klanma do- layıtile hafta “içinde Avrupa siyasasının sıklet merkezi o Balkanlara İntikal etti. Birtakım bahriye zabitleri - nin ayaklarım şeklinde başlaya yan, gittikçe genişledi ve buna Venize- İos ta iltihak ettikten sonra büyük mik- yasta bir dahili harp mahiyetini aldı. An- İaş Iı ki bu hareket, her hangi âni bir memmuniyetsizlikten doğan plânsız ve programsız bir iş değil, uzun zamandan beri hazırlanmış bir tertip idi. Hazırlar nan programa göre, Atina'da, Selünikte olacak. Donanma ele a ars ve Çal. daris hükümeti iskat edilecek. Hüküme ın bu kadar geniş bir tertibi haber alıp buna nasıl mâni olamadığı hâ'â anla. lmayan bir moktadar, İsyancılar için en büyük muvaffakı - yetsizlik Atina'daki hareketin ilk adım- da muvaffak olmamasıdır. Hükümet dü- şürülemeyince artık isyan © hareketinin bastırılması bir gün meselesi miştı, Nasıl ki öyle oldu, Mar: kadar devam ettikten sonra kai bastırılmıştır. Bu bastırılmada Yunan Harbiye nazırı General Kondilisin bü- yük yararlığı olduğu anlaşılmaktadır. Kondilis, Drama, Serez ve Kavala üze- rine yapılan hareketi bizzat idare etmiş ve en kısa bir zamanda muvaffak olmuş- tur. Tayyare ile Atina'ya dönen Harbi- ye Nazırı, eski Yunan devrinde, büyük fütuhat kazanmış kahramanlara mahsus merasimle karşılanmıştır. 2 — Kıyamın doğurduğu buhran V bir takım karışıklıklara mey - dan vermesinden © korkuluyordu. Akla yakın veya uzak gelen bir takım rivayet- ler ve şayialar ortaya atıldı. Bu şayialar üzerine fikirler yürütüldü: Venizelos'un arkasında İtalya vardır, dediler. İtalya nin arkasında da | İngiltere'nin olduğu söylendi. Bulgaristan'ın bu . vaziyetten istifade ederek harekete geçeceği bildi - rildi. Filhakika Bulgaristan'ın bir takım askeri hazırlıklarda bulunduğu anlaşıl yordu. Sonra Bulgaristan bu şüpheleri bü-bütün arturacak bir harekette hulun- du: Bizim Trakya'da askeri hareketler- de bulunduğumuzu sürerek bu v: ziyete Milletler Cemiyeti umumü kâtibi- nin nazarı dikkatını celbetti. Askeri ha- zırlıkda balunmadığım meydanda olduğuna göre, Bulgaristan'ın bu şiki yeti arkasında gizli bir maksat mı var - dı? Ansızın harpten evvelki beynelmilel münasebetleri andı ir vaziyet karşı- sında imiş Korku, endişe, il matsızlık. Her halde tatsız ve sıkıcı va, Böyle karışık © bir vaziyet ne teselli noktası o Balkan serçi ilk defa olarak misak bir tec rübeden geçiyordu. Bu nevi misaklar normal zamanlardan ziyade böyle karışık zamanlar için yapılmıştır. Misakın fay- dasını şu n hissettik: Her Bal- kan devleti, diğer Balkan devleti bu vaziyetteki hattı hareketi ne olduğunu yice anlamış bulunuyordu. En kötü vazi yet meydana gelse de ( Bulgaristan bu karışıldıktan istifade etmeğe kalkışın, Romanya'nın, Yugoslavya'nın ve Tür - Keen bir yol takip edeceği belli idi, Bunun içindir ki Balkan misakınn bu buhranda muvaffakıyetli bir imtilan geçirdiği ve bu imtihandan da daha çok lamlaşmış bir halde çıktığı iddin edi- ir. unan ihtilâlinin 