| ebiyat konuşmaları Bizde a olojiler i in HI üncü sınıf biyatı antolojisi k ve müphem bir ba bugüne kadar Avrupai niyetten ilham alan edebiyata münha: dır. Bu edebiyatm muvaffakıyetli pa çalarına mevki verilmekle böraber, tap mekteplilere mahsus olduğu için bil. hassa sade ve güzel türkçenin son tekâ- #mülünü göstermek gayesi takip edilmiş- için yazılan bira, Maldmdur ki, batınm bu cins eserle rinde edebi ve tarihi hülâsalarla beraber eserin genel çerçevesi hakkında mükem- mel izahat veribir, kronolojik bir tablo ilâve edilir, dönüm moktalarile edebi te- kâmülün nasıl ve ne suretle inkişaf etti- ği topluca anlatılır, edebi nevilerin han- gi sebeplerle tekevvün ettiği ve müssses bir şöhrete malik olan şaheserlerin ne gibi tenel (ruhi) ve kamusal (içtimai) | tezahür altında yaratıldığı sırası geldikçe söylenir, lehçe farkları gösterilir. Hal - | buki bu esere ne bir tablo alfabetik ve Be de içindekileri sıralayan bir fihrist bi- ie konulmamıştır. Yalnız (endeks) başlı ğr altında seçme eserlerin serlevhalarına göre bir tertip yapılmıştır ki, okuyucu- arı şaşırtmaktan başka bir şeye yaramı” yor. Zira yazgan (muharrir), şahsiyetle- i eserlerini alsaydı belki bu ha- iabilirdi; o zaman da (Antoloji) antolojilikten çıkmış olmaz mıydı? Besbelli, muharrir, yukarıdaki küçücük başlangıcı, bu düşünce ila yaz- mış olacak... Bundan başka, eserde — en ij kaide olan — kronolojik sira bile göze- tilmemiştir. Meselâ: temaşa tarihimizde de pek mühim bir mevkii olan ve 1824 te doğan maruf Ahmet Vefik Paşa, 1852 der, doğan Abdülhak Hâmitten sonraya bi- rakılmış, 1838 de dünyaya gelen Sadul- lah Paşa ice hem Hâmitten ve hem de Ahmet Vefik Paşadan evvele dizilmiş ve bu tercihte hangi estetik ölçü ile hareket edildiği anlatılmamıştır. Eserde bu, ve buna benzer yanlışlık « lardan başka: Burhan Cahit, Etem izzet, Salâhattin Enis, Raif Necdet gibi kıy - metli romancı ve nâsirlerimizle; Nec - Halil, Nazım Hikmet gibi genç şairlerimiz de ihmal edilmiştir. Kitabm. bir tenieit eseri değil, bir tarih kitabı ole duğu unutulmamalıydı... Yahut, sonda bir yama gibi duran kısımlara hiç lüzum yoktu... Esasen konulmaz da... Bundan başka, muharrir, kendi pe, kendi ismini de ilâve etmiş ve fakat her nedense tercümei halinde şair mi, romancı mı olduğunu söylemekten çekin- miştir. Gerçi Bay Ali Canip, bir kaç şiir yazmışsa da, bu şiirleri kendisine şair ünvanını verdiremez. Yalnız, Bay Cani-, bin, şüphe yok ki, kıymeti; kuvvetli ten- kit ve görüşlerindedir. Bir kelime ile mü- /kemmel bir münekkittir. Bir mektep kitabımda Su gibi hatâlar eserin terbiyevi kıymetini bozar. Yuka- rıdaki küçük mukaddime ise hiç bir mâ- na ve mazeret ifade etmez. İşte elimizin sltında bulunan Des Granges Fransız li- seleri için yazdığı 1930 tarihli antoloji- sinin başlangıcında eserin umumi