UYANIŞ No. 2057—372 Yıldız İşte şu sırtta! Oğuzban Bir elçidir. Türkân Beraber Hayırlıdır inşallah getireceği haber. (Elçinin vürudunu müjdeleyen borular çalar.) Yıldız Of anne kalbime bak çarpıyor hızla nasıl Sanki acı bir haber müjdeliyor muttasıl. Köle (girer) Ordudan elçi geldi başbuğ gönderdi diyor. Huzura girmek için sizden izin diliyor. Oğuzhan Girsin ! Elçi Af diliyerek huzurunuza girdim Size gayet şerefli bir havadis getirdim. Oğuzhan Anlat, elçi! Elçi Ordunnn burdan çıktığı akşam En neş'eli yüzleri bile soldurmuştu gam. Atneler, sevgililer hep ağlaşıyorlardı Kızlar babalarıyla vedalaşıyorlardı. Ogün yurdun mâtemli bir geçesi olmuştu Büyük meydan hıncahınç, baştanbaşa dolmuştu Henüz gün batmamıştı ortalık aydınlıktı Yüce başbuğ Bleda yüksek bir yere çıktı Heyecanlı sesiyle askere öğüt verdi Ah bütün ordu onu tâ gönülden severdi. Sözüne başlıyarak <ey vatandaşlar» dedi Ve sonra arkasından şu sözleri söyledi : (Kulak kabartmıyanlar bugün yurdnn sesine Elbet yoldaş olamaz yarınki neş'esine Bir an düşünmeyiniz anne nedir, yar nedir Çinkü vatan dünyada en kıymetli annedir. Vatan haini olan o vatanda tutulmaz Fakat uğrunda ölen bir vakit unutulmaz. Belki canlı bir izi kalmiyabilir yerde Lâkin yaşar mâtemi her vakit gönüllerde Zaten o değil midir cihanda en büyük şan Bir iz bırakmak için yaşar dünyada insan Şehit oluruz diye sevinelim coşalım Vatan muhasarada imdadına kosalım. Esaret kalın, ağır halkalı bir zincirdir Esarette yaşamak yaşamamakla birdir. And içelim hepimiz çıkmıya bu zincirden!» «And içiyoruz» diye coştu yüzbin ses birden, , Sonra bir ok hızıyla atladı ordan yere Ordunun en önünde dönerek yiğitlere : «Korkan gitsin evine korkmıyanlar ileri ! Ölmiye gidiyoruz, dönmiyeceğiz geri |» Diye gürledi birden sarsıldı bütün dağlar Unutuldu anneler, sevgililer sevdalar. Ordu tunçtan bir nehir hırsıyla dağdan aktı Çelik tolgalarından gökte şemşekler çaktı. Gün henüz sönüyordu mor bulutlarda saf saf Hefif bir kızıllığa bürünmüştü her taraf Tepeler başlarına yakmışlardı hep kına Bakıyordu hepsi de bu muazzam akına. Uyumadık o gece, dağ aştık, yayla aştık Sabah başlamıştı ki sınırlara yaklaştık. Gün serperken semaya kanlı çiçeklerini : Doldurmuştu yeğitler engin savaş yerini Cenk hazırlıklarıyla meşguldü bütün ordu j Yaylar hazırlanıyor, oklar siliniyordu... Duüyuldu ozanların, köbuzların sesleri | Emir verdi kumandan *Hey yiğitler, ileri |» Bir Iâhzada ileri saldırarak atları ğ Şarkın demir yapılı eğilmez evlâtları Kükreyen bir yanardağ hışmile indi yardan, İ Geçerek rüzgâr gibi bizim eski diyardan . Yetişti köpek gibi kaçan alçak düşmana. d Yiğitler, ellerinde palalarla dört yana i Atıldılar yağını mahvettiler, kestiler Sağdan, soldan bir tayfun dehşetile estiler. * Görseydiniz o anda yiğitlerin halini : | Hepsi de kaybetmişti artık itidalini i Atıldıkça muntazam kafilelerle yer yer Diyen yoktu bu Hakan, bu kumandan, bu nefer, Vurdukça fışkırıyor adam boyunca kanlar Sıyrılmıştı bir kerre kınından yatağanlar N Girer mi bir orduyu mahvetmeden yerine ? El, ayak öptürmeden yağının beylerine ? Viğitlerin altında kudurmuştu atları Veri titretiyordu şemşekten feryatları, Kılıç şakırtıları, kalkan,m ızrak sesleri Ürpertiyor derinden derine kanlı yeri Sarsıyordu.... Oğuzhan Yaşasın şanlı Türkün erleri! Hemen 'Tatırım korusun bu arslan neferleri. Elçi Evet, Tanrı akında bizimle beraberdi Yeğitlerin kalbine çelik iman ar verdi. — Devamı gelecek sayıda —