Soyadı Hepimizin birer soy adı olacak. ruz, ve sevine kendimiz için birer soy adı bulma- ğa çalışıyoruz. Bulanlar, şimdiden soy adlarını nı var; Soy adı yasası ile kendimi. ze seçeceğimiz adları, sayım (1) iğüne güçlük çekmeden yazdı- rabilecek miyiz? On yedi milyon kişi hep birden soy adını kütüğe yazdırmak için sayım aylıkçı (2)larının başına üşü şürse, işlerin kolay yürüyeceğini pek sanmıyorum. Gizli sayımın or- taya çıkarılması için aylardan be- ri uğraşılıyor. Gene de şurada bu. rada kendilerini kütüğe yazdırma- yanlar görülüp işitildiği için; baş- vurma (3)günü yeniden uzatılacak deniliyor. Demek ki, bir çok kimse- ler kendilerini kütüğe yazdırama- rnışlar. Bunun neden ileri geldiği- ni bilmeyenlerimiz yok gibidir. İşi kalıbına sokamamak yüzün- den çıkan bir takım güçlükler ki, yenmek için şimdiye kadar yapılan bunca uğraşmalar, sonsuz kaldı. Adına kırtasiyecilik dediğimiz ba dert, yeni soy adı işlerine de girecek olursa, yıllarca çalışıp ge- ne de adsız kalanları göreceğiz de- mektir, Bence, soy adı koyan kimseler, en çok yarım saatin içinde yeni kafa (4) kâğıdını alıp kapıdan dı- arı çıkabilmelidirler. Bu böyle olmazsa, işin yıllarca sürüncemede kalmasından korku- dur. M. Salâhaddin GÜNGÖR () Sayım — nüfus karşılığı (2)-ay- lıkçı — memur (3) Başvurma — mira» caat (4) Kafa kâğıdı — nüfus tezke- resi, Satılık Şişli Bulgar çarşısında 1700 metre arazi üzerinde fabrikaya elverişli, ku- yu, sarnıç, havagazı, terkos, garajı ha- vi her iki sokağa nazır büyük baliçe- li on odalı ve mobilyalı bir Vilâ: Şişlide terkos havuzu duvarı yanm- da cephesi iki sokağa nazır 2250 met relik bir arsn İesmen veya tamamen satılıktır. 42238 numaraya telefon. TEŞEKKÜR Mühim bir ameliye bekle. Bilmeyen bir ande vefat eder Düzce eş raf ve tücearanından — Hacr Bayram Zade Ferhat Beyin gerek tedavi olduğu hastanede ziyaret ve samimi alâkuları- ne izbar lülunda bulunan dostlarıma ve gerek vefatı hasebile tahriren ve şifa- ben taziyette bulunan zevatı muhtere- meye ayrı ayrı teşekküre teessürümüz mani olduğundan bu hususta gazeteni- zin tavassutunu rica ve hürmetler ede. riz efendim. Valdesi Zevcesi Biraderi oğlu Kızı Ayşe © Safiye Mansur Ali Rukiye neticesi VEFAT Dahiliye müsteşarlığından mütekait Fuat Bey vefat etmiştir, Cenazesi bu- günkü çarşamba günü esbak Şehremini biraderi Mehmet Ali Beyin Beşiktaş Akaretlerdeki hanesinden kaldırılarak namazi Sinan Paşa camiinde kılmdıktan sonra Yahya Efendideki sile kabristanı- Dokuma - Dokunma! Dil savaşının uyandırdığı özenti yazılarda, göze çarpan bir değişik- lik yaptı. Fakat arada sila sini alışkanlık yüzünden yanılanlar da oluyor. Arkadaşlardan biri, yazı yazar ken, durakladı; — Yahu... “Mensucat,a öz türk- çede ne diyeceğiz? Ben atıldım: — Dokuma... Dokuma... Bu karşılığı alınca, büsbütün şa- şaladı: — Ne düşünüyorsun, yazsan a... deyince yüzüme eğri eğri bakarak: — Dokunma olur mu? dedi, riensücatın elbette bir karşılığı ola- cak... Ben gülmeğe başladım: — Dokuma... dedik ya!., En sonunda anladı : — Haşşöyle!.. Ben dokunma san mıştım da canım sıkılmıştı. Neden dokunmayacakmışım?.. Önüme ge- len yabancı söze vuracağım tekme- yi. Kulakmisafiri EEYİZİ Bugünkü program 18 Fransızca ders, 18,30 Dans mu- sikisi plâk ile, 19,30 Dünya haberleri, 19,40 Balalayka orkestrası tarafından Rus havaları ve koro heyeti tarafından teganni. 