hatları hkmda enikonu © melümat verdikten #oara diyor kiz “Nous voudirons maintenant röduire â güuelgues principes essentirls la mâthode ds Yezplication françalse.” ini birer birer şerhe girişiyor. “Türk edebiyatı antolojisi” nde | ise Tanzimat edebiyatınm nasıl ve ne suret- le vücuda geldiğine dair tek bir cümle bile yok... Okuyucular, birdenbire “Şina- sü” ile karşılaşıyor. Gene, hatıra, Ahmet Vefik Paşanm veyahut Etem Pertev Pa- şânm neden sona bırakıldıkları geliyor ve bu sorgu bir burgu gibi kafada işli- yor, Belki, muharrir diyecek ki: “Şina- sinin muasırlarına olan (o tefevvuku...., Hayır, hayır. Meselâ: Viktor Hogo'ya va itibarile tekaddüm eden ve fakat 6- serlerile Viktor Hugo'nun pek çok du- munda bulunan İsnard, Fransız antoloji lerinde hiç bir vakıt Viktor Hugo'dan sonraya iter, Esasen Bay Ca nip, Etem Pertev Paşadan bahsederken: “Avrupa fikir ve edebiyatından ilk defa istifade edenlerden sayılan... diye izahat verdikten sonra, artık hiç bir mazerete cevaz verilemez. Esere “Türk edebiyatı antolojisi, ün- MI tefrika: 58 kahkahalar dolaşmağa başlamıştı. Şimdi, nane şekeri yiyor, deniz ha Yasi alıyor ve oğlunu düşünmüyor — Gini Fakat mahdum £ bey gözlerini karşımdaki o karamanlı kızın iki kaşı ortasına dikmiş, derin bir hül- aya dalmıştı. ” Perşembe günü Adaya gidecek- lerini o unutmazdı da kim unutur- du? Yeni yaptırdığı rop Mariye o ka- r ki... da mşikmizn alarak Fatih tramvay bekleme yerine ulaşıp ta adma “Sarıgüzel,, denilen o çarpık çürük evli Lâbirentin bozuk kaldı- rımlı, dar karanlık sokaklarından kurtulunca derhal bir arabaya at- lamış, doğru Galatasaraydaki apar tımancığa gitmişti. o Ve uyanır w- ımaz Terezayı Mariye koştur. (öz dimizle | 300 lira aylıklı bir kapıcı aranıyor!.. Büyük — elçiliklerden biri, kaç gün var ki, bir kapıcı arıyor. Ân- cak, bu kapıcı, bildiğimiz kaptcı- lardan değil. Kendisine, ne artık ne eksik 300 lira aylık verilecek. En yüksek kapıcının aylığı 40 - 50 lirayı geçmezken bu nasıl kapıcı imiş ki, ayda üç yüz liraya para de- miyecek!,.. Nasıl kapıcı olduğunu, gene ga zetelerden öğreniyoruz: İlkin eni- konu fransızca bilecek. İngiliz, Al- man dillerini de konuşabilecek. En aşağı orta okuladan çıkmış, ya- #1 35 - 45 arasında, kendisi yakışık- İı, enine boyuna olacak. Kendi kendime düşünceye var- dım: Üniversitede yıllar yılı göz yığı döküp, tahta sıralar üstünde dir- sek çürüten nice gençler, 60 lira ay- lıkla yurdun en uzak bucaklarında kendilerine güçlükle iş bulurken, orta okulayı bitirmiş bir kapıcıya üç yüz lira aylık... Öyleyse, ne duruyoruz, hep, bi- ter hapıcılık bulup yüzılelim... Ancak, sonra, gene kendi kendi | me düşündüm: — Bakalım, böyle üç dört dilden anlayan enine boyuna, yaşı 35 - 45 arasında, bir kapıcı (o kolay kolay bulunabilecek mi? Altın anahtar, her kapıyı açar, derler. Bu