No. 2057—372 KÜÇÜK HİKÂYE : UYANIŞ sevgilim ve Ben Küçük yaşdanberi ayni yerde oturuyorduk. Evlerimiz yan yana, köşe pencerelerimizden odalarımızı güçlük çekmeden görebilirdik. Ben henüz onbir yaşına girmiş, yarı maz, haşarı bir çocuktum. O da ya dokuz veyahut sekiz yaşlarındaydı. siyah saçları, uzun kirpikleri, kara böcek gibi gözleri vardı. Beyaz uvarlak yüzünde en güzel uzuv, kirpiklerile gölgelenen gözleriydi. Benim hâşarı olduğum kadar oda inatcı! Fakat bu tabiatlerimiz bir- birimize karşı değil, aramıza girip bizimle oynamak isteyen her arkads- şımıza karşı idi. Ayni beşikte bü- yümüşüz gibi kalplerimizi hiç in- citmezdik.. Bazan onların bahçe- sinde bazan da bizim taşlıkta çiin- di hatırlamadığım bir sürü oyun- larla akşamı eder, ertesi gün için sözleşirdik... Bahar günlerinden biri idi. Berrak bir semaf. Parlak güneş, ince yaprakları oynatan çiçek ko- kulu hafif bir rüzgâr esiyordu. O onaltı yaşlarında, olgun bir şal- kım üzümü andıran bir kız olmuş- tu. Ben dp onsekiz yaşlarında idim. Omuzum geniş vücudüm iri yarı olmuştu. Kolkola çamlarda geziyorduk. Başımıza doğru sârkan çamların latif kokusu yüzümüze rüzgârla çarptığı zaman birbiri- mize biraz daha sokularak eski çoonkluk günlerini hatırlayıp gü- lüyorduk. Sahil boyunca yürüdük; geniş gölgeli bir çamın altına oturduk; siyah saçları beyaz omuz- larına inmiş, dolgun göksünün üzerine koyduğu beyaz gül hele- candan inip çıkıyordu. Kara böcek gözlerin içinde manasını anlamadığım garip bir parlaklık vardı. Ona daha fazla sokuldum. İçimi kemiren duygu- mu titreyen dudaklarımdan çıkar- mak için kendimi zorladım. En küçük yaşımdanberi bana arkadaş- lık eden bu kızı şimdi geviyordum. Kendi hayatımın bir tek arkadaşı olmasını candan istiyorduru. Ne bileyim &evgimi garip bir ifade ile söylemiş olacağım, kara böcek gözlerini gözlerime çevirdi. İlkin sert, fakat sonra okşayıcı nazarla baktı. — Sevgi acaba kalbimden hiç ayrılacak mı? dedi. Mahcup oldum. Yüzümün kızar- dığını gözlerimin atöğinden anla- yordum, O da bunu anladı. Ufak elini alnımda gezdirdi; o bana, ben de ona biraz dâha sokulduk. Maziyi gözlerimizin önünde can- landırdık. Birleşecek hayatımızın senbolünü yapıyorduk. * “w Soğuk bir gün. Haydarpaşa istasyonunda ben ve sevgilim tire- nin kalkacağı saati, bizi ayırmak için gelecek dakikayı içlerimiz titreyerek bekliyoruz.. Buğulanmış ir camı andıran mavi semadan beyaz ii ağır ağır dökülü- yor, Siyah taşların üzerine dökül- dükce ayak izleri biran içinde ka- panıyor. Düşünüyorum, Biraz sonra benim izlerim de böyle kapanacak.. İçimi ümitsizlik içinde çektim. Seyyahat! Belki bir dahadönmek na- 8ip olmayacak? Küçük yaşımdanberi beni terketmiyen kara böcek göz- leri belki bir daha göremiyeceğim1 Kendimi tutamıyacak bir hale geldim. Onun da gözlerinin içi ıslak çimenler gibi olmuştu. Fakat bu kara böcek gözlere ağlamak hiç gitmiyor; ıslak oldukları za- man cazip püârlaklığı kaybediyor- lar. Nihayet hareket zamanı geldi. Tirene bindim. Sevgilim beni otur- duğum yere kadar teşyi etti, Sonra pencereden onu yağan karın üstünde siyah bir nokta gibi yal- nız gördüm, İçimde bir yara var- dı sanki ve durmadan &ızlıyordu. Tiren hareket etti. Beyaz karların üzerine bıraktığı koyu siyah du- man etrafı birden kararttı. im yanıyor, titriyordum. Pencereye yaslandım. Sevgilimin kara böcek gözlerini son bir defa daha seyrettim, Oo Gözyaşlarını elindeki mendile giliyor, mendili ye : Ben neyim? Duygularımdaki renk, Doğan günü andırır; Yıldızlar benek benek Benliğimi kandırır... m İzlerinde yoncalar, Gözüm engine dalar; Açıldıkça goncalar, â Gönlümü uyandırır ... Ben ne yazını, ne kışım; Çağladıkça akışım İşik dolu bakışım Doğan günü andırır! Görünüşte yok biçim, Kılıktan yana hiçim; Öyle körpe, ki içim $ Bin genç oyalandırır | M. Hulâsi Dosdoğru - Bir kaç satırla. i Budanın hangi tarihde dığını biliyor musunuşi - doğuşundan 500 sene evvel... 480 | den 560 yılına değin... yaşa Çinlilerin yazı yazarken kalem yerine ne kullanmağı tercih ettik- lerini biliyor musunuz - Fırça! bana sallayordu. Ben de elimi salladım. Tiren acı atı öttü., Koyu siyah dumenlar etrafı (Obürüdü. Onu kaybettim. Tabi o da beni! O anda içime sanki kızgın bir demir soktular. Karaböcek gör- leriu gözlerimin önünden ilk ka- çışı bana çok acı geldi. oGözyag- larımı zaptedemeödim. Ağladım.. Ağladı! “ Naim Özel sidiği