— Dişlerim fena halde ağrıyor- du, bir türlü uyuyamıyordum. Sa- at ikiyi vurmuştu, aradan azbir zaman geçince kiracımın odasm- da bir el silâh patladı. Hemen 0- daya koştum. Bailey yatağın önün- de kıvrılmış, cansız yatıyor, şaka- ğından kan sızıyordu. Bir kurşun- da ölmüştü. Sağ elinde de hâlâ kullandığı tabanca vardı. Odanın eşyası yerli ( yerinde duruyordu. Masanın üzerinde mahalli zabıta şefine hitaben yazılmış bir mek- tup duruyordu, tabii hiçbir şeye el sürmedim, ilk işim size telefon etmek oldu. Tahkikatı idare eden müfettiş ai tasvip eder yollu başmı sal- — EO iyi yaptınız, dedi, mese- le basit... bıraktığı mektupta za yalının feci âkıbeti hakkında şüp- he bırakmıyor. Şimdi bizim için yapacak şey, bu hareketin sebep- lerini araştırmaktır. Tahkikat esnasında orada bulu- — Ralph son kenlanda hissi büyük bir inkisara uğramıştı. Ni- şanlısı “Eden,, artistlerinden Do- menica Perrez ismindeki Ispanyol dansözü onu bırakmıştı. O zaman- Ralph'm tabiati değişti. Ö |, danberi kadar mülayim ve uysal olan bu genç, son derece haşin ve asabi ke- silmişti. Bana söyliyeceklerine gö- re, eski arkadaşlarımızdan ve ka- dınt elinden alan Norman Hulli- day'e karşı son derece düşman ke- silmişti. O sırada orada bulunan polis memurlarından birisi dedi ki: — Şef, ben debir şey söyliye- — Bundan iki gün evvel Port- land meydanmdaâ bir gazinoda iki kavgacıyı ayırmıştım. Bunlardan uzunca boylusu ötekinin boğazına sarılmıştı. Galiba bir kadın mese- lesinden kavga ediyerl'r'r ““ . noya girdiğim (zaman, bu uzun boylusunun ötekini ölümle icx ettiğini işittim . — Peki ama, bu vakanm yaptı- ğımız tahkikatla münasebeti ne? — Münasebeti şu: Tehdit eden adamın ismi Ralph Bailey idi. Bu zatın nasıl intihar ettiğini biliyor. sunuz. Tehdit edilen adamın ismi- de Norman Hulliday idi. Zabıt va- rakasına bakarsanız, görürsünüz. Müfettiş Parker kaşlarını çattı: — O halde, dedi, tahkikatımızı bitirmeden evvel, bir de Norman Hulliday'ı çağırıp ifadesini ala- m. Herhalde bu zat, ehemmiyetli şeyler söyler. İçinizde adresini bilen var mı? Dresse: - Ben biliyorum, dedi ve Nor. mar'ın şehrin tenha bir mahalle. ip oturduğu yerin adresini ver. i. M » » üfettiş Parker sigarasını tab- lada söndürürken, nöbetçi memur- lar, ayni gün öğleden sonra Dres- ili tefrika: 147 — Âli... İsi üç dakika sonra Firdevs şu muhavereye heyecan içinde kulak kabartıyordu: — Neresi orası? eri san- tri mı? Başmuharriri veri. — Rüştü Necip Üiyetemdi... deniz Nazmi Şehap.. Telefondaki adam öyle bir hay- si bağırdı ki Firdes ürkerek sil. Benim ya... meşyuldüm Rüştü beyefendi... o- nun için gelemedim. Kim ödürdü? — İngilizceden — Ralph Bailey'in kapıcısı anlattı: | ser'i Skotland Yarddaki dairesine götürdü. Ziyaretçi koltuğa oturur otur- maz müfettiş dedi ki; — Dresser, sizi buraya çağırdı- ğımın bir sebebi var. Tahkikat es- nasında bize hem Ralphın, hem Normanın arkadaşı olduğunuzu söylemiştiniz. — Evet. — Sabahleyin vukua gelen yeri bir hâdise tahkilkatrmızı pek nazik bir safhaya soktu. Ziyaretçi sükünetle sordu: — Ne gibi hâdise efendim? Norman Hulliday ikametgâhm- da tagayyüp etti, — Ne diyorsunuz? — Hakikati o söyliyorum, Bir müfettiş Ralphın intiharı hakkın. | da kendisinin ifadesine müracaat