üç yüz lira aylıklı ka- pıcı da, isterse yalnız kendi çalış- tığı yerin kapısını değil, daha nice nice kapılar açabilir?! M. S. GÜNGÖR Açık teşekkür Muztarip olduğum müz'iç bir has- talığı gidermek için büyük bir muvaf- fakıyet ve hazakatle yapmış oldukları mesane ameliyatı ile hayatımı bana ye- niden kazandırmış olan doktor Bay A- Hi Eşref ve doktor Bay İsmail (o Afife açık şükranlarımı sunarım, “Milliyet gazetesi,, başmakinisti Ahmet Mustafa ———— vanı verilmiştir ki, bu tabir de yanlıştır. Meselâ: bir müsteşrik, bu kitabı eline al. sa dn tetkik etse, şark ve şimal Türkleri: nin güzide şahsiyetlerinin esere niçin ko- mulmağığını, Abdullah Tokayef, Fettah Ali Ahondof, İsmail Gaspirinski'ler yok- sa Türk değil midir?.. diye pek yörinde bir sual sorsa ne cevap verilebilir? Son tarih ve dil inkılâbımızın mana ve mahiyeti o halde anlaşılmamış sayılmaz mi? Bize, bir müddet Üniversitede profe- sörlük eden kıymetli üstat Bay Ali Canip bu ciheti elbette takdir buyururlar. Bu gibi hatâlar, her halde hu vadide yazılan göre şehrimiz kütüphane- lerinde 1933 senesine kadar yeni harf - lerle yazılmış kitap mevcudu 1319 dur. Acaba o kitaplar arasında bu cins kaç eser vardır? Gene geçen gün ajansın ve: diği bir malümata göre 1933 yılımda 5: yet Rusyada 8 milyon nüsha kitap basıl- miş ve 1934 senesinde ise bu adet 15 milyonu bulacakmış... Her halde fikri inkişafımız için mem- İeketimizde de muharrir ve sanatkârle- rm himayesi pek lâzımdır... Hele neşri- yatın korunması yurdun bilgi ve tekmik yönünden çabucak ilerlemesini kolaylaş- tıracaktır. Atatürk'ün işaret ettiği yaltırıklı (nur. Tu) yoldan gerekli gözdeğe az çağda va- rılmış olur, Mekteplerde (o okutulacak edebiyatın yeni dille alacağı yöneltiyi (istikamet) araştıran Kültür Bakanlığı çok yerinde davranıyor. Böylece batının modern bil gi temellerinden alınacak örneklerle uzu (edebiyat) okutumunun (tedrisat) ge - nel çizikleri“Sürultalmuş olur... Orhan Rıza TUNCEL Zİ Nazmi Şehap Sonra kanapeye yarı uzanmış, Terezanın gelirken getirdiği gazete h.ügilifi: lerden birini eline (almıştı. Fakat okumamış, dalgın dalgm bakmış. tı. Hilminin evinde geçirdiği bir ki saatin o kadar tesiri altında idi- ki.. orada arkdaşlarını kendisine © derece yabancılaşmış bulmuştu ki.. Onlar © oturdukları karanlık, mahalle, yattıkları pis yataklar ve aç köpekler gibi saldırdıkları kon- serve kutuları ile, o entarili, kara sakallı adam, onun fikirleri ve hep beraber içtikleri kalım © sigara ile bambaşka insanlardı. Şimdi babasının bazan eski mek- tep arkadaşlarından bi kabul etmeyip kapıdan geri çevirdiğini, bazılarını da güleryüzle karşılayıp rakı zivafetleri verdiğini anlar gi: bi oluyordu. Demek ki hayat şartları, muhit ve tesadüfler ayni mektep sırala- MİLLİYET PAZARTESİ KU. A iii ZN bara e siRü Sağ, sol... On