TEM Yazan : Marthe Richard Tercüme eden: M.F. Dört kişi beni ilk kata kadar çıkardılar. - Bayılacaktım Hülâsa (Marthe Richard Fransa casusluk Meşkilâte tarafından İspanyaya gönde- tilmiştir. Vazifesi orada Alman casus teşkilâtna girmek ve iki cihetli casus- luk yapmaktır. Marthe bir sürü mace- ralardan sonra Alman casuslarınm reisi Baron Pon Krohn ile tanışmıştır. Bun- dan bir çok malümat almış ve bunları Fransaya bildirmiştir. IŞimdi Baron, Marthe Richard, bir gok maceralardan sonra otomobille Zo- #0 ismindeki bircasusu sevkederlerken bir kazaya uğramışlardır. | — Affediniz Hans dedim... Bir- çok yerlere verilecek borcum var... Bana biraz para verebilir misiniz? Ne olur ne olmaz... Her şeye kar şı tedbir almalı idim. Yatağa uzan- mış olan Fon Krohn rahatsız olmak istemedi ve ilk defa olarak elime bir deste anahtar vererek kasasının manivelâsmı nasıl açabileceğimi anlattı, Artık bana kat'i surette itimadı Kasasında paraları ile (sırları vardı. Fakat benim bütün aklım fik- rim şimdilik katil mürekkepli ka- lemlerin seyyahatine mâni olmaktı. | Buradakiler için hiç bir proje yap- | madım, | Otomobil kapıda bekliyordu. Hizmetçiler büyük dikkatle beni bindirdiler. Bağırmamak için dişlerimi sık- tam, tırnaklarımı ellerime geçirdim. En küçük bir hareket beni ıstırap içinde kıvrandırıyordu. — Calle Barguille Yolda, şoföre Palas - otelin önün de durmasını — söyledim. Bütün kuvvetimi topladım... Acaba şan- sım yardım edecek mi idi?... Şassörü çağırdım. Bu çocuk beni tanıyordu. — Çabuk, dedim © postaya git mektuplarımı al... Seni bekliyo- rum. Gelen mektuplar arasında an- nemden de acıklı bir m-ktup var. dı... Fon Krohna karşı hisşetti kin o kadar fazlalaşmıştı ki büti ıstırabımdan daha kuvvetli olmuş- tu: — Calle Barguillo... dedim. Geldiğimi görünce güzellik mü- gssesesinde çalışan bütün işçiler koşuştular, — Beni odama çıkarımız... de- dim. Dört kişi beni ilk kata kadar çi- biri mr Alnımdan soğ ir ter Ir. Sesim boğuk çıkmağa başladı. z a hiç bir şey yapmadan bu. rada bayılacak mıydım? Hayır... gözümün önünden Konsepsion'u... mürekkepli kalemleri... Berhava o- lan bir fabrikayı... ölüleri... cephe- — erkek kardeşlerimi geçir. , Kendimi kaybedersem işçiler be- ni Boranun evine götüreceklerdi. Dışarı çıkmamak emri büsbütün itemi enneme İYİYE İNB İLTIZAM, 1, Kesene Çi v İLTİZAM ETMEK, 1 Soyman“? İLZAM Cetmek), 1, Ait etmek, IMA (etmek), 1, Göz i km ime (Göz işaretiyle e. İMALATHANE, 1, Iş evci, IMALE (etmek), 1, Eğmek. DAAME b i : , Yozok, IMAR Çelmek)” 1 Bsk, IMAR İAM İMDAT YUN MLAMIŞ, ali MHA JMDAT İSTEMEK, Cırlaşmak. (Bak: istimdet. İMHA, 1, Basmçık” z vi katileşecekti. Konsepsion da mü- rekkepli kalemleri de hedeflerine vasıl olacaklardı. , 77 Beni bırakmız, dedim, çok iyi yim... Beni buraya çıkaran © kadınlar nefese idiler fakat gitmekte tereddüt ediyorlardı. Sert