Çocuksuz Kadınlar Çocukları olmadığından şikâyet | anlaşılır. eden karı kocalar çoktur. Erkek Filhakika, rahimleriyle uğraşa ekseriya kırkını geçmiş, devri ke- | uğraşa, nihayet onu artık isteseler maline gelmiştir. Fakat erkek için | de çocuk yapamıyacak bir hale ge- kırk yaş ne demektir ki?... Çocuk- | tirmişlerdir. Hem hayatı zevciyet. ları olmamasının sebebi süphesiz lerini bu çocuk korkusu yüzünden ki erkekte değildir. berbat etmişler, hem de 'rahimleri- Ancak hanım da henüz genç, | ni ihtikana, iltihaba uğratmışlar. sibhatli ve neşelidir. Belki toplu- | dır. cadır, fakat derhal çocuksuzluğu Evet bu iltihaplara ve daha #on- şişrsanlığa atfedebilecek derecede | ra rahim çarpıkirklarma ve bunla- Şu halde? Sin ve sihhat iti- | rın neticesinde akamete, çocuksuz- bariyle iki taraf luğa sebep kendi hatalı müdahale- husulüne müsaii I . Bu müdahaleler yalnız ra- tün şüpheleri izale etmek için he- | him üzerine suitesir icra etmekle men söze atılır: (doktor, gençli- | de kalmaz, umumi surette sihhati ğimden, bekârlığımdan da şüphe | de haleldar eder. etmeyiniz, Çok dürüst, temiz bir | | Sinirli, meraklı dediğimiz kadın. hayat geçirdim). ları çoğu bu istememek Âlâ, mükemmel. Gerçi erkekleri | yüzünden, çocuk yapmamak için bu gibi vekayide £ kolayca beraat | baş vurdukları çareler | sebebiyle böyle sinire ve meraka müptelâ ol- ettirmek de mümkün değilse de bir muşlardır. Bu tabiatin bir cezası- dır. ailede çocuksuzluğun sebebi ekse- riya, dörtte üç nisbetinde bir kes- retle kadındadır. Bu muhakkaktır Çocuksuz kadınların birtakımı aybaşlarının intizamsızlığından şi- kâyet ederler, Bu intizamsızlık çok defa yumurtalıkların noksan suret- te ifayı vazife etmesinden ileri ge- lir ve akameti tevlit hususunda mü- him bir sebep teşkil eder. Çocuk- suz şişmanlar umumiyetle yumur- talıkları böyle az çalışan kadınlar- Gerçi bir çocuğu bile istediğimiz zaman bize teslim edilmek üzere sipariş verememek bu medeniyete, bu müterakki fenne yakışmıyacak bir haldir! Fakat bu işlerde tabiat maalesef müdahale kabul etmiyor, gebelik ve doğum gibi nev'in bar kasına yarayan muğlâk ve esrarlı yollerda kendi sözünün dinlenme- sini istiyo: dır. Bunların aybaşları sancılıdır, Doktor Muhib NUREDDİN az sürer ve geç tekerrür eder. Ayni zamanda umumi rahatsız- lıklar da beraber o bulunur: Yüze ateş basması, terlemeler, yürek kıntısı, çarpıntı, uykusuzluk ve sabiyet bunların başlıca işkencele- ridir. Bunlara yapılacak en iyi mü- davat kendi yumurtalıklarının fa- aliyetini tamamlamak üzere hariç- yumurtalık hülâsaları vermek- Bugünkü program ISTANBUL: 1730: İnkılâp dereleri Üniversiteden nakil - Yusuf Kemal. 1 Şrayber. 20.50: Ses ları (plâk) 21,20: San ham 32ı Radyo Bir kadin ehe sahin ikaz larının muntazam surette faaliyeti- ne tabidir. Bu uzuvları muntazam vazife görmeyen kadınların sihha- ti sarsılır, muvazeneleri, itidalleri kaybolur. Fakat şişmanlık ve aybaşı inti- zamsızlığı yoksa? Erkek de haki- katen gençlik hastalıklarından bi- rini geçirmemişse ? O zaman çocuksuzluğun sebebi- ni daha ince meselelerde arama dırlar, Vaktinde, yani 12 - 14 yaş- imi ii görmiye başlamış o- ir kadınm doğurma zamanı 40 45 yaşına kadardır. Sihhatli | “ÇEREZ İNE e. 18.20; Hafif müs m. çoc dağurklr. Beker çoc | Yi. Mağ Mr Ek