34 SERVETİFÜNUN < No. 2306—571 Büyük Vafanperverin 50 inci ölüm yılı münasebetiyie : NAMIK KEMAL 2 Kânunevvel 1938 de Türk tahsil gençliği Namık Kemal için ölümünün ellinci yıl dpnümü mü- nasebetiyle ihtifaller tertip etti. Bu ibtifallerin umumi ve müş- terek bir hareket halinde memle- ketin her tarafında yapılmış olme- sını Kültür Bakanlığının yükaek bir kadirşinaslık ifade eden teşeb- büsüne borçluyuz. Kemal; edebiyatımızda, henüz başlamış bir vaziyette bulduğu ye- nilik cereyanını kuvvetlendi:di, ha- maset ve kahramanlığa edebiyatta yer verdi, edebi nevileri lisanımıza nakletti, gezeiecilik lisanınu bir şekil verdi, halka hütriyeti, vatanı tanıttı ve sevdirdi. Kedakârlık ve kahramanlıkta büyük bir örnek oldu. Wi Namık Kemalin hal tercüme: sine hiç birimiz yabancı değiliz. Bunuula beraber onun hayatına, zamanının fena şartlarını tebarüz ettirmek üzere bir kere daha göz gezdirelim. 1849 da Tekirdağında doğdu. Feki ve büyük bir aileye mensubdu. Pek küçük yaşta iken annesini kaybeden Kemal, annesinin babası Abdüllâtif Paşanın himayesinde kaldı. Bununla beraber bu vaziyet, babası müneccimbaşı Mustafa Asım Efendinin Kemale hürriyet sevgi- sini telkin eylemesine mani olmadı. Büyük amcası müdelris Osman Pa- anın, büyük babası Şemsettin Be- yin Padişah tarafından haksızca öl- dürtülmüş olduklarını öğrenmek küçük ve hassas Kemalde isyan- kâr arzular uyaddırıyordu. “Kema), Abdüllâtif Paşa ile Ana- ,dolu ve Rumeliyi gezmiş, memle- ketin iç yüzünü görmüş ve halkın ıztırabına yakından şahit olmuştu. Esaslı bir mekteb tasili görmedi. Fakat kendisini hususi şekilde tah- sile vakfetti. Yüksel ki yerin bu yer değildir, Dünyaya geliş hüner değildir. Beyitini henüz söy'ememiş ol- masına rağmen kendisine düstur ittihaz etmiş bulunuyordu. En bü- yük zevki okumak, boş zamanla- rında binicilik ve avcılık gibi epor- larla meşgul olmaktı. Esasen isim- leri tarihe şerefle geçmiş olan ec- dadının temiz kanlarını taşıyan Kemalin bünyesi; zekâsı, malâmatı ve iradesiyle beraber tam bir sih- hat içinde inkişaf ediyordu. Kemal 1856 da henüz on altı yaşında iken Sofyada evlendi. On altı yaşında evlenme o zamanın içtimai şartlarına göre, bugünkü kadar erken sayılmasa da herhalde gene erkendi. Fakat bu, Kemalin bedenen erken inkişafından çok Abdüillâtif Paşanın mürüvveb gör- mek arzusuna atfolunabilir. Evlendiği sırada, Kemal, Şiir yazmağa başlamıştı" İnkişafında mühim bir rol oynr yan İstanbula bu tarihten ancak bir sene sonra dönebildi. Onun bu zamana kadarki yazı- iarı Divan edebiyatı tarzındadır ve edebi hüviyetini tesbite yara- yacak kıymette değildir. Kemal, İstanbulda da bir kaç sene #yni vadide yürüdü ve tanınmağa baş- ladı. İlk girdiği vadide kalsaydı, Ke- malin belki bugün, ismi umutul- muş bulunurdu. Onu edebiyat ta- rihiınizin silik bir şahsiyeti olmak- tan kurtaran Şinasidir. Kemal bü- yük bir kudret kaynağı idi. Fakat bu kudret teşekkül halinde bulun- dnğundan henüz kendisine istika- met bulamamıştı. Şinasi ona yol gösterdi. Kemal bu yolda Şinasi'yi aştı ve onu ihata etti. Bilhassa franaızcayı hayatının bu devresin- de tahsil etti ve Babıâlinin tercü- me odasında vazife aldı, Bir za- man Tasviri Bfkâr'da Şinasi'nin Yazan: REFİK DİNÇ yanında çalışan Kemal Şinasiden sonra Taaviri Bfkârı müstakillen idare etti. Bir taraftan da siyasi hayata atılarak Yeni Osmanlılar Cemiyetine dahil oldu. Artık bu cemiyetin faal bir unsuru idi. Abdülazizin hal'ini ve yerine Veliaht Murad'ın getirilmesini dü- şünen Kemal ve arkadaşları hü- kümetçe muhtelif vilâyetlere uzak- laştırılacaklarını duyunca Ayrupa- ya kaçtılar (1867). Namık Kemal Londrada Hür- riyet, Brükselde İstikbali Millet gazetelerini çıkarmış ve bu suretle açtığı mücadeleye devam ederken muhtelif ilim sahaları üzerinde te- tebbüde bulunarak kendini yetiş» tirmekten biran fariğ olmamıştır. 1870 de siyasi aftan istifade ederek memlekete dönmüş İbret gazetesini çıkarmağa başlamıştır. Bu sırada Abdülazizin sadrazam- hğını yapan Mahmud Nedim paşa Kemali, Geliboluya mutasarrıflıkla atmış; fekat Kemal, kısa bir za- manda bu vazifeden istifa ederek İstanbula dönmüş ve mücadelesine devam etmiştir. Nazım ve nesirlerile kendisini tanıtmış ve sevdirmiş olan Kemal fikirlerini süratle yayıyordu. İlk defa olarak meydana getirdiği (Va- tan yahud Silistre) piyesi ile vatan- perver, fedakâr ve kahraman tip- ler yaratmış, bu suretle temaşa tarzını vatan ve hürriyet davasına hadim bir şekilde edebiyatımıza nakletmişti. Bu eserin edebi kıy- meti belki sadece yeniliği idi. Fa- kat sahnedeki muvajfakiyeti hal- kı coşturacak derecede yüksekti. Vatan yahut Silistre Kemalin siyasi hüviyetine hükümetin daha büyük bir ehemmiyet vermesini mucib olmuş, Sarayın kuşkusunu arttırmış, Kemal için de bir idbar — devamı 39 uncu sayfada —