bir seş- le: ra Beni bırakınız... diye bağır. Bir koltuğa oturmuştum. Yal, kalır kalmaz biraz nefes alabilmek için kendimi bıraktım başımı kol. em dayadıpı... kollarımı sarkıt. Kendi kendime, içimden bep: Cesaret Marthe... Mirtb ce #aret... mürekkepli kalemler... di yordum. Büyük bir kuwvet szfele. rek telefonu elime / aldım... Eğer dö M. Madridde ise kurtul. M dö M. bana lösyö dö ün vaktile e verdiği Paseo de Recolle- os telefon ettim... kapiten beni dinlese idin. Madi de bir merkez vücude getirse idi. Ne bankanm müdürü... Ne bü- man Mösyö dö M.'yü tanıyor Deksan ölü Koltuk değneklerimin yardımil, kımıldanarak bir el şantasına biraz samaşır tıkıştırdım. Fon Krohn* Şamaşıra ihtiyacım olduğunu söy. İememiş mi idim? vi Bu yorucu iş bittikten sonra be- ni arabaya götürmeleri çağır- ee tr... Birden yıllamıştım.. Şakaklarım zonklu- Yarim eml kuvevtim kesiliyor Sakın tedbirsizlik etme... de "i .,, ki mürekkepli kalemin nerede ise hududu aşacağını düşündü tedbir aklıma Elek ze > e e müşkülâtr 'enmek icap edinc. i mül etmesini bilmediğin gm : arasmda tesis etmiyorlardı. İmanlarda rabıta vasıtası o k dar çoktu ki... her sefarethane, ko, konsoloshane bütün dünyadak! L taraf memleketlerde, gizli teşkilat. larının birleştirme merkezi (34 e şe militer, ği mi bilmiyordu * ve belki dep € Hedi biir AL mediyordu. Aylardanben; hi hamamı liğmmy yakc de 'alas otele hâlâ namıma mek tuplar geliyordu. dire e Kap ağ ve otomobilden inme mesini söyledim, e Yardım et. — Bitmedi — > INT İNCİLA 1, Parlamak, nvignes vazife. | MİLLİYET PAZARTESİ 3 KANUNEVVEL 1934 ——e * Istanbul vilâyeti idare heyeti a- zasından Enver ve kardeşi Bodrumda tüccar Firdevsi (Nayır), Eminönü kay- makamı Raif (Tek), Eminönü merkez Ba. mü, Abdullah (Erarılan), Eminönü merkez me. Ali (Kıral), Kumkapı na, müdürü Haydar (Suer), Eminönü be lediye doktoru Hilmi (Erdoğan), Bin- birdirek mahallesi Cüzdariyede Çeşme sokağında bakkal Sırı (Dıç bakkal), İstanbul belediyesi teftiş heyeti hade- mesi Halkı, oğlu Lütfi, & kardeşi Ali (Akın), Emniyet müdürlüğü ikinci şu- be üçüncü kısmda üçüncü komiser Emin (Işık), E. M. 2 ci şube 3 cü kı- sında me. Sadık | (Akdoğan), E. M. 2 ci şube 3 cü kasımda me. Sadi (Gü- ler), E.M. 2 ci şube 3 cü kisimda me. Hamdi (Tuna), E. BL 2 ci şube 3 cü kısımda me, Fabri | (Kurtoğlu), E. M.2 ci şube 3 cü'lusumda me, Os man (Çolakoğlu), E. M. 2 ci şube o- dacını Mustafa eski , aile ismi olan , (Tunbekoğlu), E. M. nezarethane me- ye vekâleti tetkik memurlarından Mu- hiddin, ziraat memuru Yakup, Beykoz. fabrikası Ist. bürosu mühasibi Niyazi eski sile lâkapları olan: (Levend) in mukabili olan (Boysan) 4 soy adı ola- rak almışiardar. * Sultanhamam! Münevver han «- vukat Ziya (Kacar) soy adını almış- tr. Müncilik kollektif © şirketinde ilân tevzi memuru Muhiddin soy adı olarak (Erkal) : almıştır. * Bostanbaşr