3 — İngiltere'nin silâhları I ngiliz o Hariciye Bakanı Sir John Simon'un Berlin'e ziya - eri bırakan “Beyaz kitap, Avam nda müzakere edildi. Bu kita bın mahiyeti şu olduğu anlaşılıyor: İn- giliz hükümeti bu senenin bütçesinde askeri tahsisatı on buçuk milyon İngiliz Brasi kadar artırmağa karar vermiş. İn- giliz efkârı umumiyesi bütçede askeri tahsisatın artırılmasına karşı çok hassas olduğundan hükümet, bu artırmanın bir hesabını vermek istemiş. Bunun içindir ki bu sene neden askeri tahsisatin artı- rılacağı “Beyaz kitap,, şeklinde neşredi. len uzun bir raporda anlatıyor. İngiltere 'Millt tefrika: 131 mat ta benekleri açık kırmızı ve par lak ipekten bir papyon. i bir saat kordonu... Bütün bunlar çoktan unuttuğu şeyler. Tahsin pek neşeli idi. Teklifsiz- | ce koluna geçti: — Gel.. — dedi — seninle ma- ğazada biraz çene çalalım.. Yeme- #i de beraber yeriz... olmaz mı? Cevap vermeden yürüdü. Sabık idare memurunur mağazamı - gı yer pek debdebeli değildi ama, bir kâtibi ve bir uşağı vardı. Uşa- ğını o ahçiya koşturur koşturmaz çenesinin mandahı'da £ açılıverdi. Az sonra "Tahsin,in öğrenme- diği bir tarafı o kalmamıştı. İdare memuru İstanbul işgal edilince bir müddet Beylerbeyinde bir ev tu- tup, oturmuş. Hâdiselere uzaktan seyirci olmuştu. Sonra kendisini Balkanlarda | j müsbet bir netice çıkmadığı, bilâkis si- | ediliyor. Havaya üç milyon, denize ü ve Yunanistan her tarafında kıyamlar | z | ları artıyor; fakat aradaki fark evvelki nin silâhsızlanmağa taraftar olduğu, bu- nu tahakkuk ettirmek için elden gelen her şeyi yaptığı, ancak © bu çalışmadan arın gitikçe artmakta olduğu izah edildikten sonra devletlerin silâh vazi - yetine ayrı ayrr temas edi”. or ve sonum- da da İngiliz bütçesine yuz yirmi dört nilyon — iki yüz elli bin İngifke lirası askeri tahsisat konulması zaruri olduğu bildiriliyor. Bu yüz yirmi dört milyon İngiliz kirası geçen sençve nisbetle on buçuk milyon fazladır. Bu fazlalık İngi- liz hava, deniz ve kara kuvvetleri ara- sında aşağı yukarı müsavi olarak taksim bucuk milyon ve karaya da dört milyon veriliyor. Kabul edilen programa göre, İngiltere'nin 1938 senesinde bin beş yüz tayyaresi olacaktır. Bunu çok az irmi bin tayyareden dır. Devletler arasın- ilâh yarışı harpten evvelki vaziye- zemeğe başladı. Biri kuvvetlerini artırıyor. Bu, karşı tarafta bir aksölü - mel meydana getiriyor. O da artırıyor. Bu da sirasile karşı tarafı harekete geti riyor. Neticede her iki tarafın da silâh- nisbette devam ediyor. Şimdi de dünya böyle bir vaziyet karşısmdadır. 