Haftalık si 1 — Ankara Müzakereleri le yapılan içtimalarda görüşülen mesele leri ve varılan kararları hülâsa etmekte dir. Hülâsası şudur: Bir Balkan istatüsü yapılınış, yani teşkilât — Teş- kilit kurulmazdan evvel, Bakan anlaş- ması bir ittifaktan ibaretti, Şimdi bir birlik mahiyetini almaktadır. Balkan mi - sakı devletlerinin daimi bir-divanı bir de ra bağlı iktmat komisyonu, muhtelif memleket kanunları arasında hir ahenk temin etmeğe çalışacak olan bir adliye komisyonu teşkil edilecektir. Anlaşılıyor ki Ankara'da yapılan iş, dört devletin sulh işlerinde, iktrsat sahasmda ve kül- tür sahasında beraber çalışmalarını te- min için teşkilât kurmaktır, ... 2 — Sarre Meselesi Sarro meselesi yüzünden Almanya ile Fransa arasındaki münasebetler hafta 2- rası hafif bir buhran geçirdi. Malümdur ki Sarre mıntakasının Almanya'ya ei si, Fransa'ya iltihakı veyahut ta şim vaziyetinin muhafazası içim 13 me nide ârüya müracaat edilecektir. Arâya müracaatın bitaraflık dairesinde yapıl - masını temin için her tedbir alınmıştır. Fakat mesele o kadar ehemmiyetli ve Al- man eflkârı umumiyesi o kadar heyecan içindedir ki ârâya müracaat yapılırken, pılmasmın akibinda birtakım emrivâkiler karşısında kalınabilir. Sarre hududunda birtakım Nazilerin muntaka- yerek nümayiş yapan Naziler vardır. Fransız hükümeti ârâya müracaatı bi- taraflıle dairesinde yapılmasını temin için bazı hazırlıklarda bulunmak lüzü - maunu hissetmiştir. Esasen bu vazife Fransaya 1926 yılmaa verilmişti. Fenm- #a'am bu hazırlığı Almanyayı telâşa dü- sürmüş ve anlaşılıyor ki Tagiüzler de tas- vip etmemişlerdir. Mamafih hazırlığın şu faydası olmuştur ki Almanlar gerek Sare hudutları içinde ve gerek Sarre hu- durları dışmdaki nümayişlerine nihayet vermişlerdir. Sarre'da Nazi üniforması giyilmesi de menedilmiştir. Anlaşılıyor ki riya müracaat daha sakin bir hava içinde yapılacaktır. Mamafih bu Sarre meselesi gelecek senenin ilk ayma ka - dar Avrupa'nın tehlileeli bir i ol edecektir. 3 — Hüler ve Küse o * bir hayat we alışmış olan teşkilâ- in mukavemeti ile karşılaştı. Hitler bir devlet Piskoposu tayin etti. Bu Pisko- posu tânımayan papaslara karşı hareke- te reçildi. Fakat mukavemet (gittikçe kuvvetleşti, Hitler nihayet hafta arası dini devleti iie vaz geçerek kili- u bildirmiş. lacaklardır. Kilise, devlet işlerine asla karışmayarak kendi sahasında çalışacak, devlet te kiliseyi kendi işlerini tedvirde kendi haline bırakacaktır. Bu anlaşma Almanya'da büyük bir memnuniyetle kar #ılanmışlır. Fakat Hitler de ilk defa ola- rak attığı bir adımdan geri dönmektedir. ... 4 — Fransız Buhranı Fransız buhranı cidden tehlikeli bir yola girdi. Hükümetle Radikal Sosya Hst Fırkası anlaşamıyorlar. İbtilâfm se- hükümetin teşkil edilebilmesi için zumlu görüyor. Başvekilin lace raki sız kanunu esasisi şu noktalarda değiş - Ve iptonize edilmiş gibi derhal masasına yaklaştı; şuursuz hare- ketlerle, elini e ai gibi ik az evvi ii saz adam, sapsarı kesilmişti. Bir de- met banknot çıkardı, ezilip büzü- lerek saymağa başladı; On... on iki buçuk...! On beş. Yirmi beş... otuz. Bu âni değişikliği neye hamlede ğini bilmeyen hoca, nefesini kes- özlerini pâraya (o dikmişti. ise tekrar dövam defterinin başına geçmişti ve sakin sakin yap- rakları