polis mevkii 3 cü ko- miser Hakkı ve kardeşi doza nesi İâboratuvar şefi ismail (Coşlrun), Bostanbaşı polis mevkü © efradından Ferit (Yurttaş) soy adlarmı almışlar - dır. Merzifonda soyadı alanlar MERZİFON, (Milliyet) — Son gün- lerde soy adına karşı dehşetli bir alika vardır. Herkes bir soy adı bulup der- bal kütüğe kaydettiriyor. İk Şimdiye kadar soy adı alıp kütüğe resmen müracaatla buhunanlar şunlar - dar: Kaymakam İbrahim © Rüştü (Alt- ok), jandarma kumandanı Şevket (Oz- türe), tahrirat © kâtibi Aziz (Taşan), hükümet doktoru Ahmet (Bilgin), be- e doktoru Ismail Hakkı (Kentli), belediye ebesi Behrecem (Aşkun), bele- diye sıhhat #mermuru Halil (Oğlu), sey- yar sıhhat memuru Mehmet (Altan), dişçi Köz (Utku), doktor Cemil (v2), hususi muhasebo memüru Halis (Uslu, nüfus memuru Hüseyin (Uysal), dis - odacıı Hasan (Ozcan), varidat fan mektebi başmunllimi Ahmet (Gü- ney), İrfan mekiebi o munliimlerinden Vehbi Cem (Aşkun), Irfan O mektebi hocalarından Aliye (Türe), posta tel memuru Ahmet (Kutlu), orta mektep musiki hocası Enver (Gök), Kara Mus- tafapaşa mektebi (o başmusllimi Hâki (Engin), Karamustafa paşa muallimle- rinden Fuat (Fırad), malmüdürü Os - man (Erdem), nüfus kâtiplerinden bayan Sezai (Un), Istiklil © mektebi #muallimlerinden Aliye (Taşkın), max rif memuru Halil (Koç), muallim Hö- seyin Avni (Giray) soy adları almış- lardır, Akşehirde soyadı alanlar AKŞEHİR, (Milliyet) — Akşehir bankası mürakibi Salih (Şarlak), Akşe- bir bankası muhasebecisi Hüseyin Ca- hit (Şenoğlu), Akşehir bankası mua Mil m Hİ (Klape), Ea kat Halil Recai Halil (Erdem), posta me. Nuri (Bilgin), Akşehir o bankası aimeeami sanaaasseseseseemmeeseeesseeeeeeseeeeee INFJAL, 1, Dargınlık, 2, Gücenme ağ Finder ayrılmak, İNCILAR (etmek) 1 Padamak, INFİRAT, İ, Ayrilik, İNFİKAK (etmek) 1, Ayrıtmak, 2, Ayrı düşmek. 3, Ye 2, Ayrılma, 3, Ayrılıp tek kalma 4 Kendi başına kalma, , Teklik, tek kalma, (6, Yalnızlık, Yalnız kalma, 7, Yaz ALELİNFİRAT, 1. Ayrıca, ayrı olarak, 2, Kendi başına, 3 Tektek İNHİRAF, 3, Eğiliş, eğilme, 4, INMITAT 1, Alçalş, INHIZAM, |, Bozgun, IMLA (etmek, ööldurmak man) 1, Ağra smak.. LA ETMEK, (Yazdırmak, man.) 1, Söyleyip yazdır. İMPARATOR, 1, Tesiiğen, (Bak: Hükümdar.) imei ini divime man) IMSAK (etmek) 1, yekinmek, ekmek, ÇİMTIDAT Temeli, İz Anladık > 5 IMTİHAN, 1, Arman, İMTİHAN ETMEİ e oklamak. IMTIHANA TABİ KÜLE "Tügenlemk” IMTINA (etmek) 1, Abamak, meli Tere) ı & İMETİSAS E IN'IKAT, ruluş, İNİ , 1, Saklama, İNKIBAZ, 1. Büzme toplanma, 4, Darı İNKILAP, 1, Değişiklik, 2, Devrim, INKIRAZ, 1, Batış, 2, Ortadan kalkış, INKISAM, Bölünüş. “KAS. 1. Çarpma, 2. Dönme, 8, Geri dönme, 4, Urma, Yarına, 5, Yalbırtı (Parıltı, aydınlık hakkımda) İNHİLAL (etmek) 1, Açmak, 2, Bozelmak, 3, Çozül. “Rima” Düşeni Bozulmaş, bozulma, 2, Çarpıklık, çarpılma Döşkönlük, 3, ei “i, Borganie, 8 Gila, daldığı 2. Toplanış. (asl kabız man.) 2. Büzülme, 3, Çe , 5, Peki, 6, Selemin, 7, Tutuk. 