“MİLLİYET'in Tefrikası: 35 Kondon'un bacakları titriyor ve birbirine çarpıyordu, çünkü öldüğünü zannettiği Dal ayakta idi Hülâsa | Uğantoma - Hirsiz namile ! Jan Marten Dal hususi yet garip bir hırsızlık ştır. Çalınan şı dam Koverlihin yeşil elmasıdır. Brina isminde bir genç kız aşırmıştır. Maksadı şudur : Çünkü bu yeşil el- Barinjer isminde bir adamın diği gece bunun üstünde idi Ve elmasın bir parçası da cinayetin ol- duğu yerde bulunmuştu. Brina bu mü- cevheri tekrar elde ederek kendisini kurtarmak istiyordu. Halbuki mücev- her tekrar ortadan esrarengiz bir ye kilde kaybolmuştur. Bunu acaba ev sa- hibi Koverlik mm. Fakat neden bu adam böyle bir hırsızlığı yapacak tr? İşte Dal, şimdi genç kıza bir yar dım olmak üzere Koverlihin arkasını takip etmiş ve onun dabir gece Cimi Barinjer'in katledildiği dairede ayrı ş€- kilde vurulduğunu görmüştür. Bir sürü maceralardan sonra yeşil mücevheri bulmuş bunu genç kıza tes- Bm etmişi Şimdi katili bulmak Beranjerin masasına geçmiş, ve orada müthiş bir hadise ile karşılanmıştır. maruf ©- baloda ga- Parmaklarının titremesi ve yüzü sün takallüsu ne kadar heyecanda olduğunu gösteriyordu. Böylelikle büyük harflerle yazılmış olan sa ve #'lerde duraklayarak bütün mektu- bu okudu. Sonra biraz soğuk kan- lığını toplamak için durdu. Her hareketi çok endişede olduğunu gösteriyordu. o Son bir kere daha çevirdi ve rahat bir nefes aldı. A- ğır kapı açılıyordu. Gülmeğe ve ne- fos nefese kasanm içine bakmağa başladı. Yüzünde bir zafer ifadesi belirdi. Teneffüs yavaş yavaş inti- zamını buluyordu. Fakat ayağa kalktığı zaman sarhoş bir adam gi- bi sendeliyordu. Mektubu kasanın üzerine koydu. Arkaya dönmek için bir has bulundu. Fakat hafif bir itti, Titredi. Yerde yatan vücude ir göz attı, Rovelveri yerden kap- tü. Dğr dür Ba İşt valla Onu korkutan gürültü kırık pence- reden içeri giren rüzgârın sesi idi. Adan rovelveri gene yere koydu sonra kalktı yanındaki odaya gitti. Bina: sonra elinde büyücek bir se- yahat çantası ile döndü, Çantayı yere koydu, içine kasanın muhtevi- yatılı boşaltmağa başladı. Lâmba- nın zayıf ışığında parlak mücev- herler ışıldayordu. Çok geçmeden çanta yarı yarıya doldu. Adarım elleri makine süratile ve hararetle işliyordu. Alaylı ve sakin bir ses: — Biraz dinleniniz Kondon! bi. raz dinleniniz dostum! di . Adam yerinden fırladı. Ağzın- dan acı bir çığlık çıktı. Sonra ye- rinde döndü, kaldı. Birkaç dakika evvel yerde upuzun ölü gibi yatan Dal elindeki mendille yüzündeki kırmızı lekeleri silerek ona doğru ilerliyordu. Şikâyet eden bir sesle: — Yüzüme niçin camları fırlat- tınız? dedi. Yüzüm gözüm ke: içinde kaldı. Kondonun bacakları titriyor, irine çarpıyordu. Yüzünün kanı şekilmiş, bembeyaz olmuştu. Kor- kudan bir müddet öyle o vaziyette kaldı sonra yavaş yavaş soğuk kan- hılığını toplamağa başladı. Yerde duran rovelveri almak için uzandı. EK çeliğe dokunur dokunmaz, sü- künet buldu, cesaretlendi: — Bayılmış gibi yapıyordunuz... dedi. Nerede iseniz orada durumuz. Eğer bir adm daha.. — Evet bir adım, bir el silâba malolur, değil mi? Karşı evdeki zavallıya ne yaptı. nız? Öldürdüğünüzü tahmin edi- yorum. — Onun mukadderatı ile o kadar alâkadar olmayınız. Merhametin zi kendinize saklayınız, kendi ha- İinize acıyınız. — Fakat o adamın ne olduğunu Merak ediyorum. Ona da bir kur. gan mu sıktınız ? -— Yalnız bir el silâh sesi işitti- niz. Bu da sizin içindi. Siz bu ka- dar alâkalandıran korkak herif da- ha ben odaya girer girmez yere yu-| varlandı. Kalb hastalığı var.. | — Çok can sıkıcı şey.. Vah za- vallı adamcağız. Biraz durum, ba ma kurşunu sıkmadan bir doktor çağırmama müsaade edin bari. Ge. gen gün Koverlih için çağırdığım | doktoru çağırırım. Sert adımlarla yazıhaneye doğ | dönmemiştir. Belki bu, Miminin Durun?.. diye gürledi. Bunu yap- mıyacaksınız... Dal acele etmeden defterin say- falarını çevirmeğe devam ederek: O kadar bağırmayınız Kon- don. dedi. Gürültüden hiç hoşlan- mam, Ab. .işte. . Ahizeyi kaldırdı ve numarayı çevirdi. E Canhıraş bir feryadla Kondon ileri atıldı ve silâhı ile tehdid ede- rek: — Budala herif dur. Dur, yok- an sıkıcı bir çocuğu İ- hal gelebilir misiniz doktor? Ba- renjerin oturduğu binanın karşısın daki evde bir hasta var. Kalb krizi geçiriyor... Teşekkür ederim dok- tor, Abizeyi hiç titremeyen elile ye- rine taktı. Soğuk kanlılığı Kondo- nu felce uğratmışa benziyordu. A- dam ne konuşabiliyor, ne yerinden rulJanabiliyordı,.. Dalın bakış-| ları ona muvazenesini kaybetti yordr... Dal; - Doktorun vaktinde yetişeceği- ni ümid ederim. diye mırıldandı. | Bu akşam hattı hareketinizi değiş- | tirdiniz Kondon. Bu sefer, ilk iki se ferkinden bambaşka bir tarzda işe | zrüdahale etmeğe çalıştınız. Kordon dişlerini gıcırdattı ve baştan ayağa kadar titredi: — Doktoru çağırdınız, dedi. E- ğer böyle devam edecek olursanız, isterseniz şimdiden cenaze merasi- minizt s#marlayın. — Hiç te fena bir fikir değil. Ta- | bii, beni öldürmek mecburiyetinde siniz. Bu akşamki olanlardan sonra kendi / selâmetiniz için bu e meme ARA çi bu burada imi Mektubu o Kondonun koyduğu e aldı. Tetkik etmeğe başla» ir: — Çok sade bir uslâb, dedi. Fa- kat ne dokunaklı. Mimi herhalde bir sanatkâr imiş. Bu çiçekleri mu- hakkak kâğıdın etrafına o yapmış- tır. Kondon; , — Faraziyelerinize #evam edi- e alay etti : — Mişelin bu basit mektubu içi, bu kadar zahmete girmek Mimi Bin nereden aklna O geldi acaba? Mişel uzun bir seyahatten bahsediyor. Belki bir daha geri | ondan aldığı son mektubdur. Onun için etrafını çiçeklerle süslemiş. Ne acıklı bir hikâye.. Eğer müsa- ade ederesniz bunu hatıra olarak saklayacağım. — Maatteessüf müsaade ede, yeceğim. Ve Konden tehditkâr bir tavır- la rovelveri Dalın üzerine di Dal: — Müsaade etmediğinize ben de çok müteessifim. Fakat ne ya- payım müsaadenizden vazgeçmek mecburiyetindeyim, Mektub Dalın cebine