karıştırıyor, parmaklarile bir şeyler hesaplıyordu. nihayet; EŞ Buyurunuz hoca efendi... dedi — tam seksen o yedi Be lira. Yalnız hafta arasında benden aldığınız iki buçuk lirayı kesiyo- Memur yasi icmal | b” 1 — Başvekile Meclisi dağıtmak salâ- dehrinde Radikal » Sosyalist kongresinde müzakere edildi. Radikal Sosyalistler Fransanın en kuv- vetli siyasi fırkasıdır ve bu fırkanm yar dımı olmazsa, Doumergue hükümeti su- kut eder. Bunun içindir ki Navtes kong- vesinin büyük ebemmiyeti vardı. Kong- renin kararları şöyle bülâsa edilebilir; 1 — Şimdiki temerküz kabinesinin de vam, 2 — Kanunu ösasinim tadili için Baş- vekil tarafından © yapılan tekliflerden Meclisin dağılmasma ait olan noktadan manda diğer noktaların kabulü. 3 — Meelisi fesih meselesinin Fırka Lideri Herriot ile başvekil arasında gö- men rü; lüyor ki fesih meselesi olan asıl hemi nokta hakkında Nautes kat” i bir karar verememiştir. Bu kongreden sonra Herriot başvekil ile görüşmüş fa- kat İeat'i bir karara varıldığı malüm de- gil. Diğer taraftan Herriot da dahil ol- duğu halde hükümet ittifakla, kanunu e sasinin, başvekil tarafından yapılan tak- Hf dairesinde değişmesi | için bir karar vermiştir. Doumergue'in yaptığı müsa- adekârik şundan #baretür: Hükümet yalnız meclisin toplandığı ilk sene zar - fmda Ayânm reyini alsın ondan sonra Ayânm reyini almaksızın Meclisi dağıta- bilsin, Şimdi bu mesele, hükümet tara- fından üç aylık bütçenin müzakeresi için yapılan diğer tekdif ile beraber Mecliste müzakere edilecektir. Meclis Başvekiğn tekliflerini kabul etmezse, hükümetin is- tifa edeceği bildiriliyor. Geçen senenin şubat hâdiseleri üzerine inziva hayatın dan aynın ta Başvekilete geçen Doz - 'gue, telrar inzivaya çekilecektir. Ba- Pia böyle bir hareketin doğuracağı karışık vaziyetle karşı karşı- ya, gelmek istiyoçek mi? v.s 5 — İki Seçim Hafta arası iki dikkate şayan seçim yapıldı: İngiltere'de belediye seçimi, A- merikada da Ayân âzalarının bir kısmı, Meb'usan ve diğer mahalli seçimler. İn- giliz intihabatın kat'i neticesini biliye- ruz: İşçi Fırkası, büyük bir zafer kazam- mıştır. İngilterede belediye intihapları, meb'us intihapları kadar ehemmiyetli ol- mamakla Beraber, İngiltere'de iş başında bulunan hükümetin mahiyeti itibarile bu defaki intihap, elicir: umumiyenin bülcü- dan anlıyoruz ki Ingiliz bikümeti, lir rt umumiye karşısında hayli zayıflamış- ma programs etrafında bir ârâya müraca- at şeklini almıştır. Neticelerin sonu he- nüz almamamakla beraber, bu satırları yazdığımız vakte kadar gelen ma'ümat Rossevelt'in muvaffakıyetini kaydediyor. Amerika'daki intihap dolayısile Cumhur riyet Fırkası tarafından temsil edilen sağ zümreler ile Demokrat Fırkası tarafın. dan temsil edilen sollar arasında bir mü- cadele o mahiyetini © de almıştır. mücadelede sol cer sandığı anlaşılıyor. ki belediye | inti lerin galebesi olduğuna göre, bu iki bü- yük Angle - Sakson memleketindeki si- Yaset cereyanlarının muvazi olarak yürü- mekte olduğu anlaşılmaktadır. sie 6 — Deniz müzakereleri hazırlanamayacağı anlaşılmaktadır. Çün- kü Japonya, silâh noktasında yem ez ve Ingiltere ile müsavat istiyor. Halbuki Waşington mukavelesi Amerika ve In « giltere'nin beş nisbetine karşı, Japonya'- ya üç nisbet vermiştir. Japonlar bunu bir