8, Yek oluş. İNKITA, i, Arası kesilme, İNKIZA, 1 vu gelme, 5, INKISAR, den yeldiği 2, Kesilme, itme, 3, Günü bitme, 3, Günü gelme, una erme, 6, Sonuna erişte. 7. Tükenme (kırılmak man.) İNKIŞAF, Cetmek) 1, Açılmak, 2, Belli olmak, 8, Geliş. İNSAN, 1, Adam, (Bu kelimenin araj ann: artık değerini 1, Kırılma, pça ie kaybetmiğir) 2 kıy ssie , Düzgünlük, CAMLI apanma, 2. Tıkanma, ö Kapanmak, 2, Tükanmak, pak, INTAK, 1, Ayrtma, UNTAS Ölme; i, 1. Tan INŞİRAH, 1, Açıklık, m... İNTAÇ, (etmek) £, Başarmak, 2, Kesmek, 3, Sonuna ee- isterse, 2. Tanra dilerse, Gönül açıklığı, iç açıklığı, içi açıl. Dile getirme, 3, Söyleme, Yeni Soyadı alanlar Herkes Öz türkçeden beğendiği güzel bir yeni Soyadı alıyor mukayyidi Halit (Aksoy), Cumhuriyet hal fırkası başkanı Dr. Aziz (Perksün), Cumhuriyet halk fırkası (kâtibi Raif (Altok) Akşehir Hilâbahmer | şubesi kâtibi Ahmet Lütfi Ahmet (Celebi) Ak- şehir bankası idare heyeti © azasmdan Hayri (Günzüz), Akşehirde © berber Hüseyin Hüsnü (Akm), kitapçı Yahya Zeksi Yahya (Celep), Debbağ Hacı A- Wi zade Hafız İbrahim (Şahin), beledi. ye memurlarmdan Mehmet Akif (Yıl maz), Akşehir bankası meclisi idare a- zasından Halil (Değirmencioğlu), posta müdürü İbrahim (Akyalçın), havale me- muru Emin (Erdoğan), posta memuru Ali (Tan), posta muhabere memuru Mehmet (Unal), müvezzi Veli (Kam), müvezzi Nedim (Çelik), hat bakıcısı Hüseyin (Acar), hat bakıcısı Osman (Kaya), Mumcu zade Mustafa, Hafız Osman, Ahmet Ata, © Ata, Hüseyin (Mumcu) soy adlarını almışlardır. Çorumda soyadı alanlar ÇORUM, (Milliyet) — Çorum va- bisi Arif Hikmet (Aykış), sıhhat mü. dürü Mustafa (Ergun), hükümet dok- toru Nejdet (Sezer), kültür çevirgeni Mamhut (Koçak), © mektupçu Kaif (Mol), Veli zade Şevket (Eren), alay zabitlerinden binbaşı Osman (Po- mir), binbaşı Hakkı (Kurunç), binba- şı Nasih (Yılmazay), yüzbaşı Alâettin (Ar), Mubtar (Kunalp), Şevket (Sü- €r), Srtkr (Ertaş), Akif (Eralp), Ferit (Onal), mülâzım Halil (Erçin), Cevdet (Oztürk), Turgut © (Bilen), yüzbaşı Abdürrahman (Erem), mülâzm Niya- si (özgüç), Vedat (Şen), Ismail (Al gen), ievazım (o başkâtibi 1. Halda (Türk oğlu), hesap memuru (o Hamdi (Başer), iaşe zabiti Refik (Sö), doktor Ömer Vası (Uzek), oObaytlar Nazmi (Ozsoy), Alay isnamı Sabri (Güngör), İsmet (Unsal), Tevfik o (Madakbaş), Hüseyin (Tosun), Mehmet (Cive bu- dak) soy adlarını almışlardır. Deniz görüşme!'eri Suya düşünce (Başı Line sahilede) daları, Midvay adası ve Honolulu ol- / mak üzere tesbit edilmiştir. Manev - ralarn başlangıç tarihi 3 mayıs 1935 tedir. Deniz silâhları yarışı VAŞINGTON, 30 (A.A.) — Deniz bakanlığı, yakında görülmemiş ma - Bevralar yapılacağına dair Anural Reeves tarafından yapılan O beyanat hakkında büyük bir ihtiyat gösteri yor. Resmi