20,40 Ajans ve borsa haberle. ri. 21 Melek sinemasından © ekil (Kedi ve keman) Janet Mac Donald Roman Novaro tarafından temsil edil. miştir. Eserin mevzuu evvelce spikeri- bulu- itibaren meşhur tenor (Jozef | Şmit) sinemadan evvel oyunun mevzuu izah | edilecek ve sinemanm devamı esnasm- | da spiker tarafından sahnelerin deği- şikliği söylenecektir. (Hava müsait oldakça garp mem- | ik Ieketleri neşriyatı programmmıza ilâve edilecektir.) 545 Khr. BUDAPEŞTE, 550 m. Viyanadan naki ERİ, 2325: Haberler, 2345 Çingene orkestra. 178 Khz. MOSKOVA, 171 4m. 1830: Kızılordu için program. Senfonik kon ser, 1930; Karışık neşriyat, 22; Ecnebi diller- 1828: Bir opere temsilini mall, 22:30: Ka ışık ko: 223 Kb: VARŞOVA; 1045 m Mi pinin eserlerinden konser. 22,90: Konleran, . 2240: Şarkılar. 23: Reklâm ,18: Duma mmusiköti ciddi sarkar. 23: Kor. LÜKSEMBURG İsviçre akşamı. 2 Org ve kore mi İsberler. 23,20: G 592 Khz. VİYANA 507 m. 18 Tibbi neşriyat, 18,20 Viyolonsel — piyano sonatları, 18,50 yeni iktinatçılık, 19,15 Müsahabc, 19,35 Eski Romaya dair, 20,05 Haberler, 20,15 Viyana şar- kıları, 21,05 Senfonik konser (Büyük konser salonundan naklen), 23,20 Es- perantoca, 23,30 Haberler, 23,50 Dans kisi, Nes Osmanlıca karşılıklarını yazdığımız kelimelerin öz türkçe mukabillerini şek- Bimizin boş hanelerine yerleştirerek şekli kesip “Milliyet Bilmece Memurluğuna, gönderiniz. Doğru halledenler arasmda kur'a çekiyoruz ve kazananlara hediye- ler takdim ediyoruz. Müddet: Perşem- be günü akşamma kadardır. Bilmecemiz 1234567891011 Soldan sağa 1 — Muhabbet (5). Şart edatı (3). 2 — Tir (2). Kasap (4). 3 — Bahadır, kahraman (5). 4 — Hedef (4). Cevval (4). 5 — Latife, kalbur (4). 6 — Musiki (2). Emsalsiz (5). 7 — Düt, duman (2). Asude, müf - vet (3). 8 — Efe, Aydınlı (6). 9 — Tahta (4). Rabet edatı (2). Ha- ne, saki (3). 10 — Mayi (4). 11 — İstifham (2). Düzgün yol, şo - se (6). ismi (6). Şöhret, lükap (3). bi - Herhalde, petrol (3). Katı (0. Kanun (4). Rabıt odatı (2). Çabuk (3). Şart edatı (2). Şüphe (5). Seyyibe (3). 10 — Nota (2). Kilim (4). Ust de - ğil (3). 11 — Ahali, cümle (4). VEFAT İnhisarlar İdaresi Memurlarından A- leksan Beyin valideleri tahtı tedavide bulunduğu Yedikule Ermeni bastahane- sinde vefat etmiştir. Cenaze o merasimi bugünkü Çarşamba (sabahı saat onda mezkür hastane kilisesinde — yapılarak Balıklı Ermeni Kabristanma defnedile- cektir. mmm TİF OBİL . Dr. İhsan Sami Tifo ve paratifo hastalıklarına tus tulmamak için ağızdan alınan tifo hap larıdır, Hiç rahatsızlık vermez. Her alabilir. Kutusu 85 Kuruş. 