haysiyet meselesi yapıyorlar ve mü- savat istiyorlar, İngiltere ile Amerika, Japonya'nın bu iddiasme kabul etmiyör- lar. Çünkü kendi sahillerinin daha geniş olduğunu ve esasen bu üç nisbetinin bile Japonya'ya Uzak Şark'ta Mançurya'yı işgal edecek kadar büyük bir bahri tefev- vuk temin ettiğini söylüyorlar. Amerika ile Ingiltere de kendi aralarında ihtilâf halinde olmakla beraber, şimdi Japonya» nan iddiası karşısında müttekin bir cep- şeyden evvel bu prensip meselesinin hal- ledilmesi lâzımder. Bu ihtilâf ise, Londra- — müzakereleri olduğu yerde tutmak- ne, 7 — Petrol kokusu Uzak Şarka ait diğer bir ihtilâf ta Ja- ponya'nın yeni işgal ettiği Mançurya'da bir petrol İnhisar şirketi tesis etmesidir. “Mançurya Petrol Şirketi” ismini alan bu şirket, cenubi Mançurya şimendifer- lerinin malıdır. Cenubi Mançurya şimen- diferleri de Japonyanın malı olduğundan petrol inhisar şirketi de Japonyanın malı demektir.Bu şirketin tesisi, birtakım pet- rol şirketlerinin menfaatlerini ihlâl ett“ ğinden, bunların ajt olduğu hükümetler, Japonya mezdinde teşebbüsatta bulun - muşlardır. İngiltere, Amerika ve Holan- da tarafından yapılan teşebbüse Japorya, Mançurya işleri her mevzuubahsolduğu zaman verdiği mutat cevabı vermiştir: Bu iş Mançurya hükümetinin işidir. Man çurya müstakil bir devlettir. Mançurya milleti kendi mukadderatma hâkimdir. Petrolü inhisar altına almak Mançuryn'- nın salâhiyeti dahilindedir. Fakat Ingiliz, Amerika ve Holandalı- lar bu nokta nazarı kabul etmiyorlar. Jepon di ee işine, bir vilâyeti Mançurya'dan daha ziyade elvermekte - dir. 8 — Yunanistan - Arnavutluk Yuanistanla Arnavutluk arasında ol - dukça ehemmiyetli bir ibtilâf tebarüz et- ©: Arnavutluk hükümeti, Arnavutlukta- ki Rum ahalinin çocuklarını Arnavutluk mektep'erine devam ettirmek için bazı tedbirler almıştır. Şimdiye kadar Rum mekteplerinde okuyan Rumlar akalliyet hukukuna mugayir olduğunu ileri süre rek bunu kabul etmek (istememişlerdir. Taşradaki Rumların mukadderatına karşi hasas olan Yunan efkâr: da Arnavutluk- taki Rumların davasını benimsemiş ve birçok yerlerde Arnavutluk hükümetine karşı tezahürat yapı'mıştır. Akalliyetle- sin hukuku meselesi yalnız Balkanlarda Ii, Avrupa'nın her tarafında çok nâr zik bir meseledir. Balkan Ya- yamlasnda barışıklık O hareketi o yürümüştür. id böy- ie ai mesele ( sulhü tehlikeye koya- maz. Mamafih ber halde ihtilâfn halle- dimesi de lâzımdır. Akalliyetler mesele- si etrafında sık sık beliren bu ihtilâflar karşısında Yunanistanla aramızdaki nü- fus mübadelesinin ne kadar hayırlı bir iş olduğunu bir defa daha hatırladık. 9 — Misir kabinesi değişti Londra'da Japonya, Amerika ve Ingil- tere arasında devam eden deniz silâhları ihti'âfı halledilecek bir mesele gibi gö - rünmüyor. Müzakerenin mevzuu muhte- vem karilerimizin hatırlarındadır: Wa - şington deniz silâhlarını azaltma smuka- velesi 31 ikinci kânun 1936 senesinde ni? Müs. iz böy Şehap Muallimin gözlerinde bir neşe şıldadı. Kulaklarina inanamıyor- du. Şaşkın şaşkın kekeledi: — Sahih... Bana mı veriyorsun? — Evet efendi hazretleri... Şu Nazmi cidden zeki çocuktur. İşi bir, kalıba dökebildi. o Malüma... biz formalite adamlarıyız. — Hay yaşayasm be evlât! Molla, titreyen parmaklarile min tar atmaz, Nazmi ile