Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
MİLLİYET CUMARTESİ 9.MART 1935 MELEK SINEMASINDA “Otuz gün Prens” İsmindeki film hakkiyle © Bu sene, iki insanın biribirine benzeme Ş yaratılması esası ü- Zerine kurulmuş filmlerin modası- . Kafeste aşk, Sürüsüne bere - t filmleri gibi bu hafta Melek'te fuz gün prenses ismile gösteri - n film de bunlardan biridir. E- Sasen filmde banker Greşam rolü- hü yapan aktör de: “Her insanın Muhakak bir eşi vardır. İnsanlar Yaratılırken çift yaratılırmış, öyle $e prensese her cihetçe benzeyen birisini bulmak kabildir.,, diyor. iz, bu mütaleayı münakaşa ede- ) '—'_lk değiliz. Sadece filmin mihve- Fini bunun teşkil ettiğini söylemek Steriz. Hakikaten Otuz gün pren- Ses'teki prensesin eşi aktris Nan- Si tıpkı tıpkısına prensese benze- dİâiııi de ilâve etmek lâzımdır. Za ten iki rolü de Silvia Sidney oy - hadığı için bunun başka türlü ola- ilmesine de imkân yoktur. Mevzuu anlatalım: Hikâye Taronya ismindeki mu- hlyyel bir memlekette başlıyor. du memleket, yer yüzünde cenne- küçük bir nümunesidir. Bura - daki tabit güzellik başka hiç bir Yerde yoktur. Kral 19 uncu Ana- t*_ll ve tebaası mes'ut bir hayat ge- Çiriyorlar. Bir gün bu güzel beldeye bir A- Merikalı banker geliyor. Banker reşam buraya romatizmalarını lavi için gelmiştir. Çamur ban- “Yosu yaparken Kral Anatol ile ta- hu ve eğer elektrik, su, havagazı A.) hişıyor... Bir gün kral ile konuşurken, Ta- Tonya'da her şeyin güzel olduğ Silviya Sidney iki rolüde | diyor ve nihayet sonuncu gün ge- başardı | Propaganda seyahati devam e - Hiyor. Aradan tam otüz gün geç - miştir. Ü gece prensese 50.000.U00 dolarlık çek takdim edilecek... Bu münasebetle bir müsamere tertip ediliyor. Fakat aradan geçen za- man zarfında, gazeteden bir mu- harrir prensesin hakiki prenses değil, aktris Nansi olduğunu öğre- niyor. Bunu ispat etmek lâzımdır. Gece gündüz bunun için çalışıyor. Kral Anatol'ü Amerika'ya çağırı- yor. Müsamere — gecesi hakikati meydana çıkarmak 'için bir plân tertip ediyor. Fakat... Fakat hakiki prenses artık iyi- leştiği için müsamereye kendisi şi- diyor... Ve hakikati meydana çı- karmak isteyen gazeteci de, bu iş- te ona yardım eden Zizi'nin nişan- İısı da müşkül bir mevkide kalı - yorlar. Fakat Madison hakikati öğreni- yor... Ve Nansi'yi hakikaten sevdiği i- çin onunla kalıyor. Talih insana bir kere gülüversin. Daha bir ay evvel akşamın yiyeceğini düşünen İ» nsi sevdiği gazete sahibi ile ev- leniyor. Otuz gün prenses'te yeni buluş- lar bulunmamasına rağmen, çok hoş sahneler mevcuttur. Bilhassa, prensesin, kendi — kopyesi olan Nansi ile mükâlemesi çok zevkli- dir. Silvia Sidney çok şirin.. Her i- ki rolünde de muvaffak olmuştur. Sevimli artist bu film ile dramlar- da olduğu kadar | lilerde de olsaydı £ bir ğını söylüyor. Kral, bunları Yaptırmak için paraları bulunma- âr söyleyince, onu Amerika'- - n borç para almağa ikna edi - r. Alınacak para 50.000.000 do- Jardır. Bu parayı Amerikadan çı- | tar, abilmek için Kral Anatol'un izı Prenses Ogusta - Katerina - ._hrgaritı veya daha kısaca Zizi- hin Amerika'da bir propaganda Seyahati yapması İâzımdır. Seyahat başlıyor. Fakat prenses Nevyorka ayak basar basmaz Hinın yegâne sebebi — Taronya'yı Rüzelleştirmek — değildir. Bunda kendi menfaatını görmemiş olsay- Taronya'nın — güzelleşmesine î*etelik vermezdi. Şimdi Greşam yapsın? Şehrin dört bir tara - | adamlar saldırıyor. Bu adam- ].nn elinde prensesin yüzden, yan San resimleri vardır. Prensese ben en birisini arıyorlar. Onlar prensesin eşini araya dur- unlar, diğer taraftan daima hal- kin menfaatini müdafaa eden bü- Yük bir gazetenin