No. 1725—40 Hakkı Tahsinin neşredilmemiş bir hikâyesi UYANIŞ 657 KORKU Kuş hapis olur mu ? Biz hoşumuza gitsin, diye, nazik bir çift kanadın çırpıntısını, küçücük bir gaga- nın, kendi kendine bir selsebil şeklindeki ahenktar söyleşmesini, sade hoşumuza gitsin, diye telden bir mahpese koymakta tuhaf bir zevk duyarız. Ama sonra bu yaptığımız onun da hoşuna gidiyor mu, gitmiyor mu, düşünmiyoruz... Ben, Bağdat'ta, bir eve misafir oldumdu. O zaman çocuktum. Evin sahibi babamın dostuydu. Şimdi öldü. Bu zat hayvan meraklısı, zengin bir adamdı. Son harbı umumiye kadar yaşadı. Maharebe içinde İngilizlere karşı kendi yardımile büyük bir çete teşkil etti. Düşmanı çok oğraştırdı. Şehit oldu. Dağıstanlı Mehmet Pşanın hayvan zevki 'hakikü- ten enfesti. Evinin içi hayvanat parkına benziyordu. Biz o eve konakladığımız vaktı hatırlarım : büyük granit taşlarla, âdeta, bir Asur, Gildan san'atini hatırlatan bu saraya benziyen ev, hemen diyebilirim ki; hususi bir zevkin tahassüsünü ihsas ediyordu. Kapıdan girdiğiniz ande, ilk nazarı dikkatinize çarpan, parlak zincir- lerle kapının iki tarafına bağlan- mış yabankedilerinin vaziyeti idi. Yabankedileri o cidden korkunç, yırtıcı şeyler.Kedi olmasına rağmen ir oOkuzu cesametinde olan bu hayvanların beşon arşınlık yer- deki asabi hareketlerini körmek için şimdi de birçok şey feda edebili- rim. Bu medhal. Ve sırasile Paşanın dairesine, benim yattığım yere, annemle ev sahibesinin oturup: ko- nuştuğu odaya, nihayet, kısa söyli- yeyim: Ellerini yıkamak için mus- luğa giderken de, geçtiğiniz divan, koridor, sofa, salon gibi ne varsa, hepsinde bir sürü hayvana raslarsınız. Ancak evin içersindeki hayvanlar kuş, papagan, maymun gibi şeylerdi. Öteki vahşileri asıl evden dışarıda bulunuyordu. Ben bu evde çok heyecan duydum. Küçük yaşımda dadımdan dinle- diğim en korkunç masallar bile beni o kadar mütehe- yyiç etmemişti. Şimdi de o heycanın tesiri altındayım. Ekseriya o günleri hatırladıkça o zamanlar ruhumun geçirdiği korkunç örpermeler adelelerimden ve asa bımdan ziyade sanki yeniden içimde ve içimin de- rinliğinde soğuk bir yay gibi daralıp, kısalır, uzanır, gerilir... G Bağdat evleri: Kıymetine göre, san'at ve yapılış MERHUM HAKKI THASIN BEY * tarzları bertaraf, hemen hepsi birbirine müşabih, bü- yük, kesme taşlardan örülmüş, odalardan mada, her tarafının üstü açıktır. Oralarda odalar döşenmek ve serin havalarda oturmak için kullanılır. Hava sıcak olunca, yazın bütün bir mevsim, gündüzleri yer alt- larındaki, onbeş yirmi ayakla inilen, mefruş, büyük oda halinde serdaplarda oturulur. Fakat geceleri, bilhassa yaz vakti damlarda yıldızların altında, yani, açık havada yatacaksınız. Bu açık havada, sim siyah. yıldızı, saman yolu mebzul bir göğün altındada bilmem, yatıp uyuya bilir misiniz ? İşte o damlardan birisi : Benim geceleri yattığım dama bitişik. Aramızda bir duvar var, Ve duvar al çak. Arkasında yani öte tarafta da demin söylediğim gibi evin içine alınamayan hay vanlar.. Onları ben ilk günü kapısı dama açılan odanın penceresinden gör- müştüm. Bereket pencereler demir parmaklıklı idi. Çocukluğuma. rağ- men ben onları garip, asabi hare- ketlerle sağa sola koşar, kıvranır gorünee tabiatile parmaklıkları yok- lamışım. Bu tecrübem herkesi gül- dürmüş... Gece geldi. Bizi kardeşlerimle yatmağa götürdüler, Dadım gene masal söylemek istiyordu. Her vakit karyolamın yanında oturan dacımı, (dadı) o akşam ken- dimden çok uzak buldum. — Dacı daha yakın gelsene, Sokuldu. — Kolunu uzat. Başımı koluna koyuyorum. Bir elim başımın altındaki kolunda, öteki yakasında : — Öteki elini ver. O eli alıyorum. — Belime sarıl. Vakit geç, hava sıcak; gece siyah. Mamafih üşü- yorum. İçimde örtünmek, saklanmak isteyen tuhaf bir korku. gökte nehayetsiz yıldızlar, saman yolları uzaktan kayan şehaplar. Birçok hacerisemavi hare- ketleri: gökte mütemadi bir kımıldanış.... — Dacı, bana bu akşam masal söyleme, yanıma sarıl ! Fatma, iyi kadın, bununla beraber çocuk terbi- yesine aşina. — Sen artık büyüksün, bak, yaşın altı, sen yaş- taki çocuklar yalnız yatar, diyor. — Dacı, olsun, ama, sen yanıma gel! Bak an-