İntihabat mücadelesi, İzmir belediyesini uzun müddet ser- bes bir vaziyette bulundurdu. Siyasi bir veçhe alan tenkitler, belediyecilik vezâifi üzerindeki şikâyetleri bir müddet örttü. En mühim iş, halkın istediği bele- diye heyetini iş başına getirme- sidi. Buna muvaffak olunamadı. Biz, yeni belediye meclisinin ne yapacağını görmek ve ona göre bir hüküm yürütmek istedik. Birşey yapılmıyacağını biliyor- duk. Birşey yapılmadığım ve yapılamıyacağını gördük. Bele- diyeden hesap aramak zamanı gelmiştir. İzmir belediyesinin ne berbat vaziyette olduğu malümdur. Bu, yeni değildir. Fakat evvelce da- ima nekarat halinde, ayni ma- zeret ileri sürülürdu. Para yok! Halk fırkasının belediyeye ta- hakküm devresini açan Hulüsi beyin riyaseti zamanında şehir harap olup giderken belediye reisi mali vaziyeti düzeltiyor, deniliyordu. Aziz bey zamanın- da belediye (azçok bir iş gör- mekte idi, Vücuda get iş eserler vardi. “Varidat işe sar- fediliyor, belediyenin kasasında para bulünmayordü. Hulüsi bey belediyenin vazi- fesini bankacılık farzetti, İşleri durdurdu, Sözde belediye kasa- sına para girdi. Fırka belediye- leri için, Kasada para sahibi ol- mak daima mühim bir meseledir. Niçin olduğu takdir edilir. Fakat hakikatte bu da bir gösterişten ibaret kaldı. Kasalar her zaman- dan daha boştu. Belediye vezaifi ise her zamandan fazla ihmal ediliyordu. Hulüsi beyin belediye reisli- ğinden İzmir şehrinin düçar ol- duğu zararlar burada sayacak değiliz. Vaktinde bu işin plân- şosu yapilmış ve acıklı neticeleri görülmüştür. Bunların arasında en acıklı olan ve Halk fırkası belediyelerinin. zihniyetini çok güzel gösteren bir iş vardır! İki milyon liralık istikraz! Para yek, para yok! diye izliklerini mazur göster- ek istiyenler, nihayet hükü- metin. müzaheret il iralık bir istikraz para İle muayyen işler görüle- cekti. Bu gün, haber alındığına öre bu paranın üçte ikisi sarf dilmiş, fakat hiç bir şey yapıl- lan bu muazzam meblağ, bele- iyenin alelâde vezaifine, bütçe çığın kapamağa sarfolunmuş, u suretle 'eriyip. gitmiştir. Asri fırın, Hal, Kanalizasi- on, bataklıkları kurutma gibi ir çok tasavvurlar; tasavvur alinde kalmıştır. Karşıyakaya e bırakılmış ve İzmirin bu gü- el köşesi susuz kalmıştır. Yol- ar her vakit gibi bozuk, şehir er zaman gibi pis, hayat her er vakitten daha çok. Fazla az bir borç olarak taayyün ecek olan iki milyon lira eri- PP gitmektedir. Nereye sarfe- rilmiştir? Bu para ne olmuştur? amandan daha pahalı, ıstırap Ş”” larak ta, İzmir için yarın taşın-|X si Memleketin hiç birihtiyacına cevap veremiyor İki milyon liranın yerinde yakında yeller esecek jBunun hesabım belediye reisi beyden aramıya hakkımız var- dır... Sezai bey, İzmir belediye re- isliğine “emirle, geçmiş, son- ra mevkii tatlı bularak dört elle Hulüsi beyin den daha kötü bir icraat devresi tasavvur edi- lebilseydi, Sezai beyin belediye reisliği buna misal olabilirdi. Ko- ca bir şehrin âcil ve zaruri ih- tiyaçlarının bundan ziyade ihmal edilebilmesine imkân yoktur. İzmir muazzam bir seylâp felâketi geçirdi. Bu felâkette belediyenin mes'uliyet hissesini biz vaktinde tesbit ettik. Şunu teessürle arzedebiliriz ki yarın bu felâketin tekerrürü çok ihti- mal dahilindedir. Çünkü, bütün tecrübelere rağmen, İzmir bele- diyesi “yarın, kaygısına