amm. amam a uyar Bitmiyen Sanat sorgularının çoğu, en © - hemmiyetlileri, ne kadar münaka- şa edilse, şübhe bırakmıyacak bir | cevaba varılmaz; çünkü her ce - | vabda, aksini inkâr eden bir kati- | ki o cevab ifade e- sindeki doğruluk | siklik ve modern - ve ideal unlardan: afa'nın, Hafta'nın ge- diği e münakaşa bunlardandır. “Sanat ferd için mi- dir? cemiyet için midir?,, sorgusu- nu, insana en doğru gibi gelen: “Her i içindir; çünkü ferdsiz cemiyet ve cemiyetsiz ferd tasav- vur olmıyacağından biri için o - lan tabiatile öteki için de yapılmış sayılır,, cevabı ile de halledeme - yiz. Elbette ferdsiz cemiyet yoktur | ve elbette ki fetdden, yani ayrı a) rı kisilerden bahsedebilmek "için bir topluluk, bir cemiyet içinde bu- lunmamız, yaşamamız gerektir. Fa kat insanın içtimai ve ferdi (ister. seniz sadece “hayvani,, de diyebi- lirsiniz) şehsiyetlerini hiç olmaz- sa z'hnen biribirinden ayırmak ka bildir. O sorgudan böyle bir ce - vabia kurtulmak imkânsızlığını şöyle de anlatabiliriz: “Mademki böyle bir şey soruluyor, demek ki berd ile cemiyet mefhumları kafa- larımızda ayrı birer entit olarak vardır. Bu hakikati inkâr edeme - yiz; edemeyince de ona göre bir cevab aramağa boreluyuz.,, Borç. luyuz, yani bize suali sorant değil kendimizi tatmin etmek için. “Sanat ferd içindir.. diyen sa - natkâr elbette ki sırf kendini oya- lamak için çalıştığını, kendisinden başka kimseyi düşünmediğini söy. | liyemez; etraflıca düşündükten sonra “samimiyetle,, iyemez, cünkü aksi takdirde eserini mey- dana çıkartmaması, kimseye gös- termemesi icab eder. o Hayır, o: “Ben yalnız adam için, cemiyetin zaruretlerinden bir a | yaşıyan, bu vehme ka- pılan adam için çalışıyorum,, de. | mek istiyor. Ona bunu söyleten, meselâ bir Yakub Kadri'ye: “Na, zım Hikmet'in şiirlerini sokakta sevebiliriz; fakat evimize girer - ken onu kapıda bırakıyoruz” (1), veya bir Necib Kısakürek'er “Sa. nat belki her şey içindir, yalnız ce- miyet için değildir” dedirten ne - ? “Sanat sanat içindir”, “sana. tin kendisinden başka gayesi yok- tür”, “sanat tamamile lüzumsuz bir seydir, bunun için güzeldir” diyen ler, bütün Gautier'ciler, Wilde'ci- lar ne demek istiyorlar? Bu, doğ- rusu, bütü lr ei iie siyelerden daha Bütün bu insanlar içinde yaşa. dıkları cemiyeti beğenmiyen, sev. ee ane ai ve b er bir dava miyen kimselerdir. Bu kadar da değil: insanı da sevmezler, Sade ce iyeti beğenmemekle lar birer ihtilâlci olurlardı, onu tas hihe, ıslaha çal ardı. Hayır, bu- na lüzum yoktur; çünkü ç kalabalık hiç bir zaman iyi yaca Sanati her cağ. küçük bir zümre anl ve onlar bütün bu £ İışan sari ar gibi, cemi yatının, siyasal hayatından dağ galarından uzak ktır. E a natkârların ir edbindir; o kadar ki içlerinde şöhret hırsın- dan büsbütün kurtulmuşları bile bulunabilir. Bu bakımdan en saf sanatkâr belki Stöphane Mallar - biraz dikkatle düşü at ferd içindir. sözü dava; bir ictimai hareket değil dir? Bir tarafı tutmak değil Cemiyete bir isyandır, ancak ak- tf değil, passif bir isyandır. Bütün | bedbinlerin hareketi gibi. Hiç kim. | seden, bilhassa hiç bir sanatkârdan | “non - conformiste” olmak, yani cemiyetin peşin hükümlerini yan- lış, muzur bulmak hakkı nezedile- mez; çünkü bu kişinin elinde olan | bir şey değildir. Ancak böyle cemi: yete uymamak, cemiyeti kendine uydurmak hevesini doğurmayınca bir âcizden başka