mahafil, Tokyonun ileri sürdüğü silâh müsavalı prensibine ay kırı olarak emniyet müsavatı prensi bini muhafaza etmekle Amerika su kumandanınm bu beyanatının hiç te hoş görülmemekte olduğu © anlaşıl- maktadır. Gemi inşaatı hakkında, bu- gün tezgâhda yetmiş gemisi olan A- merika, silâh yarışma den bir müahazeye maruz kalmaksızın, daha 78 gemi inşa edebilecek ve fa - kat bunlarm 1942 de hazır olmasını isterse acele işe başlaması lâzım gele- ceği edir. Japonyanın sa- fı harp ve tayyare gemilerinin terki hakkındaki teklifi imiyetinden kimse şüphe etmiyor. i viren denizlerde — hâkimi | için Japon bahriyesinin bilhassa hafif kruvazör, destirovayı ve denizalatı ye | milerine ihtiyacı vardır. Buna binaen, silâh yarışında ancak bu smıf gemiler de başlayabilir. Vaşington muahedesinin feshi VAŞINGTON, 30 (A.A.) — Dün öğle vakti Japon sefiri, Dışarı i bakanlığına giderek Vaşington mua- hedenamesinin feshine ait notayı ver- ir. bahriye encüme- feshedilmiş olmasından dola « yı teessüflerini bildirmiş ve Amerika - nın emniyeti ve müdafaası için 5. misbetinin muhafaza edilm. ri olduğunu söylemiştir. Japonyanın dileği VAŞINGTON, 30 (A.A.) — Japon elçisi Bay Saito, Japonyanın 31-12-93 tarihinde Vaşington andlaşmasını fes hetmek istediğini Bay Hull'e resmen bildirmiş ve Japon düşüncesini aydm- latan bir beyanname neşretmiştir. EL | çi bu beyannamede yeni bir andlaş « manın aktedileceği ümidini izharla Japonyanm diğer deniz devletleri de ayni suretle hareket ettikleri takdir. de, bütün saf harp gemileriyle tayya- re gemilerini kaldırmağı ve bahriyesi Bi yarıya indirmeği kabul edeceğini bildirmektedir. Yeni bir konferans Sovyetler birliği ve Almanyanın da ilâvesiyle Vaşingten feshinden bir yıl sonra yeni bir kon - ferans toplanacaktır. Fakat Amerika- da feshin cihan barışı için sayısız zor aklar doğurabileceği zannedilmek - tedir. Zira bu suretle yeni deniz ve ti caret rekabeti ortaya çıkmakta ve İn- giliz - Amerikan tınm he - yeti umumiyesi mevzuu bahsolmakta- dır. Deniliyor ki, Japon meselesi ya iki Anglo - Sakson milletini kat'i ola rak yaklaştırabileceği gibi Anglo - Sak manevi de olsa, birliği e ği de muhafaza etmek istiyorlar. Ingil- tere ise Avrupanm — en yuvvetli iki dev letinin donanmaları mecmuuna müsa - vi bir donanmaya sahip olmasını iste mektedir İtalya Fransa ile e istiyor, Fransa ise Almanya ile Ita yanın filoları a müsavi bir yılı baktım: köşesinde oturmuş, terazide bir şeyler tartıyor. Beni | görünce başını kaldırdı. Reçeteyi uzattım. Numarasını yazıp elime verirken: — Yarım saat sonra uğrarsınız, ilâ cınız hazır... dedi. O dakikada acele işim yoktu: — Müç bitinceye kadar beklerim... dedim. i * İskemleyi işaret — Buyrun, bekleyin... Göz aşmalığım olan bu ihtiyar kalfayı söyletmek, oturup beklemekten iyi idi; | ilkin sordum: , — Nasıl gidiyor işler? " Başını