hakkiyle sanın biribirine | yaratılı e kurulmuş film “ır. Kafeste aşk, Sürüsüne be: # filmleri gibi bu hafta Melek'te | ün prenses ismile gösteri » | bunlardan biridir. E- Süsen filmde banker Greşam ralü- Bü yapan aktör de: “Her insanın Muhakak bir eşi vardır. Insanlar Yaratılırken çift yaratılırmış, öyle | İle prensese her cihetçe benzeyen birisini bulmak kabildir.,, diyor. iz, bu mütaleayı münakaşa ede- Sek değiliz. Sadece filmin mihve- Tini bunun teşkil ettiğini söylemek Üiteriz. Hakikaten Otuz gün pren- #es'teki prensesin eşi aktris Nan- Ni tıpkı tıpkısına prensese benze- iğini de ilâve etmek lâzımdır. Za ten iki rolü de Silvia Sidney oy - Madığı için bunun başka türlü ola- mesine de imkân yoktur. Mevzuu anlatalım: Hikâye Taronya ismindeki mu- İayyel bir memlekette başlıyor. Bu memleket, yer yüzünde cenne- Ün küçük bir nümunesidir. Bura - “aki tabii güzellik başka hiç bir Yerde yoktur. Kral 19 uncu Ana- Dİ ve tebaası mes'ut bir hayat ge- Şiriyorlar. Bir gün bu güzel beldeye bir A- İmerikalı banker geliyor. Banker reşamı buraya romatizmalarını avi için gelmiştir. Çamur ban- | Yosu yaparken Kral Anatol ile ta- Bışıyor... Bir gün kral ile konuşurken, Ta- Tonya'da her şeyin güzel olduğu- Du ve eğer elektrik, su, havagazı da olsaydı bulunmaz bir memleket lacağını söylüyor. Kral, bunları Yaptırmak için paraları bulunma» diği söyleyince, onu Amerika'. - borç para almağa ikna edi - , Alınacak para 50.000.000 do- ır. Bu parayı Amerikadan çı- karabilmek için Kral Anatol'un 1 Prenses Ogusta - Katerina - largarita veya daha kısaca Zizi- hin Amerika'da bir propaganda “yahati yapması lâzımdır. Seyahat başlıyor. Fakat prenses ii bu istikrazı temine çalışma- n yegâne sebebi (o Taronya'yı leştirmek © değildir. Bunda kendi menfaatını görmemiş olsay- dı Taronya'nın — güzelleşmesine telik vermezdi. Şimdi Greşam yapsın? Şehrin dört bir tara - i adamlar saldırıyor. Bu adam- İkrın elinde prensesin yüzden, yan dan resimleri vardır. Prensese ben en birisini arıyorlar, Onlar prensesin eşini araya dur- lar, diğer taraftan daima hal- kan menfaatini müdafaa eden bü- bir gazetenin sahibi Madison istikraz işine harp açıyor. Gre- 'a da her gün atıp tutuyor, âranın Amerika'dan çıkmaması her gün sütun sütun yazı yazı» | Gelelim gene prensese: Bir gün "İki adam bir lokantada bir kız gö- >üyorlar. Bu kız aktris Nansi'dir. er gün, sabahtan akşama kadar Wak bir rol elde edebilmek içi Uğraşır, ekseriya aç yatar. Nansi İayani hayret bir derecede prense- e benzemektedir. O kadar ki onu ) "ın yazıhanesine götürdük- Ri zaman orada bulunan ve pren- se refakat etmekte olan adamlar bile onu hakiki prenses zannedi - Yorlar. On bin dolar mukabilinde otuz prenses rolünü yapmayı, han- Bİ aktris reddeder?.. Nansi kabul #*diyor ve vazifesine başlıyor. İşler yoluna girmiştir. o Fakat ison, gazetesinde, her gün a- eyhe. yazı yazacak olursa muvaf- İakiyet şühelidir. Greşam'ın aklma bir şey geliyor: Madison'u sustur- Mak daha doğ- Pas ine âşık 'ol- Ması lâzımdır. Nansi'ye, Madi - takdirde İm baştan çıkardığı düşmüştür. O da gazeteciyi s6 MELEK SINEMASINDA “Otuz gün Prers” ismindeki film Silviya Sidney iki rolüde N başardı Propaganda seyahati devam e » diyor ve nihayet sonuncu gün ge liyor. Aradan tam otuz gün geç - miştir. Ö gece prensese 50.000.001 dolarlık çek takdim edilecek... Bu münasebetle bir müsamere tertip ediliyor, Fakat aradan geçen za- man zarfında, gazeteden bir mu- | harrir prensesin hakiki prenses | değil, aktris Nansi olduğunu öğre- niyor. Bunu ispat etmek lâzımdır. Gece gündüz bunun için çalışıyor. Kral Anatol'ü Amerika'ya çağırı- yor. Müsamere (o gecesi hakikati meydana çıkarmak 'için bir plân tertip ediyor. Fakat... Fakat hâkiki prenses artık iyi- leştiği için müsamereye kendisi pi- diyor... Ve hakikati meydana çi- karmak isteyen gazeteci de, bu iş- te ona yardım eden Zizi'nin nişan- Isı da müşkül bir mevkide kalı - yorlar. Fakat Madison hakikati öğreni- yor... Ve Nansi'yi hakikaten sevdiği i- çin onunla kalıyor. Talih insana bir kere gülüversin. Daha bir ay evvel akşamın yiyeceğini düşünen İş asi sevdiği gazete sahibi ile ev. leniyor. Otuz gün prenses'te yeni buluş- lar bulunmamasına rağmen, çok hoş sahneler mevcuttur. Bilhassa, pre; in, kendi (o kopyesi olan Nansi ile mükülemesi çok zevkli- dir. Silvia Sidney çok şirin.. Her i- ki rolünde de muvaffak olmuştur. Sevimli artist bu film ile dramler- da olduğu kadar komedilerde de muvaffak olabileceğini ispat edi- yor. Gazeteci rolünde Gari Gran iyidir. Otuz gün prenses filmi için çok güzel bir film denemezse de, te- reddütsüz çok eğlenceli ve zevkle seyredilebilir bir film denebilir, “ SARAY SİNEMASINA Hazin bir mace- ranın hikâyesi “Yavrum ,, seyircinin İhe heyecanla takib sessiz osihemada anla seyrettiğimiz sı altında sesli olarak gösterilmek- tedir. ” (Yavrum) filmi O yavrusunun saadeti için çok sefalet çeken ve bir çok hazin maceralara katlanan bedbaht bir babanm — acıklı bir hikâyesidir. Bir baba tasavvur edin ki ka- rısını dostlarından birile sevişir. ken yakalıyor ve sekiz (o yaşında hasta bir çocukla yalnız kalıyor. Bütün varını yoğunu bu çocuğun iyiliği için sarfediyor. Ve en niha- yette dilencilik bile ediyor. En ni- hayette bir cani zannedilerek ya- kalanıyor. Filmin bütün mevzuunu bura- Fakat yukarıda yazdığımız bir kaç satır da anlatmak uzun sürer, filmin ne kadar sürükleyici oldu- ğunu göstermeğe kâfidir. Filmde seyircileri heyecana dü- şüren hiç bir nokta eksik değil - borsa dalavereleri, kumar. Evlât sevgisi hepsi hepsi yardır. İhanet, cinayet, filmi sonuna kadar me- rakla ve heyecanla seyretmekte - dir. Konstan Remi bilhassa çok muvaffak olmuş ve iztırabı, tali- sizliği müşahhas bir şekilde yarat. mıştır. Operetlerin oynak, msvzusuz filmleri, manasız sahneler iile bı nalan seyirci (Yavrum) . filmini hakiki bir sanat eseri olarak İar- sılamaktadır. ileceği bir filmdir) k Jak) filmi ku sefer Saray| | sinemasmda (Yavrum) serlevha - SUMER SİNEMASINDA > Böyle bir kız > unütulur mu? Filmde mevzu namına bir şey yoktur. Fakat şarkılar çok güzeldir Sümer sinemasında (o bu hafta Böyle bir kız unutulur mu? ismin- deki almanca sözlü operet göste - rilmektedir. Bu film tam bir ope- rettir, Başından sonuna kadar şar- kı doludur. Ve hiç bir mevzuu yok- tur. O kadar mevzusuzdur ki se - yirci filmi gördükten sonra daha sinemadan çıkarken, kendi kendi- ne: “Acaba bu filmin mevzuu na- sildı?,, diye soruyor. Pol arkadaşı Marks ile beraber , Kitap satmaktadır. Fakat kitap sat maktan ziyade tiyatroya merakı vardır. Bu merak o kadar büyük - tür ki, ne yapıp yapıyor, asansör- de tiyatro direktörünü yakalıyor, ona şarkı söylüyor, kendini ve se- sini beğendiriyor ve angaje olu - yor. Pol, bir gün, büyük bir otelde bir kıza tesadüf ediyor. Onunla muhakkak tanışmak istemekte - - dir. Marks,a “Sen ona hakaret et, ben de seni tokatlıyayrm bü suret- le onunla tartışırım,, diyor. Marks reddettiği için, kendi kendine ba- şınm çaresine