hiç bir zaman düşmemiştir. Beledi- ye reisinin vazifesi gün geçir mek ve yüzlerce liralık maaşını her ay çekmektir. Şehir harap imiş, günden güne “daha harap oluyormuş, vatandaşlar sürünü- yorlarmış, kimin umurunda! Bu beyler, borç olarak al- dıkları parayı, “belediyenin “mu- kannen varidatı imiş gibi avuç avuç sarfettiler. Nereye? bunu gösterebileceklerini ümit ediyo- ruz. Her halde, tasavvur edilen yerlere ve işlere değil, Zira iş olarak yapılmış hiç bir şey yok tur. Halbuki iki milyon lira ile neler yapılmazdı? Üç yüz bin lira sarfedilerek halledilecek olan Karşıyaka su meselesi bile olduğu gibi kaldı. Yarın, iki milyon liranın bu üç yüz bin lirası bile kalmış olmıya- caktır. O zaman, belediye yeni bir istikraz mı arayacaktır? Ne- reden bulacaktır? Borç taksitle- rini nasıl, hangi para ile ödeye- cektir? Şehrin ihtiyaçlarını hangi varidatla tatmin edecektir. Hu- lâsi ve Sezai beylerin riyasetleri bu gidişle ( İzmiri iflâsa doğru, İzmir belediyesini kat'i felce doğru sürüklemektedir. Bugünkü vaziyet işte budur. Yılmaz Türk . ihracat eşyası- .1. .. nın inkişafı wa Ankara 2 (A.A) i ik tisat meclisi bugün içtimamda tediye muvazenelerini ve Türk ihracat eşyasının inkişaf çarele- rini tetkik etmek üzre teşkil e- dilen komisyonlara atideki zevat seçilmişlerdir : Tediye muvazenesi komisyo- nuna Selâhettin, Bekir, Vehbi, Sadi, Reşat ve Hüseyin Münir beyler. İhracat eşyası tetkik ko- misyonunada Asım, Mehmet, Vehbi, Nazmi, Halil, Murat, Şük- rü, Şevki, Remzi, Sadettin ve Süreyya beyler. Serbest Cümhuriyet Altın piyangosu Kupon No35 öyleden sonra ve Tekirdağı meb'usu Mülkiye £ mektebini, sini ziyaret etmişlerdir. kiye lel ile konuşmuşlardı sualler sormuşlardır. Anki tısat meclisinin altıncı devresini ku irat etmiştir: iktisat mecli yoktu. Çünkü devlet azzuv yoktu. lukta bulunan iktisadi menfaatleri elde etmek iktisadi Gazi Hz. mekteplerde Harbiye mektebinde: (Bu bina artık bir mektep binası olmaktan çıkmıştır ) dediler Galatasaray lisesinde Laik bir müessese olan bu mektepten yetişen ve yükselen fikirlere ehemmiyet verdiler İstanbul, 3 (S.C) — Gazildan farksızdır. Bu bina|derce Mustafa Kemal hazretleri di refakatlerinde Dabiliye vekili Şükrü Kaya bey, olmaktan çıkmıştır. Hatta Recep bey, Afyon meb'usu Ali Ceiil beylerle daha bazı zevat bulun- duğu halde Harp akademisini, Harbiye mektebini “ve Galatasaray” ls9? Reisicumhur Hazretleri Mül- mektebini teşriflerinde ta- talimde bulunuyordu. Meke tep hakkında mektep müdüü Mülkiye mektebinden ayrıl- dıktan sonra Harbiye mektebini teşrif buyurmuşlar mektebin fen- ni esliha dersinde talebe arasın- da oturarak muüallimden bazılli Gazi Hz. mektebi. terk ederken « Mektep ben bu- 2 (AA) — Aliik- içtima açarken iktısat vekili Mustafa Şeref bey atideki nut- Bir iktisat vekili için yüksek azasına hoş gel- diniz rasimesini yapmak ve bun- ların mesai devrelerinin ilk cel- sesini açmak çok zevkli haz ve memnuniyet verici bir iştir. iktisat vekilleri için böyle bir iş teşkilâtı içinde sizin heyetiniz gibi bir ta- Bugün ise, siz millet dedi- iğimiz büyük mütesanit toplu- grupla- rın menfaatleri ne olduğu ve bu hangi yollardan yürümek lâzum- geldiği hatta bir dereceye ka- dar in'ikat ve selâhiyetine müs- tenit olarak beyan etmek üzere devletin en yüksek uzvu olan