edecekti. Fakat apartrmanı bom- 'boş buldu, Yatağı da hiç bozulma- mıştı, Norman dün gecedenberi e- vine dönmüş değildir. Drester merakla sordu: —Siz bu gaybubetene mânâ veriyorsunuz? Müfettiş Parker tam cevap ve- receği sırada telefon çaldı. Ahize- yi alarak konuştu : — Allo, ben Parker... ne diyor- sunuz? yaaa! Olur şey değil... Muhavere bittikten sonra dedi ki: — İşte vaziyeti büsbütün karıştı ran yeni bir mesele... Normanı öl- dürmüşler. Dresser hayretle doğruldu: — öldürmüşler mi? — Evet, zavallının cesedi şark mahallesinde tenha bir yolun ke- narında hendek içinde bulundu. Arkasından hançerlenmiş... Mua- yenesinden ölümünün birkaç saat- İik olduğu anlaşıldı. Bir süküt fasılası oldu. Nihayet Drester dedi ki: — Ben bu işi anlıyorum. Bili- yorsunuz ki Ralph intiharından ev- vel, arkadaşını ölümle. tehdit et- mişti. Norman bu mahallede otu- ran dansöz Domenicayı her akşam görmeğe giderdi. Muhakkak Ralph bu civarda yolunu bekledi. O ge- çerken, birden arkasından koşa- rak adamı alçakça hançerledi. İn- tikamını bu suretle aldıktan sonra evine döndü ve orada intihar etti. Görüyorsunuz ki, mesele kendili- ğinden tenevvür ediyor. Müfettiş Parker: — Maşallah, dedi, siz bizim mes- leğe girmiş olsaydınız, yaman bir detektif olacaktınız. Bunu söyledikten sonra, birden bire çekmecesinden otomatik bir tabanca çıkardı ve namlusunu Drester'e çevirerek: — Hiç kımildanmayınız, dedi ve simdi siz de beni dinleyiniz. Siz dün akşam Ralph ile be- raberdiniz O sizden intihar edece- ğini saklamadı. Siz de geceleyin e- vinin etrafinda dolaşıyordunuz. Saat ikide tabanca sesini işitince Ralphın dediğini yaptığını anla- dınız. Oradan (derhal bir barda rendevu verdiğiniz Norman'ın ya- bizzat ben.Çok | nıma gittiniz. Bu (mülâkatta Müsilif. : izi Ş:hab için söyliyorsunuz... — Ne dediniz? Matbaaya mı geleyim... 000! O kadarı pek faz- la olu rartık... Gazetenin ilk sayı- fasında benimle bir mülükat mr neşretmek istiyorsunuz? — Peki... peki... — llâve ediniz ki tayyare pi - İ vencosunun 976 numaralı bileti “Şeh *adır.. Meri mersi... | — Mersi... — Mersi. Telefonu kapayıp Firdevse doğ- Tairikayı beğ ğendiniz deme!;? | ru yürüdü. Kız korkusundan ka- anlamadım... — Bülün Tü tij mi beğendi.. . çacak yer arıyordu. Fakat Nazmi- nin önünden kaçılır mı? Hemen nağından şapır şupuz öptü. Ve şa- ——. Artık şaşmıyor, şaşırmıyoruz Yurdlar aşırı, denizler aşırı yer- lerden gelen bir sesi, kulağınızın dibinde söyleniyor — gibi, apaçık duyabileceğinize, bundan çok de- ğil otuz yıl önceki insanları inan- dıramazdınız. Bugün, uzaktan o gelen sesleri, ezgileri dinlemeğe o kadar alışıl- dı ki, radyo, bize can sıkıcı bir o- yuncak gibi geliyor. Daha inarıl- mıyacak, şeyler görmek istiyoruz. Fahat düşünmediğimiz bir şey var: Bugün şaşıp kaldıklarımıza, yarın da şaşıp kalacak mıyız? Ben bunu hiç sanmıyorum. Çağ'ar de- ğiştikçe, | insanların da “şaşma,, “şaşırma, “şaşkınlık geçirme,, duy. gulart da körleşiyor. Bugün radyoda olduğu gibi ya- rın canlı radyo da, o bir gün, daha bilmem nede, şaşacak bir şey & lamayınca, çok korkuyorum ki sanlığın akıl erdiremediği şey'e- re karşı olan o tatlı sıtması da ge- ecek. Ve artık, bizi çekecek, oyalıya- cak bir şey bulamayınca derin bir