girmişti bile. — Ay... bu da ne?.. Kondonu geri itti.. Ve kasaya ğru ilerledi; — Bir seyahat çantası. Içinde- de... vay canına! , Sanki gözlerine inanamıyormuş gibi, Çantanın içindekilerine bakı- yordu. Eline bir tanesini aldı,onu bıraktı, bir başkasmı aldı. Ahenk- siz bir sesle: İ — İnciler... dedi. Ben ömrümde böyle güzel inci görmedim. Hay Allah cezasını versin, fakat bunlar | Madam Hanoverin incileri. Bundan bir, iki ay evvel ortadan kaybol. muşlardı. Mahfazalarının içinde de Fantoma - Hırsızın kartı bulun- muştu. Gözlerini bütün yüzü kin i İ €den Kondona dila, Pi | O: — Bunlara dikkatle bakınız, Dal bu manzarayı takdirle seyrediniz. Bunu bir daha bulamazsınız. Birkaç dakika sonra ölmüş olacak- siniz. i Dalın eli Hireyerek tekrar çanta- nın içine daldı. Aydınlıkta bir gerdanlık parladı. (Bitmedi) İ ları mucip oldu. 2: vur olacaklarını zannediyorlardı. MİLLİYET CUMA 1 'W87T 1935 Inkilâb kürsüsünde Lâyik 'lürkiyede vicdan- lara tahakküm edilemez (Ba sahifede) la evlenmeyi iştir. Yani birinci kadın sağ iken kocası bir ikincisini a- lamaz Bu mesele otrafmda ben de hayli düşündüm. Şeriat hukuku ile alâkadar olan bu meseleyi tetkik ettim. Şeriat huküku milli bir mües: değildir. | Türk milli hukukunda bu bususta bir müşabihet var mıdır, yok mudur, diye kendi kendime tetkikatta © bulundum. | Böyle bir ize Türk hukuk tarihinde te- | sadüf etmedim. Bunun esaslarmı © temamile milli Arap hukuku tarihinde © bulabiliriz. Hattâ aksine bir kayda rastladım. Ta- | ihte adı (Melikşahı o Selçuki) günün | de Abbas halifeden bir mektup a- hıyor. Bunda Selçuklu Melikşahtan kı- rını istiyor. O şu cevabı veriyor: — Kızı halifeye verebilirim. Arap- larda âdet var, dörde kadar kadın top- luyorlar. Bu şart dabilinde ben kızımı halileye veremem, diyor. eye haber gönderiliyor ve şu şart tale, Başka kadınla evlenmemek... n xürk am'anelerinde Vürk gö- reneklerinde birden fazla kadınları bir arasa cemetmek yok. Demek oluyor ki den fazla kadın Türk üdetinde ah - lâka uygun telâkki edilmemektedir. Din meselesi u medenisi hazırlanır - | Türk len ken bu din seselesi hayli münakaşa - 6 ıncı o maddenin son fıkrasında şöyle bir hüküm vardır. Reşit dinini intihapta serbesttir. ll inci maddeye göre, rüşt 18 inci yaşımın ikmali ile başlar. Evlenme kişi- Yi reşit kılar. 18 yaşını vatandaş dinini intibapta bürdür. müslüman, ister yahudi, ister hiristiyan olsun, Maamafih çocuk reşit oluncaya ka- | dar dini terbiyesini ana ve babasından alır. Bunlar hangi dinde hangi terbiye | verirlerse onu tutar. İşte bu prensipler etrafında aşağı yukarı 12 asır devam eden bir rejimin İslâm rejiminin & tamamen zıttı olan prensipler etrafında fikir cereyanları oldu. Bu cereyanların başında rahmet- li Musa Köz hoca şer'iye vekili bu - hanuyordu. Adliye encümeninde aza İ- di. (Reşit dinini imtihapin © hürdür) bilrasının çizilmesi ve bunun yerinde Müslüman başka bir din intibabında hür