-.Ci A, Sayı: 17. SEB!LURREŞAD X yez Dımya Barışında Masluman Milletler Bir dünya devleti esaslarını kurmak üze- re-toplanan Lüksenburg basın kongresı.nde bir gazeteci, Türk delegelerinden _şöyle bîr sual sordu: ürkiye Muslums.n bir devlettir. Bu dunya devletı birliğini ise Hıriştiyanlar kuru- . Böyle bir birliğin içinde Müslümanların Hırıstıyanlarla teşriki mesai etmeleri müm- kün müdür? Garplı münevverler içinde böyle düşü- nenler olacağını, tarihin kaydettiği hâdisele- rin hakiki sebeplerini yeni görüşlerle göremi- yecek, bugünkü zihniyet farklarını tanımıya- “ulema camiasına ayıp ve âr isabet edemez ve pek küçük azlık hakkmdaki görüş, büyük ço- gunluga teşmıl ohlna Böyle nca; Ziya Sakırm bir «bardak suda koptugunu» tahayyül eylediği «fırtına»; “bir tek isim ve yalnız bir kitap yüzünden hâ- “ dis olmuş değildir. : “İslâm tarihinde, ehli sünnet mezheplerm— “de ne kadar hak ve hakikat varsa, bunlar: nakizleri ve bâtillarının haklı ve sahih gös te— rilmesi süretiyle zındik tarikatler ve fırakı dâlle müddeiyat ve taâliminin öne sürülme- sinden hâsıt olan umumi infialin tepkisidir. Bir bardâk suda fırtına yaratılmamış, balçık- la güneşin sıvarımak istenmesine susulama- ymaış, ve süprüntü atılarak berrak ve temiz bir kaynağın kirletilmesine göz yumulamamıştır. . : E . KkA Si Önce, «muharririn bir.cevabı» ha sıkıştı- rılan, tarih ve ilimle asla münasebeti olmı- yan «i5» maddelik izahatin eksik, yalan, düz- me ve uydurma taraflarını teşrih eyliyecek, sonra iktiza ederse 143 günlük teftrikasındaki bütün muhârrefat ve müzahrefatı teker teker teşhir edeceğim. Hem de onun mevsuk kay- naklar olmak üzere içlerinden bazı parçalar aldığı Ahmet Refik merhumün. halk için çı- kardiğıi tarihi romanlar veya Tformanımsi ta- rihlerle, Ravzatül'ahbap gibi hiçbir ilim ada- raı tarafından menba ve mehaz olarak gös-. terilmesine imkân bulunmuıyan - alelâde eser- Ierden değil, “ilim dünyasınca değerli tanıları ihlerden, mü'teber kelâm, fıkıh, Hadis ki- taplarmdan senetlerım ve vesıkalarım Bgöste- recegım M. Raif Ogan cak kadar gafil bir adam bulunacagmı sâan- : mıyorduk. Avr rupanın müstemlekeci devletleri tara— fından siyasi gayelere “göre vaktiyle yazdırı- |lan, fakat halen çürümüş bulunan dâvalarla modası çoktan'geçmiştir. Asrımızın çok yük- sek. mütefekkirleri vasıtasıyle İslâm dininin tarihi hüviyeti ve beşeriyet üzerinde yaptığı sulh ve müsalemet inkılâbı, bütün açıklığiyle dünyaya bildirilmiştir. Ortaçağdaki din muharebelermm hakiki sebeplerini bugün biz daha iyi biliyoruz. İs- lâmiyetin istilâ devirleri dolaş isiyle uzun asırlar bir cihan istilâsı mu tvacehesindeki ha- raketlerin mahıyetlerını yine onun ana kay- aklar dan ogrenmek kadar dodru bir şey * olama: Oyle ise biz şimdi © kaynaklarda İslâmi- yetin cıhan sulkunu korumak gayesmı yalnız bütün değil, b edici yüksek telkinlerini bir bır gorebılırız Dünya fikir hayatı, bu yanlış. ve hatalı hü- kümlerinin inançlarını artık tashih etmelidir. WİŞ ğ Bu'suali soran ve onun gibi düşünen garplı dostlarımıza evvelâ şunu haber vere- lim ki insanlık âlemin kavusturacak dünya saadetini emniyetle be- emin edecek yalnız ve yalnız Müs- anlık esaslarıdır Cıhan bu ana kadar bu esaslara samimi surette mandıgı ve itikat ettiği gün görecektir, İslâmın bütün esasları insanları sulh ve müsalemete davet eder. Kur'anın ruhu beşe- riyetin barış ve saadete kavuşmasıdır. Resulü Ekremin en büyük gayesi, insaniyeti huzura, yatı görmekti. “böyle-bir ümidin hayalleriyle yaşamış, fakat ©o günler gelmemişti. İslâmiyetin doğuşu bu hayallerı bir hakikat olarak tecelli ettirdi. Fakat hasımları onun bu yüksek gayesi- ni, bu derin Tuhunu anlıyamadı. Ve onun bü- tün beşeriyete şâmit bu feyzini çekemedi. "Onu boğmak için'elinden gelen her türlü fe- nahgı yapmaktan çekinmedi. 'Hiristiyanfar Bizzat kendi dindaşları ta- “İslâm cJ.eyhtarlmfını yapan eserlere itimat * i sulh va müsalemete ,