bir şey değildir. Hiç olmazsa insanlığın iyileşmek hususundaki aezini ilân etmektir; kendileri bu aczi paylaşmaktan gu | ruları, kibirleri ile kurtulur İ Sanat ferd içindir veya cemiyeti içindir. Bence asıl dava bu değildir. ! Sanat eserinin bir şey isbat edip etmemesi de değildir. Sual: “Sa - hatkâr frd için mi O yoksa ce - miyet için mi çalışır? Bir şey isbat eder mi?,, şekline değiştirilince iş belki kolaylaşır. Sanatin bir dava- st olmıyabilir; fakat sanatkâr da. | vasız bir adam olursa onu n dinliyelim? B'ze bir fikir getirm yorsa, insanların sevinclerinden de | kederlerinden de uzak duruyorsa, | halimize bir istihza tebessümü il bakıyorsa nicin biz kendisi ile a! kadar olalım? Sanatkârın muhakkak şu veya bu görüşe katılmasını, muhakkak | şu veya bu ahlâka hizmet etmesini | istemiyoruz; hayır, fakat bir görü- şü olsun, teklif ettiği bir ahlâk bu. | lunsun. Ortaya insanları, insanlığı alâkadar eden bir fikirle gelsin. “Sanat cemiyet içindir, — deyince bunu kasdediyoruz. Nurullah ATAÇ | (4) Bu söz aynen böyle değildir; ki bir makaleden hatırımda kaldığı gi zikrediyorum. Şunuda ilâve edeyl; Yakub Kadri'nin dgima sanati ferd için tasavvur ettiğini ileri'sürmüyorum: bil. hassa son yazıler; böyle olmaktan çok uzaklaşmıştır. O sözünü, bir bakımı iyi | ifade eetiği için aldım. İttihadı Milli Türk Sigorta Şirketi Hevik ve hayat üzerine sigorta muamı il e sig eleleri icra eyleriz. Sigortaları halk içinmüsait şeraiti havidir Merkezi idaresi : Galatada Acentası bulunma; Telefon : Acaba ne yazılıydı bu kâğrtta? Ve> bu garip jandarma fincan- İarı yıkamak için odadan çıkınca derhal kâğıdı açtı ve şu dört satırı bir hamlede okudu... 7 “B.... kazası kaymakamlığına tezkeredir Mevcuden gönderilen sabıkalı serserilerden dilenci Halo oğlu Şeyh Ganinin merkezinizden firarma meydan verilmemesi ehem- miyetle tavsiye olunur.,, Sabıkalı sersereilerden.. Halo oğlu. — Şeyh Gani7 Bundı lık ge ml rfndan çıkardığı tezkere Unyon Hanında yan şehirlerde acenta aranmaktad MILLIYET CUMARTESİ nızı, Canınızı Siyorta ed “alı Gecikmeyiniz! KR ) MART 1935 Çocuk ve Bayram | Bayram bana bolluğu, genliği hatırla. tar. Bayram denince gi çeşit çeşit yemekler, şel ümün önünde ysal yönünü de görmek tarafı ise adam akellı sr ntiyor... Öyle ya yüzlerce, binlerce çırıl Çıplak ve kimsesiz çocuğun giydirilmesi, doyurulması ve okutulması — durürken parayı şekere, otomobillere, yeni tuva - İetlere, tebrik telsizlerine vermek hayli saygısızlıktır. Her şeyi zamanında yap- malı, Bu günün mühim işi | çocuklara bakmaktır. Gezerken biraz sağa sola ba- kılırsa ve ara sıra kenar mahalleler yok- lanırsa ulusça yapılacak en büyük işler- den biri aç, cılız ve kara bahtlı çocuklar rın bakılması göze çarpar, Bu ulusal işte göz yummak Türkün kârı değildir. Ku- rumu bir bütün olarak onayladığımıza göre, kurumda tek bir kimsenin aç kal- sı İşi vücuttaki tek bir acıya benzer. Çocuk. Esirgeme kurumu bu çok ye- iinde düşünceyi şu sözlerle ne kadar iyi anlatmıştır: “Kimsesiz yurt çocukları için bayram- larda Cocuk Esirgeme Kurumu'na para- <a yardım yapan kimseler (O bütün dostlarına bayram tebrikleri yapmış ve dost'arınm ziyaretini kabul etmiş adde- e duyguyu bir tarafa kor da aklı | nizi ve bilgimizi kullanırsak, Çocuk E- eme Kurumunun bu pek yerinde di- onaylamamak çok güçtür. Türk in prensiplerinden bi ür; düşüncede, yürü de bü - e, doy- makta ve doymamakta, giyinmekte ve okumakta ve okumamak- eyde, her adımda bütün- Birliğin ve bütünlüğün ve kurumda yüleseliş hız Hilmi Malik EVREN “kunut TEPEBAŞI ŞehirTiyatsasy o ŞEHİR HM İli ei Saat 20 de MUFETTİŞ Fransız Tiyatrosunda BU AKŞAM 5 perde komedi Saat 20 de Yazan N. Gogol 1607 UÇ SAAT 3 perde “Yazan ; Ekrem Reşit. Besteli- yen: Cemal Reşit, Hik ve birlik... olduğu yerde ahır, .. 