boşluğa düşmüş gibi olacağız, Ya- rınki soyun — çocuklarını, bu ba- kımdan ben hiç kıskanmıyorum. Salâhaddin GÜNGÖR Fatih sulh 3 üncü hukuk hâlimli dinden: Nimetin Beyazıt © Vezneciler Bozdoğan kemeri C. 57 numarada ko cası Cevat aleyhine açtığı sulh | teşeb- büsü davasının muhakemesinde Cevadın ikametzâhımen meçhul olduğu mübaşir tarafından bildicildiğinden ilânen tebli- gat ierasma karar verilmiştir. Muhako- me günü olarak tayin olunan 15-4935 saat 10 da Cevat mahkemede hazir bu- hunmadığı takdirde gıyabında davanm intaç olunacağı tebliğ makamma kaim olmak üzere ilân olunür. (10102) Istanbul asliye ikinci ticaret inahke- mesinden: Yervant Pekmezyan tarafın» dan Aram Karakaş aleyhine 1635 lira- nın tahsiline mütedair açılan davada dava olunan Aram Karakaşyanın ika metgâhini terk eylediği ve hali hazır ikametgâhı da meçhul bulunduğun- dan iki ay müddetle ilânen teblişat icrasına karar verilmiş yermü müha'- keme olarak 15-5-935 tarihine müsadif çarşamba günü saat 14 de tayin edilmiş olduğundan yevınü mezkürda bizzit'te yahut tarafından bir vekil göndermesi aksi takdirde hakkında müzmelei gıya- biye icra kılınacağı ilân olunur. (10106) ———— dan bir sene evvel © aldığınız üç yüz lirayı güya verecektiniz. Hal- buki cebinizde bir peni yoktu. Ken- disini orada buldunuz. Bir vesile ile bardan çıkardınız ve dansözün evinin civarma doğru götürdünüz; ve orâda adamcağını alçakça ar- kasından hançerlediniz vecesedi bir hendeğe çektiniz ve oradan €- ve döndünüz. Zabıtanın intihar hâ- dizesi ile bu cinayet arasında bir münasebet arıyacağını ve en niha- yet demin bana anlattığınız neti- ceye varacağını tahmin ediyordu- Duz. Fakat yavrum, görüyorsun ki, biz çekirdekten yetişme poli- siz, kül yutmayız. Şimdi buyurun içeri! — Arslanım... — dedi — görme. Bak! tefrika iki aydanberi çıkıyormuş ben farkında olmamı- wn. Bu öpücükler romanımdan aldığım ilk ücretlerdir. Gazete idaresinde.. Bir merdiven © başında gözleri çapaklı, kısa boylu bir genç karşı- sına dikildi: — Kimi istiyorsunuz. — Başmuharriri. — Meşguldür efendim... kimse- yi kabul etmiyor. — Sen söyle bir kere de... — Olamaz Beyim. — Nazmi Şehap gelmiş de... — Nazmi Şehap bey mi? Naz- mi Şehap siz misiniz? Genç bir yıldırım gibi uzakla- şırken, merdivenlerden adamlar sarktı, oda kapıları açıldı, mırıltı- lar, fısıltılar ve sesler — Nazmi Şehap mı de: — Nazmi gelmiş galiba... — Nazmi Şehap bey nihayet bu- lundu mu ? — Nasıl adam bu, bakalım ya- | hu? serçeyi kucaklayıp iki ya- | — İbruuk bir şey mi? kıbruuk birsey mil. AK | EN beli AF "ısmarladı. Unutkanlık .. Evli bir arkadaşım anlattı: — Karım, geçen gün beni fena — Yahu! Sen de amma unut- gan oldun, dedi, bu sabah bir çok şeyler ısmarladım. Hiçbirini getir. | memişsin! Boynumu büktüm: — Ne yapayım, karıcığım. a | nutmaşum. | Ertesi gün gene birçok * şeyler Bende “baş üstüne!,, deyip evden çıktım. Dönüşte, karım sordu: | — Getirdin mi, ısmarladıkları- mı? Hiç ses çıkarmadım. Karım, büs- bütün hiddetlenerek bağırdı: — Kulağında mı işitmiyor, ne- dir? İ İşi şakaya bozdum: — Kulağım işitiyor ama, benim bir kulağım yok çiki kulağım var... | — Peki, ne olacak, iki kulağın İ varsa... — Ne olacak, söylediğin sözler, | kulağımın birinden giriyor, ötekin- halde sıkıştırdı: | - | | den çıkıyor... a Kulakmisafiri İ Oz Türkçe ile Bilmecemiz Osmanlıen karşılıklarını yazdığımız keli » sabillerini şeklimizin boş ve keserek (Milliyet melerin öz türkçe Müddet: Bugün akşama kadardır. Yeni bilmecemiz 12145678 91011 EAA SOLDAN SAGA 1 Ba ayın birinci günü yuttuğunuz 407 a» 2 — Nota (2) 3 — Cari (4). Bir viliyetimiz (5). 