burun buruna geldi. Genç, yolunu kesmiş, cüz- danını;: dolduran banknotları bi- rer ikişer çekerek kendisine uzatı- yordu: veni Hayrola evli... bu da ne? — , bu para geçen ay ta- Misir kabinesi nihayet ei hiyeti ei Bir rivayete gö- e, krala halef olacak zat otrafındadır. a nazırlarınm değişmesini istemişler. Di- ğer bir rivayet te kabinenin lüzumm- dan fazla Ibraşi Paşanın nüfuzu altında li siz bu zarar uğramıyacak- im ak ee ilm Bi — Fazla konuşmayalım hocam. İkinci dersi de senin yüzünden mi kaçıracağız? Mecellenin “888, ,in- ci maddesi gayet sarihtir. Lâm,cim dinlemem. 1? — Bir şeyin e laaan o şeyi öder, isal mi istersin. Faraza, bir kimse bir tulumu delerde içindeki yağ akıp telef olsa o kimse bu yağı teseyyüben itlâf etmiş olur. Yahut bir kimse asılı bir kandili keserde bu kandil düşüp kırılırsa © kimse bu kandilin kırılmasına se- bep olmuş demektir. Her iki tak- takdirde de zararı ödemeğe mec- burdur. Binaenaleyh al şu paraları Hocanın ağzı hayretten bir ka- rış açılmıştı: — Tuhaf sev! Tuhaf sey! — di- MİLLİYET CUMA 9 TEŞRİNİSANI | ranıp bulunanların da yakasını bı- | temedikleri için ortaya çıkmazlar. Me 1934 Kaldırımlarda sürten çocuklarımız.. Okuma yazma çağına erişmi; ce çocuklar var ki, geçim güçlüğü yüzünden okulağa (1) gidemiyor. lar, Çünkü ellerine bakanları, “oğ- lamuz ne getirdi?,, diye o gözleri kapıda bekleyenleri var. Böyleleri için okulaklarda, yar- dım sandıkları açmak, babalarının işleri yolunda olan çocuklardan bir Kaç kuruş toplayıp bu parayı yok-. sal çucukların ayakkabıları, üst - başları, biti (2) ve yazgaç (3) bi- karnat (4) larına karşılık tutmak ne yolunda bir iş olur, diye düşü - müyorum. Her ne kadar bir takım okulak- larımızda bu yardım, çoktan beri yapılıyor. Ancak, bu yardımı, bir yasa (5) ya sokmalıdır ki işe yarar iğr, sürekli olsun. Şu okulakta, bu okulakta, yapılan küçük ve gelgeç yardımlarla on binlerce, yüz bin - lerce yoksul çocuğu kurtarmak ko- lay değildir. Daha geniş, daha engin yardım gerek... Ben biraz ileri giderek diyeceğim ki; ev besledikleri için okualağa gidemeyen çocukları bu- cak bucak arayıp bulmak ve bu a- rakmamak ister. Çünkü böylelerinin çoğu, ulan- gaçlık yüzünden kendilerini sak - larlar, Okulağa gitmek istemedik- leri için değil, okulağa gidecek kı- likta olmadıklarının bilinmesini is- Yalnız İstanbulda bu yoksul çocuk | ların 15 - 20 binden artık oldukla. rını söyleyenler var. Bu kadar çok bile olsalar, kurulacak sağlam ve dallı budaklı bir arama ve koruma yasası bu küçükleri, topluluk için- de işe yarar birer öz (6) olarak ye- tiştirmek için yeterdi. Her yerde “belediye,, lerle “ço- cuk korüma dernek” leri, elbirliği edip kaldırımlara dökülen bu yav- rucakları okulak çatısı altında top lamak işini üzerlerine almalıdırlar. M. SALAHADDIN (1) Okulak — mektep. (2) Biti — ki- tap. (3) yazgaç — kalem, (4) Bıkarnat — masraf. (5) Yasa — Usül, nizam (6) Öz — Unsur. Müessif bir irtihal Teessürle (öğrendiğimize (göre Tahran sefiri esbakr Sadreddin Beyin zevcesi ve gazetemizin Ankara muha biri Mecdi Sadreddin Bey arkadaşı- mızın valdesi hanım dün vefat etmiş- tir. Cenazesi bugün saat 11,5 da Kadı köyündeki hanelerinden kaldırılarak Osmanağa caimiinde namazı kılmdık- tan sonra Sahrayi Ceditte aile kabris- tanıma