1784 “allliyef Asrın umdesi “MİLLİYET” tir. le e şe ABONE ÜCRETLERİ : Türkiye için Hariş için LK. LK 3 aylı i Göz, 7 12 4 — een erp N | Öz dilimizle | zorümuzuu er.yızl onun için en uygün şu 0- izi ateşe &- imselerden nan vermi- Tarihe sorulsa, neler anla- adami Kurtar günümüzd; savaşı muz oldu. göze aldığı Elbirliği edeceğimize söz ver- diğimiz uluslardan bizi ayırmak için, önümüze milyonlar serdiler. Başımızı çevirip bakmadık. Yeni diğimiz vakit te ağzımızı açıp sız- lanmağı, küçüklük saydık. Sözümüze güvenenler, aldanma- deklarım gördüler. . Türk hiç bir çağında oyun bozanlık etmedi. Güç sine; her vakit için, yardımcı oldu. Bilmeyen bilsin ki, bizim sözü- müz ağızdan çıkar. Söz verdiğimiz üi yerine getirmek için kendimizi ortaya atmaktan çekin- düşkünlere in eridir. Karşısı. dakiler, kancıklık etmedikçe ver- diği sözü geri almaz. Salâhaddin GÜNGÖR I Dr. Hafız Cemal İ Dahiliye mütehassıs" Cumadan başka günlerde (230 dan 6 ya) Divanyolu No. 118. Muayenehane ve ev telefonu: 22398, Kışlık telefonu 22519. 811 Devredilecek ihtira beratı (Mütehayvil adisei şahsiyeli dür - bünler) hakkındaki ihtira için İktısat Vekâleti 5. U. Mi. istihsal edilmiş 0- lan 8Mart 1933 tarih ve 1612 nüma- ralı ihtira beratının ihtiva ettiği hukuk bu kere başkasına devir veyahut ica- ra verileceği teklif edilmekte olmak- la bu hususta fazla malümat ödin - mek isteyen zevattfi Gala! Han 5 inci kat 1-4 #ümaralara müra- caat eylemleri İlân olunur. 1 B saat kadar İstanbul lülerin yardakçılığını gütmedi. Ter. | ke bir soyadı bulmak gerek | Hi d Buşünkü çrogramM ISTANBUL: b İnkılâp dersi: Universiteli, . Genel yazızanı Recep PEŞ melik Bayan Azkde, İÖ Ronicetti » pi yi Spor Eşref Şefik 20 A, 13 m 18: Konfera. ISKOVA, Şarkılar. 18 Dans mütikisi, 545 Kır. BUDAPEŞTE, SÖZ Ğİ 1845: Budapeşte ko Haberler, 20:45: Piya eserlerinden koni Bixberler. 2330: Dans, Yarınki projram ISTANBUL deresinde, 21 haberler. 21,30: DOKTOR Özel Rusçuklu Hakkı karşısında Sahne sokağında 3 mu” alı apartamanda 1 merrnra. di TANGOLİTA ( Savo: Otelinde Balo) OSNA SEVD filminde ALARI YENİ BİR DİYAR... 3 BOSNA - ERSEK'in tabii dekorları arasında bir âşk macer# | Türfçe. Sözlü ve Şarkılı Bu âkrarı IÜRK sinemasında Mühteşem Bir gala suvaresi: Sinema yıldızları nm kraliçesi, BRİGİTTE HELM JEAN MURAT PRENS V Yerleri i: Mezmi Şahab budur. İşte bu tuhaf. — lendi kendi kendine. Sonra hiddetle homurdandı: > Peki ama. bu,kaymakam ola- cak herif okumadı mı bunu? - Jandarma bu homurtuyu işitmiş. ti. Köpüren cezveyi mangaldan al alaylı bir kahkaha fırlat. diye söy- — Tamam. buldun adamını!.. A o temi bile atamaz. Kay- makam olmasına ne bak; YAĞ nm adamıdır. Year , Kahveyi içmişti ama, nasıl içti- ğini bir ona sorunuz. , Elleri titreye titreye fincanı ma- saya bırakınca, kaymakamlık oda. sında bunalır gibi oldu. Hemen dı- $arı fırladı. Kişneye Ap Ağ kovalayan aygırların ve kısrakların arasından