w Tombul sinema (artisti Mas €st Amerikada şişmanlık moda- sini ortaya attıktan sonra her yer- de tombulalr görünmeğe başladı. u> West, sevimli ve iznini ian Harv. bi taban zayıf ol- madığmdan Ze sayıflamağa da ib- timali bulunmadığından ber yer - “© şişmanlığı vazediyordu: - “— Şişman olun, tombul olun. Şişmanlamayan kadın imkânı yok Şüzel olmaz. Bir dirhem et, bin em ayıp örter. Güzellik şişman . Zayıf olanlar şişmalıya - Madıkları için zayıflık modasını tamim ediyorlar, İşte Mae West'in bu sözleri çok tuttu. Çünkü kendisi, beğenilen, se- en bir artistti, Ve bilhassa Ame- ia herkes şişmanlamağa özen- Holivutta bir şişman alını baş- « Filhakika Mae West'in istediği Jiğpanlık değil belki topluluk idi. timal yüz kiloyu geçen kadınları © da beğenmezdi. Vücudü biraz top Wa olsun, Kalaçları dolgun dolgun —— kâfi idi. / akat şişmanlığın gözde oldu - ğunu duyan 100 kiloluklar bütün bu sözleri birer hakikat zannetti - — ve hepsi Holivut yolunu tuttu- Ve çok geçmeden sinema şehir- lerinin kahveleri, iskemleye otur - dukları zaman iki taraftan birer ka TIŞ et sarkan genç kadınlarla dol - ağa başladı. Bunlar iş arıyorlar. dı, . Hem aradıkları şey, öyle hoppa filmler, alaylı filmler değildi. On - lar apk Gireta Garbo gibi Marlene Ditrich gibi aşk filmleri çevirmek istiyorlardı. Siz tasavvur edin: Fı- $I gibi bir kadın bir de.ikanlıya â- #ikoluyor: Aman yarabbi rüyada Uyukumuza girse korkudan ödü- müz slâzımdır. İşte şişmanlar böylece dünya - nın her tarafında Holivut sokakla- rmı doldurmuşlardı.. Beklediler, araştırdılar, soruş - turdular.Fakat hiç bir stüdyoda yer nın imkânı yoktu, Ancak ba- Ni filmlerde figüranlık edebilirler- li. Şişmanlar bunu izzeti nefisleri» ne yediremediler, Fakat kendileri» nin de yiyecekleri şeyi yoktu. Ni - hayet tekrar birer bilet parası bu- ie geri dönmeğe mecbur kaldı- ar, Bunlardan yalnız bazıları iş bu- labildi. O da kabarelerde dansöz- lük etmek. Me: karıda resim- gördüğünüz gibi Holivutta bir bare bunların içinde altı tane genç ve güzel(!) kız seçmiş ve :endilerine numara yaptırmağa baş nşr. Bu numaralar çok eğlen - <eli olmuştur, al ik 6 genç kızin top yekün leti yarım tonu çok geçmekte Yani 600 kilodan biraz fazla tut - Şişmanlığın faydaları Şişmanlık ne zaman iyi ne zaman da fenadır? Holivutta bir kabarede dans eden 6 tane yüzer kiloluk kızlardan biri şişmanlığa dair fikirlerini söylüyor | Altı şişman kız dansederken de ia gibi bacakların hareketi seyircileri ço keğlendirmektedir. Bunlardan bir genç kız kendi- sile görüşen bir muharrire demiş- işmanlığı beğenmezler. Fa- kat görüyorsunuz ya pekâlâ şiş - manlık sayesinde ekmeğimi kaza- nıyorum. Eğer bu kadar yağlı ol - masam imkânı yok iş bulamaz - dım, Holiyut sokaklarında bu ka- dar zayıf, kuru kuru kızlar dolaşı- yor. Bunların arasında güzelleri de çok var. Fakat ne yazık ki zaval- lılar sabahtan akşama kadar kah- velerde pineklemek mecburiyetin- dedirler. Peki şişmnlrktan yalnız bu- nun için mi memnunsunuz? Başka sebebi yok mu? — Şişman kimse bir soğuk tan üşümez. Çünleü Yağlı maddeler harareti fazlalaştırır. — Peki terlemez mi? — Evet işte burası feci. Şişman- lığın yegâne kusuru da zaten bu terlemek noktasındadır, İnsan ter- lemese çok iyi olacak... — Peki