çin gebelik ve © emzirme müddeti | Spor duyumları zi,45: Ni iki sene kabul edilirse, tabiat ka- | “KurPRA G0 yi nunlarıma muti olan o her kadının 12 - 14 çocuk doğurması lâzımge- Bir. Bunu duyup hafakanlar basa- cak olanlar varsa — da, on beşten zivade çocuk doğuranların da gö- yo olduğunu ilâve edelim. On beş taneden vazgeçtik, ne- den hiç olmuyor mu diyorsunuz. ii EL e kadmlarımızın eyfi, risidir. Çünkü izdivaç- İri bereli Bi ğocabi de beri; le kalmamak için ne Oo mümkünse yaparlar, Her suretle tabiate karşı korlar. Türlü şırıngalar, türlü ilâç İar kullanırlar. Bunları tafsile ne hacet, herkes yaptığını bilir. Yal- liraları. OVA, 124, m sözlü ve m 18 Kh MO 8 birliğile.) 19,0 5 Senfesik konser, 21 ayım. 2405: İngilirce yayı 532 Kh. MOSKOVA (Stalin) döl m, 17: Fransiz operalarmmıla; parçalar. 1940: Savtenik konser, 22: Dam: musikisi 223 Kh VARŞOVA, IHS 15; Kore konseri, 1940: Çocuk 18504 Sözler. 10 gr eEvez EE Bı Br 21,80: Popüler orkestra Ulunal Yunan yor- «m gençlerinin kalk garkıları, Zi: Mozartın “Figarenan düğ Dans musikisi, . Zi Dans nız sonra ne (çekeceğini bilmez. Yo rınki proyram Çünkü bu tedbirler iptidada hiçbir ISTANBUL; p rahatsızlık vermez. Fakat aradan rim Vagner. Çimelşimişi). pl. 20.20. ayan Jale (tan) piyano ile, 20,50 Bayan Nazlı Keman sole) piyano İle. 21,15: > Borsalar. 2110: Radyo orka seneler geçtikten sonra, bilhassa k sahibi olmak arzını uyan lığı zaman meselenin ehemmiyeti 3 caz ve tango orkestraları, O Milli tefrika: 137 Mueili Nazmi Şahab Ve... koşarak güverteye çıktı. Nazmi körler Çe si arkasından saldırmıştı. Geminin esrarı mı öğrenmek istiyordu? Hayır. Nereye gittiklerini mi? adımı mı? Hayır... Hiçbir şey öğrenmek is- temiyordu. Yalnız bir hemşeri ile lâf atmak istiyordu. Tamam, bu nun da sırasını bulmuştu ya... Yalpaların dehşeti © güvertede yüz kat fazla hissediliyordu. Kara- EL bunun yanın a adımı urdu? O kesta; buğu kadar bir takkde Hepsini bütün hıncını... e Eğero yeriz bu şileple yapmış olsaydı karade- nizin bir fırtına yaptığını belki de, duymayacaktı bile, Fakat bu firma pek başlan bir şeydi a canım... zerdi. Plâv nasıl yağın iyisini tüsünü derhal belli ederse — Kalıbımı basarım ki siz Türk- sünüz... Fakat öbürleri bu heyecanı ne anladılar, ne umursadılar. ği lardan biri, zaten, bir sual sormuş- tu. Kaptan ona cevap verdi — Etrafımızda birçok ada var. Dalgalar bunlara © çarpıp çarpıp geriledikleri için başı ne tarafa çe- virsek sallanırız. Deniz burada ya- il « Cereyanı bul- başka cereyana pa bir liman bulmak hic kolay sey değildir. Her yer ka- yalık... Ya bir yere bindirirsek?... MILLIYET PAZAR 74 MART 1839 ç —————«-——M ee O dimi İL Çamur ve toz! Havalar düzeldi. Gün günden usınmağa da başladı. Ancak; bu sevincimiz, korkarız ki çok sürmi- yecek. Çünkü, en küçük yağmur- da; göle dönen sokaklarımız, şim- di de, en küçük bir esintide toz duman içinde kalacak. Çamur bitti, tozbaşlıyor. Bizde sokakların sulanması, taşıma sa ile değirmen çevirmeğe benzer. Bir sokak sulanırken, öteki 80- kağı, yeniden toz kapladığını gö- rürüz, Çamur ve toz, İstanbulun, biri bitince, By başlıyan iki korkunç yoli leridir. Yazın, toz bulutuna girmeden, kışın çamur denizine saplanmadan adım atılamaz. Belediye, dileriz ki bu yıl, toz- lu sokaklarımızı