4 — Berlin, Moskova, Varşova ziyareli (ZE ğer Beyaz kitap hiç şüphesiz İngiliz Hariciye Bakanı şimdiye kadar | Berlin'i ziğaret etmiş olacaktı. Beyaz kitapla her devlet arasında Almanya'dan da bahsediliyor, Ancak bu silâhlanma meselesinde Al - manyanın hususi bir vaziyeti olduğu ma- lümdur, İngiliz Beyaz kitabı dü muahe- de ile silihlarından tecrit edildiği halde buna rağmen | silâhlanmakta olduğunu iyma ederek silâh yarışının en büyük mes'uliyetini Almanya'ya tiyor, e yapılacak ziyaretin arife- sinde yapılan bu iyma Almanları gücen- dirmiş ve e Mitler de soğuk aldığını ve nezle olduğunu söyliyerek İngiliz Hari- tiye Bakanını kabul edemiyeceğini bil- Hafif bir nezlenin bu derece ehemmiyetli bir siyasi müzakereye tesir ettiği tarihte ilk defa olarak görülmüş tür, İngiliz Hariciye Bakanı, — Berlin ile beraber Moskova ve Varşova'yı da ziya- ret edecekti, Berlin ziyareti techhur et- mekle beraber, Moskova ve Varşova'ya yapılacak ziyaret için hazırlıklar devam etti. Sovyet hükümeti İngiliz Nazırını resmen çağırmış ve İngiliz hükümeti de bu daveti kabul etmiştir. Diğer taraftan Hitler'in de ay sonunda iyileşeceği ve çılımasaydı, dirmiştir. sıldığına göre, İngiliz Dış Bakanı Ber - lim'i, Bay Eden de Moskovn ve Varşov. yı ziyaret edeceklerdir. Avrupa barışını yeni esaslara © dayamak için aranacak prensipler etrafında müzakere başlayın. * caya kadar efkârı umumiye intizar vazi- yelinde kalacaktır. , hududun kati olarak ta- 6 kadar altı kilometre tarziye ve tazminattan vaz - geçmemekle beraber, bu talebinde ısrar etmiyor. Diğer taraftan Habeşistan'daki İtalya nüfuzunu arlıran bir mesele oldu: ordusunun tensiki ve ıslahı nin terbiyesi için. Belçikalı skeri muallimlerden istifade ordu. Belçika ve İsveç hükü- metleri kendi tebaalarının bu iş ile meş- gul olmasını menettiler. Bunların yerine İtalya'nın himayesinde bulynan bir Erit- re'li tayin edilmiştir. — Milliyet itibarile Italyan değil ama, İtalya tebaası, Bu, şayanı dikkattir. Şayamı dikkat olan bir nokta da şudur ki, muvakkat © uzlaş askeri sevkiyat de- vam ediyor. Bunun içindir ki | İtalya - Habeş ihtilâfı henüz büsbütün halledil. miş telâkki edilemez. ih mesele, bir ay önceki hâd ve barış bakımından Müellifi: Nazmi Şahâb arayıp soran olmadığını görünce Mısırçarşısında bir koltukçu dük- kâ Fakat bu işin tadını alamamıştı. Bereket versin Allah bir jandarma alay emini halk e: Bu zat koltukçuluğun öy- ! alısı idi ki Tahsin, dükkânı ! i şöyle dur- sun, üstüne üstelik iki bin liraya | yakın şerefiye de almıştı, Halinden gok memnundu, İneboluda üç dört ay komisyonculuk yaptıktan sonra | bir müddet Eskişshirde orduya | müteahhitlik et, İşi 'birdenbi- | re büyüyüverdiği için Ankarada da bir dükkân açmağı faydalı bulmuş- | tu, Bir yoğurtlu kebap tabağını si- lip Yap | İşte elmasım... — dedi — Sa- ! na üç sene evvel söylediğim sözle- rin isbatı meydanda. Eğer o zaman benimle ortak olsaydın şimdi en | Fakat, ayrıca; lık olur muydu? Ne is& harp bi | Öz dilimizle | Neden yazmıyorlar? | Türkçe yazılarında. hep sevini. | yorduk: O eski aksaklık kalmadı diye.. yalnız ne yazık ki yazanlar | azaldı. Yakın günlere kadar, he- men her gazetede turalı turasız & değil, birkaç yazıcı, öz dil savaşın. da yeralmıştı. Başyazılar, her ne kadar gene eskisi gibi açık türkçe ile yazılıyor. birtakım öz dil ya: zıları