bakmağa mecbur o- Suzi Vernon — son filimlerinden birinde... IPEK sinsmasında Bu hafta İpek © sinemasında gösterilen Sevda gecesi filmi ha- zin bir aşk macerasının güzel şar- kılerla, eğlenceli zengin sahneler- le süslenmiş bir hikâyesidir. Mevzuu kısaca anlatalım: Gilda bir operetin en çok sevi- len ve alkışlanan genç bir yıldı - zıdır. Böyle yıldızın o etrafında bir çok peyklerin bulunacağı şüp- hesizdir. İşte Gildanın da operet- te bir çok âşıkları vardır. Bunla- rm içinde operetin direktörün - den tutun da artistlerden bazıları bile bulunmaktadır. Fakat Gildanm asıl © seviştiği ve yahut sevişir gibi | göründüğü örü Peterdi luyor. O sırada otelin merdivenle- rinden, büyük müteahhitlerden bi- rinin olan Mösyö Hahnen in- mektedir, Pol gidiyor ona bir to- kat vuruyor ve: (o “Sizi bu bayan hakkında bu lisanı kullanmaktan menederim.,, diye bağırıyor. Gü - rültü arasında kız ortadan kaybol. muştur... Doily Haas ve bilhassa Pol rolünü yapan Willi Först ile Marks rolü- nü yapan artist cansız bir mevzu- u, şen hareketleri ve güzel şarkı- larile canlandırmağa çalışmışlar - dır. Filmin ilk yarısı oldukça can sıkıyor, hikâyeye bir türlü başlan-- kendisine iş ara- ması bir türlü bitip tükenmiyor. Filmin diğer yarrsında hoş sah - neler vardır, Bilhassa Willy Först ün sevdiği kızın penceresi altın - da Böyle bir kız unutulur mu? is- mindeki şarkısını söylemesi, ken- disini tiyatroda büyük bir seyirci kitlesi karşısında zannetmesi ve sonra alkışlayanların sokakta bu- lunan polis ve işçiler olduğunu gö- rünce ayılması cidden güzeldir. Son tiyatro sahnesi de iyidir. Böyle bir kız unutulur mu? fil mi, artistlerin mehareti olmasay- dı hiç te muvaffak olmuş bir film sayılamazdı. R Güzel bir film: Aşk gecesi Eğlenceli sahnelerle süs- lenmiş bir aşk macerası Hattâ bununla evlenmek derece sine bile gelmişlerdir. Fakat tam evlenecekleri zaman bir iş için Parise gitmiş ve düğün geri kalmıştır. Gilda yalnızdır. Gönlünü avu- tacak şeyler ar-maktadır. Bu es - nada karnaval eğlenceleri başla - mıştır. Gilda bir gece bir maskeli baloya gitmiş ve orada (o Frenk Hess isminde henüz müstemleke- den yeni gelen bir gençle tanış « mıştır. Frank buna âşık olmuş fa» kat Gilda ne kesini çıkarmış ve ne de kendisinin kim olduğu- nu belli etmiştir. Fakat genç kızda Frank'a kar $ı gizli bir alâka baş göstermiştir. Bunun üzerine Gilda işin sarpa sa racağını anlayınca derhal seviş - miş ve Frapk'ın bir mendilini de yadigâr olarak alıp götürmüştür. Frank, onu aramakta ve (Ne- redesin Madona?) diye o söylen- mektedir. Baloda bestekâr Berger de var dır. O da güzel bir parça beste - lemiş | fakat şarkısına bir isim bulamamıştır. Frankın (Nerede - sin Madona?) diye dolaştığını gös rünce bunu çok beğenmiş ve şar- kısına bu ismi takmıştır. Gilda, bu maskeli kadın ise an tık Frank için bir hayal olmakta- dır. Senelerden sonra tiyatronun direktürü Peter Paristen avdet ete miş bir toplantıda müstemlekeden gelen arkadaşı Frankı sevgilisine tanıtmıştır. Genç adam Gildayi tanır gibi olmuştur. Ve hattâ bundan genç kıza bahsetmiştir. Fakat (OGilda katiyen böyle bir baloya gitmedi- ğini söylemektedir. Nihayet genç kızın aldığı men dil yüzünden mesele anlaşılır. Ti- yatro müdürü de Gildanın Frank- İa seviştiğini görür ve o bu iki gençi birbirile ( evlendirir. Film heyeti umumiye itibarile güzeldir. Bilhassa karnaval ve bar lo sahneleri muhteşem ve i- yidir. Fotoğraflar iyi alınmıştır. Lilian Haid rolünü hakkile başar. mıştır, i