beş yirmi gün oluyor. Bir sa- bah, Evkaf müdürü ile birlikte, A- le ğındaki Taşdelen suyunun yeni kaynağına gü Taşdelen kında bize malümat verilirken, bir aralık: — Sağ taşleden, sol taşdelen... sözü geçti, Yanımda duran gazeteci arka- daşlardan birine sordum: — Suyun da sağı solu olur mu. Arkadaşım güldü: — Taşdelen suyu erenlerden de- gil ki sağı solu olmasın... Sonra, bu sağ su ile sol suyun &- ralarındaki farkı anlatmağa sıra geldi. Sağ kol, sol koldan daha gür akarmış, hem de hassası daha kuv- vetli imiş. Fakat he: su da taşdelen su- yu imiş. İçlerinde büyük bir deği- şiklik yokmuş. Ben burada (sözlerini kestim: — Dostlarım, dedim, bana kalır. sa, İstanbulda taşdelen diye içtiği- miz suların hiç birine emniyet et- ? bu zamanda sağ göz- inan yokl!.. Kulakmisafiri Bugünkü program ISTANBUL: 18,30, Plâk erkestrası. haberleri. 20: U, Ün, 22: Radyo caz ve tani 223 Ki VARŞOVA, IMS m. komsmri, 18,28: Sörl, SBERG,29i m. ra enli film musikisi. 1906: Sözler, 20,10: Oda musikisi. 21 den sabah 4,30 kader yılbaşı mu» siki meşriyatr 686 Kh. BELGRAT,AYI m. 19: Kiliseden nakil, — Ders, haberler, Mil Reklâmlar, 21,30: Leonca- k 638 Khr. PRAG, 470 m. 18,10; Sözler, 18,20: Plâk. 1AZSe Süsler. i z iyolansl konseri. (piyaz klen: Hanry Hall B.B, C caz orkestra a. 1: Plâk. 175 Kha MOSKOVA, İTi4 m. 18,30: Musikili neşriyat. 19.30: Kolkoz Pre- aramı, 22: Muhtelif dillerde meyriyak 852 Khz MOSK O VA, (Sinlin) 381 m. 18,25 Bir opera W ini akil, 22: Dama ve karışık komser, 785 Kir. LEİPZİG, 3âzim, 17; Hafif musiki. 18: Çocuk programı, 18, 50: Belediyeden nakil, 19,10: Halk dansları, sarkılar. 2040: Dremtem akil Bir Berfaden PARİS, (Kısa dalga) 19 mm. 65 m. idi Konser nakli. 15: Haberler. 15,30: İngi- sena için kı za kadar.) S5 Kh. BUDAPEŞTE, 550 m. 1815 Salon kürteti, 19,155 Eski mesut gün- ler... 19,50 Opera orkestrası, 20,15; Karışık rat. 213 1834 senesinin merakir plâk zabıt» rında yan yana yetişen insanları, zaman zaman ayni heyecanla hay- kırmış, didinmiş, kavga etmiş, hat- tâ bir takım sergüzeştleri bile bera- ber yaşamış oldukları halde birden bire biribirinden ayırıyor, ayrı rı yollara sevkediyordu, Hilmi ile Ömerofun, kim olduğunu anlaya- madığı bu adamın tesirine, çoktan kapıldıkları anlaşılıyordu. O sigarada da herhalde bir şey. ler olacaktı... Herif hırsızlığı mü- bah kılan bir peygamber gibi konu- şuyordu.! Bu çocukları saptıkları fena yoldan ayırmak mümkün ola- bilecek miydi? İşte bunları o düşünürken Mari birden kapıyı açıp odaya dalıver- mişti. O zaman kafasında ne Hil. mi, ne Ömerof... ne Sarıgüzel, ne İs tanbul, hiç bir şey o kalmamıştı! Ooh Mari! Ooh bu Mari... hepsin- den başka idi. Doğrusu ne Calibe , ne Aliye, ne Sadun beyin kızlar, ne Ayşe, ne Galibe hiçbirisi ona benzemiyordu. Bazan öyle güzelle- şiyor, öyle çekici, öyle tatlı, öyle