8692 Istanbul asliye beşinci hukuk mah- kemesinden: Ahmet Bey ve Hatice H. vekili avukat Faik Beyin Kocamusta- fapaşada Çınar karakolu ittisalindeki hanede oturan İzzet Bey karsı Fatma Rukiye Hanım aleyhine ikeme eyledi ği davanm ilânen tebligat icrasma rağ- men 19-11934 tarihli celsesi tahkika- tında ibati vücut etmediğinden naşi hakkında gıyap kararı verilmiş ve em- ri tahkikatın 17.12.934 tarihine müsa- dif pazartesi günü saat 14 de tayin kı- bnmiş olduğundan yovm va saati mez- kürda mahkemede hazır bulunması hü- zumu beyan ve aksi halde H.U. M. K. nun 401 ci maddesi mucibince hak- kında gıyaben ewamele icra olunacağı tebliğ makama kaim olmak üzere i- okamtar, Bu akşam saat 20 de MADAM SAN JEN Komedi 3 Perde 1 başlangıç tablo. Ya- zan Viktoryen Sardu ve Emil Moro. Tercü- me eden Seniha Bed- ri Hanım, Şehri İrtidiğis! Şehir Tiyatrosu “ T 8263 Li Eski Fransız Tiyatrosunda İ ŞEHİR TİYATROSU ÖPERET KISMI | Bu akşam saat 20 de BU BIR RUYA Operet 3 perde Yazan: Selma Muhtar H. Besteleyen Ferdi. Şehir Tiyatrosu Müdürlüğünden: Tiyatromuzun yeni balet kursu açıl- mak üzeredir, yetişmek ve girmek isti- yen hanımların her gün saat on üçten önbeşe kadar Tepebaşında Şehir tiyatro- sunun dans muallimine müracaatları lâ- Lal ld Resmine balımızı 60 yaşını geç miş bir kadına benziyor mu ? Buna hiç kimse inanamaz. Fakat böyledir! Bu kadın, büyük valde olmasına rağmen hâlâ gençlik heyecanlarını duymaktadır. İşte kendisinin bizzat yazdıkları £ “Ancak birkaç ay evvel, cildim tamamen buruşmuş ve yüzümün bazı kısım'arı çökmüştü. Seksen yaşlarında görünüyordam. Bir arkadaşım, bana cilt için yegâne unsur olan (Biceci) Tolalon Lrümini kullanmama tavsiye et ti Dediğini yaptım ve cidden bir mucize oldu. Bütün buruşuk” luklarım axil oldu ve cildim bir genç kız cildi gibi taze ve cazip bir şekil aldı. Resmim de yüzüm- deki şayanı hayret tebeddülü açık bir surette göstermektedir... Fen ; yüzün buruşuklakları ve adelâtin zayiflaması ciltteki Bio- cel cevherinin ziyaa uğramasın- dan ileri geldiğini ispat etmiştir. Viyana Üniversitesi profesörle. rinden Doktor Stejskal'ın uzun tetkikatı neticesinde genç hay- vanlardan İstihealine muvaffak olduğu ve bütün dünyada istima- K hakkı Tokalon tarafından te- min edilen “Biocel,, nammdaki kıymetli cevher, şimdi Git için bir unsur olan pembe rengindeki Tokalon kreminin terkibinde mevcuttur, Bunun istimali | sayesinde her kadın buruşukduklardan kurtulur ve 10-20 yaş daha genç görü nebilii Sinemanın iki büyük yıld za Mirarcom MOVARRO eanAalle MACDONALD tarafından isiz bir surette yaratılan Kedi ve Keman süper filminde has: taganni ediyorlar. ten Fransızca En son sistem dairesinde kısmen renkli ola- rak yapılan bu film, göz kamaştırıcı bir ibtişam nümunesidir. BU AKŞAM: İstanbul radyosu; Se) bütün bu filmi ve filmin bütün musikisini dinletecektir. GEORGES OHNET'in GABY ile HENRY ROLLAN taralından romanından iktibas ve MORLAY ve LEON BELLIERES bir Sureti fevkalâdede temsil edilen DEMİRHANE MÜDÜRÜ Şaheserinia gördüğü rağbet ve kazandığı muvaflekiyer ve herkesin görüp dinliyebilmelerini temin maksadile SUMER (Eski Artistik ) sineması birkaç gün daha göstermeğe karar