vardır ki nedense. görünmez oldular. Kendi ulusal varlığımıza dönü: şümüzün anlatılması demek olan öz dü atılışında durmak, gerile-! mek sayılmalıdır. Öyleyse, neden durduk? Tam i- leri gidecek çağda iken | yürüyüş- ler de niçin o eski istek kalmadı?. Dil işini bir benliğimizi Bulma | işi olarak ele almış değil mi idik? | Peki, nedir bu durgunluğumuz? | Tam elimizi alıştırmak, dilimizi He sevdirmek yolunu tulmuş- ta Dilimizi işlemek yükümünü üze, lerine alanlarımız, neden: dilleri, kıstılar? Açıkça söylemeli: İşe bir gelişigüzellik, bir gıcırı bükmelik, bir “ada...m, sen de... lik geldi! Gerek ki bu uyuşukluğu. üzeri- mizden alıp yazı yazanlarımız, ye- niden paslanmağa yüz tutan yaz gaçlarını öz dil taşında bilesinle, Salâhaddin GÜNGÖR K KAx mesi © Diplomat deki si, Yunan isyanının ne netice vere ceğ henüz kestirilemediği günler de idi. Aramızda Giritli Ray Veni: zelosun adı geçti. . Ihtiyatlılığı ve uzağı görücülüğü ile taninmış bu kurnaz ihtiyarın, nasıl olup da kendi siyasal varlığı. | nı ortadan kaldırabilecek bir ser. güzeşte atıldığını herkes kendi ken- | dine soruyordu. Birisi dedi ki: Anlayamadığım bir şey var. — Nedir? Şu Venizelos dünya siyaseti- kavramış bir adamdı. Olmu şu olacağı iyice tartmadan; sağı solu gözetlemeden bu müdüdeleye nasıl atddı? Düşünün bir e ya. ku... Venizelos kaçın kurüsi? Yaş yetmişi aşkın.. Bu kadar eski | li mat, nasıl olup da... Sözünü kestim: — Eski diplomat mı dedin? — Öyle ya... Avrupanın eri eski diplomatlarından biri idi... Güldüm; - Dediğin doğru... Bu sergüzeş- te girmeden eski diplömattı. Fakat şimdi, kalıbı değiştirdi. -— Nasıl? Eski diplomattı, ,, oldu! | “diplomat eski Kulakmisafiri TEŞEKKÜR Merhum Hüsnü Paşa oğulatı Ve kızla” rı sevgili anneleri eli dolayı kıymetli tesellilerini esirgemiyen saygın akraba ve dostlarma ayrı teşekkürü bildirmeğe teessü olduğundan bu vazifenin rem gazetenizden ri Yal ve damadı tehlikeli olan manzarasını da kaybetmiş- tir. A. Şükrü ESMER azdan yüz bin liralık adam olur- dun.. . Ve komposto kâsesini dudakla- rına dayayarak ilâve etti; ; — Paralı bir adamın » gazeti ii kadar bud. sin, terhis tezkeresini al, Ben eski sözümde musirrim.. Sen. benimle ortaklık etmek için yaratılmışsın- dır. # Nazmi ümsedi. Bü sırada ma- ğazanın önünde duran'bir la gözgöze (o gelmişlerdi. Adi Nazminin kendisine gülümsediği- ni zannetmiş olacaktı herhalde... ki zoraki bir gülüşle yayıldı ağzı Bu adam hancınm odasında gör- düğü çopur suratlıdan bâşkası de- gildi. ir Ne garip tesadüf!. Bu çopur su- ratlı ile o gece, kuyulu kahvede de gözgöze gelmişlerdi. —> Bu film İzmir Ertesi sabah yatakta şekerleme yeğen kapısı gala. Blgaiğa kalıpsız — bir fes, omu- zunda cepken gibi duran bir ceket, ayaklarında ökçeleri basık yeme- niler... Kıpkırmızı yüzlü, genç bir adam. Yatağında, yorganı dirtina ala rak doğrulan Nazmi bu adamın ka- Bugün TUR K sinemasında Emsalsiz bir sâbne... bir temsil... Ve heyeci vaz'ı