değildir kaydının — ilâvesini iste. | di. doldurup 19 na basan İster Başbakan general lnömünün de ha-| bulunduğu sarünsenin DU celsesin - e rahmetli hocan teklifi reddedildi. Bumun cevabını ve: evel na için bumu İzabdl etmeli İdi derek lüzmeder, O vakit bu teklife cevap ver- mek istiyenler diyorlardı ki: 1 — Reşit dinini intihapta hür bıra- kılın Müslüman Türklerin hemen gâ- Bunlar Türkün seciyesinden bu ka- dar gâfil idiler, Diğer hir kısım da böyle © madde kabul edilirse bunün memlekette taas- subu tahrik edeceğini, her şeyin allak bullak olacağını zannediyorlar ve iht ilin tamamlanmıyacağını söylüyorlar dı, Bunların başında Ali Cenani bulu. muyordu. İ Türk Müslüman dinini | seçmede | hürdür dememeli. O kaydı ilga etmeli. başka bir şey dememelidir. Fransız ka. | nunu medenisinde de ve Almanda da öyledir. Kanunu medeninin sakit ol - ması memnuiyeti istilzam etmez. Ne ölür ne olmaz, okunmasın diye böy-|- le istiyorlardı. Merhum diyordu — Şu kaydı çıkaralım. O dedi ki: — Bu memlekette yapmalı, Fakat söylememeli, İş gene yürür... Tabi firi kabul edilmedi. Bu fikir kabul © edilemezdi. Çünkü bu fikrin istihdaf ettiği şey dürüstlük” ten çıkmak ve memleketi aldatmak de- mekti, Bir ihtilâl için en tehlikeli ha - reketlerden birisi de samimiyet ve dü- rüstlükten ayrılıktır. Insan kimseyi al- tamaz. i kör ve versem zannetmek kendisinin kör ve sersem olduğunu gös- terir, Yeter ki Teşidin bunu istilzam ettikten sonra korkacak bir şey yoktur. Bunu istiyenler samimi idiler. Ve Türk milletinin menfaati | buradadır diyorlardı. Musa Közim hoca bundan başka ev- lenme bahsinde de bir fıkra konmasını istiyordu. Müslüman Türk baylar ve bayanlar müslüman olmıyanlarla evlen- melerinin batıl olacağına dair fıkra is tiyordu. Bunun esbabı mucibesi de 2 esasta idi: İ Çünkü her iki bakımda nu gösterirdi. Vicdan, işlerinde ta 1 — Müslüman bayın veya bayanın müslüman olmıyanla evlenmesi şeriata melena ahalifti. 2 — Eğer böyle bir kayıt konmazsa Türk baylarla bayanlar hemen müslü- nlarla Hoca encümende bir reyle kaldı esbabı muci- evlenecekti be malül idi, sakat idi. Türk ve Müslüman © bayanlar ve baylar için kayıt koyunca diğer kayıt - lar da Jzumdı. Yahudi buyınların da müslüman erkeklerle evlenmemesi... Ho- detti. Müslüman erkek y iyan alabilir, dedi Bir noktayi daha işsretlemek isti - yorum. Bamlar bir kanunu medeni me- selesi teşkil etmez. Bunlar, bir sile ve ocak terbiyesidir. Aileye ait bir terbiyeyi 20 inci a- tr omuzlarına yüklenemez. o Bunlar olmazsa korkacak bir şey yoktur. O günkü ceveyanları ve esbabı mu- cibeleri tesbitten sonra esas meseleye geçelim, Bayanlar, Baylar, Reşit dinini imtihapta hür olmalıy- dı ve oldu. Vicdan hürriyeti O muasır prensiplerin başında gelir. Bizim teşkilatı eansiyemizde vicdan hürdür. Başka milletlerin kanunu esa - #iernde de öyledir. Muasır milletin kabul © ettiği esas vicdanların serbestisi ve hürriyetidir. Bunu Atatürk