matmazel, demek yalnız bundan müştekisiniz. ka- bare sahnesinin ön kısımlarında o- turan müşteriler de şikâyetiç görü- nüyorlar. Ve diyorlar ki güya bu- radan ter kokusu fazla hissedili - yormuş !, Bu sual üzerine şişman matmâ- zel demiştir kiz — Bakın şişmanlığın bir fayda» sını daha size göstermiş oluyorum. Eğer siz bunu zayıf bir kıza söyle- miş olaaidiniz derhal kızar, köpü- rürdü. Ve hattâ suratınıza bir to - kat yemeniz bile imkân dahilinde idi. Fakat görüyorsunuz ki bu söz- lerinize ben kızmıyorum, Yalnız şa nu bilin ki zayıf kadınlar mariz ka- dınlardır. Ve bunların terleri da- ba ziyade ağır kokar. Onun için şişman kadınlardan korkmayın. — Peki dansederken zorluk çek miyor musunuz? Tabii ağır bir ba- cağı hareket ettirmek, zayıf bir ba- De hareket ettirmekten daha zor- lar. Fakat unutmayın ki şişman bacağı idare eden şişman ve kuv- vetli bir vücuttur. Hilkat ikisini a rasında bir nisbet temin etmiştir. — Şişmanlığın dans için hiç bir tesiri yok mu dersiniz? — Var, Var ama söyliyemem.. Sonra benimle alay edersiniz... Bu bizim mesleki sırrrmızdır if. şa edemem... — Dansederken, bacak oynatır« ken bacaklarınız biribirine sürtü- mi derileriniz aşınıyor değil mi — Evet tamam buldunuz.. İşte yegâne zahmetimiz burada... ZAYİ — 4497 No. lu şoförlük ehliyet- namemi kaybettim. Yenisini nlacağım- dan hükmü yoktur. Şoför Mehmed. (7350) f YURTTAS ! N Hesabını biliyorsan, yarını düsünüyorsan mutlâka Bankada bir tasarruf hesabın olmalıdır. MUT C. MİLLİYET CUMA 5 İKINCIKANUN 1935 Adliye koridorla- rında hâdiseler (Baş: 1 inci sahifede) yapan Ahmet ile karısı Müyesser arasında açılan boşanma davası - na dün bakılmıştır. Mahkemeden sonra Ahmet burada şahitlik eden bir kadınla kavga etmeğe başla « mış, karısı Müyesser de buna kıza- rak kocası Ahmede hücum etmiş, i- kisi arasmda başlıyan kavga polis- lerin müdahalesi ile mayna edilmiş tir. Müyesser ve Ahmet hakkında tahkikat yapılmıştır. Diğer vakalardan biri de yine a- İir ceza mahkemesi önünde olmuş- tur, Ağır ceza mahkemesinin yeni reisi Bay Suat Mahkeme salonuna fazla adam girmesine müsaade et- memekte, samiine mahsus sıralar dolunca kapıya bir jandarma konu larak merdivenleri kimsehin geç - mesine meydan verilmemektedir. Ağır ceza salonunun önünde 5-- 10 basamaklı bir merdivenle 23 metre murabbaı kadar (bir sofa yardır. Bu merdivenle sofada kim senin bulunmasına müsaade olun- mamaktadır. Jandarma merdive « nin ortalık yerinde durmaktadır. Dün de merdivene İsmail adlı bir jandarma konulmuştur. Fethi Hayri adlı bir talebe mahkeme sa- lonuna girmenin yasak edildiğin - den haberi olmadığı için salona gir mek üzere yürümüş, fakat merdi - vende jandarmanın yasağı ile kar- şılaşmıştır. zi Fakat talebe mahkemenin ale- ni yapıldığını, içeride samiin ye - rinde de daha bir kaç kişinin sığa- bileceği yer (olduğunu görünce Jandarmanın kendisini değil, bir başkasını menettiği zannına düş - müş, mahkeme salonuna doğru yü rüyüvermiş, bunun üzerine jandar- ma İsmail kendisini göğsünden it miş, Fethi Hayri merdivenden yu- varlanırken de suratıma kuvvetli bir tokat indirmiştir. Çocuk bu şiddetli darbenin kar- şısında sersemlemiş, baygmlık ge- çirmiş, hemen oracıktaki doktor - ların odasına götürülerek tedavi altına