unutulup bırakılamaz bir hale giri- yordu ki . Koşarak boynuna atılmış, onu öp müş, öpmü, ee tere birden ma sanın üstüne çıkarak bağırmıştı: — Nasıl? Elbisemi © yırtmağa elin varacak mı? 4 m 1 KÂNUNEVVEL 1934 —- Baş döndürücü Valsleri, J İ Çarşamba Öz Türkçe ile Bilmecemiz karşılıklarını yazdığımız keli - çe mukabillerini şeklimizin bop me yerleştirerek kesip “Milliyet Bil mece memurluğuna” gönderiniz. Doğru halle- 'denler arasında kura va hediyeler veriyoruz. Müddet: Bugün akşama kadardır. Bilmecemiz 1234567891011 yorum ve kasananla SOLDAN SAGA : 1 — Dün sergisi açılan bir resim teşekkü” Dünya (4). Mabeyn (3), Kirli (3), İstifkam (2). 3 — Başına bir (0) getirince perhize gi ver (3), murg (3). 4 — Dersi, lekesi (3) Nota (2). ei m beyaz vw (4), Şart armısağın arkadaşı (8). elek (5). Boyar (2). Trabaonlu (3). 1 — Gevşek değil (4). Afriknda hir mem- leket (3). YUKARDAN AŞAĞI 4 il (3), Umumi (5). in batışı (4). Asmaktan © e (4). Çep başağı (4). edilen yer (5) 5 — Hetifham (2). 6 — Çok wrum (6). Abdi rabutası (2). 7 — Bir Banka ismi (2). Fransa ile Alınan» ya arasındaki e (3). 8 — Asmaktam emir (2). Ap (2) Yat (2). 9 — Duman lekesi (2). Kirmizi bir mey- va (3). Dakik (2). ye (2). Sonuna bir 2) (3) Hindistanda OZAN OPERETİ (Eski Süreyya) Şef Muhlis Sa- bahattin Şehzade- başı Ferah tiyatro- sunda bu gece ÇARESAZ Operet 3 perde Fahri Gülünç, Is - mail Dümbüll Pek yakında ilk opera Kırmızı Ay ları, 22,201 Hal 22,35, Çineine takımı. Karık yılbaşı meşriys 574 Khe. STUTTGRAT,S2I m. 17: Senfonik orkestra, 18,45: Saar meşriyatı 19,20, 1834 satıldı. 20,45: 21; den 4,30 za kadar Berlinden nakil, 004 Kr. HAMBUR 18,30: Gülünç e. Neşeli musiki, 2038: Berlinden makil, © 892 Khz. VİYANA,SO7 vr 19: 1834 de veda. 19,35 So- ope: nakle, Apollodan naklen yılbaşı meşri- #öz ve yeni seneye giriş anfaranı. Zi: Yılbaşı neşriyat. (Barlin- a) * Kis FRANKFURT,2Si m. 17; Komser nakli. 18: Çocuk. 1930: Kar şik konser, 20,301 1934 de bir bakış. ZI, - 430: Berlinden nakil. Hakikaten kız, giydiğini yakış- tırmıştı. Bir moda kataloğundan di- rilip te fırlamış gibi duruyordu. inin sünepeliği derhal u- . Felsefeler, arkadaş, fe- İâketlerinin acıları, yan mahalleler, ve insanları budalaştıran sigaralar la allak bullak olan kafasmnda bir den bütün çapkınlığı dirilivermişti. Unuttuğu iştihası derhal kabarmış- tı, hemen gazeteyi elinden fırlat. mış, Mariyi kucaklayarak masadan indirmiş ve sesi çıktığı kadar ba- ğurmaşt: Tereza havyar getir! Reçel getir! Çay yap! Sonra, oraya, buraya, şuraya da. ğıttığı, muhabbet, aşk şefkat, duy- gu ne varsa hepsini bir yere topla- yarak, kafası, gözü, ağzı, burnu el- leri, ayakları ve her şeyile bütün gün Marinin olmuştu. Beraber caddelerden geçmişler- di. Gözüne Mariden başka bir tek insan ilişmemişti. Bir yerde müzik dinlemişlerdi, Marinin