744 UYANIŞ No. 1731 —46 MATBUAT HATIRALARI Mahmut Sadıkla başbaşa — Üç renkli klişe ile resim basmak — Mektebi mülkiyelilerle Kaymakam ve Mutasarrıfların yardımlarığ— Resimli gazetelerin masrafları — Yaşamak zorluğu — Matbaada Mushaf basmak. Mahmut Sadıkla (Obaşbaşı vermiştik; O, « Müsahabei fenniye» lerini getiriyordu; ben sınai makaleler yahut seyahatler yazıyordum. Doktor Besim Ömer Paşa tıbbi ve sihhi eserler veriyordu. Gazetenin edebi ve canlı kısmında hasıl olan boşlukları karşılamak için resimlere kuvvet veriyordum. İlk defa olarak renkli resimler yaptım. Bizde bu zamana kadar renkli şeyler basılmıştı;fakat renklerden mütehassis cam- larla Avrupa'da yapılmağa başlanılan « üç renkli» denilen yeni usul bizde henüz görülmemişti. Sarı, kırmızı ve mavi renklerden mütehassis yeni icat plâklarla vücude getirilen üç tane klişeyi birbiri üstüne basıp en güzel levhaların örne- ğini çıkarmak kabil olmuştu; matbaamız bu yeni icadı Servetifünun'da tatbik eyledi. Viya- na'da yaptırttığım üçlük klişelerle basılan renkli levhalarımızı karilerimiz çok biyeniyorlardı. Edebi gıdanın eksilişini nefis renkli resimlerle telâfi eyliyorduk. Mektebi mülkiye arkadaşlarımdan bir çoğu vilâyetlerimizin pek çoğuna Kaymakam, Muta- sarrıf olarak dağılmıştı; onlara yazdım ve çok yardım eylediler, bize aboneler buldular; Ser- vetifünun, renkli resimlerle hasıl olan fazla masraflarını, edebi neşriyatın durmasile peyda olan irat eksikliğini bu kıymetli arkadaşlar bize duyurmadılar. Servetifünun'a indirilen Sa- ray yumruğundan sonra gazetemizin yaşaması, teceddüt ve irfan âşıkı Mektebi mülkiye arka- daşlarımın vilâyetlerden ettikleri abone yardım- lariyle temin edilmiş olduğu için onlara bura- dan teşekkür etmeği borç saydım. Bir resimli gazetenin ne büyük masrafla ve zorlukla çık- tığını onunla meşgul olanlar iyi bilirler; Ser- vetifünun'u şimdiye kadar matbaamızın sınai faaliyeti ile inkişafı yaşatmıştır; bunun yanın- da Mektebi mülkiyeli arkadaşlarımın dahi çok himmetleri olmuştur. Servetifünun'un kırk se- nedir devam etmesi türk okuyucularının kendi- liklerinden gazetemizi satın almiş olmasıle te. min olunmuş değildir; burada muhtelif amiller vardır. Bunların başında Servetifünun çıktığı zaman Abdülhamid'in resimli gazeteye alâka gösterip bize Dahiliyeden tahsisat verdirmiş olmasını unutmak caiz değildir. Ondan sonra matbaamızın teessüsü ve Yavaş yavaş sınai va- dide inkişafı Servetifünun'a büyük arka olmuş- tur; Matbaa bizi yaşatıyor, Servetifünuna da çok yardım ediyordu; matbaa kendi hasılatının bir kısmını gazeteye bırakıyordu. Servetifünun meşrutiyete kadar, yalnız Ede- biyatıcedide devresinde masrafını koruyabilmiş- tir. O devrin haricinde açıklarını Dahiliyenin tahsisatı ve Matbaanın yardımı ile kapamıştır. Meşrutiyetin başlangıcında saman ateşi gibi gazete okumak ve ya gazete çıkarmak hevesi parlamıştı; oBabiâli yokuşu gazete idarelerile dolmuştu. Saman ateşinden bizimde gözlerimiz kamaştı ama çok sürmedi. Meşrutiyete kadar taşrada ve İstanbulda ancak bin müşterisi olan Servetifünun birdenbire altı yedi bin okuyucu buldu; fakat bunlar üç haftadan ziyade sebat göstermediler, dağıldılar; biz gene eski müşteri adedinde kalmıştık. Bu da istipdat zamanında ne yanlış zanlarda bulunduğumuzu bana an- latmiştı. Ben zannederdim ki sansür kalkar, kalemler serbest olur, içtimai, felsefi, siyasi yazılar serbest yazılırsa, Servetifünunun baskısı mutlaka dört beş bin olur. Halbuki bu da bir galeti ruyet imiş!! İlmi, edebi yazılarla Senayii nefisden olan eserlerin daimi okuyucuları, milletlerin irfan ve iktisat hayatında çok yükselmesile ar- tıyor. Bu hakikatı bilmeden gazete çıkarmak istiyen havesliler, intişar zamanındaki müşteri- lerin sürüp gideceğini sanarak daima zarara uğramağa mahkümdu. Bundan dolayıdır ki meş- rutiyeti müteakip Babiâli yokuşuna koşan yeni gazeteciler ve mecmuacılar çok para kaybettiler; bu giden paraların yekünu müthiş rakamlarla ifade olunabilir. Meşrutiyetin ilânından evvel gazetecilik ve matbaacılık âleminin bu hakikatlarını ben de