| Stefan ZWEIG — PERİŞAN HİSLER Ziya YAMAÇİ 5 İle boğaz boğaza gelmekten çe- kinmişti. Eve çok kere paltosuz seatsiz dönmüş; üstelik sapa ma- halle otellerinde sazhoş müşterile- rin istihza ve tahkirlerine maruz kalmıştı. Santajcılar peşinde dolaşmış, hele bir tanesi aylarca izini kay- betmeyerek Üniversiteye (kadar benim aklımı başıma getirmek kendi hislerine gem vurmak için her çeyi göze slmıştı. İşte benim ruhumu haftalar müddetince karma karışık eden muamelelerin sırrı, . Bir sairi filmenam gibi karşıma dikildiği o gecenin hayali şimdi gözlerimde dehşetli bir vüzubla canlanmıştı. Beni kaba bir jestle itmesi, kendini korumak, aramız- daki dostluğu kurtarmak için baş vurduğu bir çareden başka birşey değildi. Şu anda yüreğim parçalanarak sıtmalı gibi titreyerek benim için ne iztiraplar çektiğini, kendini ne- kadar kahramanca septettiğini an- layordum. Karanlıklardan akseden bu sesi hattâ şimdi bile wekadar vuzuhla işltiyor, kalbimin en derin köşele- lerine kadar işlediğini duyuyonum. Bu setli öyle bir ton hâkimdi ki bunu o güne kadar hiç işitmemiştim. Bu tonda öyle bir derinlik gezili- yordu ki vasat insanların bunu anlamaları imkânsızdır deyebilirim, Bir insan bemeinsine hitaben bu tarzda bütün ömründe ancak bir defa konuşabilir. Bir kere sustuk- tan sonra &yni tonu yakalamak imkânsızdır. Tıpkı efsanelerdeki kuğu kuşunun, sesini, öleceği da- kikada, şarkıya tebdil etmesi ve sonra can vermesi gibi. Ve ürpermeler içinde bu sesin içimde ibtizaz ettiğini duyuyor, tıpkı sevdiği erkeğin kucaklamasile kendinden geçen bir kadının &8- adetini yaşıyordum. 286 -—- Servetifünun — 2410 5 ;i Ansızın süküt etti. Aramızdaki karanlığa rağmen onu yanıbaşımda hisediyordum. Elimi uzattığım tak- dirde eline dokunabilirdım. İçim- den gelen bir kuvvet bu derece azap çeken bu insanı okşamamı emrediyordu, Fakat tam o anda o bir hare- kette bulundu. Birdenbire oda aydınlanıverdi. Üzgün ve bitkin bir vücut sandalyada doğruldu. Yanima la yorgun bir insan yaklaştı v — Artık elveda, Roland, dedi. Bir kelime fazla konuşamamıza lüzum yek... Geldiğin iyi oldu... Fakat gitmen her ikimiz içinde faydalı olacaktır... Hoşça kel... ve müsaade et de ayrılık anında seni kucaklayayım, Büyülü bir kuvvetin câazibesile ona yaklaştım. Evvelce, bir buhar tabakası altında gizlenir gibi du- ran bebekleri göz kamaştırıcı bir berraklıkla parlıyordu. Beni ken- dine doğru şiddetle çekti ve du- dakları dudaklarıma yapışırken, m asabiyetle sarıldı, iç bir kadında görmediğim bir öyrümü. Bir ölüm s#ayhası gibi vahşi ve ümitsiz bir öpüş. Kendim bütün ruhumla bu kucaklamaya terkettiğim halde enstenktlerimin isyanıyla vücudum ter ter tepini- yordu. Nihayet beni bıraktı, Bunu öyle şiddetle yaptıkı sanki tek bir vücut ikiye bölünmüştü. Sonra bana arkasını döndü bir sandalya ya çöktü. Şaşkın bir halde birkaç saniye gözlerimi boşluğa diktim. Bu &ırada hocamın vücudu gittikçe ağırlaşmış, nihayet yorgun ve bit- kin başı, masaya çarparak eğilip kalmıştı, Hudutsuz bir merhamet hissi duyarak gayri ihtiyari yaklaştım. Bunun üzerine bitkin vücudu bir daha doğruldu ve boğuk bir ses beni tehdit etti: — Çekil, çekil yaklaşma... Allah için... İkimizin iyiliği için yaklaş- ma,.. Hemen git, derhal git. Anlamıştım. Korkarak, bir ka- çak gibi, o mukaddes odayı terk- ettim. Onu bir daha görmedim; ne bir haberini nede bir mektubunu 8i- mağdım. Eseri tabolunmadı, ismide mğzide unutuldu gitti. Benden başka onu kimse hatırlamıyor, Fakat bugün halâ, eskiden ço- cukluğnmda olduğu gibi şunu hisediyorum: Onu tanımadan evvel annemle babam, tanıdıktan sonra da karım ve çocuklarım bana onun verdiğini veremedi. Ondan fazla hayatta kimseyi sevmedim. SON İNSEL KİTABEVİ A. Gide KALPAZANLAR Roman Çeviren : Reşat Nuri DARAGO L, Rebreanu ASILMIŞLAR ORMANI Roman Çeviren : Ziya YAMAÇ Tercüme kütüphanemizin Iki kazancı