ağzından ilân etmiş ti. Teşkilâtı esasiyeye de dokunmuştu. Aksine hareket edemezdi. Prensipler ilân © hareket intilâlin & halde aksine yri samimi olduğu - ak- küme imkân yoktur. Vardır zanneden. ler yalnız kendilerini aldattılar, Vic - danlara tahakküm edilemez ve edile - medi. Edilemiyecektir de... Vicdanlara yiinez bir şey bâkim 0 labilir, Sevgi, ve inanç. Bu olamadıktan sonra ne kanunlar, ne zalimlerin tep - ları onları yapmağa, kâfi gelmez . Bütün kaleler alinır. Yalnız bir ka- İe maddi kuvvetle almamaz. O da vicdandır. İnsanlığın din tarihi Hiristiyanlığın başında Roma ken - Roma imparator imha için ber şeyi Yaptı. Her zulmü yaptı. Günün birin. de Roma imparatoru vicdanların önün- de kaldı. Neron... Hiristiyanları tehdit için Romada yangın çikardı. Büyük bir zi- yafette biristiyanları yakarken © yemek yedi. ie oldu? Günün birinde Neron ken. i öldü ları arslanlara parçalattılar. Bayrakta - Pı yahudi hahamları çrmiha gerdi. Ne olda? Adam şarmıba gerilirken hahamla- rn yüzüne bağırdı: — Kanantimden dönmüyorüm, de yö Gunün birinde zalimler teslim ol Biraz da İslâm tarihine geçelim: İslâmiyetin başlangıcında Peygam - ber Muhammedin maruz kalmadığı zu- Tüm kalmadı. Taşlandı. Takip edildi. Baygın bir halde düştü. Suyu get diler. Fakat Müslüman olmadığı için suyunu içmedi. Islamda bir Hüdeybiye müsalâhası vardı. Peygamber Muhammet Kureyşi- lerle yaptı. Bu maddeye göre, Kureyşi- lerden İslâm tarafına geçen tekrar Ku. reygiye inde edil Bu sırada Ku- reyiş eşrafından birinin oğlu islâm ol duğundan hapisanede idi, Hapisaneden bilekleri ve ayakları zincirli Peygam - berin karşısına çıktı. Tesadüfen onun babası Peygamberle müsaliha yapıyor. muş. Dedi ki: — Bu ıztırabı vicdan serbestisinden dolayı çekiyorum. Beni kabul et dedi. Fakat geriye © gönderildi. Bu defa Mekkeden bir adam gaber kabul edemem, dedi. Mekkeden iki zabıta memuru geldi. Adamı aldılar. Geriye götürdüler adam memurlardan birisinin kılsemi alıyor, onları öldürüp geliyor. Peygamber gene kabul etmiyor. O da Taife gidiyor. Mekkede bulunan Ebucüneyit bunu haber alıyor, kaçıp Taif yolunda bulu- nan bu adama iltihak ediyor. Bunlar yavaş yavaş çoğalıyorlar. Kureyişlerin yollarmı kesiyorlar. Nihayet mukave - İe imzalanıyor. Nihayet Peygamber bir mektup ya- zıyor ve geliniz diyor. Bu meltup var. dığı zaman ne yazık ki ba adamcağız hasta imiş ölüvermiş. Geride kalan bir kaç bin'adam Pey- gambere geliyor . İşte bu vicdana tahakküm edilemi- yeceğini gösteren en büyük hâdisedir. Vicdanlara yapılan tahakküm sonunda Reşit dinini intihapta hür oldu. Zira lâyik Türk cumhuriyetinin baş- la gelen prensibi bu idi. Bu prensibi benimsemiş ihtilâl Musa Kâzım Hoca- nm sözünü dinliyemezdi. Zira Türk milletinin © yükselmesi bakımından bumu yapamazdı. Lüyik devlet mefhumu Türk milli tarihine yabanc müessese döğildir. Belçikal: profesör Neys (Hukuku düvel) adi kitabının birinci cildi mu. keddemesinde