hükümetin yanı başında kanuni bir mevcudiyetle varsınız. Dün- le bugün arasındaki bu fark devlet dediğimiz siyasi cemiye- tin. teşekkülü tarzı hakkında bunu görmiye çağırıldığı vazife- lerin mahiyeti hakkında derin bir tahavvül olduğunu gösterir. Filhakika iş içinde bulunmuş ve el'an bulunmakta olmak iti- barile size arzedebilirim ki dün işlerde (Gölge etme başka ihsan istemem) diyen bir vatandaş bu gün gerek tek tek/uzüvlarla tecehhüz etmelidir. evvi 1530 Melartık bir mektep binası Cumhuriyet ordusu için bir kışla dahi olamaz. Bir an evvel ordunun yarınki zabitlerini bu binadan çı- karmak lâzımdır» dediler. Talebenin dikkatinden ve müderrislerin | liyakatin- den çok memnuniyetle ve iv müdürüne teşekkür ett.'er, Yüksek iktısat m İktisat vekili Şeref B. bir nu Hayatta bu teşekkül olmaksızın yaşamak kabil değildir - İktısatçılar bunun kıymetini politikacılardan daha eyi Lilirler meseleleri hakkında ve gerek getirebilecek umumi esaslar hakkında devlet- ten daima bir müdahale ve hi- Gün geçmi- bir vatandaşın bir mesele üzerinde müdahale ve himaye talebi kar- şısında bulunmuş olmıyayım. Yine devlet reisi tarafından iktisadi işlere ait vatandaş istidalarile sistem ( vücuda maye istemektedir. yor ki: iktisat vel fatile gün geçmiyor ki veya hükümet reisi İbendenize havale ediler Dün karşılaşmış olmıyayım, Bütün bunlar devlet camia düşüncelerinde, bir değişiklik olduğunu göste için larında tesirini gösterecekti. İş te bu tesir ve icaptan uzuvdur. mek bazı esaslı uzuvları miye benzer. iftiharla bahsederek mek- tasaray lisesinde muhte- ara girerek dersleri din- nuşmalarında tedris sis- sına dahil fertlerin ve grupla- rın devlet vazifeleri hakkında telâkkilerinde rir. Bu değişiklik devletin uzuv- izin yük- sek heyetiniz meydana geldi. Yüksek iktısat meclisi asri dev- let için bir zaruret ve lâzım bir Devletin zaruri vazifelerinde gün geçtikçe daha muğlaklık, çapraşıklık olup dururken bu vazifelerin elinde yalnız hâkimi- yet esası tutan jandarma, devleti tarafından yapılacağını iddia et- eksik bir insana azası tam olan bir in- sanın görebileceği işleri gördür- Bunun içindir ki bugün bir devlet tam teşekkül etmiş “addedilmek için iktisadi İ esini anlamak iste- mişlerdir. Bilhassa ehem- miyet verdikleri nokta lâik bir müessese olan bu mektepten yetişen yükse- len fikirler ve talebe aile- lerinin tahassüsü olmuş- tur. Galatasaraydan çıktıktan son- ra bir müddet Turkuvazda isti- rahat buyurdular. Bu sırada ken- disini görmek istiyen halk geçit resmi yapar gibi | Turkuvazın önünden geçerek Gazi hazret- lerinin — Turkuvazı terkedeceği zamana kadar | beklemişlerdir. Reisicumhur hazretleri yine hal- kın coşkun tezahüratı arasında araya avdet buyurmuşlardır. Bugün öğleden sonra İstanbul cihetindeki mektepleri C. H. fır- 1€clisi tuk söyledi Devletin mümeyyiz vasfı ha- kimiyete sahip olmaktır. Fakat bugün hakimiyetin sahası git- tikce darlaşıyor. Bu her müşa- hidin gözünden kaçmıyan bir hâdisedir. Onun yerini bir bir- likte ve beraberce çalışmak esa- 81 tutuyor. Bilhassa Collabora- tien ekonomik bhâkimiyetin bı- raktığı sahayı harisane işgal e- diyor. Ve devlerin mümeyyiz vasıf olmak istidadını gösteri- yor. Hâkimiyet şudür ki dünkü jandarma devleti bugün iktısat- -İçı devlet olmuştur. Bugün dev- lete iktisat devleti