sulatma işini, şeh- rin büyük işleri arasına alsın. Yoksa, çamurdan , kurtulmağa vakıt kalmadan O toz sağanağına tatulacağız. Salâhaddin GÜNGÖR Oz Türkçe i'e Bilmecemiz sekiyor ve kazananlara b . Müddet: Pararteri günü aşama kadardır. Yeni bilmecemiz 12345678 9101 SOLDAN SAGA 1 — Adet 4, Bir rakam 4, 10 —'Söremm 4; Büzme Tölüte 3, Yanl 2, Mi — Bir rakam 3, Köpek 2, YUKARDAN AŞAĞI 1 — Milliyetin yeni adı 3, Baş 4, 2 — Cet 3, Bir kümes hayvanı 3, İsimleri yapan bir odak 2, ir içki 4, Az secak 4, 4 —Lâhim 2, Vahide 3, Rubit edatı 2, 2, Bayat değil, genç 4, barf koyunen iyileşir 2, 10 — batifham 2, 1 — Felç Devredilecek Ihtira beratı “Ateş vaziyetine getirmek için mü - ,gin daha bir tevâzin hareketli top kundağı,, hakkın- daki ihtira için istihsal edilmiş olan 1 nisan 1233 tarih ve 1614 No. lu ih- bira beratınn ihtiva ettiği hukuk bu kere başkasına devir ve yahut icara verilme. si teklif edilmekte olmakla bu husta faz- la malümat edinmek istiyen zevatın Ga latada Aslan han 5 nci kat 1-4 muma - ralarla mürakkam it müraca- at eylemeleri ilân olunur. 2146 Her taraf zifiri bir o karanlığa gömülü idi. Gök kara, deniz kara, geminin her yanı kapkara idi. Ga- liba dinamo birdenbire bozuluver- miş ve çarkçı teli yedek akümülâ- *5re henüz an. Avazı çıktığı kadar — Kaptaaan! Kaptasan! sille a geminin dan kıçma doğru © esiyor du. Bu o haykırşı (Okimbilir na. sıl göğüslemiş ve önüne katıp sü- iken ki genç sesini li Yalpalar gittikçe şiddetleniyor, rüzgârm Si ime Maş ağar. sinyal fenerine kadar (e yükselip güverteyi iki yandan kamçılayan Saim şıraklayışmı duydurmı- yordu. Bu kaptan nereye gidebilirdi? Kaptan köprüsüne. . Eh... sallanan gemide sallana sal. lana, bir bacak orada, ( bir bacak burada, kenarına omuzu: nu, matafoı kafasını çarparak yürümeğe başladı. Üç beş adım ö- tede gözüne bir gölge ilişti. İki a- dım daha atınca bu bir Fli- kayı örten burandayı çıkarmağa ram gördü. Gene avazı çık.» kadar haykırdı: eşler a kile ğa Bastonlar Refik Necmi, dostu Şemsiyi a - | rada bir Erenköyündeki köşkünde ziyarete giderdi. Gece orada ka - lır, oturup eğlenirler, Şemsinin ek- seriya eksik olmayan arkadaşla rile beraber poker çevirirlerdi. Gene bir gün Erenköyüne gitti. Şemsi, komşusu Bay Halim ve e- niştesi Bay Bedri çamın altında o- turmuşlar, konuşuyorlardı. Refik Necminin bahçe kapısından girip elindeki bastonu sallaya sallaya geldiğini görünce hepsi de sevin- diler. Şemsi, biraz serzenişte bu - lundu: :— Ayol, bu sefer uzattın, dedi, nerelerdesin? Gözlerimiz ei kaldı, — Efendim, malümya işler... buz Mm günlerde pek vakit bırakmıyor. Şemsi bastonunu çamın dalma astı. Bay Halim: — Vay, o ne güzel baston öy - | le? dedi. Bedri de tastik etti: | — Hakikaten güzel, zarif şey... Şemsi de bastonu eline aldı, mu- ayene etti: İ — Şık mı, şık! dedi. | Refik Neci — Eh, dedi, fena değildir, hem de ucuz... Evvelki gün Bonmarşe- ye uğramıştım, bir liraya satın al- dım, — Yalan? l — Bir lira mı? Bu baston mu? — Alay etme canım... — Vallahi bir liraya aldım. Ve Refik Necmi etti: — Madem ki o kadar hoşunuza gitti, Üçünüze de birer tane tıpkı- sını hediye edeyim. Gelecek geli- şimde inşallah... O sırada Şemsinin mahtum bey- leri peyda oldu. Bir tanesi atıldı; — Bay Refik, bize de yok mu? — Hayhay, birer tane