Yadyetin iç yüzu gin Baş tarafı birinci sahitede - imkân olmadığı, ( kendilerine müdell bir surette — anlatıldığı halde, gine ayni teraneyi teren- nümde devam ettiler. Hatta, teşebbüste biraz daha ileri giderek, aramıza sokuldular; mürtecilikle lekeledikleri o muha: liflere: “ Siz de Cumhuriyetçi, biz de Cumhuriyetçiyiz, memleketin âli menfaatlerini tehlikeye düşür- miyelim; bütün münevverler, bir- leşmelidir. ,, dediler. Maksatları açık bir sui kastla izale edeme- dikleri muhalef; if düşürmek kaleyi içinden fetheylemekti. Ma- nevranın üçüncü safhası budur. Ve bunun neticesi olarak ta, kalbindeki iğbirarı, yüzündeki tebessüm maskesile örtmüş, için: deki kini dilindeki vatanperver! lisanile gizlemiş bir takım insan- ları, muhaliflerin £ yanı başında gördük, Teşebbüslerinde O muvaffak olamayınca, bu sefer bütün ümit- lerini, senelik nutka bağladılar. Ve nutkun serbes fırka aley- hinde olacağını ilâna başladılar. Hakikat meydana çıkmakta ge- cikmedi. Buna rağmen meyus olmuş, ümitlerini kesmiş değil- dirler. Karşımızdakileri tahrik eden cür'ete bakınız lekette iki taraflı feyizlerinden , ne tifade ( olunabileceğini göste- ren irşatlar (karşısında bile, vatandaşlar arasında münaferet ve husumet tevlit edecek kötü yolda yürümekte berdevamdırlar. “ Serbes fırka, medrese kaçkın- ları, şapka aleyhtarları, kaçak- çılar, sabıkalılar ve gayri mem- nunlardan mürekkep bir hali dır, şuurlu bir muhalefet, i yenler; bu halita içinde boğul- maktadır. Muhalefet, yalnız mec- listeki beş on meb'usa inhisar etmeli, vilâyet teşkilâtları ilga edilmelidir, “diyorlar. Bu manevra ile çevirmek istedikleri dolap, kimsenin gö- zünden kaçmış değildir.Doğduğu gündenberi uykularını kâçıran muhalefetin sesini boğamay.nca, bu sesin haykirabilmek kabi tini mahvetmek, açık bir sui kastla imha edemedikleri nevzadı zaif ve kuvvetsiz düşürmek şık- kını ihtiyar ediyorlar . . Öyle ya, halka istinat edemiyen bir teşekkülün, ana sütünden mah- rum edilmiş bir nevzattari ne far- kı > kalır? Ağacı, büyümesine, etrafa dal ve budak salmasına meydan vermeden kurutmak için muhalefet denilen körpe fidanın, köklerile - rabıtasını kesmekten müessir bir çare bulunabilir mi? Şimdi, vaziyetin “dördüncü safhası budur. Bunüh neticesi olarak ta, suikastla müteharrik bir takım bedbahtların, ellerin- de baltalarla, ağacın. köküne saldırdıklarını görüyoruz. Hulâsasını yaptığım şu saf- hat gösteriyor ki, ilk doğduğu gündenbe muhalefete karşı cephe almış olan mahdut bir zümre, hakiki bir Cumhuriyet müessisesi olan Serbes firkayı, hem içinden, hem dışından yık- Suretle is- mak için kat'i bir karar almıştır.) , Ve bu uğurda elinden gelen, hiç bir fenalığı deriğ etmemektedir. Maksatları mürakabeden azade kalarak, bu memlekette bilâkayt ve şart hâkim olmaktır. Bir türlü. açıkça itiraf edilemiyen maksadı gizlemek beyhudedir. Efkârı teşviş ederek bir muamma halinde göstermek — istedikleri vaziyetin iç yüzü budur. Teşekkür olunur ki, bu emeli besliyenler mahdut bir zümredir. Bu: ( Sekter ) lerin hakiki zamirleri, ne Cumhuriyet, ne de inkılâptır. Bu mukaddes mef- humları ellerinde kalkan yaparak wmumi huzur ve sükünu ihlâl et- mek ve muhitte gayrıtabii vazi yetler