diyor ki Bunun menşei Turandır. Türk devletleri tamamen lâyiket Eski di- Tenvirat ve muharrik kuvvet Tesisatını veresiye yapar. Mağlâp oldu. ilk hiristiyan. | duha kaçtı. Pey. | İ vermek tilândir. V. uz yel bizim tarihi. mize yabancı ve aykırı değildir. Bu yol ayni zamanda bugürikü me- deniyetin yürüdüğü yoldur. Kanunu medeni kabul edildikten sonra teşkilâi esatiyemizde bazı tadi- lat yapmak röecburiyeti hasıl oldu. Teşkilin esasiyede tadiller Teşkilâtı esasiyemizde (devletimizin islamdır) deniliyordu . İkinci tadil (ahkâmı şer'iyenin ten- kidine Büyük Millet Meclisi memur. dur) bu daha manasız bir şeydi. Üçüncü kayıt (dini yeminin) oldu, Devletin du, Bu doğru bir şey değildi. reşit dinini seçmekte hütdür duk. Biliyoruz ki dinler insanlara takım vecibeler tarheder Bunları farizula maddi şahı ar tekabbül eder. Devlet maddi bir şahıs değil, bükmi bir şahsiyettir. Maddi bir insan gibi by müzayikaları devlet ya - pamaz. Alinin dini dini islâmdır, der sek anlarız Ali oruç tutar, namaz kılar, verir, bunları yapar . Fakat bir devlet olur mu ki dini islâm olsun, hacılık yapsın, hacce git - sin... Bir Bay devlet var mıdır ki, kol. larını sıvasın, namaz kılsın... Yahut Bay devet oruç tutmadı diye hapisaneye ve dini dini dini islâm deniliyor. Çünkü diyor. bir zekât nu demek manasız bir şeydi. Bun. dan maksat devlet dini m huni « sidir. Denilirse bu açık osmahdır. Yoksa din bir vicdan işidir. Devle- tin hân e intiyacı yoktur. İlk insanlar putlara taptılar. Kendi yaptıkları putlarda her kuvveti buldu - İar. Günün birinde Musa, isa, Muhari- met gibi aklı cren insanlar çıkınca put- ta kuvvet yoktur diye kırdılar islâm da devletin dini olamaz. Bir şirketin din: olabilir mi? Bunun için ta- dil edildi. Lüyikiğe 'de muhalifi Büyük millet Mectisi ahkâmı şer'i- yenin tenkidine memurdur deniyordu. Ahiâms şer'iye or ç tutmak, zekât mebuslar elle - rinde bastonla oruç tutanları mı ara - yacaklarıı? Yoksa oruç tutmayana de- yak mı atılacak idi? Artık millet sefer. . Herkes birbirimi jurnal etmek ile meşgul olacak. Benim çocukluğumda İzmirde mü- Yüzün kulakaz Ali ağa vardı. Elinde kırbaç ramazan günleri o sokak sokak dolaşır. Kimi namazda görmezse hemen dayak atardı. Herkes te cami kaçar. &, Fakat Kuşadan kazasında bir kile metre ileriye gitmek imkân: yoktu. Zira eşkiya dolu idi. Esasen Ali Ağa da çıkamazdı ya... Dini yeminler tayyedildi. Namus ü- zerine yemin kili görüldü. Alman kanunu esasisinde böyle de- ğildir. İstiyen lâyik, istiyen d min ederdi. Bn bir sistemdir. Fakat sis. tem birdir şöyle ve böyle olamaz. Layik devlet Tadillerden sonra iki weelin osun - bini vermek İisaradir. 1 — Lâyik devlet nedir? 2 — Lâyik devlet sistemini kabul et- mek zaruri mi idi? Lâyik devlet ne dinsizlik, ne de din- Güiktir. Dini devlet işlerine karıştır - mamaktır. Onu vicdan işi olarak bırakmaktır. Lâyik devlet vicdanlara hürmet etmek, vicdanları taarruzdan masun kılmak. bir. Bu bir zaruret mi idi? Bu bir zavu vet idi. İki bakımdan zaruret idi. Türk devleti tarihi bakımından ve muasır ba- kımdan. Biz bütün dünyanın zıddına hareket edemezdik. 