salladı; hafifçe gülümsüyordu: | lüm a, öksürük, tiksmık mevsimi... Nez- leler, borongitler çoğalır. Tektük Pnema- iler falan... ! , Bu serada kapı açıldı, elinde bir reçete ile yaşlıca bir kadın içeri girdi; dudakla vi ütreyerek: Aman, diye yalvardı kanfre yapıla-/ cak... hastamız ağır... Elinizi çabuk tu-/ tun! d Kalfa, alışkanlığın verdiği bir sükünet- Ie, reçeteyi okuduktan sonra: ! -— Üç dakikada hazır... dedi, kadınca-! İm yerinde duramıyordu: ! — Son ümit, bir bu kaldı... Doktor, başında bekliyor. Kurtarırsa, kanfre gi: | rıngası kurtaracak... yaptı ki, tüplerini de dolaptan alıp ilâçla birlikte verince, hastasma ye-| tişmek için acele eden kadın, koşar adım. dışarı fırladı. yüz kişi gelir. de kaç parça olalım, canım... İl Gelişigüzel yapılır mı hiç? ni ilâçlar var ki, elin azıcık titredi, terazi a- zıcik sarsıldı ms, basta gitti gürültüye... | Bir milimetrenin yüzde birini tartan te. razi ile iğne gözü kadar şeyi, yanılmadan. kolay iş değil. Bereket versin, e Eğer eczacının vicdanı olmasa hastanl vay geldi başına! Bir eczacı kalfası tanırım. Belki otuz Be ıl yni eczahanede çalışır. Geçen gün bir ilâç yaptırmak için uğramıştım, | 2 Yatıyor” Bir kalfa an Tababette en çok hangı muyret lanlar? ir değildir. En Ji araya gelecek ki adiBi der Yalnız şurası söyleyebili” Ağrılar: kesen salisilat hazır ilâç” ber zaman rağbet fazladır. Başı ağrıyan, dişi ağrıyan, ron ları kabaran, “Sali İk Momin 4 kakma, Gİ ayeneye tabi tutulurlar. Sağlık işleri “İ kaya gelir mi hiç?.. — Ben de lâf olsun diye sordum— — Sakın bu lif: bir daha etmele alıştık. Şeytan kı razi gibidir! Hani terazi | olmasa bil dosunu vermekte yanlışlık yapmam. Eczacılık daha çok vicdan mesel dir, Doktor, reçetesine, ilâcn yalnız cin- simi yazar, i ayniilâc çıkaran fabrikalar, başka başkadır. Bunlar dere- Celerina göre, müessir olur. Sözgelişi, bir şey demez. ral ilica fark vardır. Yapacak» , ilâcma göre değişir. — Kuzum, dedim, benim merak etti. ğim bir şey var: Karışık reçeteleri nasıl / okursunuz? Güldü: n — Heh heh heh. Bak, orası Füme Reçete okumak, ir törpüsüdür. Öyle kargacık burgacık reçeteler önümüze lir ki, içinde ne olduğunu keşfetmek için insan Edison olmalı... Bir doktor, öteki doktorun reçetesini | anlamaz. Ama biz hepsinin dilinden anlarız. O kadar ki, her doktorun el yazısı, - kafam içindedir. Kapalı gözle, kimin yazdığını bulurum. ; krcozot il ini Ama, böyle değildi. Herkes rastgeldiği e“), haneden dilediği eczayı reçetesiz © alır, kullanırdı. Şimdi, ecza depoları bile, içinde çssir madde bulunmayan mahdut bir W hazır iliçtan maadasını reçetesiz sat yorlar, Doğrusu da bu idi. Evet, valör, # boş damla tentürdiyot, içilse de bir # yapmaz. Fakat, intihar etmeği yerleştiren birisi, her eczahaneden böf onar damla, tentürdiyot toplasa, ar3! nu pekâlâ yerine getirebilir. Sıhhiye Vekâleti, işte