ihdas eylemektir. Memlekette, normal bir cum- Dünyada işsizli Almanya, İngiltere, Amerikada milyonlarca insan neden işsizdir İşsizlik meselesi bu kış, İn- giltere, Almanya, İtalya Ameri kadaki büyük (milletlerin dahili siyasetlerine hâkim olacaktır. İstatistiklerin verdiği rakamlar korkunçtur. Amerikada 6 milyon işsiz, İngilterede de 2 milyondan fazla Almanyada 3 milyon! Bu son memlekette kadınlar ve çocuk- lar da dahil olduğu halde işsiz- ler ordusunu teşkil eden kimse- lerin adedi 9 milyona baliğ olu- yor. Son alman intihabatında Komünistlerin çok fazla mevki kazanmaları, Sovyet rejimine mümsil içtimai telâkkiyattan de- gil, sefaletten doğmuştur. Amerikada » işsizliğe © karşı gümrük tarifelerile (mücadele etmeğe çalışıyorlar, Bütün dünya bundan müştekidir. İtalya işsiz amelelerini gönderecek müstem- leke arıyor ve. bulamıyor. İngil- tere işsizleri, elleri cebinde, irat sahipleri gibi bir şey adan yaşamağa alıştıran daimi işsizlik tazminatı sulistimalinin önüne geçmeğe çalışıyor. Buhran vahimdir ve M. Makdo- e ? hald, muhalefet mevkiinde ten- kit etmenin hükümet mevkiinde iş görmekten daha kolay oldu- ğunu bizzat anlamıştır. Buhran uzun sürecektir. Fakat bu vaziyet nereden doğuyor? Amerika ve Almanya için bu derdin esası malümdür! İfrat derecesini bulan sanayi teksifi, (İstandardizasyon) usulü- nün suistimali, Bu usulle işler o kadar tak- sim “edilmiştir ki her işçi bir işin yalnız bir parçasını ve da- ima ayni parçasını yapar. Başka bir şey bilmez. Sınai istihsalât böylece müthiş derecede artmış, fakat kazançlar nispetinde 'de amele yevmiyeleri yükselmiştir. işsizlik bundan” menbaistir. İngilterede, fiatların diğer ra- kip memleketlerden yüksek ol- ması buhrana sebebiyet vermiş- tir. Maliyet fiatın düşürmek için İngiltere de istihsalâtı teksif cihetine gitmiştir. Netice: Ma- liyet fiatları düşecek, fakat Al- manya ve Amerikadaki ayni se- beplerle işsizlik . devam; ede- cekti Mahir hizmetçi Bir çok evleri nasılsoydu? Şükrü ve Osman beyleri hanelerinde hizmetçi bulunduğu sırada; hane sahiplerinin kıy- metli bazı eşyalarını sirkatten maznun Mediha isminde onaltı yaşındaki bir kızın dün Ağırce- za mahkemesinde muhakeme- sine bakılmıştu Hırsızlığın mevzuu: Osman bey doktor miralı dır. Kendilerine bir. hizmetçi lâ- zam oluyor, ve Mediha ismindeki kızı, tavsiye üzerine alıyorlar, Mediha beş gün sonra, Osman beyin kerimesine ait bir şapkayı başına geçiriyor, ve'içinde do- kuz lirayı muhtevi bulunan el çantasını da eline takıyor ve ev- den kaçıyor. Bu Osman be; kostüm de ele geçirmek istiyor, ve Osman beyin nezdine nasılsa zarfında; bir bohça içerisine ipekli, ipeksiz kostümler, çorap- lar koyarak buradanda çıkıp gidi- yor. Her iki müddei zabıtaya müracaat ederek Mediha hanim yakalanıyor. Dünkü celsede, Miralay Os- man bey, davasından vazgeğti- ğini söylemiş ve Şükrü bey şikâ- yetinde ısrar eylemiştir." Bir, arâ- lik reis bey Medihaya sordu: — Ne dersin? — | Efendim ben hırsızlığı İkabul etmem, küçük hanım şap- ka ile çantayı bana vermişti. Şimdi hırsızlık mı oluyor! — Osman. beyin hanesinden aldıklarına ne diyeceksin ? — Zaten geri aldılar. Ne di- yeyim. ve Şimdi çalınan eşyaların kiy- metleri takdir