Sanatkârane bir mevzu... PRENS VORONZEF'in ESRARI Aşk ve güzellik kraliçesi, Yıldızlar yıldızı BRİGİTTE HELM ve sanatkâr arti JEAN MURAT Dünden itibaren İ Tamamen Türkçe Bugün saat 11 de tenzilâtlı matine sözlü ve şarkılı büyük bir P E K Sinemasında film olan BOSNA SEVDALARI Emsalsiz Eski Günlerin Rumelis Bosna - Hersek, Rumel: düğünü, Bosna sevdalarında Musa rolünü yaratan artist Bugün Bayramını hoş geçirmek istersen öz dilini, öz sazını dinlemek için ŞİK Sinemasında gösterilen AYSEL Filmini git sen de gör. Bugünkü program ISTANSU 12.30; Plik meyriyat, 18; Otel Tokatliyan. Gay telele vee. 19:Çecek yeler (Messi E ler. 20: Telli kuvartet 21,İ0: Son haberler. Borsalar, 2130: Radye ölmeli sen pdy; cin yü kind eke 22) Ku VARŞOVA, IE m 18,15; Piyano konseri — Sözler. 1010: TE yatralardan sahneler. 19.30: İeldimlar. 19445 Filkermonik takımın konseri: 2320: Süller 23451 Sörler. 24081 ) 1930: Haber t ve arkadaşlar 175 Kiz. MOSKO 17,30: Fırka meşriyat. yat Zi: Karışık kons 23r İngilisen m 82 ke MOSK O 19,30: Senfonik 22: Çekçe meyaiyat Almanca, VA, (Stalin) 361 m konser, 23: Karışık kom başinci sönfanisi. 23: Haherler 1. 2405; Dame, 845 Kiş, BUDAFESTE.Sö0m erken yesinler, 30: Tarih, Kr. LANGENBERG, «öm 1850: Küçük radyo orkesiram; 19,15: Sör 0.30. den nakil, 22: Radye pi 20; Orkestra birliğile halk ezegileri Kh. STOKHOLM, 426m 1846: Plak. 1946: Yarınki projram ISTANBUL: 18: Muhtelif parçalar - plâ. 18,30: le. 18,50: Muhtelif solo parça” 1930: Haberler 19,40: Spor - 20: Üniversiin o namına konlerme- Fast (Bütey ve gümrük 20, Bedriye Tüzin Borsalar. 21,30: caz ve tango ork pıyı dikkatle — kapadıktan sonra kendisini etekler gibi yatak çarşa- fına el değdirip kandilli bir temen- na aldığını görünce; — Hayrola arkadaş. — dedi — — Tanıyamadınız mı Nazmi B.? — Yooook.. — İyi dikkat ediniz.. — Tanıyacağım gibi geliyor a- ma, AH ie — Dur dur durl Ayol Selim! E vallahi bizim Selimin tam kendi, Be yahü ne arayorsun sen burada? — Ben Ankaralıyım Nazmi Bey. — Ahçı.kadın nerede? — O da burada - Bilseydim gelirdim.. : Fakat nereden aklıma gelebilirdi ki sen. Selim, "yeter, yeter kâfi!,, der gibi elini uzattı, sonra teklifsizce yatağa oturup ağzını gencin kula- ğına yaklaştırdı. Nefes alır gibi ha- fif bir sesle; — Bey., -- dedi — senin başına bir çorap örmeğe çalışıyorlar. — Ne dedin? — Sesini çıkarma beni dinle! Dün izim hatun komsuya gitmiş. Bi ik Nazmi... ik Nazmi de kim oluyor? Selim güldü! — Bizim küğüğ. —“dedi ARKADAŞ... | dünü yeni dolduruyor, Bizim ha- bir muvaffakiyetle devan "Aşk, yığitlik, heyecan, Alişim, Gelin karşılaması, Pehlivan peşre: bütün dünya erkek yıldızlarının mat İl de *tenzilâtlı matine ediyor Eski Rumeli Fa'k Türküleri ——.. amam ene ulas | ar. en yakışıklı ELHAMRA Sinemasında da geçiyor SARAY SİNEMASINDA Fevkalâde figüranlar ve mükem mel bir heyeti temsiliye tarafi dan Afrika çöllerinde çevrilmiş olan rk T O Müstesna | şahşerini bütün şe hir halkı