20 inci asırdaki milletler bu asrın prensiplerini bilâkaydüşart ka - bul etmeğe mecburdur. Herkes böyle gider ben başka tür- lü yaparım olmaz. Camiadan ayrılın - muz. Basit bir misal vereyi Medeni devletler seri ateş silâhları almışlar, Bon çakmaklı tüfeklerle harp ederim. Nasıl varit olmazsa bu iş için de böyledir. Dinin devlet işine karışması garp Türk devletlerinin başlıca inhitatma s€- bep olmuştur. Din devlet işlerine kar- şınca derhal reiskârdakilerin elinde bir tahakküm aleti oluyor. Din böyle mi emrediyor? O başka, Tatbikatta böyle olmuyor. Onun €- linde bir zulüm vasıtası oluyor. Dinler vicdanların terbiyesi için neşredildi - Ter. Osmanlı halifelerine bakmız. Hilâ- fet Osmanlılara geçtikten sonra belli başlı zalim oldular. İstedikleri fotvaları aldılar. İşte bain Vahdettin... Bu memleketin kurtarılması için ka- dın erkek ayağa kalktığı zeman bein Vahdettin Dürrüzade denilen şeyhis - limına Yunan ordusuna silâh kullanı - lamaz, Diye fetva çıkarttı. Bunlar birer hikâye değil, vesikaları duran hakikat- tir. Bu facinlardan — biri de Türklere 4 — 5 milyona imal olmuştur. Şah Ismail bir tarafta, Yavuz bir tarafta... Ne o şiliğe yanaşıyor, ne de öteki güliğe, Yalnız bizde mi? Senbartelmi ge - celerine bakınız..Protestan ve Katolik birbirini yedi. 16 ıncı Lüi başını kay- bedinceye kadar bağırdı — Ben yalnız Allaha hesap veri - rim, dedi. Orada verilecek hesap Dünya işinin hesabı dünyada görülür. Başka yere kalırsa © alacak alınmaz... Lâyik devlet, dini bir satır ve Allah mefhumunu da bir mezbaha, bir sal - hane olmaktan kurtardı. “Bayanlar, Baylar, Muarızlar endişeleri o hakkındaki poktai mazarını da söyliyeyim. Başlarında Musa Küzin Hoca oldu- ğu halde israr ettikleri nokta gu ik Müslüman dinde seçmekte değildi. hür değildi. Başka dine geçemezdi. Ne için? Resit dinini © secmekte hür olursa, larına doğru Bay Hitlere de ayni lifleri yapacaktır. hükümetin beş seneden r sürecek bir anlağms teklif edeceğini zannetmetkedir. BU anlaşmada pek tabii olarak, şu veY# bu şekilde o'sun, Almanyaya hukuk ve Moskovaya gh gibi görünmektedi Deyli Telgraf gazetesi, In; kümetinin Moskova ziyaretine arif ö iş olduğu ani tereddüdü Ber” yapılmış bir olarak tefsir etmektedir. z İyi haber alan Fransız mahafiline göre, İngiliz hükümeti, Sovyet Rus * yanın Avrupa sulhünu tanzime iştirak hususundaki arzusuna o karşı soğuk takdirde doğrudan ruya bir Fransız - Sovyet andlaşmas” in Sovyet Rusya tarafın n tazyilin ili misli artacağ! fikrindedir. R Evvelâ ticari ve mali meseleleri” halli isteniyor , LONDRA, 28 (A.A.) — Dış işleri bakanınm Moskovaya seyahat pro ” jesi, Avam kamarasında bazı BW kavemetlerle karşılanmaktadır. SS8 cenah muhafazakârları o Sovyetleri€ berhangi bir diplomasi