında, kollarında süsler vardır. Bolu'da Yatı Orta Mektebi Bolu'daki orta mektep, ey- | halden itibaren yatı mektebi olacaktır. Talebe müsabaka ile caktır. aba -—— TAKVİM — Gün sı B-Agustos » 1930 Har 90 Arabt 8» Rebillevel - 1348 Lami Yanl “Güneş 34 Öğle Rumi A - Temmuz - 1346 — Yakasi Vana! İkindi EE EEE serle beraber Kendi ke ii 455 ie 150 (16.14 — Evet, Mösyö, bu o daima zeki pr ai oynandıkça, tatlıdır. Ve Ali Şakire takdirle du- la bir b. bakü, Ertesi akşam, saat yediye doğru, tren Romaya geldi. Ali Şakir ve yaralı İhsan bir oto- mobile binerek otele gittiler, lArkas var) v