sahibi Madison du istikraz işine harp açıyor. Gre- llâm'a da her gün atıp tutuyor, « “Bâranın Amerika'dan çıkmaması “İtin her gün sütun sütun yazı yazı- , Gelelim gene prensese: Bir gün 'll adam bir lokantada bir kız gö- Tüyorlar, Bu kız aktris Nansi'dir. *!r gün, sabahtan akşama kadar VWak bir rol elde edebilmek için raşır, ekseriya aç yatar. Nansi “ayani hayret bir derecede prense- de benzemektedir. O kadar ki onu Nreşam'ın yazıhanesine götürdük- Rıı'ı zaman orada bulunan ve pren- İ;k refakat etmekte olan adamlar Sile onu hakiki prenses zannedi - - Yorlar. “On bin dolar mukabilinde otuz '!în prenses rolünü yapmayı, han- l aktris reddeder?.. Nansi kabul — *diyor ve vazifesine başlıyor. ». İşler yoluna gçirmiştir. — Fakat ison, gazetesinde, her gün a- ,ı'Yİ'ıe yazı yazacak olursa muvaf-- f“lîyet şühelidir. Greşam'ın aklına Dir şey geliyor: Madison'u sustur- Mak için onun prensese, daha doğ- M prensesin kopyesine âşık ol- $ lâzımdır. Nansi'ye, Madi - *0n'u baştan çıkardığı takdirde % dolar vadediyor. İ : Madison, Nansi'ye âşık oluyor, Pa ısi kurduğu tuızağa kendi muvaffak olabileceğini ispat edi- yor. Gazeteci rolünde Gari Gran iyidir. Otuz gün prenses filmi için çok güzel bir film denemezse de, te- reddütsüz çok eğlenceli ve zevkle seyredilebilir bir film denebilir. SARAY SİNEMASINA Hazin bir mace- ranın hikâyesi a “Yavrum ,, seyircinin her an heyecanla takib edebileceği bir filmdir Bir vakitler sessiz — sinemada zevkle ve heyecanla seyrettiğimiz (Küçük Jak) filmi bu sefer Saray sinemasında (Yavrum) serlevha - sı altında sesli olarak gösterilmek- tedir. — (Yavrum) filmi saadeti için çok sefalet çeken ve bir çok hazin maceralara katlanan bedbaht bir. babanın — acıklı bir hikâyesidir. Bir baba tasavvur edin ki ka- rısını dostlarından birile sevişir- ken yakalıyor ve sekiz — yaşında hasta bir çocukla yalnız kalıyor. Bütün varını yoğunu bu çocuğun iyiliği için sarfediyor. Ve en niha- yette dilencilik bile ediyor. En ni- hayette bir cani zannedilerek ya- kalanıyor. Filmin bütün mevzuunu bura- Fakat yukarıda yazdığımız bir kaç satır yavrusunun da anlatzaak üzün sürer. filmin ne kadar sürükleyici oldu- ğunu göstermeğe kâfidir. Filmde seyircileri heyecana dü- şüren hiç bir nokta eksik değil - dir. Aşk, ihanet, cinayet, — borsa dalavereleri, kumar. Evlât sevgisi hepsi hepsi vardır. Seyirci filmi sonuna kadar me- rakla ve heyecanla seyretmekte - dir. Konstan Remi bilhassa çok muvaffak olmuş ve ıztırabı, tali- sizliği müşahhas bir şekilde yarat- Operetlerin oynak, trsvzusuz | filmleri, manasız sahneler. ile b malan seyirci (Yavrum) .f:,;.niı hakiki bir sanat eseri olarak kar- Şarlo son çevirdiği sessiz şsılamaktadır. filmin bir sahnesinde... mıştır. a SÜMER SİNEMASINDA - Böyle bir kız " uhnütulur mu? |Filmde mevzu namına bir şey yoktur. Fakat | şarkılar çok güzeldir Sümer sinemasında — bu hafta Böyle bir kız unutulur mu? ismin- deki almanca sözlü operet göste - rilmektedir. Bu film tam bir ope- rettir. Başından sonuna kadar şar- kı doludur. Ve hiç bir mevzuu yok- tur. O kadar mevzusuzdur ki se - 'yirci filmi gördükten sonra daha sinemadan çıkarken, kendi kendi- ne: “Acaba bu filmin mevzuu na- sıldı?,, diye soruyor. Pol arkadaşı Marks ile beraber kitap satmaktadır. Fakat kitap sat- maktan ziyade tiyatroya merakı vardır, Bu merak o kadar büyük - tür ki, ne yapıp yapıyor, asansör- de tiyatro direktörünü yakalıyor, ona şarkı söylüyor, kendini ve se- sini beğendiriyor ve angaje olu - yor. Pol, bir gün, büyük bir otelde bir kıza tesadüf ediyor. Onunla muhakkak tanışmak istemekte - - dir. Marks,a “Sen ona hakaret et, ben de