müzakereleri" ilmeden evel iki hülrümet #rx muallakta olan ticari ve hallini / istemektedirler. Pazartesi günü muhafazakâr mebus” lardan Vilyam Davisos, Sir Simon 9 dinde bu yolda teşebbüste bulunacak” tr. cemile Görüşmeler PARIS, 28 (A.A.) — Bay Lavak saat 13 de İngiliz sefiri Bay J, Klark” ie Con Saymen şerefine (verdiği. ziyafette hazır bulunmuştur. Daha © vel Bay Laval, Sovyet Rusya büyük elçisi ile görüşmüştür. Bu görüşmesi mevzuunun 3 şubat tarihli Fransi? * liz tebliği Şark misakına ait kısmı olduğ tahvin ediliyor. Bay Laval ve Sir Con Saymen' İngiliz Hariciye nazırının 6 şubatta t€* bit edildiği zannoluman Berlin seya “ hatinden evvel bahse mevzu olan m seleleri derin bir suretle tetkik ede * cekleri tahmin ediliyor, İtalyanların çete Harbine gireceği Zannedilmiyor Başı 1 inci sahifede) — Grükiye bakılırsa italya, He beşlerin gözlerini dağlamak için bi kolordunun müessir manzarasını ha” zırladaktan sonra Habeşistanla doğ rudan doğruya görüşmelere girit hususunda vakit kazanmak istemek ” Böylece, İtalya, belki de istedi” minattan başka,Habeşistandan © mumi mahiyette siyasal ve ekonomik imtiyazlar koparacağını ümit etmek - Italya - Habeş ihtilâfının almış ol duğu vaziyet karşısında Londra bi” sızlık duymaktadır. Bay Mass? in pahalıya mal olacak bir 6019 harbine girişmiyeceği Fakat şimdiye kadar yapmış olduğ” hazırlıkların da muallâktaki leri istediği şekilde halletmesine MÜ” saade edeceği muhakkaktır. İtalyanlar tazminat talebini mul£ dil buluyorlar ROMA, 2 8(A.A.) — Iyi haber * lan mahafilde, Habeşistanın, sullü liğini filiyat ile isbat etmesi ” zarının sözleri, H” kadar defalerin * fade ettiği şeylerin tekrarından ibA. | Tettir; Ancak, hâdisat bu sözlerin #X | isbat eylemiş olduğundan, Hal” | iyat tedbirleri almağa mecbur Ol” | muştur. Ayni mahafil, Italya hükümetini? çok açık hareket etmiş olduğunu” | invizat taleplerinin, vukubulan bâği” selerin vehametine kıyasen pek mü” dil bulunduğunu işaret etmektedir!” | Kabine Başı 1 inci sahifede “yek e Sediği muhakak sedlumi tadır, İ Yeni kabinenin teşekkül tarzı <W fında bir çok tahminler ileri a tedir. Bu gibi tahminleri kaydetme; | ten ise vaziyetin inkişafını beki daha Faydalı gördüm . Başbakan İsmet. İnönü Mecliste ANKARA, 28 (Telefonla) — on beş buçukta toplanan farka İ pu içtimaından evvel o Meclise Sp | İsmet İnönü — başkanlık odasında meral Kâzün Ozalp ile görüşmüş, hara içtima ik grup lantı a hepsi birden hiristiyan idi? Bu öndişeyi bir sandds © i, bir fılçra telâkki edecek? Yani bizler din noktasından b* dar zaaf düytükse kanunu medeni 286 ıncı maddesine © konan ma | kurtaracak idi? 7 o edeni Türkün zeküın, irfanı, ediy kad iğ j kılıcı olmasaydı, islâmiyet kadar gelemezdi. İslâmiyeti bw yaşatmış olan bir millete bu mazdı. Türkler bu kadar 28) Bulgaristandaki müslüman miz bu kadar vaziyet karşısı lümanlıktan çıkmadılar. Kılıç Arslan , Alp Ars runa büyük düşmanları yok ett