kahkahala- rından başka hiç bir ahenk kulakla rına girememişti. Osmanbeyde iki saat kalmışlardı. Galibe sağından geçmiş, solundan geçmiş, hattâ aralık kendisini göğüslemişti. Hüliç ama hiç farkına varmamış gibi dav ri Ooh alya. a 15-8“ Bu Çarşamba hn Stravss'en r Mail e güzel, me sivlk, | akabi akşamı is SÜMER s Viyana Bölbülü MA için biletler şimdilen SENENİN bİRİNCİ ŞARKILI va alınabilir. TAMAMEN inemasında RTUA EGGERTİİn ewhcik sesini AHANE VALS İRİ filminde dinliyeceksiniz. Bu filmde meşhur komik SZOKE ZSAKALL dabi rol almaktadır. Bütün İstanbul halkı bu müstesna filmi tekrar tekrar görmeğe kojacaktır. Tel. 42851 TÜRKÇE SOZLU MEMLEKET FİLMİ BAYSEL | BataklıdamınKızı| İ Filmi Yapan MUHSİN ERTUGRUL YAZAN; HASAN CEMİL - MUSİKİ: CEMAL REŞİT Orkestra: Konservatuvarın 40 kişilik yaylı sazlar h Zeti Oynayanlar: İstanbul şehir tiyatrosundan BEHZAT - İ, GALİP - HAZIM - MAHMUT - TALAT - SAİT - MÜFİT - FERİHA - CAHİDE - NAFİA Pek yakında YENİ NEŞRİYAT Tanzimat edebiyatı! Istanbul erkek ve İstiklâl | liseleri edebiyat tarihi müallimi Bay Agâh Sır. rmm yeni bir eseri çıltı. Once çok ©- mekli bir cilt olarak çıkardığı “Tanzi- | mata kadar odobiyatımız,, dan sonra | Bay Agâh Sarı şimdi de (Tanzimat e debiyatı) nr bize verdi. Liselorin son sınıfları için edebiyat dersleri olarak neşredilen bu eser bütün edebiyat me- raklıları için de değerli bir eserdir. Eserde Tanzimat edebiyatınm baş » laması, hazırlık, inkirez devreleri ve Garp edebiyatının tesirleri altnda fikir ve zevk itibarile aldığı & tekâmül hızı ve o devrin edebi şahsiyetleri | eserde en olgun şekli ile izah ve tahlil | edil mektedir. Uzun bir tetkik ve emeğin mahsulü ve benzerleri arasında hususi- yetini muhafaza edecek olan bu eseri tavsiye ederiz. iş İ ÇAĞIRIŞLAR İ Harp malüllerile şehit yetimlerine Eminönü askerlik şubesi başkanı. fından: 935 yılı satış ileramiyelerinden hak almak istiyen şübemizde yeri olan sa vaş sakatlarile savaş © ölülerinin ana, baba, karı ve çocuklarmın yazımı 1-1 835 gününe çatan salı gününden 28-2. 935 perşembe gününe kadar uzatılı Hından böyle hak sabiplerinin her şubemize ulaşmaları bildirilir. Alemdar semt ocağı saygı değer üyelerine: 3-1-935 perşembe günü saat 20 de semt ocağımızın genel toplantı sında Dr. genesal Besim Omer va Ba- yan Aliye Esat taraflarmdan konferans verileceğinden gelmenizi candan dile riz, TEPEBAŞINDA ŞEHİR :* TİYATROSU Ketenbu Belğişösi Bu akşam Şehir Tiyatrosu | Saat (20) de uy e” | 5 perde azan: W. ŞEKSPER Tercüme eden: Ertuğrul Muhsin | TA 9778 Fransız Tiyatrosunda ir Tiyatrosu Öperet Iısmı 12.12.934 tarihte çarşamba günü ak- tamı saat 20 de cuma günü o gündüz saat 14,30 da DELİ DOLU Operet 3 perde Yazan Ekrem Reşit, besteleyen Ce- mal Reşit. 