2 12, Arka 3. Beri 3. Sersem 5. 10 — Tevil götürmiyen ey 5. Erkek 2. 11 — Mahsul &. Geyiği ile meşhur bir nehir 0. YUKARDAN AŞAGI 1 — Bigünak (6). 2 — İbda 3 Akl 2 3 — Zaman bildirir 4, Bir meyve & 4 — Nota 2. Ahıf rabrtası 2. 5 — letilham 7. Kuvvet 3. Vadedilmiy gey & Çile değil 3. 7 — Kurmuzı kan 5. Muhatap 3. 2. Bir musiki âleti 6 10 — Adet 4 1 — Anadoluda bir dağ 5. İstanbul ikinci iflâs memurluğun- dan; Müflis S. Hayım idare o heyetile Tripo arasında aktedilmiş olan sulhna. menin müzakeresi için alacaklıların a yın 10 uncu çarşamba günü saat 14 de ikinci iflâs dairesinde hazır bulunmala- rı ilân olunur, (10127) kimisinin kulağında üç numara bir timsah kalem, zayıf; uykusuz, ba- kımsız fakat hepsi zeki, hepsi şey- tan bakışlı, hepsi münekkit ve müstehzi yirmi otuz kişi sofaya saldırdılar. — Vay canım..vay şekerim Naz. mi. — Ayol büyümüşsün, ne olmuş- sun böyle be,. Artık herkes elini uzatıyordu. Bu sırada mağrur başmuharririn telâşlı telâşlı odasından çıktığı gö- rüldü, Ve muharrirler çil yavrusu gibi dağılırlarken iki kolunu uza- tarak Nazmiye yaklaştı: — Hoş geldin evlâdım... Buyur bakalım.. .buyur. İçeride genç bir kadm ve yaşlı bir adam vardı. Başmuharrir bun- ları Nazmi Şehap ile tanıştırdı: —“K...,, mebusu “N..,, beye e . buda gazetenin meşhur B.R. imzası . Bu i İniayı nerede gör- müştü? Hatırladı. Dicle kenarm- da çamurlu bir Hakikat nüshasın- da görmüştü. Demek B.R. bir ka- dındı. Hem de... Güzel bir kadm. Büy ük Oyun iy RUDY VALLEE ve AL.CE FAY tarafından. temsil edilen AŞK ÇİÇEKLERİ Büyük revü filmi lâvaten FEYDER'in Bu hafta SUMER Sinemasında En güzel ve zengin eğlenceler En nefis şarkı'ar eseri En dilber genç kızlar FOX JURNAL Bu akşam SARAY sinemasında « Şaheseri olub mukaddema sessiz kopyesi gösterildiği vakit bütün Istanbul halkının rağbetini kazanmış olan ESRARENGİZ HANE filminin sözlü yeni kopyesi dahi umumun memnuniyetini mucip kopye, en dehakâr. artistler edilmiştir. İlâvetenn MİNNİE'NİN KAÇIRILMASI renkli ve zençin bir SİLLY SENFONİ mma FOX JURNAL JULES MARY'nin olacaktır. Bu yeni temsil tarafından Mevsimin en büyük filmi Bi Oyun En Jagues Bugünkü p program ISTANBUL: 17,30 İnkılâp dersi: Universiteden nakil. C. H. F. Genel Kâtibi Recep Peker. 18,30: Jimnastik, Bayan Aza- | de Tarcan. 18,50: Karmen (İkinci per de) 19,30: Haberler. 19,40: İnterrez- x0 Rişar Ştravs, Plâk. 20: Sağlık ve | Soysal Yardım Bakanlığı namma kon | ferans. Hıfzıssıhha ve fizyoloji bakı - | mmdan spor Prof. Dr. Kemal Cenab Berksoy. 20,30: Tango orkestrası ve şan. 21: Sumer sinemasmdan nakil, 175 Ku, MOSKOVA,ITZ m 3; Konservatuvar talebinin karıyık mu- siki konumri, 22: Almanca e erki (amma) Bl panyolca (ayal Vk, M 08 KO VA Cötnli) 261 m e S0 Aktlailate, Zi: Musikili yayan. 21,45. Duyum: lar, 22: Sözler. 22,30: Triya piyano konseri 25: Rakll. 2i181 HARE rik 2028: Enki şarkılar. 