denir. Şurası anlaşılmalıdır ki iktı- sat yalnız kendisi için işliyen gayesini kendisinde taşıyan bir /fomtion değildir. İktisat millet ve memleketin maddi manevi ve ahlâki varlık ve ilerleme şartla- rının istinat ettiği esastır. İktı- t yalnız maddi ihtiyaçları do- yurmıya yarar bir meşgale ve vasıta değildir. Bilâkis milletle- rin seviyelerinin — teşekkülünü ölçmek icap ettiğinde o milletin iktısadi vaziyetini mikyas tutmak en salim bir usuldür. Şu izaha- tımla sizin O mevcudiyetiniz ve mevcudiyetin lüzum ve zarureti İkendiliğinden sabit olur. Bina- ”/ xier sün öğleyin çıkar Halk için mücadeleden yılmaz Mefküve Gazetesidir İdarehanesi: İzmir - Gazi Bulvarı “Yeni Asır, yurdunda Nüshası - Heryerde 5 kuruş | “Yazı müdürü: Bohzat Arif İ Sorabilir miyiz? İş mi yapacağız yoksa gösteriş mi? “Ucuz etin suyu © yavan olur,, derler. Bu hakikati bil yoruz. Lâkin yavanlığın da bir derecesi olmak gerektir. Seylâp felâketi ( dolayısile yüzlerce vatandaş açıkta kal- mıştı. Bunların imdadına koşmak için o heyecan da epeysi ce hassasiyet gösterildi. Bil- hassa intihabat esnasında halk, hükümetten memnun olmadığım — reylerile ifade ettiği için, İzmirin minnet hislerini gıcıklamak maksa- dile de, bu hassasiyet azami dereceye isal olundu. Sıhhi- ye ve Dahiliye vekilleri, Hi- Iâliahmer umumi müfettişi şehrimize koştu. Tetkikat yaptılar. Nakit ve eşya ola- rak hayli yardımda bulundur lar. Bunlar çok güzel, Fakat paraların müsmir bir şekilde sarfı temin edilemedi. Evsiz kalanlara tevzi ©- lunmak yetmiş beş hane inşası kararlaştırıldı. Lâkin inşaatın tarzı cereya- nı bu paraların hiba edildi- ini göstermeğe kâfidir. İnşaatın fenni olması bir müteahhide verilmesi lâzım- gelirken malzemesi ayrı ayrı ellerden re'sen satın alındı. İşçiliği | ustalara ayrı ayrı verildi. Çizmeden yukarı çıkma: mak için keşifnameleri hak- kında birşey sörlemeyecek ancak müşahedelerimizi kay- dedeceğiz. Dün merak ederek yapıl makta olan bu hanelerin in- şaatmı tetkik eylemek iste- dik. Gördük ki bir metroluk bir temel üzerine yapılmakta olan inşaatın temellerine ki- reç namına bir şey konulmi- yor. Hemen etrafta bulunan toprkların üzerine biraz su dökülerek çamur kârıştırılı- yor. Ve çamurla temel yapı- hıyor. Esasen sağlam olmıyan arazi üzerinde bu tarzda in- şaatın metanetini takdir, zan ederiz ki mühendis olmağa da lüzum göstermiyecek ka- dar kolaydır. Beher ev yüzotuz liraya çıkarılmak istenildiğine göre işin üst tarafıda kendisini göstermekte geç kalmaz. Bu- na ilâveten ucuzluğuna tama edilerek alinan kiremitlerin de hemen ekserisinin kırık geldiğini alâkadarlar söylü- yorlar. Bu vaziyet karşısında yapılan işin yağmurlar veya arasıra vukubulan zelzeleler- le hedrolması müsteb'at de- gil bilâkis çok kuvvetli bir ihtimal dahilindedir. Bize öy- le geliyor ki bir yağmurun yaptığı binaları diğer ve ay- ni derecede kuvvetli bir yağ- mur yok edecektir. Bu vazi- yet karşısında sorabilir mi- yiz : İş mi yapacağız yoksa üzere €naleyh bazı ağızlarda âli ik sat meclisi zait bir uzuvdur ilga edilmeli deye yazan son “asrın icabını göz önüne getirmeksizin ve farkına varılmadan söylenmiş “ — Sonu ikinci sahitede — gösteriş mi? Sarfolunan pa- ralara yazık değil mi? Yet- miş beş yerine elli yapmak ve paraları hedretmemek tercih edilemez miydi?