alınmış, mahkemeye bir kı- sım samiinin girmesinin menedil. mesi yüzünden çıkan bu vakanın tahkikine müddei umumi muavin- lerinden Bay Sadun el koymuş ve jandafma İsmaili isticvaba başla - mıştır, Dördüncü ve beşinci vaka- lar asliye ceza mahkemesi koridor. larında olmuştur. Bu koridor iki kişinin yanyana geçemiyeceği kadar dardır. Kori- dor üzerinde de beş ceza mahke - mesi vardır. Bu beş ceza mahkeme sine getirilen maznunlar buralarda sıralara oturtulup mahkeme za - manları bekletilmekte, jandarma - lar da kendilerinde yarım metre açıkta muhafaza tedbiri almakta - dır. ' Mahkemelerde günde en az yir mişer davaya bakılmakta, her mah 'kemenin şahitlerinden sarfınazar davacı ve maznun olarak ikişer ki- şiden 200 alâkadarı da bu koridor da beklemekte, bittabi koridordan gelip, egçme imkânsız bir hal al. maktadır. Bu izdihamda da suç if- Tiyecekler emellerine kolayca mu- vaffak olmaktadırlar, Dün bu izdihamdan istifade © - den eli kelepçeli ve Arap Hayri ad- lı bir suçlu peynirci Necati adlı bi- risini yaralamıştır. Arap Hayri ikinci ceza mahke - mesine muhakeme edilmek üzere irilmiştir. Evvelce aralarında vazgeçti bulunan peynirci Necati- ye de yine bu dar koridorda rast- Tanış, hemen yerinden fırlamış ve kelepçeli ellerini olanca kuvvetile peynirci Necatinin kafasma indi - rerek Me yaa Bi- tabi yer dar olduğu için jan - darma bu suça mâni olacak tedbir alamamıştır. Peynirci Necati tedavi edilmiş, Arap Hayri hakkında bu suçundan dolayı da takibata başlanılmıştır. Ceza mahkemelerinin bulun * duğu koridorların başında bir mer- diven başı vardır ve burası 16 met- re murabbar genişliğinde bir sofa halindedir. Buraya bir kaç sıra ko nularak o mahkemelere getirilen mevkuf suçlular burada bekletilse- ler hem bu dar koridordaki izdi - hamın azalacağı, hem de bu gibi müessif vakalara meydan verilmi- yeceği düşünülmüştür. Burasının mevkuf maznunlara tahsis edile - ceği sanılmaktadır. Beşinci vaka bir kadınm bir po lise hakaretidir. Haydar karakolu polislerinden Bay Kadri birinci ce- za mahkemesinde muhakeme edil- mekte olan Zehra adlı bir kadının davasında şahit clarak din! snilmiş, bildiklerini söylemiştir. Fakat ita Zehra ken. || ve | Japonlar gene Saldırdılar (Baş: 1 inci sahilede) ruşturmaktadır. Japonlar müzakereye yanaşmayor EKİN, 24. A.A, — Rewter muhabi- rinden : Yarı rermi bir rapora göre, Şahar'n Japonlar tarafından bombardımanı esna» sında çoğu sivil olmak üzere 50 kişi öl. müştür. Kuyuan civarında Japon takviye kur» vetleri görünmüştür. Pekin'de neşrsawen resmi bir Japon bayanatına göre, salı günü, bir Japon a» layı ile Çin milisleri arasında yapılan muharebede Japonlardan üçü ölmüş, be- şi yaralanmıştır. Beyanatta Çin milisle- rinin ihülâflı eraziden dağılarak kaybol dukları, yakında Kalgan'da müzakereler olacağı da sfylenmektodir. Fakat görür nüşe bakılırsa, müzakereye mevzu ola» cak bir şey yoktur, zira, ihti İf muntakayı temamen kontrolleri al &ında bulundurmaktadırlar. Bir çarpışma daha TOKYO, AA Hakniştan civa rında dün yapılan çarpışmalarda bir Japon askeri ölmüş ve dört siker de ya- ralammnıştır. Çin göneralı Sung Şeh Yu- van'ın kuvvetlerine ağır zayiat verdiril. emiş ve bu kuvvetler mağlup edilmiştir. Japonya istikraz yapıyor TOKYO, M.A.A. — Tapa hökümet, 1935 senesinde 626.151.000 yenlik östik» rez yapmağa hazırlanmalıtadır. Bu rakam geçen seneki istikrazlar ye- künundan 150.900.000 yen eksiktir. Kadastroda Yeni.teşkilât (Başı 1 inci sahifede) , güne, başmühendisliği de uh» tetinle baki kalmak şartile mühendis Emin Arim, ikinci mmiska o kadastro müdülüğüne eski ikinci merkez komis ".