10104 ne şakrak kahkahalı, ne neşeli, ne tatlı, ne ruha yakın, ne arkadaştı bu kız! Ve... çok zevkli geçen bir gece- | den sonra bugün canı bir türlü on dan ayrılmak istememişti. İşte bu- nun için gecikmişti. Vapur Kınalıdan kalkarken gö- züne uzaktan Fener kıyıları ilişti. Kafası oradan Kadıköye zıpladı. Hayır hayır... bu Galibe ile yeni bir , İ sevda sergüzeştine atılmaya mânâ yoktu. Ona o kadar istediği halde, bir sürü boş vakti var ki bir mektup yazamamış olmasına sevindi. Bir elbise, rengi ve kumaşı iyi seçilmiş ve iyi yakıştırılmış bir el- bise onu biran içinde değiştiriver- mişti, Bu kadar güzel bir kadını nasıl | oluyordu da ara sira ihmal edebili- yordu. Acaba şimdi Mari ne yapı- yordu? Öğleden az evvel apartı. | mandan ayrılırken onu yatakta br. | rakmıştı. Acaba Tereza Marinin bir başka münasebetinde de aracılık ediyor mıydı? Bu kötü düşünceyi silkip atmak istiyormuş gibi kafasmı salladı. A- cele acele tabakasını çıkarıp bir si- gara yaktı. Nasıl oluyordu da onu yalnız br- İren Eli iş) P E K Sinemasında | İş ve İşçi Milliyet bu sütunda iş ve işçi İİ yenlere tavassut ediyor. Iş ve it istiyenler bir mektapla İş muza müracaat etmelidirler. İş araniyor Ticari ve hor nevi işler için Alm ca, İransızca, ingilizce, italyanca bir Türk iş sramaktadır. Taşraya gider. Akşamları saat hesabile 89 kabul eder, ğa ŞEY Ölüm Tüccardan Komaliyeli Hacı zade Bay Hacı Mustafa vefat atmift Cenazesi bugünkü pazartesi günü 19 on birde Göztepedeki köşkünden kal dırılarak Sahrayi Cedid aile na defnolanacaktır. Allah gariki (9 met etsin, amaa aaa Dr. IHSAN SAMI ÖKSURUK ŞURUBU Öksürük ve nefes darlığı boğmaca v8 lazamık öksürükleri için pek tesirli ilâçtr. Her öczanede ve ecza dep” Kaş larında bulunur. 5414 gayi 10171) 7 Doktor Vamık Sündiye, Bağdat caddesi, « 10 - 12 MR (A 4673) m 9576 Dr. Hafız Cema Dahiliye mütehassısı Cumadan başka günlerde (2,30 dan 6 ya) kadar İst Divanyolu No. 118. Muayenehane ve ev telefonu| 22318, Kışlık telefonu 22518. milliyet Asrın umdesi “ MİLLİYET * bf ABONE ÜCRETLERİ * Türkiye için Hariç LK. L Sizarasmı hiddetle yere atıp zerine bastı, Bir başka sigara yaktı, Vapur, Heybeliden yolcu al" düdük çalıyordu. Sanki nediye bu Sadun bey gidiyordu? -— Mariyi yalnız bırak... An uy, buralara gel... Fakat bu vanlığı nasıl © yapabiliyorsun diye mırıldandı — Sigarayı gene yere atıp üstü bastı. Alman kızları sinirliliği © kikadan dakikaya artan bu g6" yan yan bakmağa ( başlamış! Bir üçüncü sigarayı yakarken rinden kalktı. Yavaş yavaş yürü Merdiven başmda birikmeğe yan aceleciler kafilesine ken herkesin işitebileceği bir *€ — Tah çatlasa yarın İstanb“ dönerim... — diye söyle a Ah Mari! meğer seni ne kada” viyormuşum. » Birden heyecan ve korku ile İ kildi. Müthiş bir tehlike ile laşmış gibi gözleri büyüdü ve reyen dudakları arasındaki #9 bu sefer kendiliğinden yete — Felâker! Felâket! O is€ Bitmedi — İl 5