edilecek ve medi: ha hakkındaki karar ittihaz olus narak tefhim edilecekti Mahkeme 19 Teşrinisaniye giriyor: ve yine bir kaç gün) talik edilmiştir. Hapishane | (Bir otomobil gardiyanları Bündun bir müddet evel ha pishanei umnmide: icra “edilen umumi, taharriyat” esnasında ka: til kastile cerhden o maznun o- lap mevkuf bulunan sabıkalılar- dan arsali Ahmedin refiki Riza hin yattığı yastığın içinde 80 dirhem kadar esrar bulunmuş ve tanzim edilen zabıt yarakasile, beraber. makamı. eidine gönde rilmişti, Bu hususta birinci dairesinde yapılan tahkikata dün bazı gardiyanların celplerine ka rar; verilmiş ve dinlenmişlir. Kadri ve Kâzım ismindeki iki an esrarın yastıktan çıka- na şehadet eylemişlerdir. a hakk yakında muhakeme kararı verilecek | ve ağlebi ihtimal merkumun ağır coza mahkemesinde derdesti ri yet bulunan davasile tevhit edi mek üzere dosya müddeiumumi- liğe verile istintak hüriyet sisteminin — tesisinden muztarip ve müteessir olacak- ların, bu sistemi yıkmak için her çareye baş vuracakları beklenil- miyen bir hâdise değildi. Onların, bütün ( dilekleri, halkın reylerine tav'an ve kerhen tesahüp ederek zahiri bir hâki- miyet elde etmektir. Muhalefet ise, bu,hâkimiyetin, hakiki sahibi ve efendisi olan halkta tecellisini talep etmektedir. İşte, onların tedikleri ile bizim istedikleri- mM. Uçuruma yu- varlandı Beş yaralı var Evvelki gün Muğla ile Aydın gosesi üzerinde, Akçaabat mev- kiindeki dönemeçte. elli. metre derinliğindeki bir uçurumdan posta kamyonu uçmuştur. Yol culardan üç ağır iki hafif yaralı vardır, Kamyon Muğla postasım ge tirip götüren otomobildir. Şoför berber Hafiz oğlu Şevket ve muavini oOHüseyin ( efendilerin idaresinde bulunuyordu. Akça- abat mevkiinde şoförün idaresi yuvarlanmıştır. Ağır yaralıların hayatı tehlikededir. Mecruhlar Muğla Memleket hastanesine gönderilmiş ayni zamanda vaka telefonla zabıtaya. bildiril miştir. Müddelumumi muavini Ahmet bey ve jandarma kuman: damı mahalli tahkikata başlamışlardır. ve Tayyare parçalandı Londra 5 (A.A ) — İngats- tonda bir askeri tayyaresi yere düşmüştür. Tayyarede bulunan pilot telef olmuştur. * İett olduğunu, bu müşterek siy: liği yüzünden kamyon uçuruma |$ vakaya giderek İRX “| İzmir gine su altında Baştsrahi “Biri nci sahllede yete geçerek Yamyonlarla Bahri diği bu felâketlerden mes'ul olan yağmur değildir. Belediyenin, salâhiyettar makamatın tedbirsiz- liği, alâkasızlığı, futursuzluğudur. Bu sabahki alelâde mur şehirde münakalâtın durmasını in- taçedebiliyorsa bundan sonra evle rimizden çıkmağa bile cesaret e- demiyeceğiz. Zira sabah çıktık- tan sonra akşam dönmek için yol bulacağımız muhakkak değildir. Bu sabahki yağmur afet halinde değildi. ğ Yazık ki İzmirin başında da- imi başka bir âfet var: Oda hte reylerle kendilerini iş ba- na geçiren efendilerin, şehir işlerile, halkın vaziyetile zerre kadar alâkadar olmamaları, ken- i küçücük işlerinin arkasından koşmalarıdır. Her tarafta aynı vaziyet Yağmurun şiddetli olmama- Sına rağmen, bir iki saat içinde şehrin hemen her tarafında sey- lâp.vaziyetinin “yeni. bir numu nesi hâsıl olmuştur. Eşrefpaşa- dan, iki mezarlık arasından su- lar sel halinde akmaktadır. Dam- lacıkta, odun kapı sokağındaki havai'lâğım seylâpta sular ta- rafından harap edildikten sonra burada hiç tathirat yapılmadı- Zından toplanan. sular bir. şelâle gibi önüne geleni sürükliyerek akmaktadır. Memleket hastanesinin arka- sında uzun yol tekrar dere şek- lini almıştır. Burada sular tekrar hastaneyi istilâ etmek üzere iken alınan tertibat ile önüne geçilmiştir. Fakat bu istikamet- ten Bahribaba parkının medhali önündeki meydana yığın yığın taş ve kum sürüklemektedir. Uzun yolda bir çok evleri yeni- den su basmiştir. Belediyenin faaliyet Bu” kısımda” belediye” Fi babaya yüz kadar amele gön- dermiş ve bunlar yari beline kadar suya girerek tathir ame- liyesine çalışmıya başlamışlardır. Bu tathiratın uzun süreceğini tahmin etmek güç değildir. Ba- husus, yağmur biraz devam e- derse, yeniden taş ve toprak yığınlarının caddeyi tıkayacağı muhakkaktır. Bununla beraber, Dahiliye vekili beyin burada ol- ması, belediyeyi göz önünde o- lan bir iki mevkide bu defa İfazla faaliyete sevketmiş gibidir. 40 ev yıkıldı Tepecikte Bozdağı ve Yeşil sokaklarile Kahramanlarda Ha- vai sokakta inhidama mail 40 ev yıkıldı. Bu mahalle sakinleri yine endişeye kapılmışlardır. Nufusça hamdolsun zayiat yoktur. Bu sa- bah yağmurun devamını gören ve Tepecik - Kahramanlar cihet- lerinde oturan amelenin bir kıs- mı işlerini bırakarak evlerine gitmişlerdir. Kemer istasyonuuda Kemer istasyonu cihetinde hafif su birikintileri vardır.Diğer yerlerde sular daha fazla mik- tarda toplanmışlarsa da büyük seller halinde değildir. Havali treni, Bugün Buca ve Burnova ha- vali trenleri / işlemiştir. Aydın hattında yedinci mildeki köprü kavis yapılmak suretile pazar gü- nü ikmal edilmiş bulunacağından artık aktarmaya da hacet kala- miyacakttr. Iki mezarlık arasında İki mezarlık arasında Kadife kaleden gelen seller damlacık cihetinde sokakları istilâ etmiş- tir. Değirmendağından gelen seller de İngiliz bahçesine giden sokakları bele kadar sü altında bırakmişti Türk - Macar dostluğu Macar başvekilinin yeni beyanatı Türkiye - Macaristan - Avusturya - Almanya-İtalya Bulgaristan-Yunanistan arasında blok yapılacak mı? Peşte: 5 (A.A)— Kont Bet- len Ankara seyahati hakkın. matbuata vaki beyanatında: İki memleket arasındaki dostluğun tarihçesini yapmış Ankaraya iki memleketin arasındaki dostluğu tarsin ve mevcut dostluk muahe- desi dairesinde iki memleketin bilhassa menfaatleri müşterek olduğu sahalarda harici siyasetle rine verecekleri istikameti ve bu- nun neticelerini © görüşmek için gittiğini ve bu bapta tam bir mutabakat mev- setin iki memleket menfaatleri- nin himayesini istihdaf. ettiğin- den bir kimseye karşı tecavüzi bir mahiyeti olmıyacağını söyle- miş, Türkiyeyi büyük terakki- lere götüren Gazi hezretlerin- den ve Türk devlet adamların- dan büyük bir sitayişle bahset- miştir. Kont, Türk-Yunan dostluğu- nun sulh namına büyük mahzu- <6 derecede heyecanlı, evsafı, ziyetle karşıladığını beyan eyle- miştir. Kont Betlen Ankarayı ziyareti esnasında iktisadi meselelerin hea ve bu ziyaretin İacaristanın' Rusyaya karşı olan siyasetile kat'iyen alâkadar ol- madığını bazı ecnebi gazetelerin neşriyatına temas ederek Maca: ristanın İtalya- Türkiye - Avus turya - Bulgaristan - Yunanistan ve Almanya ile e iyi münase- le beraber bu dev- letler arasında bir blok teşek- külü hakkında kehanette bulun- ve şimdiye kadar batidame etmel miyacağıni akdolunan muahedelerin hiç biri böyle manayı tazammun et- mediğini, gerek muahedelerin tadili lehinde Mussolininin Ro- mada ve kendisi ile Tevfik Rüştü beyin ankarada söylediği sözle- rin münhasıran tesadüfi olduğu- nu ve Berlin ile Viyanaya ya- pacağı seyahat tarihinin henüz Tamamen fransızça sözlü - Varyeteli - belli olmadığını ilâve etmiştir. . Mevsimin en büyük Fransızça sözlü filmi & e OBU AKŞAM SAAT 7,5 ve 9,5 de N “ELHAMRA i. Milli Kütüphane sinemasında, fevkalâde bir müsamere olarak muhte- ? rem halkımıza takdim edilecektir MUTTEHEM.... KALKINIZ! Şarkılı şimdiye kadar misli görülmemi, elliği ne tasvir edilebilecek bir mükemmeliyette il şaheseri. FİATLARDA ZAM YOKTUR İlesken buhran Seylâp felâketi-. nin neticeleri Fransızların » Le malheur ne vient jamais seul. Ze Diye meşhur bir darbi mese- li vardır. Bunu: türkceye çevire cek olursak felâket yalnız. gel mez, yahut; felâket felâketi do ğurur. Süretinde terçeme ede- biliriz. Bu mukabil her ne olursa olsun, bir hastalık diğer hasta- lıkları da tevlit ettiği gibi bir fenalık dahi daha bir çok fena liklar doğurur. Netekim bugüne İkü seylâp felâketi, açlık, üşüme yüzünden hastalık, işsizlik felâ- ketlerini de doğurmuştur. Madi di zararlar az imiş gibi bir ta- kım manevi zararlara dahi yol açmaktadır. Bugünkü mesken buhranı bunun en mühim bir şahididir. Üç aydanberi boş duran, üç ay hatta on beş gün evvel ayda onbeş lira ile bir kiracıyı dört gözle gözliyen bir boş hane sahibi bugün yirmi beş hatta otuz lira istemekten, yirmi beş otuz lira üzerinden bir senelik kirayı peşin olarak almadan onun anahtarını vermiyeceğini kemali gururla söyliyen mülk sa” hiplerine de tesadüf ediliyor İnsaf buyurulsun, hane kılmış, evlâtlarının bir sellerde kaybetmiş, servetinir bir kısmını sulara kaptırmış, üs tünde başındaki yaş elbise ile canını bin müşkülât ile kur- tarmış olan, hatta akşam için yiyecek ekmeği bulunmıyan me- yüs bir dimağ sahibi, insanların felâketinden istifadeye kalkışan- ların çevirdikleri dolapları gö- İrür de insanlığa lânet etmez mi? Bu” gibiler “hakkinda Bir ceza yoksa bir tedbir de mi olmama- lı ? Bizden başka her memle- kette bir ihtikâr kanunu vardır. Bu kanunu tevlit eden harbi umumi facialarıdır. Harbı umumide milletlerin felâketli anlarından istifade ede- rek keselerini doldurmak sevda- sına düşen muhtekirlerin vicdan- sızlıklarının tesirini tadil için bu kanun tatbik edilmişti. Bir çok yerlerde bu kanunun hükmü el'an caridir. Meselâ Yoğuslavya- daki mesken kanunu gibi, böyle fevkalâde ahvalde hükümet ki- ralık evlere vazıyet eder. Ve hane sahibinin mütalea- sını bile almadan zabıtaya bu hanenin talibine teslimini yazar. Talip her ây kirayı muntazaman ödemezse hemen kapu'dışarı edi- lir. Bizde böyle bir kanun yoktur. Lâkin ihtikâr nerede olsa ihti- kârdır. Bini lerin temi olanlar hükümet veya belediye boş evlerin on beş gün evel kadar icarı ne idise yine'o icar üzerinden muhtaç taliplere ve- rilmesini temin etmelidir. H. Zeki bir ne de tasavvür olunabilecek