de size getiririm, üç,üç te siz, allı baston eder... Refik hissettirmeden dudağını büktü, Vapurdan çıkmca, boğazınm hararetini kurutmak için bir bira- haneye girdi. Bir masaya oturdu. Bir duble tsmarladı. Gazeteleri o- kudu. O günkü işlerini bitirmek i- iki saat vaktı tr. İçtiği biralatın parasını verdik- ten sonra kalktı. Derken asılı bas tonu aldı, yüri Tam o sırada bir el yakasına ya- pışlı. Dönüp baktı. Sakallı bir a - dam... Bu zat Rr:'k Necminin elin. deki bastonu çekip aldı: —Kolay gele birader, bastonu alıp'nereye böyle? Refik Necmi şaşırmıştı. Haki - keten bastonunu Erenköyünde br- rakmış olduğunu unutmuştu: — Affedersiniz birader, dedi, dalgınlık! Ben bastonu köyde bı - raklığımı unutmuşum. o Aklınıza bir şey gelmesin. Bendeniz Refik Necmi, Salahattinpaşa hanında da- va vekiliyim. Acele ile çıkarken, bastonunuzu kendi bastonum zan- nettim. Affedersiniz. Birahaneden çıktı, Arkasmdan İr zatın: — Yetişmeseydim, bastonu arak ladı, gittiydi, diye mirıldandığını işitmedi. Refik işlerini gördü. Vapura da- ha vakit olduğunu öğrenince, sa bahleyin suizanna uğradığı biraha- neye tekrar daldı. Kendi kendine bizim Rüzgürm bir anaforuna rastla- mıştı galiba... Adam bu sesi işit mişti, Fakat gence doğru geleceği- ne küpeşteye tutunarak koşabildi- ği kadar süratle üzaklaştı. Nazmi hiddetlenmişti, arkasın- dan atılmak istedi. Ne demek? Bu kaptan onunla konuşmağa tenez- zül etmiyor muydu? Ve...delice bir hızle ileriye atıldı. Fakat o anda yıldırımla vurulmuş gibi sırtüstü yere düştü. Ve... düştüğü gibi kaldı. Rüzgâr ve yalpa ile sallanan © açık kalmış bir kamara kapısı korkunç bir şid- detle suratma çarpıvermişti. Bu sırada bir çatırdı işitildi. Va- uzun uzun düdük çalmağa baş- Tad. Bumu baş anbarın kapağını param parça eden bir infilâk takip etti. Tahtalar, demir parçaları ve karmakarışık birtakım eşya, we ların çok yükseklerine fırlayıp ka- rıştılar. Güvertede bir oldu. Bir ! flikaya girmeğe iki gemici tepetaklak denize yuvarlandılar. Bulgarların dördü de şimdi güver- Pens m ağ as iy İm .n biri i- ye takılarak yüzü koyun yuvarlan- dı. Geminin başı sulara dalmıştı. Dönen pervanelerin horultusu bir er ya “gibi oldu. Sonra ge- 4 gündenberi SÜK. ER Sinemasında Görülmemiş bir muvaffakiyetle gösterilmekte o'an MOSKOVA GECELERİ Filmi, ber seansta salon tamamen dolmakta ve hattâ yersizlik hasebile bir çok kimseler geri dönmek mecburiyetinde kalmaktadır. Oynayanlar: ANNABELLA - HARRY BAUR - PİERRE RİC- HARD. WİLLM ve ROD SANDOR. çıgan orkestrası Dikkat: Bu filmi kemali huzurla görmek isteyenlerin 2 1-2 matinesine teşrifleri rica olunur. Bu filim, bu mevsimde Beyoğlunda başka hiç bir İ GM > sinemada gösterlimiyecektir. Harik Hayat Kaza ve Sigortalarınızı Galatada Ünyon Hanında Kâin UNYON SİGORTASINA yaptırmız. Türkiyede bilâfasıla icrayı muamele etmekte olan ÜNYON Kumpanyasına bir kere uğramadan sigorta yaptırmayınız. Telefon : 4.4888. 