vermiştir. İlaveten : YENİ FOX e BEN BİRCASUSTUM Musiki meraklılarına: MÜJDE Amerik; 'da büyük muvaffakiyetler toplamış olan ŞERİF MUHİTTİN Beyi 4 BİRİNCİ KÂNUN SALI Akşamı eli TİYATROSUNDA dinleyeceksiniz İHTİRA İLANI “ Yataklara ve bilhassa sevk ile yağlanan dingil kutularına yağların tevzi sevki ve tulumbası için usul ve tertibat, hakkında — östihsal olunan 16-12-1933 tarih ve 1657 numaralı berat ile “bir sevk levhası vasıtasile yatakla. rma, bilhassa demiryolu vesaiti nakliye- | sinin ortadaki ve mil yataklarma, yağla” ma yağını tevzi eden usul ve tertibat, halkında istihsal olunan 16-12-1933 ta- | rih ve 1658 numaralı berat bu defa mev. | kü file konmak üzre ahere devrüferağ | veya icar edileceğinden talip olanların Galata'da Çinili Rıhtm Hanında Robert | Ferri'ye müracaatları ilân olunur. usulü ws İHarik Hayat Sigortalarınızı Galatada Kaza SÜREYYA OPERETİ Bu akşam saat 20,30 da Kadıköy Süreyya Tiyatrosunda KIRK YILDA BIR Operet 3 perde, yazan Yusuf Sursfi İnkilâpların Öğrettikleri Vasfi Raşit Yeni çıktı, müracaat yeri Milli yet matbaasıdır, Otomobil Ünyon Hanmda Ki ve UNYON SIGORTASINA yaptırmız Türkiyede bilâfasıla icrayı muamele etmekte olan ÜNYON Kumpanyasıma bir kere uğramadan sigorta yaptırmaymız. Telefon : 4.4888, 8044 — Yok canım... Nerede bu bol- luk? Üç kere yedi buçuk, yirmi i ki buçuk eder, Vesikanın yirmi iki buçuğa okkası? Yağmamı var Nazmi? Genç, bilgiç bir tavır takmarak onun omuzuna vurdu; — Evet dostum... yağma var... Var ama, se gene fırsatı kaçıra- caksın gibi geliyor bana. — Neye? — Neye mi? A gözüm... Sen bu ay kendininkileri de,müdürünküle- ri de yedişer buçuktan vermedin mi? İdare müdürü ürkerek etrafıma bakındı: — Canım bağırma! ,, Bir işiten o- lur, yavaş söyle! Mektepte de bu haltı ettin. Yüreğime mi indirecek- e dörtotuz paradan hesap verdiğini bir ben bi- Nis, siz Nazmi Şehap Tiyorum, Kabahat senin. Bir daha onun odasında konuşurken sesini yükseltme! Kütüphaneden i- şitiliyor. Anladım mı elmasım?.. — Mes —Bu ay kaybettiği nfırsata gelin- ce; onu da söyleyeyim. Fakat, ken- dini sıkı tut... Bak, belki bu sefer yüreğine iner! Yirmi gündenberi piyasada on beş kuruştan aşağı ve- sika satanlar bil ki budalalık et- mişlerdir. — Ne diyorsun? » Hele senin gibi okka üzerin den hesap yürütenlere söylenecek söz bulamıyorum. — Ne diyorsun?.. İdare memurunu az kalsın kan Doğacak Yarı yarıya aldanmıştı ? Yüzü kıpkırmızı kesildi. Hele ikinci defa ne diyorsun?,, derken öyle bir afallamıştı ki görülecek şeydi! Nazmi, ağız dolusu bir kahkahı atmaktan kendini alamadı; ve ar- tık durmadı da... o zavallı adamı yüzüstü bırakarak uzaklaştı. Zih- ni allak bullak olan Tahsin bey api- şıp kalmıştı. Biran sokak ortasm- da bulunduğunu da unutur gibi Üz Arkasından avaz avaz bağır- İz — Okka değil kilo demek! Hesa- bı okka üzerinden değil kilo üze- zaman Nazmi onları daha kalaba- lıklaşmış buldu.Bir çoğunun dudak larmda halâ son kahkahaların iz- leri duruyordu. Hilmi, çoktan baş- ladığı anlaşılan eğlenceli bir hikâ- yeyi bitirmeğe savaşıyordu. “Aca- ba