24,30: İngilisen sözler, 823 Kh. BUKREŞ,364m. 13 - 16 Gündüz plâk yayımı, 18: Salon or. , 19; Duyumlar, 19,15: Selen orkes- amı. 1980) Konlarana, 20,38: Of- fenbarhım “Les Conta a adin ope sostranı. 20,40: Konferans. 214 Duyumlar. 2010; “Vana vi Ae hat, die skeç, 22: Dans musil yam e lan Back e- lar, Spor. serlerinden 20,155 Duyumlar. 20,30: Ülesal “ Kanser. 21,30: Griegin eserlerinden ve Ibsenin “pasr Gynt,, inden sabnaler, o 23: Duyumlar. 220; konseri, SEK BUDAPESTE SON. ik konseri, 1 seri, (Bach » Basoni pre ayımı, 1850; Alman ) 1958; Almanca duyumlar. en yayım. (nal 10460 Pik, 30: Duyular. 2010: PLâK 20:304 kunrtet konseri, 2045: Sözler. Zi: Piyano konseri. 21,20: “İsveç kibritleri, adlı yayım. Şi ilçe Böler Şöylü Düyünileri SAMİ İLAN O, TORİKO, FLORANSA, Triyezia yık kanser. 20,55: Plâk, 21051 B Plâk, 2145: “La sehiayam Ara, İnce bir kadındı. Endamı harikulâde, Göğsü, beli harikulâde, Yüzü mânâlı, Ve yeşil gözleri harikulâde çe- kici... . Bir kadın, Gözlerini onun dalgın ve buğu- lanmış bir adese arkasından — güç“ lükle görür gibi bakan yeşil gözle- rine daldırdığı için başmuharriri- rin sesini işitiyor, fakat sözlerini anlayamıyordu. Nihayet oturdular. O zaman sağ elindeki kalemi, 80l elinin cilâ sürülmemiş tırnak- vurarak B.R. ilk sualini sor- du: — Üstat... sizce edebiyat nasıl bir cephe tutmalıdır? — Maşeri mi7, ferdi mi? — Statik mi? dinamik mi? — Hareket halinde, durmadan değişen sahnelerle, Fikirlerin ifa- taraftarsmız? de edilmesine mi yoksa.. . FEYDER'in eseri A Asrmm umdesi “MİLLİYE T* tir. ABONE ÜCRETLERİ : Türkiye için Hariç için LK. EE Gelen evrak geri verilmez. — Müddeti seçen müsknlar 10 kuraştur.— Gazele ve raenat edilir. Gazetemiz ilânların mes'u- yetimi kabul etmez, VAPUR CULUF TÜRK ANONİM ŞİRKETİ İstanbul Acentalığı Uman Han, Telefon: 22925 İZMİR SÜRAT YOLU SAKARYA vapuru her hafta PERŞEMBE günleri saat 16 da İstanbuldan İZMIRE ve PAZAR günleri de İZMİRDEN İstanbula kalkar. - © MERSİN YOLU DUMLU PINAR vapuru 7 Nisan AN saat 10 da Mersin bin, adlı Alfred Silvasım opereti, 24 Sözler. 19,55: Tiyatro bahisleri, 20: ime lar, 20,10: Memleket o duyumları, Zi: Plâk. 21,36: Josef Holzer (o idaresinde Duyumlar. konser. 23,20: Schu Zaro: Duyumlar. 24,30: Çarli Gaudrio cazi, hap? —diyesöze karıştı başmu- harrir — haydi fikirlerini söyle de arkadaşımız çalışsın. Nazmi, kızın sözlerini de duy- mamıştı galiba. Şimdi onun bü tün hayatiyeti gözlerinde toplan mış gibiydi. Ve bu gözler (B.R.)ir gözlerinden dudaklarına, dudak- larından yuvarlak omuzlarına, o- muzlarından otururken bir kat da- ha gözelleşen dizlerine ve kalçala- rma sekip o duruyordu. Nihayet yutkuna yutkuna; — Bugün vazgeçin: - bu mlereçeli dan — dedi —ben — tüccar ada: mum, Yapacak bir sürü işim var. Ben sizi şöyle bir görmeğe geldim. Birdenbire ayağa kalktı, oturan- ları selâmladı, Onlar onun bu ka- d ideceğini hiç tahmin in yerlerinden kımıl. damamışlardır: — Hoşça kalınız efendilerim. Ve bir şey söylemek ister gibi, bir şey söylemeğe çalışırken (B.R. e baktı. Sonra şapkasmı alıp bir- denbire kapıyı açtı, çıktı. Ertesi gün hiçbir işi yokken öğ- le yemeğinden sonra Ankara cad- desine gitti kitapçı dükkânlarma * bakarak yokuşu çıkarken hir de