görmeli ve görecektir” Oynıyanlar; İBRAHİM MOLLA — BEN BRİCK - AYŞE 7 MEHMED YUSUF — Sİ SAİD İlâveten: FLAUTA ÇALG'CISI zengin, renkli » cazip bir SİLLY SENFONİ 4 FOX JURNALDE: En son Yunanistan ibtilâli hareketleri Bugün saat 11 de tenzilâtlı matine Mevsimin en yüksek, en mühim Şaheseri TANGOLİTA (Savoy'Otelinde Balo) Muhteşem filmindeki çok nefis şarkılarını Ses kraliçesi GITTA ALPAR'ın ağzmdan dinleyiniz. Bu hafta MELEK sinemasınd4| Bugün saat 11 de tenzilatlı matine Taksim Abide karşısında AY SALONUNDA Beş gündenber rahatsız olup kesbi afiyet eden MÜNİR NUREDDİN GÜRSES Seanslarına de vama başlamıştır. Bayramda her gece ve ayrıca bugün gündüz saat 16dan 17” y kadar ÇAYLI MÜSİKİ EEE Dühüliye yoktur. İttihadı Milli Türk Sigorta Şirketi d Herik ve hayat üzerine sigorta muameleleri icra eyleri? Sigortaları halk için müsait şeraiti havidir Merkezi idaresi : Galatada Unyon Hanında Acentası bulunmayan şehirlerde acenta 4.4887 Telefon : Harik Hayat Kaza anmaktad. 603 ve Otomobil Sigortularınızı Galatada Unyon Hanında Kâin UNYON SİGORTASINA yaptırmız. * Türkiyede bil ıla icrayı muamele etmekte olan ÜNYON Kumpanyasına bir kere uğramadan sigorta yaptırmayınız. Telefon : tun da ben de seni çok se severiz. Ço- cuğumuz erkek olunca ismini koy- duk. — Güzeeel... -- Ha., ne: diyordum? . Küçük Nazmi, evin çocuklariyle oynarken, eline birkaç tane resim geçirmiş, anasınm yanına gelmiş. Bir dene görsün ânası? resimlerin hepsi de senin değil mi? Sağdan, . soldan, önden arkadan... Her tarafından resmini çekmişler. Zavallı o kadın zannetmiş ki-komşu: sizin , yahut Şehap beyin eski dostlarındandınr. Ha sorsun.. "Bizimkileri nereden tanırsınız? Nazmi Bey şimdi nere- dedir?,, falan filân.. yok mu ya? — Bereket versin komşu kadın daha evvel * davranmış, resimleri kapr yş-. "Aman hanım — demi: nereden eline geçirdi bu çocuk şu resimleri? Efendi görürse . işimiz dumandır, Bunun üzerin: bizimki biraz işi taraşlamış. Bilirsin ya, az kurnaz değildir. Nihayet kadından öğren- miş ki, senin peşine üç dört sivil İ memur takılmışlardır. Yakalayıp içeri atacaklarmış. Ama bir şey yapsan da yapmasan da bugünler- de yakalayıp içeri atacaklarmış. Komşu kocasi çöpur suratlı bir a- damdır. 4.4888. 1609 — Çopur suratlı mı? 4 — Elbette bileceksin. şe miser Sabri Bey derler, AZ han kapısı önünde nargile içif — Peki ama, buraya senin için bir tehlike... — Kulak asma... Beni $ Burada kebapçı dükkânm borcu vardı. almağa geldim © mesele ME. Çopur sana sl çok h veriyor. Çünkü bir kulpunü. sa altı yüz lira ikramiye &l Seni haber veren pek fens Hem beyim. O tiyatiocu #*f/ leyman İiilim sen kim? ie > düşü kalkarsan böyle — ön kışkırtan o mu? gi . Hâşâ huzuru” ai tellallığı yapar, Selim fazla durmadı. yeii kalktı. kapıya doğru yürür! Zel; — Beni dinlersen.. durma git. git İstanbula De işin var burada? » çıkıp gitti Nefis heykelleri tepeli lik çalarak kırk asırdan 7 mandır yerlerinde durmakt 4) (Bim d