defnedilecekti Merhumenin kederdide ailesine arkadaşımız Mecdi Sdreddin Beye taziyetlerimizi arzederiz. a bulunmasını Tagilizler mahzurlu görmüş. ler. Misar işleri Kral Fuadın hastalığın. ınberi esrarengiz. bir mahiyet almıştır. Sebebi ne olursa olsun, Ingiliz fevka- lâde komiseri, evvelâ Ziver Paşayı Baş- mabeyinciliğe tayin ettirmekle Ibraşi Pa şanın nüfuzunu kırmak istemiştir. Son- rada kabineyi stifa ettirmiştir. Yahya Paşa yerine vaktile birkaç defa Başve- kâlette bulunan Nesim Paşa kabineyi teş kil etmiştir, Bu kabine değişimi bir do- fa daha göstermiştir ki Mısırda en büyük kuvvet İngilterededir. Zaten bu, ispata muhtaç bir mesele değildi. .. Ahmet ŞU! man öğrendin bunları? — Derslere gelmiyoruz dediy- sek, derslere çalışmayoruz deme- dik ya!.. Haydi hocam çabuk ol! — Muallim bu ikinci . banknot er de ceberlüp (etmek için azla nazlanmadı. İdare memuruna bie selâm sallıyarak odadan çıktı. Nazmi de onu takip etmişti — Merdiven başmda hoca ile talebe biran bakıştılar. Kırçıl sakalının gözlerinde mem nuniyetle karışık harikulâde | bir takdir belirmişti. İdare kapısını dikkatle kapadıktan sonra: — Hayret! - dedi - Kuzum nasıl sızdırabildin Tahsini?. Herif bana on lira bile vermek istemiyordu. Sende yedi evliya kuvveti mi var? Ve sol gözünü kırparak ilâve et- Darülmuallimatta «» Güzel mi güzel, ateş mi ateş... Senin gibi cerbeze- li bir kocaya düşmesini ne kadar isterdim! Nazmi hemen Simi ikinci kata çıkan kısmına fırladı. Sürat- le bir kaç basamak yükseldi. Sonra trabzanlardan sarkarak çıngıraklı şeytan kahkahaları fırlatarak; — Hocam - dedi - mecelle bili - yorum dedisem. tebalhuruma ham Öz Türkçe ile Bilmecemiz Bilmecemizi doğru haliedenler Tamda çekilen kurada birinciliği Aksaray caddesi Lâleli türbesi karşı- sında 5 numaralı apartman ikinci kat ta Münira Zaim Hanım, O ikinciliği: Yeşilköy Sami Boy kazanmışlardır. İdarehanemize teşrif ederok hediyele rini almaları kendilerinden rica olu « > Ceçen haftaki bilmecemi- zin halledilmis şekli 12345678 91011 ÜN AN -6© Osmanlıca karşılıklarını yazdığı * mız kelimelerin öz türkçe mukabille- rini şeklimizin boş hanelerine yerleşti. rerek gekli kesip (Milliyet bilmese me- murluğuna) gönderiniz; doğ denler arasında kura çekec zananlara hediyeler gün takdim ettiğimiz bilmecemizin müddeti pazaklesi günü akşamma ka » pdardır. Soldan sağa 1 — Müliet (4), Felek (4). 2 — Beygir (2). Birader, hemşire (8). 3 — Memul etmek (5). Genişlik(2) 4 — Merhamet etmek (6) Agyar, dest (2). 5 — Arzu, can, ruh, (3) 6 — Istifham (2), m (0. 7 — latifham edinir (2), Nezaket (3). iptida (3). 8 — Bir meyva (5). Istifham (2). 9 — Belde, vilâyet (2), Nota (2). rabit edatı (2). 10 — Lisan (3), Sert (4). Yaa e 1i — Esp (2), Aferin , varol ( Yukardan aşağı 1 — Kosa değil (4), tohumdan son ra (4). 2 — Emmekten emir (2), isimleri sat yapan bir edat (2). 3 — Cennet, tayaran ötmek (5). dahil (2). cephe , karinızı (2). 4 — Alem, dünya (4), duman lele- si (2). 5 — Hücum (4). Ayap, melik, kemi. ğin içindeki (4) 6 — Lâhim ON kabile (3). ka - ( Fransızca sözlü, senenin en Oynayanlar: GRETA GARBO - ZWEZİ Bugünkü program 1 ISTANBUL : 12,30 Plâk neşriyatı. 18 Plâk ile si sik ves musikisi, 19 Çocukları o masak! 19,30 Plâk ile dans musikisi haberleri. 