1609 Otomobil TEPEBAŞINDA ŞEHİR ii — | TIYATROSUNDA a D . ki > ol a ri gem Bu akşam saat cas ki beş mn 20'de Te. 42362 — Sirkeci Mühürdarzade “ i MÜFETTİ Han. Tel. 22740 Si Pe < .SKENDERİYE YOLUĞ 1 mar , ANKARA 26 Mar ml SALI günü saat 11 de İskende- ee riyeye kadar (1460) 1 , 4 Dr. A. KüTLEL — Tiyatrosunda Gec 20 de Karaköy Topçular caddesi No. 33 UC SAAT 3 perde Yazan : Ekrem Reşit. Besteli- İ yen: Cemal Reşit. rüm de, garsonlar benim e ii baston hırsızı olmadığımı anlarlar. | Bonmarşeden aldığı altı basto - nu da yanrbaşına koyarak, bir ma saya oturdu. , Başını kaldırdığı zaman ne gör- sün, karşısında gene ayni sakallı zat... Fakat o zaman içi sıkıldı: — Bu adam, yanımdaki baston- ları görünce, beni sahiden baston | hırsızı zannetmesin, diye düşünü- yordu. Tehrsininde hata - etmiydrmüuş. | ———————— Bir aralık sakallı zat tekrar yanı- Asliye mahkemeleri yenileme büro na yaklaştı. Hafifçe omuzuna. vu-—| -sundanı. Evkaf idaresi tarafından Bü- rarak dedi ki: yükadada Perapalas apartmanı kar - — Yamansın niaşallah. Merak |; #sında oturan Aleko ve Mileto leyla etme, ben de zanaattanım. Böyle bir iki saat içinde sekiz baston... Aşkolsun bre... Madem ki bu ka - dar açıkgö sana bir teklifim var, Benimle beraber çalışır mi - sın? Refik Necmi amma da -belâya tı. Demek ki karşısındaki a- lerinde izini kz be 4. Elbet o bastondan, başka ne bulursa aşırıyor. Palto, şemsiye, gamsele... Derhal aklına geldi. Gidip polise haber vermek ve bu herifi yakalatmak... Bu kararını tatbik maksadile sa- kallı zata dedi ki: — Azizim, hayhay görüşürüz, siz şöyle buyurun, oturun. Bende- niz bir su döküp geleyim de anla. şalım... Refik Necmi iki dakika sonra, yanında bir polisle geldiği zaman SATILIK HANE her katta suyu, elektriği, havagazı ve güzel taraçalı bir ev satılıktır, Fran | sızca İstanbul Gazetesine kr 21. IDN ÖKSÜRÜK “BOĞAZ metgâhlarının meçhul bulunduğu mü başiri" meşruhatından anlaşılmakla ilânen teblizat yapılmasına karar ve rilmiş bulunduğundan tetkikatın ya * pılacağı 4-5-935 Cumartesi günü saat 10 da büroda hazır bulunmaları lü * zumu tebliğ makamına kaim olmak üzere ilân olumur (9664) gülilliyet Asrın umdesi “MİLLİYE T” bir, ABONE ÜCRETLERİ : Türkiye için Hariç için ER EE sakallı zat uçmuştu... Refiğin bas- SEM tonları da beraber... mi sol baş omuzluğu üzerine yattı. Bu sırada geminin bütün flikaları kırmızı ışıklar çıkararak gümbür- tülerle param parça. olmuşlardı. Ve deniz, her tarafı o parçalanan bu geminin «kalan kıçını fakır fakır kaynayan bir kazana atılmış bir öküz budu — gibi içine çekiverdi. Deniz kara, gök kara, batan yol- cuların talii kapkara idi, — Saaalesep! Süüt..lü Saaaleep! Siiimitit...çi Haniya Siiiimitit! Kağulle pri pırıl o parlatılmış bakır güğümü bir elinde ve belin- de İşkodralı bir dağ kadınmın gü- müş kemeri kadar şişkin delikli bir teneke, taze yıkadığı bardaklar- dan sızan sularla beyaz önlüğü 1s- lanmış bir Sahlepçi Azepkapıdan e Demin İödmAkir, sı ivehhap sezi düşeni gibi o her ne- etrafını bir daha süzdü. sem çiy bir yeşile bulan | negitti. Sonra yeleğine vi , mış bir hamamın O önünde selem bir çağlar i ii boynuna asılı camlı kutusunun üs- ol 'olülis! imdat tüne kaogil kangal (simit dizmiş Diye bağırmağa başladı. cırtlak sesli bir sokak (| satıcısiyle karşılaşmıştı. Biran gözgöze geldi- ler, Yeşi saat sonra Sahlepçi Çeş- memaydanından pıya ve si- mitçi Azapkapıdan Çeşmemeyda: doğru alabildiğine koştu. Bi Ter 1784 © Beyoğlu'nun merkezinde kâin ve banyoyu havi 10 odalık havadar v8 lerine açılan davanm yenilenme muame" lesi sırasında : müddeinleyhlerin ika - yi Elde ilk ele h| fazla Onenir teye | > N