benden mi bahsediyor?,, yahut “ben geldim diye sözünü mü de- giştiriyor?,, gibilerden kulak ka- barttı; bir iki dakika kadar onu dinledi. Sonra kısa fakat şimşek gibi bakışlarla arkadaşları birer birer tetkik etti. Hayır hayır... Bun ların hiç biri Hilminin şahit oldu-. ğu vakayı öğrenmişe benzemiyor. lardı. Buna kanaat getirince Hilmi- yi dirseğile dürttü: — Kes artık şamatayı! — de Üç beş ağız Biden cevap verdi — Dörde beş var usta!.. dördü geçiyor dayı! — EKfi elifine dört amca! — Kâfi! Kaç kişi olduk? Dört... altı... on... on dört.. e bir, iki, , beş... altı, yedi daha... Tam yirmi bir kişiyiz demek? Hilmi kıs kıs gülüyordu. — Neye gülüyorsun be? soytari- Tık mi ediyoruz? — Nesraddin hoca gibi sayıyor- sun da... — Anlamadım... — Kendini saymağı unuttun da- yı! — diye birisi izah etti — — Ha evet... Yirmi iki kişiyiz öyleyse... öbür taraftakiler toplan- dılar mi acaba? Tuuuh... Ulan, az- kalsın Ömerofu unutuyorduk be! ilmi... Sen hemen mektebe koş! Ömerof kalorifer dairesindedir. O. nu al... Siz ikiniz Tepebaşı kapısın- dan dalacaksınız. Oradaki arkadaş ları say, bana bir haber yolla! Korbo seri adımlarla uzaklaşır. ken, Nazminin gözüne yirmi adım ötede bir mağazanın kapısında be- liren Merinos kafalı “İrfan,la tık- naz Cafer ilişiverdi. Kolkola gir- mişler, salma salına yürüyorlardı. sigaraya prendeler attırıyor ve İr- fan soytari seyreden toy bir sırık hamalı gibi aptal aptal gülüyordu. — Serseriler... — diye bomur dandı — Hiddetlenmişti. Yanma yaklaş. tıkları zaman ,dişlerini gıcırdata» rak ; — Maşallah maşallah! — dedi— Beyefendiler tenezzühe çıkmış ola» caklar her halde... Bu ne kadar ge- niş yüreklilik! Bu ne biçim darül- funun talebeliği! Ve... Caferi göğsünden kavradı, kaşlarını çattı — Neye geciktiniz? Niçin bas- tonsuz, sopasız geldiniz? Irfan arkadaşından yana çıktı; — Bırak oğlanın yakasını! — de artık sokak ortasında da ken- sana tahkir (o ettiremeyiz. Haki olsan gene ne ise ne... Fakat haksızsın da... Biz tam zamanm- da geldik. Sopalarımız da işte... İkisi birden ceketlerini açtılar; koltuk altlarına sıkıştırdıkları ka- Imca birer odunu gösterdiler: — Nasıl? — Beğendin mi? Nazmi, Caferin öğünden mah- cup bir eda ile elini çekti. Bu sı- rada çilli suratlı Ziya Gültekin bon marşenin kapısından çıkmış, koşa rak yanlarına yaklaşmıştı. soluğa; P — Ağabey... — dedi — op, kişi olduk. Ömerof ta Hilmi 49” abil... ni ayar etti. — Dinle yavrum... yağ raya geldiği zaman bee saldırsınlar, vitrinleri kırmağ? lasmlar, Sen şimdi onların na gidince saatini bileğinden rır, Hilmiye verirsin. Ara ye vereceksin ha... Dikkat et id me! Yanlışlıkla “Ömerof,.# sen nr e sui u gi” ağabey... — Dur! daha bitmedi. SoBff, men Bonmarşeye dönersin. a daki kıza gidersin, “matma?' yere telefon etmek istiyorum” sin... Alırsın telefonu... ma! Maksat telefonu kulla meydan vermemektir. “ duydum duymadım Varı rinleri kırmak var. lerin içiideki eşyaları alıp yeti mak var... Fakat el çabuklüğ, ee cebine bir şey sokmak y: hak oldu,manlışlık ol oldu vi |