20,46 Garp musiki 2115 Dünya haberleri. 21,30 Orkeatesi! porasından naklen Verdi Haberler, 24,10 Race Çingene ork 823 Khz. BUKREŞ 364 mx 1315 m plük neşriyatı, 18 Karişik ya orkestrası, Tasimsi, > 38 Üniversi, 2030 Elik Örer baletlari, 2045 Konlaranı. 21 Seafanik kont rin devamı, 23 Haberler, 24,30 Plâk. TEPEBAŞI ŞEHİR TİYATROSUNDA Bugün matine 14,30 da eterhut Be ŞehirTiyat MADAM il SAN JEN SAN SEN MM Li ve bir başlangıç. Yazanlar Viktoryen Sardu ve Emil Mora Tercüme eden Seniha Bedri H. Eski Fransız Tiyatrosunda Bugün matine 14,30 da Bu akşam saat 20de YARASA OPERET 3 perde, Besteliyen Yohann Stral Tercüme eden: Ekrem Raşit, Fiyatlarda büyük tenzilât sasi YENİ NEŞRİYAT Büyük Gazete Büyük gazetenin ikinci sayın da gayet zengin münderecatla intişar ot miştir. Gazetenin ikinci sayısında Maf silya suikatdine dair, şimdiye kadar Hici dört tefrika, muhtelif müsabaka lar, hikâye, kadın, moda, spor, sine " ma sahifeleri, haftanm hâdiselerine dair yazı ve resimler vardır. Büyük | Gazetenin güzel ve renkli bir kapak içinde 24 sahife olarak imtişar eden Büyük Gazeteyi karilerimize tavsiye ederiz, ji Ayın Tarihi i Matbuat umum müdürlüğü tara | fmdan olan “Ayı nin ağustos cildi intişar et mişt iyük bir emek ve ciddi bir tetkik mahsulü olan bu eser içinde dünya hadiselerinin tahli- li, iç ve diş işlerin izah ve hadi- selerin takvimi vardır. Karilerimi" ze lavsiye ederiz. ————————-e mer (2). i an e e a “ (2). 8 — Nota (2). hariç (3). 46. — Hasa, çok güzel (3), a Cedde, büyük valide (4), ör 11 — Tir (2), bir det (3). Bugün İPEK ve MELEK sinemalarında KRALİÇE KRİSTİN muazzam ve en gözel Filmi, JOHN GİLBERT Buğün saat 1l de tenzilâtlı matine letme! “Kitabülnikâh” tan imtiha- na kalkışırsan apışır kalırım. Ve... bir çekirge gibi zıplaya - rak gözden kayboldu. Muallim, ağzı açık, arkasından bakakalmıştı: — Tuhaf çocuk... Ne tuhaf ço- cuk! - diye eN - Bir kahvesi çırağı bir şeker par- aldığı bir tebeşiri, tepkr öyle al 5 kın bir el hareketile ortasından iki- ye böldü sonra 80l elile tepesinden kavradığı kara tahtaya gösüden kayradığı kara tahtaya göğsü ile yaslandı,abandı,halli epeyi uzun sü ren bir muadelenin üstünde bir kaç dakika uğraştı. Nihayet rahat bir nefes aldı; ve muzaffar bir kuman ei gururu ile üç noktayı kondur- uz — Ol sebepten! - diye bağırdı - Ol sebepten Be üssü cim zait Dal üssü Kaf müsavi oluuur... Dal üs. sü Sin nakıs Be aç kerre Be Cim'e anlaşıldı mı? Harp bu hocanın sırtında da sa- nalını göstermişti. Havı dökülmi redingotunun bütün düvmelerini i- Tiklemişti. Bu redingötun tambura teli gibi gerilmiş belinden ve ipeyi geniş bir zaviye ile açılarak kıçı len taşan bu ense ir hakli ki rl idi idi de... Tahtanın üst kısmına bir şey yaf mak için kolunu kaldırdı mı, oda" da diş gıcırtısı andıran bir 6©9 | luyor, bu müzelik elbisenin ün dikiş yerlerinde bir isyan * dır başlıyordu. İşte o zaman biraz daha fazla 8“ çılan yırtmaçtan, kirli bir gömle ğin nasılsa pantalondan fırlamış bir ucu, “ceee!,, diyen çapkın bir gocuk dili gibi çıkıyordu. Pencerenin dört camından dört ışık hortumu ile odaya saldıran gü” neş, tebeşir tozlarile dolu havadâ yan yana kurulmuş dört projektör” le taranan sisli bir Atlas denizi #*” bahını hatırlatıyordu. Küçük odan dörtte üçünü kap” layan on iki