çüncü mıçtaka kadastro müdürl de erki kacastro heyetleri başkanı Faik tayin edümişlerdir. Ayni zamanda bunlar komisyon ha- linde de olacakları için üyeliklerine de Bay Niyazi, Hulâsi Kemal tayin edil. Beediye tarafından bu komisyona seçilecek üyeler henüz intihap edile - yek gönderilmüniştir. Uç © müdürlüğe belediye altı eza seçip gönderecektir. Müdürlükler, müstakil olacak, mua mdlât itibarile doğrudan o doğruya u- mum müdürlük ile muhabere edecekler» dir, Kadastro kanunu mucibince maliye azalıkları ile kadastro hâkimlikleri kiğ- vedildiği cihetle her müdüriyetin müs- tekil bir hâkimi müaferidi bulunacak ve bu hâkim beş sene hukuk reisliklerin- de ve azalıklarında bulunmuş zevattan olacak ve adliye bakanlığı tarafından intihap edilecektir. Yeni teşekkül eden hâkimi münfe » Gitlerde bu kanuni vasıflar. mevcuttur, Kadastro idaresinde yeniden e tar yinler yapılması muhtemeldir. Umum müdürlükten yeni kadro beklenmekte» dir, Sağlık bakanının Tetkikleri (Başı 1 inci sahifede) itibaren vilâyetçe alman tedbirle- ri, Hilâliahmerin felâkete uğrıyan- Jarı barmdırmak, iaşe etmek husu- sunda aldığı tedbirleri yerlerinde gördüm. Zelzele mıntakasında has- talık yoktur, Bütün ailelerin birer aylık yiyecekleri temin edilmiştir. Hepsi de ilk günün icap ettirdiği müstacel bir çatı altında barndı « rılmışlardır. Gördüğüm manzara oçk hissi » me dokundu, Vaziyet normale he- men gelmektedir. Yurttaşların felâketzedelere kar #ı gösterdikleri alâka ve hassasiyet şükrana değer. Hilâliahmer ilk ka» demede iaşe, mesken inşası ve sa» ire için yirmi bin lira göndermiştir. Yurdun her tarafmda yardım de - vam etmetkedir. Dahiliye ve sağlık başmüfettişlerinin vazifeleri bit - miştir, Edirnedeki telebelerin yardımı « EDİRNE, 24.A.A, — Edirne kaz munl- Him mektebi talebesi, aralarında topla dıkları kırk rayı yerieprenmesi felâ- ketzedelerine üzere Hilâliah. mer umumi merkezine göndermişlerdir. Italya kabinesinde (Başı 1 inci sabilede) ş nezaretler bizzat Bay Mussolini » nin idare etmekte olduğu nezaret- ler olup bunlar da başvekâlet, ha» riciye, harbiye, bahriye, hava işle- Kont Devecchi, Bay Rossoni, razzm, Bay Benni ve Bay Solmi tayin edilmişlerdir. m a ileri geri söylenmeğe başlamış ve polise ağız etmiş» tir. Bu kavganın bü 9 mey. ul ler ta İdei u» ta- büyümesi dan verilmeden Zehra pol yakalanmış, müd | Elli liraya bir soyadı! Eniyi soyadını veren 50 lira alacak ama 250 lira nereye gidecek? Düşünmedikleri tek şey: Gelen gi- deni daima ve hsr yerde aratır Soyadı seçiminde ince eleyip sık do- kumadan bir türlü kurtulamadık. Birini tanırım: Kanun çıkmadan üç ay önce ken din İı aramağa başladı. Gece uyku» sunu, gündüz durağını foda etti. Doğdu. ğu kasabaya haberler enldı. ten kay dını çıkaritı. Soyadlarına dair ne kadar kip çıkınışsa hepsini getirtti. Kurda şaş, — Bapa bir soyadı seçin.. diye yalvar. dı, Fakat bügüne kadar hâlâ bir soyadı bulamadı. Bu işi âdeta bir hastalık haline getiren- ler var.Oyle bir soyadı bulunusak ki,kem yirmi kuşak önceki soyadına benzeyecek, hem kulağa hoş gelecek, bem, işitenlere: — Aşkolsun, şu soyadını bul : a.... de- dirttecek, hem de hiç kimse bunu alı imiş olacak, Böylesini bulmak, hangi babayiğitin kâr, Geçende birisi ile görüşüyordum, Sözü hemen soyadına getirerek: — Vallahi, kardeşim, ne dersin, ben kendime suver soyadını alacağım... dedi. — “Su ver,, mi dedim. . — Evet, suver... sanırsam kimse böyle bir ed kaymağı şimdiye kadar düzüneme- li K — Sen, nasıl buldun? — Güle güle kulian... mükkemmel soya- dı seçmişsin.... Deyip elinden yakamı kurtarmak iste» dim ama, burakmadı: — Yoksa tansak rm desem? — Sen bilirsin!... Yok, yok, suver hepsinden iyi.. de- ğil elcin Vala msak, acaba © manasına geliyor. Şüpheli bir şey ifade ediyor demektir.Ben gene “suver,,i alacağım... — AL durma. — Yalı şu var Böyle saatlerce, beni işimden alıkoy- duktan sonra, bic birine karar vermeden gekildi, gitti; Gazetelere hâlâ, vızır vızır moktuplar, yağıyor; telefonlar işliyor: — Kendim için şu soyadını alıp tescil ettirdim. Lütfen gazetenin münasip bir yerine derei.... Ancak, bir de bakıyorsunuz, falan s0- yadını alan falanca zattan bir başka mek- tup: “Geçende aldığım soyadın değiştire- rek yeniden falan soyadını aldım. Yeni- den gazeteye derci hasusunda....,, Böyle gömlek değiştirir gibi, haftada, on günde bir soyadı değiştirenler var. Tanıdıklardan bizi var . ilk “Şar,,dı. Şar ne demek, bilmez ama, söylemesi kulağa uysun ve- iyor diye, aldı. Aradan üş beş gün yep” ti şar, gözünden Ye onun yerine tekin koydu, Tekin aşağı, tekin yukarı... Aradan bir müddet geçip tekin adları, ço- Zalınca, canı | sıkılıd, bu sefer tekini bi- raktı, konarı aldı. O zaman, öteki berikiz — Yahu... amma da ad seçmişsin... Ko- ai soyadı olur mu? o Kuş musun seni ; Demeğe başladılar. Bizim ahbap, bu dedikoduları duyunca adını yeniden değiş törmeğe lüzum gördü. Şimdilik soyadı “anarydır. Günü birinde, bunu da değiş- #rmiyeceğini kendisi dahi bilmez. Dikkat ediyorum, soyadı alırken, bir- çokları olduğundan fazla görünmek iste- ğine kapılıyorlar. Gölgesinden korkan, mice yüreksizler Alp, Arslan, Yavuzer, Savaşçı adını aldılar. Bülün gün işsiz güçsüz dolaşan nice sümsüklerin kendilerine Erbaşarın, Er- beceren, gibi adlar seçtiklerini duyup işi- tiyoruz. Bir kısmında da ecdadının adını kulan- soyadı sorsanız, oda | Milli Türk Talebe birliği (Başı 1 inci sahifede) ki, arkadaşlarımın bana verdiği yükümü her türlü zümrecilik ve ö- zel menfaatlerden uzak olarak bü- yük bir özenle yapacağım. Devri- sin temel düşüncelerine dayanan Birlik birinci başhanı Bay Rük- mettin and veriyor birlik amaçlarından hiç bir çağda ayrılmıyacağım. Türk yurdunu ve Türk ulusunu her şeyden üstün tut- “mağı kendime borç bilirim, Bu gi ei ay ma nz dedesinin dede: falanca köyde hacıağa diye anıldığı içi ii bir ik sdamiyerek ye ağa 'Hacar,,a yahut Hacaya çevirci Gene, rastlayoruz, yi Şe ir adı kullanıp daha Tanca, kaldırıp atanlar da ğe e Geçende, bir gazetenin küçük sü. e aşağı yukarı şu satırlar gözüme Bunlar içinden mükâfat verilecektir.,, Gear Demek bazı açık gözler, soyadı işini de kazançlı tarafını buldular. Bu