seni tokatlıyayım bu suret- İe onunla tanışırım,, idiyor. Marks reddettiği için, kendi kendine ba- şının çaresine bakmağa mecbur o- 3 MAĞ Suzi Vernonson filimlerinden birinde... IPEK sin2masında ) S Güzel bir film: Aşk gecesi lenmiş bir Bu hafta İpek a Eğlenceli sahnelerle süs- şk macerası Hattâ b l l k derece, gösterilen Sevda gecesi filmi ha- zin bir aşk macerasının güzel şar- kılarla, eğlenceli zengin sahneler- le süslenmiş bir hikâyesidir. Mevzuu kısaca anlatalım: Gilda bir operetin en çok sevi- len ve alkışlanan genç bir yıldı - zıdır. Böyle yıldızın — etrafında bir çok peyklerin bulunacağı şüp- hesizdir. İşte Gildanın da operet- te bir çok âşıkları vardır. Bunla- rın içinde — operetin direktörün - den tutun da artistlerden bazıları bile bulunmaktadır. Fakat Gildanın asıl — seviştiği ve yahut sevişir gibi — göründüğü adam operetin direktörü Peterdir. luyor. O sırada otelin merdivenle- rinden, büyük müteahhitlerden bi- rinin oğlu olan Mösyö Hahnen in- mektedir. Pol gidiyor ona bir to- kat vuruyor ve: — “Sizi bu bayan hakkında bu lisanı kullanmaktan menederim.,, diye bağırıyor. Gü - rültü arasında kız ortadan kaybol- muştur... Dolly Haas ve bilhassa Pol rolünü yapan Willi Först ile Marks rolü- nü yapan artist cansız bir mevzu- u, şen hareketleri ve güzel şarkı- larile canlandırmağa çalışmışlar - dır. Filmin ilk yarısı oldukça can sıkıyor, hikâyeye bir türlü başlan-- mıyor. Ve Pol'ün kendisine iş ara- ması bir türlü bitip tükenmiyor. Filmin diğer yarısında hoş sah - neler vardır. Bilhassa Willy Först ün sevdiği kızın penceresi altın - da Böyle bir kiz unutulur mu? is- mindeki şarkısını söylemesi, ken-- disini tiyatroda büyük bir seyirci kitlesi karşısında zannetmesi ve sonra alkışlayanların sokakta bu- lunan polis ve işçiler olduğunu gö- rünce ayılması cidden güzeldir. Son tiyatro sahnesi de iyidir. Böyle bir kız unutulur mu? fil- mi, artistlerin mehareti olmasay- dı hiç te muvaffak olmuş bir fiim sayılamazdı. ş sine bile gelmişlerdir. Ş Fakat tam evlenecekleri zaman bir iş için Parise gitmiş ve düğün geri kalmıştır. Gilda yalnızdır. Gönlünü avu- tacak şeyler ar-maktadır. Bu es - nada karnaval eğlenceleri başla - mıştır. Gilda bir gece bir maskeli baloya gitmiş ve orada — Frank Hess ismi henüz müstemle! den yeni gelen bir gençle tanış - mıştır, Frank buna âşık olmuş fa: kat Gilda »ne maskesini çıkarmış ve ne de kendisinin kim olduğu- nu belli etmiştir. Fakat genç kızda Frank'a kar« şı gizli bir alâka baş göstermiştir. Bunun üzerine Gilda işin sarpa sax racağını anlayınca derhal seviş - miş ve Frank'ın bir mendilini de yadigâr olarak alıp götürmüştür. Frank, onu aramakta ve (Ne- redesin Madona?) diye — söylen- mektedir. Baloda bestekâr Berger de van dır. O da güzel bir parça beste - lemiş — fakat şarkısına bir isim bulamamıştır. Frankın (Nerede - sin Madona?) diye dolaştığını gö« rünce bunu çok beğenmiş ve şar- kısına bu ismi takmıştır. Gilda, bu maskeli kadın ise an tık Frank için bir hayal olmakta- dır. Senelerden sonra tiyatronun direktürü Peter Paristen avdet et. miş bir toplantıda müstemlekeden gelen arkadaşı Frankı sevgilisine tanıtmıştır. Genç adam Gildayi tanır gibi olmuştur. Ve hattâ bundan genç kıiza bahsetmiştir. Fakat — Gilda katiyen böyle bir baloya gitmedi- ğini söylemektedir. Nihayet genç kızın aldığı men: izitn d | | J İ dil y şılır. Ti- yatro müdürü de Gildanın Frank- la seviştiğini — görür ve iki gençi birbirile — evlendirir. Film heyeti umumiye itibarile güzeldir. Bilhassa kamnaval ve b_ıı. loL'lşok hteşem ve i- yidir. Fotoğraflar iyi — alınmıştır. Lilian Haid rolünü hakkile başar- mıştır, *