bunları düşün eczahanelere çok sıkı emirler vermif! ba suyu bile dışarı çıkmazı, Bütün reçeteleri kalem kalem nun! larile defterimize yazarız. On yıl falan doktordan aldığınız reçeteyi art”). cak olsanız, size çıkarır gösteririm. gi. Bundan ötesi can sağlığı değil Can sağlığı ile oynayan eczacı sirin bu sözü söylemekte herkesten f la hakkı vardı. M. Salâhaddin GÖNGÖR tadır. Amerikan noktai nazarma gör” fesh keyfiyeti, çok vahim bir tedbif” dir, çünkü, büyük Okyanusta esfi yet müsavatını muvaffakıyetle te” eden bir sistemi yıkmış oluyor. man altında bulunduran dokuz dev - let ve dört devlet andlaşmalarının da Vaşington andlaşmasının feshile bir- ikte sakit olacağı kanaatindedir. Japonyanın, birinci derecede bir sev. kulceyş noktası olan ve her türlü hi- mayeden mahrum Bulunan Felemenk Hindistanına karşı alacağı vaziyetten endişe edilmektedir. Durumun anahta rı hiç şüphesiz İngilteredir. Amerika» lılar, birittifak mahiyetinde olmamak la beraber gelecek deniz konferansın da Japonyayı düşünce andlaşmasını aykırı © - larak zayıf kruvazör adedini çoğalt- mağa karar vermelerinden korkulu yor. Amerika en ziyad hakkındaki ğişiklik hazmlamakta olduğu gibi, Ja- ponlarm uzak şarktaki t.sirini tevazün ettirmek için de Sovyetlerle dostluk münasebetleri tesis etmiş ve yeni Ni. karagova kanalmı hazırlamakta ve A- laska sahillerini faal bir surette sstik- saf etmetkedirler. M. Saito M. Hul öğle saatinde girmiş ve 12 yi 12 da- kika geçerken çıkmıştır. M. Saito gazetecilere beyanatmda, ponyanın 1936 yılından evvel her türlü müzakeratta teşriki mesaiye ama de bulunduğunu ve fakat bu hususta biç bir müsbet programı mevcut ol - madığını 3 İngilterede teessü: VAŞİNGTON, 30 (A.A.) — Va » şington muahedesinin feshi dolaymile bura İngiliz mahafilinde teessüf iz - har olunmaktadır. Bu feshin, silâhları bırakmanın genel vaziyeti üzerinde ar zu edilmiyecek bir takım tesirler i ri bulunulm. 'ün odasına tam zinde nikbinlikten ne kadar sa bedbinlikten de o kadar uzak” Ni Japonların hâleti ruhiyelerinden rü İngilizler diplomasi yoluyla 2519" anın daha kolay olacağını zanneli” lar ve hattâ yalniz Ti ei > anlaşmanın temellerini atan bir işin uzun emri nara bir faslm kapandığı merl Bu imibe nilbinlikte andlaşmann baz gün düşünülmesi, bir neticeye mak hususundaki kat'i arzuyu metkedir. Vazifesine sadık olan 19* tere deniz konferansının içtimaa ©, vet edilmesini yerinde Börterebilc ve konferansıne muvaffakıyetini X laşlaştırabilcek her türlü teşebbüt “* tavassutu yapacaktır. e Japonya mes'ul O VAŞINGTON, 30 (A.A.) — şington andlaşmasının çolktanberi He“ lenilmekte olan bozulmasının soğ kanlılıkla karşılayan Amerika ef umumiyesi bunun net, len Jap yayı mesul tutmakta ve bu memleh “ silâhlarm tahdidi teşebbüsleri A” sında mesut neticeler veren ilk © hiçe indirdiğinden çekiştirmektedi” ak. Ş