geçti, yü- rüdü, yürüdü, ileride bir hendeğin kenarma çöktü... Evet buna otur- mak değil çökmek derlerdi... Bey- ni allak bullaktı, (Kafası "zonk! zonk!,, vuruyordu. : — Al sana yeni bir belâ! Her halde karakolların birinde bir yan- lışlek oldu. Sakın “Gövenk, teki heybetlü çavuş hazretlerinin başı altından çıkmış olmasın bu iş.. Jan darma, onun için okuması yazma- sı yoktur demişti. Eğer yarın biri | çıkarda “sen bunu mahsus yaptın? maksadın hapishaneden kurtulmak tı; bir dalavere ile “B... ye gittin, oradan da müsait bir fırsat bulup cızlamı çekecektin!,, derse ne di- yeceğim?,, Hay (Allah cezasını versin! Nedir bu benim çektiğim... Ne lânetli adammışım.. Şakaklarını sıkarak başını önü- ne eğdi ; — Fena... fena!.. — diye söy- lendi — Güneş yavaş yavaş sırtını ısıtma- ğa başlamıştı. O zaman iki adım ötede bir ağacın gölgesine doğru sürünmek istedi. Gözüne büyücek Mm — Gazete. bir gazetenin par- gaski. Ve birden yüzü güldü: — Fakat. bu bizim “Hakikat... tipi. Bir tarafına kahve dökülmüş, bir tarafı çamura bulanmıştı. Sanki kurumuş kelebeğin kanadını tutu- yormuş da”dağılmasından korku- yormuş gibi bir ucunu iki parmağı arasına aldı, çekti, kucağına koy- du: — Üçüncü ve dördüncü sayfalar. Tarih de pek eski değil, bir buçuk aylık bir nüsha.. Fakat ilânlar am- ma çoğalmış ha.. Vay... hikâyede mi koymağa başlamışlar... B.R. Acaba kimin bu imza.. B« Re- cep mi Baki Raşit mi nedir? Tu- haf, hiç te muharrir ismi olmağa lâyık B li bir isim hatırlayamıyo- rum. Taylar uzakta köstek zincirlerini şıkırdatarak koşuşuyorlardı: — Şngır.. şıngırr. —Şırrrak! Şark. şark:.. i — Hele şu hikâyeyi bir okuyalım | el : İ Esine bir gazete geçmiş olması derdini ona unulturuvermişti. Göz- i sütünlardan birine dikti dik- KA er dı katle niye SeN — Şark! Şarkı şark. ark.. şurrk.. şark. Hikâye çok alımlı başlıyordu. Ve eğlenceli bir şeydi galiba... ki gülümsedi. — Şark! Şark! Zincir sesleri çok yakından ge liyordu şimdi... — Ulan! Bu yaban (ovasında nal altında gevelemiyelim... — Şark! Şark.. Şurrk! Bir zıplayışta ayağa kaltı ve et- rafına ürkerek bakındı. Fakat bu ürkeflenin yerinde derhal bir hayret | belirdi. Bu şangırtı bir taydan, bir kısraktan değil genç bir kızdan çı- kıyordü. Genç bir kızdan... kızın sağ ayağına ge- ir takım maden parçala- Ve bu genç kiz, dizlerinden bir karış ağağıya sarkan, bilek kalınlı- ğıfida kümral bir saç örgüsüne, i- ki bir halata asılır gibi sarıl- ki başı önüme eği vagok İsiz bir âşk ve heyecan filminde URONZEPF'in wvelden tem in İ nayaklarına, bir koltuğund ESRA Tel: 40690 sil Elele birer marllğr. tak on adım Stseine kadaf mıştı. O zaman hayreti bir Köye fazlalaştı. Çünkü fevkalâde de cek derecede güzel olan PU yet kızın koltuğunda bir başka * gap gazetesi ve kara kaplı bir d€*” görmüştü. i 2 Şark! urek. şark, MİŞ Yalnayaktı. Sağ ayağın" ka" kemiği üstünde ikişer par“ he lınlığında dört tane kocamt yi” zik vardı, Bunlar her halâ Başk” dan yapılmış olacaklardı gi? hangi maden bu sesi verebi pap” Yollarda gelirken bin bi le sine tesadüf ettiği köy #”“Fakff ve kızları gibi giyinmit. pe hem giydiğini yakıştırma #i, üstündeki kumaşlar pek İlini lerdi. Köylü genç giyimi il tilize,, etmişti sanki... j Bir, kızın parmaklar! kemal Bi ile kitaba baktı, Sonra cin8 Eylen. raca görmüşte va eği p mayayım,, diye . kaçır yayı 1 ürkekliğile ağacın arkasın*” ri di ei