ilân kuyanlardan beş bin kişi; gösterilen ad- Me sina pul gönderecek ol- sa, İşte size 300 li ünü, kârı da bu kadar olur. e Günün birinde, “şipariş üzerine, soy: dı bulmak için, harıl harıl faaliyete geçen işbilir adamlarla karşılaşırsak, hiç şaş. mayalı, Meselâ, pikolata ekyorsunuz, i- kirmizi “soyadı, çıkıyor, Ayrı ay- Tt bulunacak her on soyadı için de bir ket beleşten çikolata... Meselâ, sani zühalci dükkânlarının birer köşesinde, buna benzer levhalar; “Burada herkesin haline münasip soyadı bulunur. Beher 40- ye için de hellâlindan yirmi kuruş a- nar. Hani, hiç te Cena ticaret değil, Artık ber taraftan harıl harıl soyadı şiparişleri ser ankle İleri, soyadı bulmağa yetişemiyorlar. ,Tanosi elli lira eden soyadını bulmak için kafa patlatan patlatan... saka ip de- il, bin ad ele geçiren, havadan on bin Vira kazanıyor. örme, Sasturgavacek, Şırıl. baanıç gibi bu adları çen em lermdan yar.'uvına yehlaşabilirseniz yak. laşın: — Biz bu öyle aldık! Dediler mi, akan sular duruyor. — | Benim bildiğim bir şey varsa, böyle kilı kırka yararcasna — soyadı seçilmez. Herkes kendisi için uygun gördüğü bir adı seçer ve bir daha kafasını bu işle yor. dı, çata çat elli lira verdik te paz, İlk seçilen ad, emin olmalı ki, ad- eyi gelen gideni, da Salâhaddin GUNGOR Sultanahmet beşinci sulh hukuk mah- kemesinden : İstanbulda Çadırcılarda ca» mili handa 6 No, lu odada oturan ve Büyükçarşıda gazazlar koltuk sokağın da 15 No. lu dükkânda resimcilik ot mekte iken ölen ve terekesine mahkeme mizce el konulan Aragel oğlu Serope Faraceciyanm alacaklılarila borçlularının alacak ve borçlarmı kayt ve beyan zam- nnda ilân günü olan 26-1-1935 den iti- baren bir ay içinde mahkememize gele- rek kayt ve beyan ettirmeleri ve müd- deti mezkürenin mururundan sonra va- kı olacak müracaatların nazara ahını yacağı ve mumaileyh ölünün mirsacıları olup olmadığı bilinemediğinden miras. iları olduğu taktirde üç ay zarfında mahkememize gelerek sıfatlarını beyan etmeleri lüzumu kanunu mederrinin 534 ve 561 inci maddelerine tevfikan ilân olunur. (7369) ——— İstanbul üçüncü icra memurluğundan: Mahcuz ve satılması mukarrer yüz hira» lık ayrı mübadil bonosunun birinci a- ritrması 241.55 cumartesi gün nü saat 11 le 12 aran ve arttırma be. deli kıymeti muhamminesinin yüzde 75 sini bulmadığı © takdirde 30.1. a günü vat bir le on iki arası oesham ve O İt borsa kapusu önünde satılacağındar taliplerin mahallinde bulunan memuruna müracaatları ilân olunur, (7357) 8. Ahmet 1 inci sulh hukuk mahke- mesinden : Davacı Lütfiyenin İstanbul. da Marpuççularda Leblebici hanı karşı. sında 74 numarada Vitali Kohen aley- Vitalinin 3-1-1935 tarihinde mahkemede hazır bulunması hakkında ilânen tebli- gat yapıldığı halde gelmediğinden hak. kında gıyaben mahkeme icrasına ve usü- lü hukukiyenin 401 inci maddesi muci- bince kendisine giyap kararı tebliğine ve mahkeme dahi 13-2.935 saat 10,35 e talikine karar verilmiş ve mezkür gün- de mahkemeye gelmezse Vitali hakkın. da munmelei lâzime icra kılımacağını mü beyyin işbu giyap kararı ilinen tebliğ olunur, (7349) ZAYI — Galata Ithalât Gümrüğünden aldığım 79,272 numerolu ve 28-10-931 târihli mahsup makpuzu kayboldu. Ye- misi ei hükmü ol. omadığı ilân olanar. 1 Yonnidiz. Dell